‘Üniversitelerde Vegan Beslenme Kamusal Haktır ve YÖK’ün Yükümlülüğündedir’

'Türkiye’de veganlık ve vicdan hürriyeti kapsamında ilk kez açılan bu davanın dilekçesinde, sağlıklı beslenmenin kamusal bir hak olduğuna vurgu yaptık' Türkiye Vegan Derneği, Türkiye’deki her üniversitede vegan yaşama uygun yemekler sunulması için verdiği mücadeleyi bir adım ileriye taşıyarak YÖK’a dava açtı. TVD Kurucu Başkanı Ebru Arıman ile YÖK’e açılan davanın seyrini ve vegan yaşamın bilinirliğini, kabulünü artırmak için yürüttükleri çalışmaları konuştuk. 

Türkiye Vegan Derneği (TVD) hangi amaçlarla kuruldu ve kuruluşundan bugüne neleri hayata geçirdi? Misyonunuzu ve çalışmalarınızı kısaca anlatabilir misiniz? 

Ebru ArımanTVD’nin temelleri bundan 15 yıl önce bir platform olarak atıldı ve 2012 yılında 8 kurucu üye ile dernekleşerek resmi yapısına, yani tüzel kişiliğine kavuştu. Hak temelli faaliyetler yürüten TVD, hayvanların doğuştan gelen haklarını savunurken, hak savunucusu veganların da bu süreçte maruz kaldığı hak kayıplarını gidermeyi amaçlıyor. Temel misyonu farkındalık yaratmak, bilinçlendirmek ve eşitsizliklere karşı mücadele etmek olan TVD ekibi olarak, bu amaçla çeşitli faaliyet alanları geliştirdik. 

Faaliyet alanlarımızı dört başlıkta açıklıyoruz: 

Eğitim ve Bilinçlendirme: Vegan Akademi 2017’de alt yapısı tamamlanan ve ana amacı veganlık konusunda eksik olan akademik, teknik ve pratik bilgiyi eğitim programları vasıtasıyla üniversiteler, yerel yönetimler, işletmeler ve mesleki kuruluşlara taşımak olan TVD Vegan Akademi, Türkiye genelinde uzman konuşmacılarıyla veganlığın hayvan hakları, çevre, sağlık ve sürdürülebilirlik etkilerini ücretsiz etkinliklerle geniş kitlelere yaygınlaştırmayı hedefliyor. 2022 itibarıyla farklı üniversite ve meslek okullarında seçmeli ders müfredatı kapsamına alınması için çalışmalarımız sürüyor. 

Kitlesel Etkileşim / Farkındalık: 2017 yılında Türkiye’de ilk kez Didim’de organize ettiğimiz ve veganlığı geniş kitlelere yaygınlaştırmayı amaçlayan VegFest vegan festivali, 2018 yılı itibarıyla Uluslararası İstanbul Vegfest adıyla İstanbul’a taşındı. #YaşamaŞansVer sloganıyla yerli ve yabancı pek çok konuğu her yıl ziyaretçilerle buluşturdu ve buluşturmaya devam ediyor. TVD olarak ayrıca özellikle sağlık profesyonelleri ve akademisyenlerin veganlık konusundaki bilgi eksikliğini gidermek, bu alanda çalışmalar yapan uzmanları bir araya getirmek, olumsuz önyargıları yıkmak ve alanında uzman konuklarıyla en güncel bilimsel çalışmaları ülkemize de taşımak üzere, ilk vegan medikal kongreyi MediVeg adıyla Kasım ayında gerçekleştirmeye hazırlanıyoruz. Her yıl düzenlediğimiz Dünya Vegan Günü etkinliklerinde de seminerler, sergiler, vegan tadımlar, halka açık tartışmalar ve atölye çalışmalarıyla veganlığın etik, erişilebilir ve sağlıklı bir yaşam tarzı olduğunu geniş kitlelere aktarmaya ve veganlığa dair yerleşmiş kalıp önyargıları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. 

Hukuki Girişimler, Arabulucuk Faaliyetleri ve Yasal Düzenlemeler: TVD olarak, hak ihlallerine karşı tüzüğümüzde yer alan amaçlar doğrultusunda bugüne dek sayısız resmi başvuru, hukuki süreç yürüttük, yürütmeye devam ediyoruz. Bunların arasında en dikkat çekenlerin başında; Türkiye’de kozmetik ürünlerin hayvanlar üzerinde denenmesinin yasaklanmasına yönelik başlatılan kampanyanın 2015 yılında başarıyla sonuçlanarak yasağın yürürlüğe girmesi, 2021 yılında Av Turizmi kapsamında ihale edilen yaban hayvanlarının katliamına yönelik av kararlarının Tarım ve Orman Bakanlığı aleyhine açtığımız üç farklı davanın kazanımla sonuçlanması sonucu iptal edilmesi, tutuklu ve hükümlülerle ile çeşitli üniversitelerde okuyan vegan öğrencilerinin vegan yemek taleplerine yönelik başarıyla sonuçlanan arabuluculuk faaliyetleri sayılabilir. Dernek olarak halihazırda Sağlık Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile veganlığın anayasanın 25.maddesine göre vicdan özgürlüğü kapsamında ele alınması ve vegan bireylere sağlıklı bitkisel alternatiflere erişim hakkı verilmesi konusundaki başvurularımızın devam eden süreçlerini yönetmekle birlikte, Yüksek Öğrenim Kurulu’na yaptığımız aynı içerikli başvuru sonucunda gereğinin yerine getirilmemiş olması sebebiyle de Danıştay’da dava açmış durumdayız. Beraberinde vegan ürün üreticilerinin yaşadığı sıkıntılar, vegan ürünlere ulaşım konusundaki mevzuat kaynaklı sıkıntılar ve çözüm arayışlarıyla ilgili, Tarım ve Orman Bakanlığı ile görüşmelerimizi de sürdürüyoruz. 

Yaşamı Kolaylaştırıcı Alternatiflerin Teşviki: V-Label TVD ayrıca V-Label International Türkiye temsilcisidir. V-Label; veganların yaşamını kolaylaştıran alternatiflerin artırılması amacıyla vegan ürünleri çeşitli analizler yapmak suretiyle inceleyerek gerek hayvansal içermediği gerekse de hayvanlar üzerinde test edilmediği iddialarını denetleyen, doğrulanmış ürünlerin kolaylıkla ayırt edilmesini sağlayan bir vegan etiket sistemidir. 

Türkiye’deki her üniversitede vegan menü seçeneğinin olması için mücadele ediyorsunuz. Mücadelenizin hukuka taşınan kısmına geçmeden önce ülkemizdeki mevcut tablo hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Üniversite, hastane, iş yerleri gibi toplu yemek servislerinin olduğu yerlerde vegan beslenmeye yönelik bir bilinçten söz edilebilir mi? 

Üniversitelerde yaşanan sıkıntılar, bugüne dek ve halihazırda da her üniversitenin kendi bünyesinde vegan öğrenciler ve vegan öğrenci grupları tarafından çözülmeye çalışıldı, halen de çalışılıyor ancak bu kararın üniversite yönetimlerine bırakılması hakkaniyetsiz bir durum oluşturuyor çünkü kimi üniversite yönetimi bu talebe sıcak bakıp derhal çözüme giderken, bazılarında süreç zaman alabiliyor, bazı üniversiteler ise başvuruları ya reddediyor ya da görmezden geliyor. Bu durum öğrenciler arası fırsat eşitliğini de baltalıyor. Öğrenciler, “üniversite yönetiminin inisiyatifine” göre sağlıklı ve besleyici alternatiflere erişim hakkı kazanabiliyor ya da kazanamıyor. Örneğin aylar geçmesine rağmen Gazi Üniversitesi, Bakırçay Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) gibi başvuru yaptığımız diğer üniversitelerin rektörlüklerinden yanıt alamadık. Bu uygulamaya ve hak ihlallerine bir an önce son verilmesi gerektiğine inanıyoruz. YÖK, daha fazla mağduriyet yaşatmadan, ülke genelinde vegan menülerin zorunlu ve düzenli kılınmasını sağlayacak düzenlemeyi hayata geçirmelidir.

Bu amaçla YÖK’e 1 Kasım 2021 tarihinde gerçekleştirdiğimiz ziyaretten sözlü olarak olumsuz bir yanıt almasak da geçen süre zarfında herhangi bir somut adım atılmamış olması dolayısıyla Nisan ayında yazılı başvurumuzu ilettik. Başvuruya gelen yanıt ise sorunları çözmek bir tarafa, aynı kısır döngünün içerisinde bizi ve öğrencileri yine olduğumuz noktaya getiren, üniversite yönetimlerini adres gösteren, yapıcı olmayan, çözümden uzak bir yolu işaret etti. Bu durumda YÖK’ e karşı da tutumumuz değişti ve hukuki yollardan hak arayışımıza Nisan ayı itibariyle başladık. Üniversiteler başta olmak üzere toplu yemek sunulan hastaneler, askeriyeler ve çalışma ofisleri gibi birçok alanda vegan bireylerin beslenmeleri konusunda ciddi sıkıntılar ve hak ihlalleri yaşanıyor. Özellikle bu tür alanların en belirgin özelliği aynı zamanda alternatiflere ulaşımın kısıtlı oluşu ya da mümkün olmayışıdır. Bu nedenle sağlıklı ve düzenli gıdaya erişim veganlar açısından zor ya da masraflı yahut da tamamen ihtimal dışı olmaktadır. Devletin görevi bu hakkı güvence altına almaktır. Anayasamızın 17. maddesi ile güvence altına alınan yaşama hakkının en temel öğelerinden biri sağlıklı yaşam hakkıdır. Sağlıklı yaşam hakkı Anayasamızın 56. maddesinde; “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” maddesiyle korunmaktadır. Veganlık bir beslenme biçimi değil, vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken bir felsefedir. Beslenme şekli, bu felsefenin tek boyutu değil, ayrıntılarından sadece biridir. Cezaevlerinde ise benzer sıkıntılardan yola çıkılarak yapılan başvurular, eylemler ve Meclis düzeyinde yapılan çağrılar sonucu 2012 yılı itibarıyla bir düzenlemeye gidilerek tutuklu ve hükümlülere vegan menü hakkı tanındı. 

Dernek olarak YÖK’e dava açtığınızı duyurdunuz. Davanın gerekçesini ve seyrini anlatır mısınız? 

Dernek olarak YÖK ile Kasım 2021’de yapılan görüşmemiz ve Nisan ayında kuruma teslim edilen başvuru dilekçemizde; Türkiye çapındaki üniversitelerde okuyan vegan öğrencilerin vegan yemek hakkına istisnasız erişebilmesi, bunun bir ayrıcalık veya imtiyaz olarak görülmemesi ve kurum düzeyinde karar vericilerin keyfi uygulamalarına tabi olmaması için yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep etmiştik. YÖK’ten gelen olumsuz yanıtın insan haklarına ve ulusal/uluslararası mevzuata aykırılık teşkil etmesi sebebiyle dava dilekçemizi Danıştay’a ilettik. Türkiye’de veganlık ve vicdan hürriyeti kapsamında ilk kez açılan bu davanın dilekçesinde, sağlıklı beslenmenin kamusal bir hak olduğuna ve bu hak konusunda devletin yerine getirme yükümlülüğüne vurgu yaptık. Çünkü YÖK, yasal yükümlülükleri bağlamında, bağlı üniversitelerde her öğrencinin yeterli gıda, düzgün beslenme, besleyici ve asgari temel yiyeceklere erişim hakkını korumaktan ve gerekli önlemleri almaktan sorumludur. YÖK söz konusu haklara saygı gösterme, koruma ve yerine getirme yükümlülüğü altında olmasına rağmen, bu hakların yerine getirilmesi talebini içeren dilekçeye yapıcı, çözüm odaklı ve olumlu bir yanıt vermeyerek, hakların teslimini sağlamak yerine çözüm önerisi sunma gereği dahi duymamıştır. Ülke genelinde idarece genel düzenleyici bir işlemle sağlıklı beslenme hakkı ve vicdan hürriyeti kapsamında hayvansal ürün tüketmeyi reddeden bireylere vegan alternatif sunulmasının sağlanmıyor oluşu, vegan bireylerin hem yetersiz ve dengesiz beslenerek adeta aç kalmalarına sebep olmakta hem de Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan temel haklarını ihlal etmektedir. Kaldı ki bireylerin kendi varlıklarını korumak ve geliştirmek istemelerine bağlı olarak belli bir düşünce yapısıyla bir etik tutum benimsemiş olmaları da Anayasa ile korunan haklardan olup bu tutumların sürdürülebilirliğinin imkansız kılınıyor olması da insan haklarının ve anayasal hakların ihlali anlamına gelmektedir. 

Eğitim, çalışmalarınız da önemli bir yer kaplıyor. Kurucusu olduğunuz Vegan Akademi ile Türkiye’de vegan yaşama dair bilincin artması için neler yapıyorsunuz? 

Türkiye Vegan DerneğiÜniversitelerde konunun uzmanları aracılığıyla hem hayvanlar hem gezegenimiz hem de kendimiz için neden vegan olmamız gerektiğini anlatıyoruz. Amacımız; vegan felsefesini benimseyenlerin veya benimsemek isteyenlerin doğru bilgiye birinci elden ücretsiz olarak ulaşabilmesini sağlamak. Eğitimler üç ayaktan oluşuyor: Hayvan hak ve özgürlükleri, iklim, sağlık ve beslenme. Ağırlıklı olarak üniversitelerde verilse de kampüslerle sınırlı kalmıyoruz; politika ve uygulama değişimi için Vegan Akademi’yi davet eden kamu kurumları, özel şirketler ve hastaneler de akademinin kapsamında. Doğru ve güncel bilgiyi yaymanın önemine inanıyoruz. 

Vegan yaşamla ilgili en yaygın mitler neler ve bunları yıkmak için neler yapıyorsunuz? Dünya genelinde vegan yaşama yönelik bilgi ve ilginin arttığını söylemek mümkün mü? 

Bu mitlerin başında hayvanları tüketmeden sağlıklı bir yaşam süremeyeceğimiz geliyor -ki bunun doğru olmadığı birçok bilimsel çalışmayla da ispatlanmış durumda. Hatta aksine, hayvan kaynaklı ürünleri tüketmenin insan sağlığına olan zararları konusunda birçok güvenilir çalışma ortaya kondu. Aynı zamanda hayvan sömürüsüne dair paylaşılan içeriklerdeki uygulamaların Türkiye’de yapılmadığını düşünen, bu gerçeği reddetmeye eğilimli çok kişi görüyoruz. Ancak son yıllarda iklim krizinin sebeplerine dair farkındalığın artması, hayvan üretimi ve tüketiminin zararlarıyla ilgili çalışmaların hem ekoloji hem tıp alanındaki araştırmalarda daha fazla yer bulması, yaşadığımız Covid-19 pandemisi ile hayvan kullanımı arasındaki bağlantı, dünya genelinde vegan yaşama ve bitkisel beslenmeye dair bilgiyi de, ilgiyi de artırıyor. Örneğin arama motoru Google, yeni yayımladığı “Arama Yılı” raporunda vegan terimini “çığır açan arama” olarak tanımladı. Google’da “yakınımdaki vegan yiyecek” aramaları 2021’de yüzde 5000’den fazla artış yaşadı. Bu sonuçlara göre ilgiyi bir trend olarak tanımlamak doğru değil çünkü trendler gelip geçicidir. Oysa veganlık her şeyden önce barışçıl, eşitlikçi ve vicdan temelli bir bakış açısı ve adalet arayışı. Farkındalık arttıkça, vegan etiğini her fırsatta konuştukça, yeryüzündeki tüm canlıların insan baskısından ve zulmünden kurtulması için sağlam ve adil adımlar atmaya devam edeceğiz. 

Türkiye’de hayvan hakları ve vegan yaşamla ilgili devletin (ve/veya yerel yönetimlerin) ilgili kurumlarından beklediğiniz yasalar, düzenlemeler neler? STK’ ların bu alandaki çalışmalarını yeterli buluyor musunuz? İlk elden atılması gereken adımlar olarak neleri görüyorsunuz? 

Hayvan hakları alanında elbette birçok düzenleme yapılması gerekiyor ancak Türkiye’de hayvan hakları örgütlerinin, konunun uzmanlarının ve STK’ların görüşleri maalesef yeterince dikkate alınmıyor. STK’ların ilgili kanuni düzenlemelerde temsil yetkisinin artırılması ve tespitlerinin dikkate alınması gerekiyor. Çünkü bugün, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu hayvanları “korumaktan”, daha doğrusu doğuştan gelen haklarını teslim etmekten çok uzak. Hatta özellikle geçtiğimiz yıl yapılan güncellemelerle, hayvana çeşitli şekillerde şiddet uygulayan failleri koruduğunu dahi söyleyebiliriz. 5199’un kapsamının tüm hayvanların lehine genişletilmesi ve hayvanları birer mal/meta olarak gören yasaların toplumun birer “bireyi” olarak değerlendirecek yeni düzenlemeler getirilmesi için diğer hak savunucularıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Veganlığın Anayasa’da tanımlanan vicdan hürriyeti kapsamında değerlendirilerek tüm devlet kurumlarınca gerekli düzenlemelerin yapılması ve vegan ürünlere yönelik üretim, ihracat ve ithalat kısıtlamalarının kaldırılması için de çalışmalarımız sürüyor. Bitki bazlı beslenmeye yönelik devlet teşvikinin artırılmasına yönelik çalışmalar da gündemimizde. 

YÖK davası dışında şu an gündeminizde neler yer alıyor? Yakın zamanda gerçekleşecek etkinlikler, kampanyalar var mı? 

2022-2023 döneminde av karşıtı davalarımız sürecek. Vegan Akademi eğitimlerimiz de pandemi şartlarının esnemiş olması sebebiyle kaldığı yerden devam ediyor. Aynı zamanda Türkiye’deki ilk vegan medikal kongrenin hazırlıkları içerisindeyiz. Ayrıca son iki yıldır pandemi önlemleri sebebiyle çevrimiçi düzenlediğimiz İstanbul Uluslararası VegFest ile Temmuz sonunda yine geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz.