Suriyeli çocuk ve gençlerle STK’ların yaşadığı zorluklar bu araştırmada: ‘Kayıp Neslin Eşiğinde’

23 Haziran 2016
Açık Toplum Vakfı’nın hazırladığı, “Kayıp Neslin Eşiğinde: Okuyamıyorum. Yazamıyorum. Okula gitmek istiyorum” başlıklı araştırma yayınlandı. Araştırma, Türkiye’deki Suriyeli mülteci çocuk ve gençlerin eğitime erişimde karşılaştıkları zorlukları ve bu engelleri ortadan kaldırmaya yönelik sivil toplum çalışmalarını içeriyor.   Araştırmaya göre; Eğitim konusu yavaş da olsa STK’ların en önemli konusu haline gelmeye başladı ama ulusal çapta programlar […]

Açık Toplum Vakfı’nın hazırladığı, “Kayıp Neslin Eşiğinde: Okuyamıyorum. Yazamıyorum. Okula gitmek istiyorum” başlıklı araştırma yayınlandı. Araştırma, Türkiye’deki Suriyeli mülteci çocuk ve gençlerin eğitime erişimde karşılaştıkları zorlukları ve bu engelleri ortadan kaldırmaya yönelik sivil toplum çalışmalarını içeriyor.

 

kayipnesil

Araştırmaya göre;

  • Eğitim konusu yavaş da olsa STK’ların en önemli konusu haline gelmeye başladı ama ulusal çapta programlar geliştirilmiyor
  • İnanç merkezli STK’lar kaynak bulmanın yanı sıra eğitim faaliyetlerinde de daha etkili. Bunda siyasi karar vericilere yakın olmalarının payı büyük
  • Psikososyal etmenler tüm STK’larca ele alınıyor
  • STK’lar birbirleriyle yeterince işbirliği yapmıyor
  • Belediyeler kendi görüşlerine yakın STK’larla işbirliğini tercih ediyor

‘Bütün STK’ların tek amacı kendini yok etmek olmalı’

Türkiye’de sivil toplum ve kamu yönetimi arasındaki ilişkinin her zaman mesafeli olduğunu, Suriye krizinin bir işbirliğini zorunlu hale getirdiğini hatırlatan araştırma, yine de verimli bir ilişkiden bahsetmenin zor olduğunu belirtiyor:

“Kaynaklara erişimde inanç merkezli sivil toplum kuruluşları daha avantajlı. Yabancı sivil toplum örgütleri de izin almakta, faaliyet alanlarını genişletmekte zorlanmaya devam ediyor. İnanç merkezli olmayan Türk STK’ları bilgi paylaşımı sıkıntısı çekiyor. Türkiye’nin siyasi yapısı ve tarihi STK’ların gelişmesi için uygun bir ortam yaratmadı hiçbir zaman.”

kayipnesil3

Araştırmaya göre, Yuva Derneği’nin Suriyeli Mülteciler Programı’ndan Özge Sönmez kamu yönetimiyle ilişkileri için ‘’Problem yok diyelim’’ derken, aslında önemli bir noktanın da altını çiziyor: ‘’Devletle daha yakın ilişki kurmak isteriz. Bu krizi çözecek olan Devlet. Biz STK’lar destekleriz ve model geliştiririz. Aslında bütün STK’ların tek bir amacı olmalı: Eninde sonunda kendini yok etmek. Yani, problem kalmayınca, biz de olmamalıyız. Bunu hedefleyerek çalışma yapmalıyız.’’

Araştırma, hükümetin, mülteci krizine de ilk başta merkeziyetçi bir anlayışla yaklaştığını belirtiyor, “krizin ilk yıllarında son derece düzenli, temiz ve tüm dünyaya örnek teşkil eden kamplarıyla ‘ben bu işe yeterim’ mesajı vermek istedi. UNHCR gibi bu konuya odaklı çalışmalarıyla bilinen bir kuruluş bile yıllarca kamplardan uzak kaldı. Yabancı sivil toplum kuruluşları da Avrupa Birliği uyum yasaları gereğince esnetilen dernekler kanununa rağmen halen rahat çalışamıyor. Bu kuruluşlar artık Türk STK’larla ortaklık kurabiliyorlar ama izinlerin çıkması aylar sürmekte” diyor.

kayipnesil4

Kamp dışında yaşayan mültecilerin sayısı kampta yaşayanların sayısını kısa sürede kat be kat aşınca Uluslarası Af Örgütü Sorumlusu Begüm Başdaş’ın dikkat çektiği bir kapasite problem doğmuş: “’Devlet aslında çok büyük bir işe kalkıştı ama gelinen nokta kapasitesi ve kadrosunun yetersizliğini ortaya koydu. Devletin krize yönelik kurumsal yapılanması, gelenlerin geri döneceği varsayımı ve sadece insani yardım yapmak üzerine planlanmıştı. STK’ların işi gerçekten de zor. Eninde sonunda işin sahibi kamu yönetimi. STK’ların hareket serbestliği bulunmuyor. Zaman zaman, yapılan işler ortada kalabiliyor. Dolayısıyla birçok STK proje geliştirmeyi, uygulamaya tercih ediyor.’’

‘Seküler ve inanç temelli STK’lar hala işbirliği yapmıyor’

Peki, hiç mi işbirliği yapılmaz, sorusuna Yuva Derneği şöyle cevap veriyor: “Seküler STK’lar Suriyeliler konusunda fazla çalışmalar yapmıyor. İnanç temelli olanlar da bizimle konuşmuyor. Biz onlarla da işbirliği yapmak isteriz. Aramızda yaptığımız toplantılara gelmiyorlar. Ama burada muhtemelen bizim de hatamız var, onları davet etmiyoruz.’’ Araştırmaya göre yabancı STK’lara güvensizlik ise devam ediyor. MEB Eğitim uzmanı Selman Işık bu kuruluşların Türkiye’yi tanımamakta ısrar ettiği görüşünde.

‘Sayılar o kadar büyük ki STK’lar da ürkmüş durumda’

AÇEV’den Burcu Gündüz krizin ulaştığı boyutların STK’ları aştığı görüşünde: ‘’Herkes istekli ama sayılar o kadar büyük ki STK’lar da ürkmüş durumda. Altından kalkamayacaklarını düşünüyorlar. Ayrıca, alandan bilgi gelmiyor, proje geliştirmek çok zor.’’

Hayrat Vakfı hem Suriye hem de Türkiye’de çalışmalar yapıyor. Proje koordinatörü Engin Doğan STK’ların sadece Türkiye içinde değil Suriye’de de işbirliklerini artırması gerektiğini düşünüyor: ‘’Herkes gücü yettiğince yardım etmeye çalışıyor. Özellikle Suriye içerisinde çalışmalar yetersiz. Burada daha etkin işbirliği yapılsa, göçün de biraz önünü kesebiliriz. Suriyeli örgütlerle pek çalışmak istemiyoruz. Bilmiyoruz onları. Bir bakıyorsun IŞİD’li çıkıyor, bir bakıyorsun YPG’li. Bu riski göze alamayız.’’

kayipnesil1

STK’ların hayata geçireceği yeni projelerle ilgili bilgilerin de yer aldığı araştırmanın tamamına ulaşmak için tıklayınız