Kudüs Platformu’ndan BM Güvenlik Konseyi’ne ‘Golan Tepeleri’ Çağrısı

Kudüs Platformu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Golan Tepeleri üzerinde İsrail egemenliğini tanıyan başkanlık kararını kınayan başta BM Güvenlik Konseyi üyesi AB ülkeleri olmak üzere tüm üye ülke ve uluslararası kuruluşları bu konuda yaptırıma çağırdı.

Trump’un Golan Tepeleri ile ilgili kararını değerlendiren Kudüs Platformu’ndan Ayşe Yıldırım, “İsrail sorununda adımlar çok da gizli atılmıyor. Toplumlar fikre ya da olaya iyi ya da kötü aşina hale getiriliyor, bir nebze küçük öncül sarsıntılar sağlanıyor, ki bu büyük depremin yıkıcılığını da azaltıyor, ardından adım atılıyor. Ortalık kaynıyor ama etkili bir yaptırım söz konusu olamıyor, bunu Trump’ın Kudüs’ü başkent yapacağı vaadini başkanlık seçimlerinde kullanmasından da biliyoruz.” Dedi. Golan Tepeleri’nde de olayın böyle geliştiğini belirten Yıldırım, “Şöyle bir farkı var bugüne kadar İsrail hep Filistin topraklarında hak iddia ederek işgalci durumundaydı. Golan tepelerini de ilhak etmişti ancak Suriye toprağı olduğu için birçok uluslararası kuruluş bu durumun geçici olacağını ve İsrail’in burada kalıcı olamayacağını düşünüyordu. Ancak Suriye’nin son yıllarda içinde bulunduğu savaş ortamı İsrail’in Golan’da işini kolaylaştırarak elini güçlendirdi. Netanyahu 2016 yılı Nisanında Golan’da Bakanlar Kurulu’nu toplayarak dünya kamuoyuna bu bölgenin sonsuza kadar İsrail toprağı olarak kalacağı mesajını vermişti. Trump’ın Kudüs’ü başkent ilan ettiği 6 Aralık 2017 tarihinin hemen ardından 28 Aralık 2017’de ise A.B.D’nin Yahudi asıllı İsrail büyükelçisi David Friedman, diplomatik yazışmalarda İsrail’in ilhak ettiği Batı Şeria için de “işgal altındaki topraklar” deyiminin kullanılmamasını talep etmişti.” hatırlatmasında bulundu.

Netanyahu’nun Seçim Hamlesi

Golan Tepeleri kararının İsrail’deki seçim süreciyle ilintili olduğunun altını çizen Yıldırım, “İsrail’de 9 Nisan’da yapılacak hükümet seçimlerinde Netanyahu’nun durumunu güçlendirmek isteyen bazı Siyonist örgüt ve İsrail hükümet yetkilileri seçim öncesinde Trump’ın bu deklarasyonu imzalamasını sağlayarak bir sonraki adım olan Batı Şeria’nın statüsünü değiştirme kararına hız kazandırma arzusundalar.” Dedi.

Şalom Gazetesi Yazarı Karel Valensi de dün yaptığı değerlendirmede Golan Tepeleri kararının yaklaşan seçimlerle ilgili olduğunu şöyle dile getirmişti; “Golan kararı, oldukça çekişmeli geçmekte olan seçim yarışında, hakkındaki yolsuzluk, rüşvet ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla hazırlanan iddianameler kabul edilmiş olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu desteklemek, İsrail seçimlerine Amerikan ağırlığını eklemek demek. Golan kararı ardından, denizaltılar konusunda köşeye sıkışmış olan Netanyahu’nun daha rahat nefes alabildiğini de söylemek mümkün. Seçimlere 20 gün kala gelen bu açıklamanın ardından Netanyahu’nun rakibi, merkez sağdan eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz’ın yapabileceği pek fazla bir şey yok”

Trump’ın kararının dünya kamuoyunda tepkiyle karşılandığını ve bir çok uluslararası kurumun kınama yayınladığını hatırlatan Yıldırım, “BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere mevcut kararını kınayan tüm uluslararası kuruluşların bu hukuksuzluğa etkili yaptırımlar uygulamaları ve geleceği belli olan diğer hukuksuzlukları, deklarasyon yayımlanmadan önlemeleri gerekmektedir. Bizler de sivil toplum olarak bu meselede ve gelecek olan hukuksuzlukların önlenmesinde uluslararası kuruluşları harekete geçmeye zorlamalı ve talepkar olmaktan vazgeçmemeliyiz. Tabi bunun için meseleyi bilmeli, farkında olmalı ve takip etmeliyiz.” Diye konuştu.

Kudüs Platformu Hakkında
Kudüs platformu, 2015 yılının sonundan bugüne aktif olarak Filistin ve Kudüs konusunda çalışmalar yapan ve ardından dernekleşen bir oluşum. Yola çıkış noktalarının ‘Kudüs ve Filistin meselesinin belli kesimlerin ilgisi dahilinde olduğunu ve meselenin bilimsel, tarihsel ve kültürel arka planından uzak, daha çok ezber bir takım sloganlarla işlenmesi’ olduğunu belirten Yıldırım, “Oysa Kudüs ve Filistin meselesi hem pek çok açıdan toplumun birçok kesimini ilgilendiren hem de uluslararası toplumdan çok ciddi desteklerin alınabileceği, birlikte harekete geçilirse etkili olunabilecek bir meseleydi. Bu nedenle eksik gördüğümüz bu alanlarda eksikleri tamamlamak için öncü olmaya hem de toplumun genelinde özellikle gençler üzerinde farkındalık çalışmaları yapmaya başladık. Özellikle 2017 yılında her ay 2-3 akademik, kültürel faaliyet yaparak meselenin yayılması için gayret sarf ettik. Üniversitelerle ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla istişarelerde bulunarak meseleye dair görüşlerimizi paylaştık ve bu alanda ortak bir dil oluşturulması gerektiğini belirttik.” Dedi. Gelinen noktada epey yol kat edildiğini belirten Yıldırım, “Bu dil, söylem ve yaklaşım değişikliği sonucunda özellikle gençlerde bir merak ve öğrenme iştiyakı belirdi. Kudüs ziyaretlerinin sayısı da geçmiş yıllara oranla artınca kamplar, dil kursları, seminerler düzenlenmeye başladı. Hala birçok kurum ve üniversite bu alanlarda ciddi çalışmalar yapıyorlar. Bizler de Kudüs platformu olarak şu anda belgesel ve kitap projeleri gibi kalıcı ve herkesin ulaşabileceği projeleri hayata geçirmeye çalışıyoruz.” Dedi.