‘İstanbul’da Bağımlılık Kamu Desteği ve Dayanışma ile Hafifletilebilir’

İstanbul Planlama Ajansı’nın hazırladığı “İstanbul'da Madde Bağımlılığı: Algılar, Deneyimler ve Çözüm Önerileri” raporunda, kentte bağımlılık yapan maddelere kolayca erişilebildiği tespitinden hareketle, bağımlılığın güçlü bir toplumsal dayanışma ve kamu sorumluluğu ile hafifletilebileceği vurgulanıyor.

“İstanbul’da Madde Bağımlılığı: Algılar, Deneyimler ve Çözüm Önerileri” araştırması bağımlılık konusunda İstanbulluların genel görüşlerine, madde bağımlısı yakınları olan bireylerin yaşadıkları sürece ve çözüm önerilerine yer veriyor. Araştırma, madde kullanımına başlamada en büyük etkenin %68.2’si arkadaş çevresinin, %48.3’ü aile içerisindeki huzursuzluğun, hakaret veya şiddetin, %45.6’sı ise ebeveynlerin çocuklarına karşı olan davranışlarının madde kullanımına başlamada en önemli üç neden olduğu tespitini yer veriyor.

Araştırmanın ulaştığı diğer önemli bulgu, İstanbul’da uyuşturucu maddeye kolayca erişilebildiği yönünde. Katılımcıların % 94.6’sı İstanbul’da uyuşturucu madde bağımlılığının bir problem olduğunu, yüzde 84.2’si ise bağımlılık yapan maddelere kolayca erişilebildiğini düşünüyor.

‘Çözüm Konusunda Sorumlular: Aileler, Devlet ve Medya’

Araştırma kapsamında raporda, katılımcıların uyuşturucuyla mücadele konusunda aile, devlet ve medyanın sorumlu olması gerektiği ve madde bağımlılığının ancak bu şekilde tedavi edilebileceği düşüncesine sahip olduğu sonucuna ulaşılıyor. Bununla birlikte katılımcıların %26.7’si madde bağımlısı bir bireyi hangi kurumlara yönlendireceği konusunda bilgi sahibi değil.

Görüşmelerde hem yerel yönetimler hem de merkezi kurumların bağımlılıkla mücadele politikalarına dair bazı öne çıkan talep ve öneriler şunlar :

  • Bağımlıların tıbbi tedavi ve rehabilitasyon sürecine eşlik eden sosyal rehabilitasyon ve sosyal uyum süreçlerini destekleyecek sosyal hizmet temelli bağımlılıkla mücadele merkezlerinin açılması,
  • Mesai sistemiyle çalışmayan, her an ulaşılabilir olan, bağ kurmaya ve güvene dayalı ilişki geliş- tirmeye odaklanan 7/24 hizmet sunabilecek birimlerin bağımlılıkla mücadele merkezleri ile ilişkili olarak faaliyet göstermesi; gerekli hallerde bağımlı kişiler ve aileleri ile doğrudan iletişim kuracak ve ilgilenecek mobil ekiplerin oluşturulması,
  • Hem bağımlılar hem bağımlı aileleri için ücretsiz psikolojik destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve bu alanda çalışan uzmanlarla güçlendirilmesi,
  • Bağımlılıkla mücadeleye dair farkındalık çalışmalarının daha yaygın ve görünür bir şekilde yürütülmesi; bağımlılığa yönelik farkındalık ve iletişim stratejilerinin oluşturulması
  • Özellikle bağımlı gençlerin sosyal rehabilitasyonu için sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerin düzenlenmesi,
  • Dini kurumlarda madde bağımlıları ve yakınlarının desteklenmesi ve kapsanması için farkındalık yaratacak çalışmalar yürütülmesi,
  • Bağımlılıkla mücadele eden ailelerin artan ekonomik kırılganlığını hafifletecek ekonomik desteklerin veya dolaylı transferlerin hayata geçmesi,
  • Sosyal yardım ve diğer hizmet başvurularında gizlilik kararı olan kadınların başvuru süreçlerinin kolaylaştırılması,

Araştırmanın ulaştığı bulgulardan hareketle, bağımlılıkla mücadelenin yalnızca aile üyelerinin sorumluluk yüklenmesi ile çözüme kavuşamayacak kadar emek, zaman ve kaynak gerektiren bir süreç olduğu; bağımlılığın güçlü bir toplumsal dayanışma ve kamu sorumluluğu ile hafifletilebilecek bir yük olarak öne çıktığı tespit ediliyor. Buradan hareketle, bağımlılığın yoksulluk, borçluluk, şiddet, suça yönelme, sosyal dışlanma ve istihdamdan dışlanma gibi pek çok başka sorunu beraberinde getirdiği; çocuk koruma sistemi, kadın sığınma evleri, sosyal yardımlar ve diğer sosyal hizmet alanlarının bu gözle yeniden değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılıyor.

Rapora buradan ulaşabilirsiniz.