Kent ve Ekolojiye Dair Bilgilere İnternet Üzerinden Erişme Rehberi Yayınlandı

Ekoloji Kolektifi çatısı altında gazeteci Elif İnce’nin hazırladığı Kent ve Ekoloji Araştırmaları İçin İnternetten Kamusal Veriye Ulaşma Rehberi, en temel haklardan biri olan bilgiye ulaşma hakkının kent ve ekoloji alanındaki aktörlerine yönelik cevap anahtarı niteliği taşıyor. Pdf ve basılı formatta hazırlanan rehber, düzenli olarak güncellenecek. 

Rehberin tanıtım çalışmaları bünyesinde Colombia Global Centers’ın Fındıklı’daki merkezinde yapılan toplantıda Elif İnce, rehberin içeriği hakkında detaylı bilgiler paylaştı. Sunumun ardından görüştüğümüz Elif İne rehberin hazırlanma aşamasını, proje aşamasında onu şaşırtan şeyleri ve insanların bilgi edinme hakkının önemi üzerine görüşlerini bizlerle paylaştı. Ekoloji Kolektifi Politika Koordinatörü Fevzi Özlüer ise derneklerinin amaçlarını ve gelecek üç yıl için çizdikleri yol haritasını anlattı. 

Kent ve Ekoloji Araştırmaları İçin İnternetten Kamusal Veriye Ulaşma Rehberi’nin yazarı Gazeteci Elif İnce, projenin ilk tohumlarının üç yıl öne zihnine düştüğünü, gelen ilk fikrin zaman içinde değiştiğini şöyle anlatıyor: “Projeye ilk olarakİklim değişikliği haberciliği nasıl olmalı?’ sorusuyla başlamıştık. Sonra iklim değişikliği haberciliği yapacak insan sayısının çok az olması beni düşündürdü. Dolayısıyla küçük bir kitleye hitap edecektik. O nedenle ‘Kent ekoloji araştırması nasıl yapılır, haberleri nasıl hazırlanır?’ sorusuna yöneldik.  Sonra bu da genişledi, sadece araştırmacılar, akademisyenler, aktivistler, gazeteciler için değil herkes için bir rehber olsun istedik.”

“En İlgisiz Kişi Bile Mahallesindeki Anıt Ağaçları Merak Eder” 

İnce’ye göre tüm bu konulara karşı en ilgisiz kişi bile mahallesindeki anıt ağaçları, kentsel dönüşümü merak eder. “Mesleki olarak ilgilenmeyen insanın bile etrafına merakla bakması, etrafındaki doğal hayatla biraz daha ilişkili olması yeterli” diyen İnce şunları söyledi: “İnşaat izlemeyi seven bir halkız neticede, bakın bakalım hangi şirket hangi koşullarda almış ihaleyi. Bu sizin hakkınız. Pazarlık usulü verilen 21B ihalelerini anlattım örneğin rehberde. Bir inşaat gördüğünüz zaman inşaat ruhsatının üstünde firmanın yazılı olması gerekiyor. Etrafa biraz daha sorgulayıcı, meraklı ve duyarlı gözlerle bakalım. Barajlarımızın ne kadar dolu olduğuna, havamızın ne kadar temiz olduğuna, etrafımızdaki korunan alanların ne durumda olduğuna, içlerine taş ocakları yapıldıysa, yol geçirildiyse bu ihaleler kimlere verilmiş gibi konularda bilgi sahibi olmak, hepimizin hakkı.” 

“Herkes Kendi Belediyesinden Bilgi Talep Etsin”

Proje boyuna en çok belediyelerin internet sayfaları arasındaki tutarsızlıklara şaşırdığını belirten İnce, “Bazı belediyelerin sitesi inanılmaz veri sunarken bazılarında neredeyse hiçbir bilgi yok. Belli bir standart görmek mümkün değil. Belediye bütçesi, gelir kaynakları, giderleri, ihaleler, imar planları, belediye meclis gündemi, alınan kararlar, kısaca her ayrıntının açıkça paylaşıldığı siteler var. Bazı belediye sitelerinde ise hiçbir şey yok. Bu tutarsızlık çok ilginç geldi. Aslında bilgi paylaşımı yapmak zorunda, aksi takdirde yaptırım uygulanıyor. Rehberde ilgili kanun maddelerini de yazdık ki bu tutarsızlığı fark eden vatandaşlar bilgi edinme hakkını arasın, kendi belediyesinden bilgileri talep edebilirler. Olmaz diye de düşünülmesin, birkaç dilekçeyle birkaç twitter mention’ına bakar. Belediyelerimizden bizimle daha çok veri paylaşmalarını talep etmeliyiz.” diye belirtiyor.

“İstediğiniz Kuruma İstediğiniz Soruyu Sorun, Cevap Vermek Zorundalar”

İnce’yi bu kez olumlu anlamda şaşırtan şeyse bilgi edinme hakkının ‘gerçekten’ uygulanıyor olması olmuş. İnce’nin deneyimlerine göre BEDK’e yapılan başvurulara mutlaka dönüş alınıyor: “Bilgi edinme başvurularıma cevap alamadığım durumlarda Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’na her başvurum olumlu döndü. ‘Neden bu ihale pazarlık usulü verilmiştir?’ soruma belediye ‘Bu bir ticari sırdır’ yanıtı veriyor ama BEDK diyor ki ‘Hayır, değildir, cevaplamalısınız.’ Ve bu uyarı sonrası da cevap veriyorlar. Bilgi edinme hakkı inanılmaz bir hak. İstediğiniz kuruma istediğiniz soruyu sorabilirsiniz ve size cevap vermek zorundalar.” 

“Bilgi Edinme Hakkınızı Cimer Üzerinden Kullanın”

İnce, bilgi edinme hakkımızı Cimer üzerinden kullanmamızı tavsiye ediyor ve herkesi bu değerli hakkı kullanmaya davet ediyor: “Böylelikle bir kayıt numaranız oluyor ve Cumhurbaşkanlığı üzerinden gittiği için idareler biraz çekiniyorlar. Ayrıca bir arşiviniz oluyor. Son beş yıl içinde sorduğum yüzlere soru duruyor mesela. Herkesi bilgi edinme hakkını kullanmaya davet ediyorum. Ne kadar çok soru sorarsak cevap vermeye, hesap vermeye o kadar alışacaklar. Eminim herkesin merak ettiği bir şeyler vardır, bu hakkımızı kesinlikle kullanmalıyız. Bu arada birçok ülkede de olmayan bir hak bu, bunu da kaybetmeyelim. “

Rehberin PDF Versiyonu Sürekli Güncellenecek

Elif İnce tarafından hazırlanan rehber, Ekoloji Kolektifi üzerinden çeşitli STK’lara dağıtılacak. Bunun yanı sıra dileyenler internet sitesindeki talep formunu Ekoloji Kolektifi’ne yollayıp, sadece kargo ücretini vererek basılı haline ulaşabilirler. İnce yeni güncellemelere hemen ulaşma açısından ve kullanım kolaylığı sebebiyle pdf versiyonunu öneriyor: “Aslında pdf’i kullanması daha kolay, çünkü anlatılan tüm sitelerin linkine tıklayabiliyorsunuz, bütün görselleri büyütebiliyorsunuz. Ayrıca pdf’i sürekli güncellemeyi planlıyoruz. Zaten internetten veri ulaşım rehberi olduğu için pdf en mantıklı yol. Tabii ki basılı halini elinde tutmak isteyenleri düşünerek iki formatta tasarladık. Bir yandan da Ekoloji Kolektifi’nin Ekolojik Haklar Merkezi sitesi var. Burada her türlü sorunun cevabını bulabilirler. “Sokağımdaki ağaç çok fazla budanıyor, bunu kime şikayet edebilirim?” Gibi, kent ve ekolojiyle ilgili sorulara oradan yanıt bulabilirler. Ben de bu rehberi bu siteye soru cevap halinde aktaracağım. “

Rehberi pdf olarak buradan indirebilirsiniz.

Ekoloji-Kent Mücadeleleri Arşivi…

Ekoloji Kolektif’nden Politika Koordinatörü Avukat Fevzi Özlüer, dernek çalışmalarının temelinde veri kütüphaneciliği olduğunu ve adaletin toplumsallaşması için çalıştıklarını belirterek, “ Yakın zamanda da belgelerin verilerini işleyeceğimiz bir aşamaya geçeceğiz, haritalandırma yapacağız. Onların meta datalarını oluşturmaya başladık. 3 yıllık böyle bir süreç tanımladık. Yurttaş hareketleri tabanlı çalışıyoruz. Kişiler ekolojik ya da kentsel sorunlarla ilgili, ada parselini, koordinat numarasını girdiği zaman, karşılarına katman katman veriler çıkıyor ve neyi nerede bulacaklarını bilemiyorlar. Biz de bu noktada mekan merkezli olarak kendi bulundukları yerlerin hukuki problemlerini, coğrafi durumlarını, jeolojik altyapılarını, siyasal, sosyolojik, ekolojik durumlarını gözeten verileri üst üste bindirerek bir harita inşa etmeye çalışıyoruz. Bunu da bir tür adaletin toplumsallaşması çalışması olarak gerçekleştiriyoruz. Önümüzdeki üç yıl içinde yapmak istediğimiz iş tam olarak bu. Şimdiye kadar elimizde arşivlediğimiz 10 bine yakın yargı kararı vardır. Türkiye’deki tüm ekoloji kent mücadelelerinin arşivi diyebiliriz buna.”  diyor.

 “30 Bin Veriyi Veri Kütüphanesine Kattık”

Özlüer’e göre Ekoloji Kolektifi’ne derinliğini veren şey güçlü avukat kadrosu. Bu sayede ellerinde büyük ölçekli işlenmemiş veri olduğunu belirten Özlüer,  “Türkiye’deki çevre ve ekoloji mücadelesinin içindeki tüm avukat aktörler, bizim grubumuzun bir parçası. O nedenle müthiş bir işlenmemiş veri derinliğimiz var. Biz 30 bin veriyi dijital arşiv haline getirip veri kütüphanesine kattık. Bu çok büyük bir rakam. Türkiye’nin resmi olarak Avrupa Kütüphanesine kattığı veri 20 bin. Bu iş için bizde 3 kütüphaneci çalışıyor. Herhangi bir STK da dernekte kaynaklarının yüzde 30’unu vericiliğine ayıran bir yapı bulmak çok zor.” dedi.

Ekoloji Kolektifi’nin özellikle iklim ve gıda çalışmaları yürüten diğer hareketler için bir danışmanlık rolü üstlendiğini de ifade eden Özlüer; “Bize bir aktivist grup başvurduğunda, danıştığında, biz bir yanıyla sosyal medya arşiv oluşturma eğitimi verirken onlara, bir yandan da hukuki süreçleri nasıl örgütleyebilecekleri, ÇED sürecini, imar sürecini, ruhsat sürecini nasıl örgütleyebilecekleri ve bunun üzerinden nasıl bir politik özneleşme biçimi geliştireceklerini öğretiyoruz” diyor. Özlüer’e göre böylelikle diğer gruplara aktivizmlerini kurumsallaştırabilmelerinin, kendilerini yeniden üretebilmenin olanaklarını öğretmiş oluyorlar. 

“Türkiye’de Veri Paylaşım Kültürü Yok”

Veri paylaşımı konusunda Türkiye’de oturmuş bir kültürden bahsetmenin mümkün olmadığını söyleyen Özlüer, bu yerleşik eğilimi geri döndürmenin çok uzağında olduğumuzu da ekliyor. Ekoloji Kollektifi olarak küçük bir alanda etkili olduklarını ifade eden Özlüer veri kütüphaneciliğinin yaygınlaşması için kendi alanları dahilinde yapmak istediklerini şöyle anlatıyor: “Türkiye’de mimar, mühendis, hukukçu, arkeolog, sanat tarihçisi gibi insanlarda çok önemli veri alt yapısı var. Sanat tarihçisi ve arkeolog bir şekilde koleksiyoner yoluyla entelektüel dünyada dolaşıma giriyor ama hukukçu, mimar, şehir planlamacısı gibi kişilerin sahip olduğu veriler entelektüel dünyaya hiç girmiyor. Bu kişilerin kişisel koleksiyonlarını koruma altına alacak bir tarih okuması da yapmak istiyoruz. Noyan Özkan’ın arşivini belgelik olarak dijitalleştirip veri kütüphanesi haline getirmemizin sebebi de bu. Noyan’ın arşivi Türkiye’deki kent ve ekoloji mücadelelerinin arşivini temsil ediyor.” 

Son olarak odaklarında belgeyi konuşturma, yurttaş hareketlerinin kapasitesinin artırılması için savunuculuk desteği sağlama ve iklim adaletini bir politik argüman olarak yerel ve merkezi yönetimlerin hedefleri arasına koyabilmek gibi başlıklar olduğunu vurgulayan Özlüer, “Ekolojinin kavramlarını sadece toplumsallaştırmak değil politikleştirmek, politikleştirerek bir hafıza haline getirmeye çalışıyoruz.” diyor.

Etiketler