İnsan Hakları İzleme Örgütü: KHK’lar temel insan hakları güvenceleriyle çelişiyor

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW), bugün yayınlanan 2017 Dünya Raporu’nu yayınladı. Bu sene 27. defa yayınlanan 687 sayfalık dünya raporunda, 90’dan fazla ülkenin insan hakları alanındaki uygulamalarını gözden geçiriyor. Türkiye ise bu 90 ülkeden biri olarak raporda yerini alıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü bu sene yayınladığı raporda 15 Temmuz’dan bu yana Türkiye’de yaşanan […]

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW), bugün yayınlanan 2017 Dünya Raporu’nu yayınladı. Bu sene 27. defa yayınlanan 687 sayfalık dünya raporunda, 90’dan fazla ülkenin insan hakları alanındaki uygulamalarını gözden geçiriyor. Türkiye ise bu 90 ülkeden biri olarak raporda yerini alıyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü bu sene yayınladığı raporda 15 Temmuz’dan bu yana Türkiye’de yaşanan süreç içerisindeki ihlallere yer verdi.

Darbe girişiminin “15 Temmuz 2016 günü bazı askeri unsurlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetine karşı bir darbe girişiminde bulundu. Darbe girişimi sonucunda 241 vatandaş ve hükümete bağlı güvenlik görevlisi öldü. Darbe girişimi sırasında Türkiye’nin meclisi savaş jetleri tarafından bombalandı.” şeklinde özetlendiği rapor, darbe girişimi sonrası başlatılan tasfiye sürecinde Kürt yanlısı siyasi grupların da hedef alındığını vurguluyor.

HRW’nin raporunun Türkiye bölümünde, siyasetçi ve gazetecilerin hapsedilmesi, yargıdaki durum, kapatılan basın kuruluşları ve hukuki süreçlerle ilgili şu değerlendirmeler yer alıyor:

“Çıkartılan KHK’ların çoğunluğu temel insan hakları güvenceleriyle ve Türkiye’nin uluslararası ve iç hukuk altındaki yükümlülükleri ile çelişen önlemler içeriyor.

“Olağanüstü hal koşullarında gözaltında kötü muamelenin önlenmesine yönelik güvencelerin zayıflatılmasıyla birlikte gözaltında tutulan kişilerin kötü muamele gördüklerine ilişkin bildirimler de arttı.

“En az 2200 yargıç ve savcı, söylendiğine göre Gülen destekçilerine ait bir listede adları geçtiği için hapse atıldı ve haklarında soruşturma başlatıldı. 3400 yargıç ve savcının kamu görevinden kalıcı olarak çıkarılması ve mal varlıklarının dondurulmasıyla birlikte, Türkiye’de yargıç ve savcıların beşte birinden fazlası ihraç edildi. Güneydoğuda çoğunluğu sol eğilimli Eğitim-Sen Sendikasının üyesi olan 11.000 öğretmen de açığa alındı.

“Türkiye bireysel hesapların sansürlenmesi için Twitter’dan en çok talepte bulunan ülke oldu.

“Yetkililer sık sık açık hava toplantılarına keyfi yasaklar getiriyor ve barışçı gösterileri şiddet kullanarak dağıtıyor. İstanbul Valiliği, geçen yıldan sonra ikinci defa, 2016 Haziranında, Istanbul LGBTİ onur yürüyüşünü, güvenlik riski ve kamu düzeni gibi gerekçeler göstererek yasakladı.

“Güvenlik operasyonları sırasında geniş kapsamlı sokağa çıkma yasakları, Cizre’de ve diğer kent ve mahallelerde aylarca sürdü ve gazetecilerin ve insan hakları araştırmacılarının erişimini engelledi. Yetkililer Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu Diyarbakır, Şırnak, Nusaybin ve Yüksekova gibi kentlerde geniş alanları yıkarak yerle bir etti.

“Gayriresmi geçiş noktalarından Türkiye’ye geçmek isteyen Suriyeli mülteciler sorgusuz sualsiz Suriye’ye geri itiliyorlar. Bu noktalardan geçmeye çalışan bazı sığınmacılar ve kaçakçılar Türkiye’li sınır muhafızları tarafından vurularak öldürüldüler ya da darp edildiler.

“Türkiye Hükümeti’nin Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesini (İstanbul Sözleşmesini)  imzalamış olmasına karşın, aile içi şiddet sonucu ölümler ve sözde ‘namus cinayetleri’ de dahil olmak üzere, kadına karşı şiddet ciddi bir kaygı kaynağı olmaya devam ediyor.

“Avrupa Komisyonu’nun ilerleme raporu yıl boyunca yaşanan olumsuz gelişmeleri betimledi ancak Türkiye’de yaşanan insan hakları krizinin ciddiyetini ve boyutlarını yakalamakta yetersiz kaldı.

HRW İcra Direktörü Kenneth Roth, rapor için yazdığı giriş makalesinde, “yeni bir popülist otoriterler neslinin, insan haklarını, çoğunluğun iradesine engel olarak görmeye başladığını ve bu nedenle insan haklarının korunması kavramını tersyüz etmeye çalıştığını” ifade etti.

“Küresel ekonomi tarafından geride bırakıldığını düşünenler ve şiddet suçlarının mağduru olmaktan giderek daha çok korkanlar için insan haklarına saygılı demokrasinin üzerine inşa edildiği değerlerin bir kez daha teyit edilmesi açısından sivil toplum grupları, medya ve kamuoyu çok önemli roller üstlenecek.”

Raporun tamamına ulaşmak için

Kaynak: Human Rights Watch