‘Dünyada Her 10 Kişiden 9’u Sivil Hakların Kısıtlı Olduğu Ülkelerde Yaşıyor’

World Alliance for Citizen Participation (CIVICUS) 197 ülkede sivil toplumun durumunu değerlendiren 2021 raporunu yayımladı. Rapora göre, küresel salgın ve siyasi kriz ortamında, artan sayıda insanın temel hak ve özgürlükleri kısıtlanıyor. Dünyada her 10 kişiden 9’u sivil hakların 'çok kısıtlı' olduğu ülkelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun sadece %3.1’i temel hakların korunduğu ve bu haklara saygı duyulan ülkelerde yaşıyor.

‘Toplumun Gücü Saldırı Altında’ (People Power Under Attack) başlıklı CIVICUS raporu, 197 ülke ve bölgede sivil özgürlükler, örgütlenme, barışçıl toplanma ve ifade özgürlüklerine dair çeşitli veri kaynakları derleyerek birleştiren bir metodolojiye dayanarak hazırlanıyor. Bu yöntemde tüm ülkeler “kapalı, bastırılmış, engellenmiş, daraltılmış veya açık” olarak kategorilere ayrılıyor.

Buna göre, 2021 yılında küresel düzeyde ciddi kısıtlamaların olduğu ülkelerde yaşayanların sayısı arttı. Bugün dünya nüfusunun % 88,5’i “kapalı, bastırılmış veya engellenmiş” olarak değerlendirilen ülkelerde yaşıyor.

Rapora göre, CIVICUS Monitor verilerinin gösterdiği endişe verici bu tablo, her yıl artıyor. Dahası, insanların temel özgürlükleri kullanması için çok sınırlı bir alan olduğunu gösteriyor: dünya nüfusunun sadece % 3,1’i “açık” olarak derecelendirilen ülkelerde yaşıyor.

 Sivil Haklar Küresel Düzeyde ve Yaygın Şekilde İhlal Ediliyor

CIVICUS Monitor verilerine göre, COVID-19 pandemisi dünya genelinde hakları kısıtlamak için hükümetler tarafından bahane olarak kullanılmaya devam ediyor. 2021’de sivil özgürlüklerin en fazla ihlal edildiği konu ifade ve toplanma özgürlüğünü engelleyerek protestocuların gözaltına alınması.

Raporda, ifade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlükleri de dahil olmak üzere temel hak ve özgürlüklerine önemli kısıtlamalar getiren ülkelerde yaşayanların sayısının bu yıl küresel nüfusun % 89’una karşılık geldiğini gösteriyor. Bu da her yıl insanların temel özgürlükleri kullanmaları için daha az alan olduğunu gösteriyor. Yaklaşık 2 milyar insan, temel özgürlüklerini kullanmaya çalıştıkları için, hapsedilme, yaralanma ve öldürülme riski olan, en kötü dereceye sahip ‘kapalı’ ülkelerde yaşıyor. Çin, Suudi Arabistan, Türkmenistan ve diğer 21 ülke bu kategoriye giriyor.

2021’de Avrupa’da sivil alana yönelik kısıtlamaları nedeniyle 4 ülkenin notu düştü: Belarus, Belçika, Çek Cumhuriyeti ve Polonya. Avrupa en fazla sayıda ‘açık’ ülkeye sahip olmasına karşın her yıl sivil hakların kullanımı konusunda kötüleşme belirtileri görmeyi sürdürüyor.

Güney Afrika, Botsvana, Mali ve Mozambik’in reytingleri düşürdüğü Afrika’daki sivil alan koşullarının bozulması da endişe verici. Amerika’da Nikaragua, Küba, özgürlüklerin kısıtlandığı en kötü kategori olan ‘kapalı’ ülkeler arasında;; Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Ürdün’ün ‘bastırılmış’ ülkeler konumuna düşürülmesiyle, bu bölgeler temel hakların kullanılmasına en kötü sicile sahip bölge statüsünü korudu. Bu yıl 13 ülkenin derecesi önceki yıllara göre düştü.

COVID-19 Hakları Kısıtlamada Bahane Yarattı!

Raporda öne çıkan bulgulardan biri, COVID-19 salgınının başlamasından bu yana yaklaşık geçen 2 yılda, virüsün küresel olarak sivil özgürlüklerin kısıtlanması konusunda büyük bir etkiye sahip olması. Raporda, iyileştirici önlemler alınmadığı takdirde pandemi sürecinin hakları üzerindeki olumsuz etkisinin kalıcı olacağı uyarısı yapılıyor.

Küresel düzeyde yapılan araştırmada, hükümetlerin salgını sivil özgürlüklere ek kısıtlamalar getirmek veya uygulamak için kullandığını; bu nedenle protestocuların gözaltına alındığını ve muhalifleri susturmak için kısıtlayıcı yasaların kullanılmasının daha yaygın hale geldiğini gösteriyor.

Kısıtlamalar, geçici bir krizle başa çıkmak için olağanüstü önlemler alınması gereken sağlık acil durumu ile orantılı değil. Aksine, hükümetler son yıllarda insan haklarına yönelik baskıyı daha da hızlandırmak için, salgını bahane olarak kullanıyorlar.

Hükümetlerin tüm kısıtlayıcı uygulamalarına rağmen, alternatif sesleri susturma ve sınırlamada başarılı olamadığı; sivil toplum aktörlerinin konuşmaya ve haklarını talep etmeye devam etmenin yollarını bulduğu tespiti, raporun ümitvar bulguları arasında yer alıyor.

Sivil Alandaki Olumlu Gelişmeler

Raporda, sivil alandaki olumlu gelişmeler de yer alıyor. Söz konusu olumlu değişikliklerin, hak savunucularının sivil alanı koruma ve destekleme ihtiyacını pekiştiren sürekli çabalarının bir sonucu olduğu kaydediliyor.

Sivil alanın genişlediği ve devletlerin temel özgürlüklere saygılarını artırma konusunda ilerleme kaydettiği bazı örnekler arasında Türkiye de yer alıyor. Türkiye’de, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) 2019’da 9’uncu ODTÜ LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne getirdiği yasak iptal edildi.

Kanada’da, Yüksek Mahkeme Teal Cedar şirketinin Fairy Creek’teki ağaç kesme karşıtı protestoculara karşı bir mahkeme emrini uzatarak, ifade ve barışçıl toplanma hakkını engelleyen başvurunu reddetti. Kosta Rika’da Anayasa Mahkemesi, bir gazetecinin gözaltına alınmasının gazetecilik çalışmalarını engellediği için keyfi bir karar olarak değerlendirdi.

Öneriler

Raporda, hükümetlere, uluslararası kuruluşlara ve özel sektöre öneriler de yer alıyor.

Hükümetlere Öneriler bölümünde öne çıkan başlıklar:

  • Uluslararası insan hakları standartlarına uygun şekilde, insan hakları savunucularını ve gazetecilerini koruyun,
  • İnsan hakları savunucuları, gazeteciler ve aktivistlerin insan hakları sorunlarıyla ilgili endişelerini korku taşımadan özgürce dile getirmelerine bir ortam yaratın,
  • İnsan hakları savunucularının ve gazetecilerin tehdit edildiği ve/veya öldürüldüğü tüm davalarda bağımsız, hızlı ve tarafsız soruşturmalar yürüterek sorumluları adalete teslim edin,
  • COVID salgınının yayılmasını kontrol etmek amacıyla uygulanan tüm kısıtlayıcı yasa ve politikaları gözden geçirerek koşulları düzeltin,
  • Barışçıl protestoculara karşı aşırı güç kullanmaktan vazgeçin, protestoları engellemeyi ve önlemeyi bırakın,
  • Pandemi bağlamında yapılan seçimlerin demokrasi ve iyi yönetim konusundaki temel ilkeleri dikkate almasını ve ayrım yapılmaksızın tüm partiler, halk ve medya için olanak sağlayan bir ortam sağlanmasını sağlayın.

Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kuruluşlara önerilerde ise sivil toplumun ve tüm aktörlerin Birleşmiş Milletler düzeyinde karar alma süreçlerine girmelerine erişim sağlama öne çıkıyor.

Raporun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.