Fahiş Zam Yapan Sıralı Fırsatçı Meslekler Listesi

01 Eylül 2021
İçinde kendimizin olmadığı neredeyse tüm meslek sahiplerini 'zam fırsatçısı' olarak suçlarken bu ani çöküşün nasıl ve nereden geldiğine dair bir açıklama yok. Bir nedensellik içerisinde anlatılmayan ani bir fırsatçılıklar silsilesiymiş gibi ele alınıyor. Çünkü nedensellik içerisinde gelişmeler ele alınsa işin ucu başka bir yere gidecek. 

Yapay konulara esir düşmüş Türkiye, Ak Parti dönemi boyunca hiç olmadığı kadar fiyat artışları ve ekonomiyi konuşuyor. Bir anlamda sevindirici bir durum iken bir yandan da aslında kötü ekonomik koşulları konuşmanın kaçınılmaz bir noktaya geldiğinin de işareti olması açısından üzücü. Elbette uzun süredir bu konuları konuşmaya çalışan bir kesim vardı ama artık yaşananlar Ak Parti seçmeninin de bu konudan kaçamamasına neden oluyor. Fakat görünen o ki sorunu yanlış yerde aramak gibi bir durumla da karşı karşıyalar: fırsatçıların ürün fiyatlarını sürekli yukarıya çekmesi. Bu bakış açısını kısmen muhaliflerde de görüyorum. Fırsatçılık yaptığı iddia edilen meslekleri biraz listeleyeyim.

Akla ilk gelen muhtemelen patates ve soğan depolayanların fırsatçı ilan edilmesi ve depolarının basılması olsa gerek. Örneğin Ankara Polatlı’da soğan stokçularına göz açtırmamak için, 3 bakanlık yetkililerinin de bir araya geldiği, 24 soğan deposunun basılması gibi büyük bir operasyon yapılmıştı. Halkın bir kısmı soğan depolarının basılmasından son derece memnundu ve sorun çözülmüştü. Fakat fırsatçılık patates ve soğan stokçuluğuyla sınırlı kalmadı. Devamında geliri dolar üzerinden olmayan işletmeler de fırsatçı olmakla suçlandı. Örneğin bir berber nasıl olur da hiçbir maliyeti dolar üzerinden olmadığı halde ücretlere zam yapabilirdi. Bu açık bir fırsatçılıktı ve açıkta yakalanmışlardı. Zamanla fırsatçılar listesine zincir marketler eklendi. Bu kadar yüksek artış yapacak bir durum yoktu ve güya marketler fahiş zamlar yaparak yüksek gelirler elde ediyorlardı. Bir de marketlere ürün satan firmalar var. Onlar da gramaj oyunlarıyla ve yüksek fiyat artışlarıyla zamlar yapıyorlardı ve yine onlar da devletçe yakından denetlenip cezalara çarptırılmalıydı. Marketlere ürün satan firmaları da listeye eklediğimizde aslında çok fazla sayıda sektör fırsatçılıkla suçlanmış oluyordu ama bunlarla da sınırlı kalmadı fırsatçılar. Son zamanlarda gördüğüm tavuk üreticileri bir yılda tavuğa üç kez zam yaparak fırsatçı olmakla suçlanıyorlar. Tavuk üreticileri de muhtemelen sürekli zam yapan yem firmalarını fırsatçılıkla suçluyorlardır.

Fırsat peşinde koşan firmalar bunlarla da sınırlı değil. Bankalar zaten her daim fırsatçı. Çoğu zaman faiz lobisi olarak adlandırılıyorlar. Yaptıkları kârlar miktar olarak oldukça yüksek, sırf bu nedenle bile onlar da ahlaken çöküntü içerisinde birer fırsatçı görülüyorlar ama bunun yanında faizleri hala yukarı çekiyorlar. Sigortacılık, emlakçılık bunlar da yine her daim sıkıntılı sektörler. Otobüs firmalarının salgını fırsat bilerek zamlar yapması da bir diğer fırsatçılık olarak görülen durum. Sebze ve meyve tarafındaki yüksek fiyatların sorumlusu ise haller mesela. Hallerde yapılan yüksek zamlarla soframıza giren sebze ve meyvenin oldukça pahalıya geldiği iddia ediliyor. İnsanlar yüksek fiyat artışlarını bir halde çöpe dökülen sebze ve meyve videolarıyla açıklamak istiyor. Özel hastanelerin ve eğitim kurumlarının yüksek fiyatlardan yanına yaklaşılamıyor, bu kurumlar velilerin ve hastaların kanını emiyorlar diye düşünülüyor. Oteller ve restoranlar ise artık gidilemez noktasında değerlendiriliyor.

Bugünlerde yine çok konuşulan mesleklerden birisi de kırtasiyecilik. Okulların yüz yüze başlamasını fırsat bilip yüksek zamlarla vatandaşı mağdur ettikleri iddia ediliyor. Okulların açılmasını fırsat bilen fırsatçılar listesine özel yurtları da ekleyebiliriz. Bir de tabii en büyük gündem olan ev sahipleri var, onlar da okulların açılmasını dört gözle bekleyen birer fırsatçılar ve kiralara fahiş zamlar yapıyorlar şeklinde tasvir ediliyor. 

Sanırım yeterince ahlaki açıdan çöküntü içerisinde olan meslek grubu saydık, sıkıcı olmamak adına burada bırakmak uygun olur. Tek tek suçlayınca pek fark edilmiyor belki ama listeleyince hemen hemen tüm meslek grupları fırsatçı olarak görülüyor, nerdeyse zam yapan herkes fırsatçı, herkes suçlu, herkes ahlaksız. O zaman sormamız gereken soru sanırım şu: Gerçekten bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar fırsatçı firma ortaya çıkabilir mi yoksa hepsinin bu kadar fiyat artırmasının ortak bir nedeni mi var? İçinde kendimizin olmadığı neredeyse tüm meslek sahiplerini suçlarken bu ani çöküşün nasıl ve nereden geldiğine dair bir açıklama yok. Bir nedensellik içerisinde anlatılmayan ani bir fırsatçılıklar silsilesiymiş gibi ele alınıyor. Çünkü nedensellik içerisinde gelişmeler ele alınsa işin ucu başka bir yere gidecek. 

Aslında olan biten Türkiye’nin gittikçe artan ve 90’ları hatırlatan yüksek enflasyon sorunu. Ülkede genel bir enflasyon ve enflasyon ölçüm sorunu var. Fırsatçılıkla suçlanan firmaların hemen hemen hepsi artan maliyetlerin etkisiyle kârlılığını korumaya çalışan firmalar. Fırsatçılıkla suçlanan bu firmaların çoğu aynı zamanda operasyonel faaliyetlerinin yanında yüksek finansal maliyetlere de maruz kalan firmalar. Yani fırsatçılık yaptığı düşünülen firmalar banka kredilerini ödemek için bu dönemde yüksek faizlere katlanmak zorunda olan firmalar. Firmaların mali tabloları incelense fiyatlardaki yüksek artıştan yararlanan firmalar olmalarından ziyade tam da bu yükselen fiyatlar nedeniyle yüksek finansal maliyetlere katlanan firmalar oldukları görülecektir. Enflasyonun getirdiği yüksek faizlerden sanılanın aksine bankalar bile mağdur olmakta. Faizler yükseldikçe verdikleri krediler için daha yüksek faiz oranından mevduat topluyorlar. Maliyetleri döviz üzerinden olmayan firmalar ise endeksleme davranışı denilen bir davranışla enflasyona karşı korunma güdüsünde olan firmalar, aksi halde onlar da karlılığını, alım gücünü ve yatırım gücünü kaybedecek. Ki burada fiyatları artırmak talebin fiyata olan duyarlılığı ile oldukça yakın ilişkili, talebi hızla düşen ürünlerde firmalar istemese de kârlılığını hızla kaybediyor. O nedenle sorun bu kadar çok firmanın fırsatçılığı değil, ülke ekonomisinin kötü yönetilmesi kaynaklı yüksek enflasyon. Fiyatlama davranışları çok kötü bir şekilde bozulmuş durumda. Firmalar artık ne açıklanan geçmiş enflasyona göre ne de beklenen enflasyona göre artış yapıyorlar. Kanaatimce mevcut olduğunu hissettikleri enflasyona göre talebi de göz önünde bulundurarak fiyatlama yapıyorlar.

Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu yerde elbette yine halkın tabiriyle fırsatçılar çıkacaktır. Böyle firmaların hiç olmadığını iddia etmek yanlış olur, maliyet artışına göre çok daha yüksek zam yapanlar elbette var ama bu durum da yine tam olarak ülkedeki enflasyon sorunun bir nedeni değil, sonucudur; enflasyon buna zemin sağlar. Enflasyon öyle bir sorun ki aynı zamanda bahsi geçen mesleklerdeki şirketlerin rekabetçi olanları ile olmayanlarını ayrıştırmada da engel. Enflasyonun düşük olduğu ortamda firmalar inovasyonla maliyetleri aşağı çekerek daha düşük fiyata ürün satabilme fırsatı elde ederler. Böylece rekabetçi firmalar ayakta kalır. Halbuki enflasyonun yüksek olduğu durumda inovasyon yaparak ödülü hak etmektense rekabetçi olan ve olmayan firmalar yüksek zamlar yaparak o kârlılığı elde ederler, rekabet pek verimlilik üzerinden gerçekleşmez. Verimlilik artışı olmayınca da bundan toplum faydalanamaz. O nedenle enflasyon bu yönüyle de toplum refahına zarar vermekte.

Yapılması gereken ise tüm firmaları fırsatçılıkla suçlamaktansa gerçeklerle yüzleşip ülkeyi yönetenlerden enflasyonu ivedilikle düşürmesini talep etmekten başka bir şey değil. Bahsettiğimiz sorun dünyanın tamamına yakınının çözdüğü bir sorun, o kadar ki çözülebilir. Bunun da yolu en başta kurumların asli görevlerini yapmasına izin verirken bir yandan da ülkedeki belirsizlikleri ortadan kaldırıp ekonomik güveni tesis etmekten geçiyor, şu an hiçbir şekilde yapılmayan bu. Ekonomik belirsizlikleri kim ortadan kaldırır ve ekonomik güveni tesis ederse, o zaman enflasyon da yavaş yavaş aşağıya doğru gelir. Aksi takdirde enflasyonla beraber gelen ve yeterince konuşulmayan güçlü bir ataletle birlikte her markete gittiğimizde hayretler içerisinde kalmaya devam edeceğiz gibi duruyor.