“Babamız bizi sevmedi”: Babasız Büyüyen Nesiller

18 Haziran 2016
Babalar günü sanıldığının aksine fazla kutlanan bir gün değil. Babalık da benzer şekilde değer gören bir konu değil. Anneler ve annelik daha fazla gündemde, zira çocukların yetiştirilmesinde rol ve sorumluluklar ağırlıkla anneye yüklenmiş durumda. Çocuk gelişiminde babanın varlığı neredeyse belirsiz. Herkes kendi babasından şikayetçi iken, yeni ve iyi bir babalık nasıl olmalı ve mümkün mü? […]

Babalar günü sanıldığının aksine fazla kutlanan bir gün değil. Babalık da benzer şekilde değer gören bir konu değil. Anneler ve annelik daha fazla gündemde, zira çocukların yetiştirilmesinde rol ve sorumluluklar ağırlıkla anneye yüklenmiş durumda. Çocuk gelişiminde babanın varlığı neredeyse belirsiz. Herkes kendi babasından şikayetçi iken, yeni ve iyi bir babalık nasıl olmalı ve mümkün mü? Babalar günü vesilesiyle, Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV)’ndan Hasan Deniz ile babalar ve babalık üzerine konuştuk. Hasan Deniz AÇEV’de Aile Eğitimleri Birimi Koordinatörü ve Baba Destek Eğitimleri Programı’ndan sorumlu.

Neden babalarla uğraşıyorsunuz?

Bir uzmanlık hastalığı olarak herkes kendi uzmanlaştığı noktanın hayatın kilit noktası olduğunu düşünür gerçi ama babalık gerçekten de epeyce bir şeyin merkezinde duruyor. Yeni nesillerin nasıl insanlar olacağının, ev içinde, toplum içinde demokrasinin, bir yükün paylaşılmasına bir sorumluluğun adil ve eşit paylaşılmasının, cinsiyet rollerinin, epeyce bir şeyin merkezinde durduğu için.

Babalara eğitim şart dediğinize göre, Türkiye’de babalar babalığı bilmiyor mu diyorsunuz?

Yeterli derecede bilmiyorlar. Ebeveynlik, çoğunlukla annelerin de çok etkin bir şekilde bilmediği bir mesele ama babalar ta çocukluktan itibaren ebeveyn olmaya, oyunlarda, atıflarda, sevilme biçimlerinde, nasıl çocuk bakacaklar, ebeveynlik edecekler, ona nasıl destek verecekler, hiç böyle bir donanıma yönlendirilmedikleri için bu konuda yetersiz kalıyorlar.

Bunun sonucu ne oluyor peki, aslında şunu mu diyorsunuz: bizim toplumumuzda çocuklar babasız büyüyor?

Ağırlıkla evet. Türkiye’de çocuklar babasız büyüyor. Türkiye babasız bir toplum. Başka bir açıdan bir babalık var tabi. Baba çınardır, sekiz köşe şapkalıdır, cefakardır, ekmek getirir, korkulur, yiğittir, merttir, kaya gibi serttir. Bununla ikame ediliyor. Çocukla ilişki kurmayan, gelişimini desteklemeyen ona tırnak içinde insan olmanın rehberliğini etmeyen aksine kendinden uzaklaşmasını korkmasını kendini kısıtlamasını sağlayan.

Peki babasız büyüyen çocuklarda ne eksik kalıyor?

Onlar da babasız çocuklar büyütüyorlar, aynısını tekrar ediyorlar, sevgili olamıyorlar, sevmeyi bilmiyorlar, demokratik insanlar olamıyorlar, eş olamıyorlar. Netice de ergen bile olamamış bir toplumla karşı karşıya kalıyoruz.

Günümüz babaları “babamız bizi sevmedi”, “bize hep mesafe koydu” diyor. Peki kendileri farklılaşıyor mu?

Evet, bir miktar farklılaşıyor, kuşak değişiyor, babalık da değişiyor tabi. Ama bu değişimin muhtevası ne? Türkiye’de babalık önemli bir yara, insanlar babasız büyüyorlar dediniz ya, babasız büyümelerinin acısını yeni nesillerden çıkarıyorlar bunu isteyerek bilerek yapmıyorlar, öğrendikleri yol bu olduğu için yapıyorlar. Bilmiyorlar. Net bilmiyorlar, çok teknik bir mesele. Şöyle söyleyeyim siz gidin çevrenizde eğitimli birine çocuğuyla bir oyun oynamasını isteyin, sizinle bir deney yapacağım deyin, şuradan 3 tane çocuk oyunu oynar mısın deyin size bocalayacağını garanti ederim. Aslında anne babadan beklentimiz çocukla değerli zaman geçirebilme kurgusuna sahip olması, ama bu yok. Yakınlık dediğiniz şey, “seni çok seviyorum” diyerek kurulabilen bir şey değil. Hayat üstünden, birlikte oynamak, bir şeyi birlikte yapabilmek, beraber zaman geçirebilmek, bir kararı alabilmek için ortak tartışma sürdürebilmektir.

IMG_0379

Yeni nesil babalarda bu değişmiyor mu hiç?

Ben sanıyordum ki kızım doğduğu zaman böyle bir feng shui olacak, bi aydınlanma olacak. Ben ağlayacağım, hıçkırıklarla falan ama aldım kızı elime, öyle bi aydınlanma falan olmadı. Ama altını değiştirirken bacaklarının altı tombiş tombiş falan, ben o emeği verip o işi yapınca onunla bağ kurdum. Bir şey paylaşmadan yakınlık kurulmuyormuş. Yakınlaşmayı öğrendim, birlikte oyun oynadıkça, kutuplardaki yaşam hakkında konuştukça, çünkü bunu yapmazsan o bağ kurulmuyor. Türkiye’de babalık gelişiyor gibi görünüyor ya, aslında boğuşuyorlar böyle hareketli bedensel sportif işler yapıyorlar ve bunu belli bir yaşa gelince yapıyorlar; ama yakınlık orada kurulmuyor. Bu nedenle çok küçük adımlarla başlamayı önemsiyoruz. Bizim temel meselemiz ilgili babalık, sorumlu babalık. İlgili babalık derken çok uç ve kozmopolit bir şey demiyoruz, oyun oynasın. Birkaç temel şeyi yapsın, gece uyandığında çocuk anne diye uyanıyor, neden? Her baba bunu sorsun isterim. Kirlilerin nereye konulacağı konusunda babada bir planlama içinde mi?

Türkiye de insanlık ikiye ayrılıyor, yakınlaşmayı bilen beceren, bilmeyen ve beceremeyen insanlar diye; yakınlaşmak illa ki salya sümük şeyler değil. Ebeveynlik çok oynanan bir şey, hep öğrenilmiş içten olmayan şeyler, çocuğunla nasıl konuşuyorsun? Nasihat denen şey, “onları yapmıyorsun babacım” dediğinde mesela sen konuşmuyorsun şablon konuşuyor aslında dertleşmek, “evet evet… ne yapıyoruz başkalarından bir şey almıyoruz”, “çok güzel benim kızıma aferin benim kızıma!” Sen konuşmuyorsun yakınlık yok burada, burada bir ezber konuşuyor sen bir makinesin o diski koymuşsun diskteki 1000 yıllık aktarılan program konuşuyor. Konformize olan program.

Çok farklı kesimlerden babalarla çalıştım, herkesin fark ettiği şey şu, ben kendi babam gibi olmayacağım, bu böyle gitmez diyorlar. Bunun idrakını çok net görüyorum onun pratiği lazım.

Babalar, sizin önerdiklerinizi yapmaktan utanıyorlar mı?

Utanmaktan ziyade adam öyle bir pratiğin içinden gelmiyor ki. Utananlar da var ama esas olarak ikna olsa da ne yapacağını bilmiyor. Ben şeyi biliyorum eve gittiğimde bir set tahta oyacağım sonra biraz sohbet edeceğiz sonra biraz kitap okuyacağım sonra vakit kalırsa dünden kalan kağıtları keseceğiz. Kağıtları keserken de şekiller üzerine konuşacağım. Gerçekten o donanım yok asıl mesela burada utanmak daha tali.

Bu donanım annelerde de yok ama annelerin mecburen kurduğu bir ilişki var sanırım?

Evet aynen bence annelik de büyük sorun. Annelerle konuşurken bu en büyük derdim. Zorunlu olan şeyler yani giydirmek, yedirmek, yıkamak gibi şeyler, o kadar çok zaman alıyor ki, olay bu zannediliyor. Diğerleri ile ilgili ne zaman, ne nosyon var, ama utanmak babalarla ilgili. İki şey görüyorum biri çok utandığı için babalığı bunlardan uzaklaşmak üzerine kuran bir şey var ve tam tersine ne kadar yakın olduğuyla övünen babalar var. Utanmak daha çok bu birinci grup için geçerli.

IMG_0381

Ne tür konularda utanıyorlar, örneğin bir AVM’de çocuğun altını değiştirmekten mi?

Altını değiştirmek, kız çocukların regl olması ile ilgili konuşmak, yemeklerin sorulması, yemekle ilgili sorumluluk üstlenmek ne yiyeceğinin sorulması, mama yedirmek, çünkü Türkiye’de erkeklerin ciddi anlamda ev işlerinde bir niyetsizliği ve beceriksizliği var, donanımsızlığı var.

Biraz daha büyük yetişkinlerin ya da ergenlerin babalarının babalıkları nasıl?

En belalı yer burası. Dünyada ergenliğin, annelik babalık açısından, eğitim politikası açısından, ne bileyim libido açısından bu kadar yönetilemediği bir yer az bulunur. Diyoruz ya sen çocuğun sadece gelişim alanını desteklemekle kalmamalısın, karşılıklı ve yakın bir ilişki kurmak zorundasın. 11, 12 yaşına kadar, yakınlık kurmasan da çocuk zaten ev dışında bir yere gidemez çünkü çocuk sana fiziksel ve duygusal olarak mecbur, kötü bile davransan gidecek bir yeri yok. 12 yaşına geldi zaten bir miktar uzaklaşması ve özerkleşmesi normal, sağlıklı olan ama artık sana hiçbir muhtaçlık ilişkisi hissetmediği için ilişki kopuyor; çünkü bir ilişki zaten yok, bir yakınlık yok, neyin üstünden yürüsün ki. Zorunluluklar da çıktı aradan, “evi pansiyon gibi kullanıyor”, e geçmiş olsun zaten öyle olacak.

Ergenlik meselesinde babanın kız çocuğuyla nasıl ilişki kurduğu oğluyla nasıl ilişki kurduğu, nasıl idealize ettiği ve neleriyle övündüğünün önemli bir mesele olduğunu düşünüyorum. Baba 14 yaşındaki oğlunun neleriyle övünüyor? Bu ara şu çok var ve bence büyük bir sorun, ön ergenlikte ve ergenlikte babalar oğlan çocuklarının sevgilileri olmasıyla çok övünüyorlar başarılarıyla,  kavgacılıklarıyla hatta geç gelmeleriyle övünüyorlar.

Kız çocuğunun neyiyle övünüyor, neyinden tedirgin oluyor?

Edepli olmasıyla en çok övünüyor. Eve vaktinde gelip gitmesiyle. Başına bir şey geleceğinden bir saldırıya uğrayacağından, böyle ifade edilmese de taciz edileceğinden, cinsel taciz edileceğinden de tedirgin oluyor.

Erkek çocukta tedirgin olduğu konular?

Erkek çocuğunda biraz madde bağımlılığından korku çok söyleniyor, bir de kötülüğe bulaşmasından korkuyor, bazen terör olur bazen başka soyut tehlikeler olur.

Yani şu ilginç o zaman, kız çocuğunun başına kötü bir şey gelmesinden, erkek çocuğunun ise kötü bir şey yapmasından tedirgin oluyor.

Aynen öyle ama erkek çocuğunda övünülen bazı yanlarsa kız çocuğu için kötülüklerle doğrudan ilişkili, bizimki çapkındır biraz diye sevinirler mesela. Buradan ailelere sesleniyorum, her yakın olunan ilişki seksüel içerikli değildir, insanlar yakın olarak ilişki kurar, aileler buna garip garip tepki vermesinler. Benim kızım 5 yaşında ve herkesi öpüyor şimdi diyorlar ki yılışık yılışık senin kız erken başlamış ya diye. Erken başlamış değil inşallah onun herkesle bu yakınlaşma isteğini sabote etmemeye çalışacağım.

Screen-Shot-2015-08-22-at-17.24.55-794x501

Peki babalara bu kadar eğitim veriyorsunuz işe yarıyor mı?

İşe yarıyor. Bir babanın 14 hafta boyunca babalık üstüne düşünüyor olması bile kıymetli bir şey bizim için. Bir sürü şeyi sorguluyor. Çocukla kurduğun yakınlık, kuralları koyuşun. En sevdiğim anket soruları şunlardır, çocuğun arkadaşının adı ne, çocuğun öğretmeninin adı ne? Çoğu baba bilmiyor mesela bunun yollarını öğretiyorsun, nasıl dinleyecek, çocuklara nasıl kurallar koyacak, nasihat etmenin ne kadar işe yaramaz bir şey olduğunu öğrenecek. Ama elbette zaman geçtikçe etkiler azalabiliyor.

Biraz babalar gününü konuşalım istiyorum, neden böyle bir gün var?

Valla ben de bilmiyorum nereden çıkmış. Biz krizi fırsata çevirme derdindeyiz. Babalar günü, babaların birey olarak kendi babalıkları üzerine bir düşünme günü olsun istiyoruz. Bir kutsallık gününden ziyade bir özeleştiri günü olsun, bir yenilenme ve keyfini yaşama günü olsun çünkü kutsallığın olduğu yerde iş gerçeklikten çıkıyor. Kutsallaştırma her zaman yalan söylüyor, gerçeği saptırdığı için. Babalar gününde çalışkan eve ekmek getiren sekiz köşe şapkasıyla idealizasyonuyla fetişleştirilen, kutsallaştırılıp yüceltilen baba yerine, şunları biraz daha ön plana çıkaralım istiyoruz:

  • babanın çocuğun bakımında ve beslenmesinde sorumluluk üstlendiği,
  • çocuğu ile yakın ilişki içinde olduğu, çocuğunun annesine sorduğu ve annesinden istediği şeyleri babasından da isteyebildiği,
  • babalığın güçle korkutmakla değil de yakınlıkla, sırların en son duyulduğu değil, ilk duyulan kişi olmakla övünüldüğü,
  • baba olarak ben çocuklarıma ne kadar zaman ayırıyorumun fark edildiği bunun üzerine bir özeleştiri yapıldığı,
  • ben baba olarak çocuğumun okul arkadaşını tanıyor muyum, en son en çok üzüldüğü şeyi biliyor muyum, ben baba olarak çocuğumun üzüldüğü şeyleri hangi reaksiyonumla kapatıyorum, çözümü ben mi buluyorum onun bulmasına mı yardımcı oluyorum çözümü parayla mı nasihatla mı buluyorum yoksa gerçekten o meselenin kendisiyle mi ilgileniyoruz çocuğumla birlikte.

Bunların hatırlandığı ve uygulandığı bir gün olmasını isteriz yoksa inanın aksi, babalara da çocuklara da kötü. Ama şimdi daha çok babanın elinin öpüldüğü babanın kutsallaştırıldığı bir de bir masraf kapısının açıldığı bir gün.

Neden anneler günü gibi kutsal değil?

Anneliğin bir karşılığı var; çocuk yetiştirme doğrudan annenin görevi görüldüğü için de bu kadar yüceltiliyor, bu kadar da kutsanıyor ama ben annelerle ilgili şiirler ve şarkıların babalarla ilgili şiirler ve şarkıların revize edilmesini istiyorum.

Örnek verebilir misiniz?

Annelerle ilgili bir şiir eleştirisi yaptım, çok da eğlendim. 5 adımda kutsal annelik şiiri yazmak diye bir şey. Gece uyanıp sessizce çocuğunun üstünü örtecek, saçı süpürge olacak ve sessiz sessiz ağlayacak, her şeyini adayacak, güzel kokulu yemekler yapacak, nadiren vuracak ama vurduğu yerde gül bitecek. Saçı süpürge imajı mesela. Bu bile kutsal anneliğin nasıl kutsallaştırıldığını gösteriyor.

Baba şiirinde ne var?

Baba çınar olacak güçlü olacak, sekiz köşe şapkalı olacak, biraz o şiiri okuyanın sesi kalınlaşacak ve erkeksileşecek, bunun şimdi bir ekolü var böyle şiir okuyan insanlar var, bu adam benim babam, yiğitti, mertti, kaya gibi sertti falan diye. Üstelik bu garip şekilde ideolojiler üstüdür.

Son olarak, babaların değişimi başka nelere bağlı?

Türkiye’de ilgili ve sorumlu babalığın önündeki en büyük engellerden biri de şu: Türkiye’de babalar çok uzun çalışıyor, adam bizim dediklerimizi yapmaya ikna olsa dahi, 13 saat çalışan adam eve gelip nasıl oyun oynasın? Türkiye’de dar gelirli bir kesim var: garsonlar, boyacılar, tekstil çalışanları, 15 saat çalışanlar, pastacılar, oto tamircileri, tezgahtarlar vs. Buradan çalışma bakanlığına sesleniyorum, bu düzenlenmeden ilgili ve sorumlu babalık ilerlemez. Ben adamı eğittim adam ikna oldu, Hasan Abi söz veriyorum çocuğumla ilgileneceğim dedi ama enerji yok zaten yazık.

Çok teşekkürler.

Ulaş Tol

Üyelik Tarihi: 02 Ocak 2017
22 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör