“Otoriter Bir Dalgayla Karşı Karşıyayız”

Yeşil Düşünce Derneği’nin Yeşil Avrupa Vakfı (Green European Foundation) işbirliğiyle düzenlemiş olduğu “Yeşil Feminist Buluşmalar” başlıklı etkinlik serisinde kadın ve LGBTİ+ hakları savunucuları bir araya geliyor. İlk etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Avrupa Parlamentosu Yeşiller üyesi Terry Reintke, Türkiye’de ve Avrupa’da kadın ve LGBTİ+ haklarına yönelik saldırıların arttığına dikkat çekerken yükselen otoriter dalgaya karşı mücadele çağrısında bulundu. 

Yeşil Düşünce Derneği ve Yeşil Avrupa Vakfı’nın (Green European Foundation) ortaklığıyla yürütülen “Yeşil Feminist Buluşmalar” başlıklı etkinlik serisinin birincisinde İstanbul Sözleşmesi  ve yeşil hareket içerisinde kadın ve LGBTİ+ mücadelesi konuşuldu. 

Zoom üzerinden gerçekleştirilen etkinliğin moderasyonluğunu Yeşil Düşünce Derneği’nden  Dr. Nil Mutluer üstlendi. Etkinliğe konuşmacı olarak da Avrupa Parlamentosu Yeşiller üyesi Terry Reintke katıldı.

“Kadınlar Direnç Gösterdikçe Hedef Haline Geliyor”

Etkinlikte ilk sözü alan Yeşil Düşünce Derneği’nden Dr. Nil Mutluer, militer operasyonların artık politikanın bir parçası haline geldiğini belirterek, “Bu krizlerin toplumsal cinsiyet kimliği ve karakteri de var. Kadınlar ve LGBTİ+ bireyler bu krizlerle baş etmek durumundalar” dedi. 

Kadınların direnç gösterdikçe erkek egemen otoriter rejimlerin hedefi haline geldiğine değinen Mutluer, “Bugün Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine odaklanacağız. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara karşı uygulanan şiddete karşı çok önemli bir sözleşme olduğunu biliyoruz. Türkiye 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı ve buradaki sözleşmenin cinsel kimlik tanımının Türklüğün ahlaki değerlerine karşı olduğu gibi bir argümanda bulundu. Burada eşcinsel ilişkiler ve partnerlik kavramına karşı çıkılma vardı. Ama ironik olarak sözleşme içerisinde toplumsal cinsiyet, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi kavramlar aslında yeterince tanımlanmamıştı” dedi.

Bu karşı çıkışın hedefinde yüzyıllık bir kadın hareketinin ve 1990’lardan itibaren güçlü hale gelen LGBTİ+ hareketinin olduğunu ifade eden Mutluer, “Bu iki hareket  etnik olsun, ırksal olsun ve sınıfsal olsun farklı kişileri bir araya getirdi. Bu kişiler haklarını savunuyorlar, fikirlerini ifade ediyorlar ve polisin güç kullanımına rağmen sokaklara çıkıyorlar. Bu kişilerin çokluğu ve güçlü direnişi otoriter rejime gerçek bir tehdit teşkil ediyor” diye ifade etti. Mutluer sözü Avrupa Parlamentosu Yeşiller üyesi Terry Reintke’ye bıraktı. 

“Otoriter Dalgayla Mücadele Etmemiz Gerekiyor”

Terry ReitkeAvrupa Parlamentosu Yeşiller üyesi Terry Reintke, İstanbul Sözleşmesi’nin genel bir toplumsal tartışma yarattığını ve burada otoriter bir tartışmanın da baskın çıktığını belirterek, “Burada çok otoriter bir dalgayla karşı karşıyayız ve sürekli şunu hatırlamamız gerekiyor. Temel insan haklarına ve toplumlarımıza başlatılmış çok büyük bir savaş bu ve sadece Türkiye’de olan bir şey değil. Bu tür LGBTİ haklarına saldırıları ve kadın haklarına saldırıları başka yerlerde de görebiliyoruz” dedi. Kadın haklarına yönelik saldırının demokratik haklara ve demokratik standartlara yönelik saldırıyla aynı zamanda gerçekleştiğine dikkat çeken Avrupa Parlamentosu Yeşiller üyesi Reintke örnek olarak Polonya’yı ve Macaristan’ı gösterdi.

İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlara yönelik şiddete karşı, ev içi şiddete karşı ve toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı bir uluslararası sözleşme olduğunu ifade eden Reintke kadın sığınma evleri ve mağdurların korunmasına yönelik olarak sözleşmenin önemli bir anahtar rolü olduğuna işaret etti. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz bir şekilde çekildiğini  bu durumun Avrupa ülkelerinde bir domino etkisi yaratabileceğine dikkat çeken Reintke Polonya hükümetinin sürekli olarak İstanbul Sözleşmesi’ne ve kadın haklarına yönelik saldırılarını örnek gösterdi.

Kadın ve LGBTİ+ haklarına yönelik saldırılara karşı ne tür bir yol haritası izlediklerine dair değerlendirmede bulunan Reintke, “Avrupa Parlamentosunda  ilk yaptığımız şey bir tartışma düzenlemek oldu. Daha az görünen ancak belki de çok önemli olan bir şeyde bizler Avrupa içerisinde bu duruma karşı çıkmak için networkleri bir araya getirmeye ve güçlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu zorlukla ve otoriter dalgayla yüz yüze gelmemiz mücadele etmemiz gerekiyor. Farklı ülkelerde tabii ki durumlar aynı değil ancak çok benzer bazı kalıplar görüyoruz  ve yönelimler görüyoruz. Bundan dolayı Avrupa Parlamentosu’nda ve Avrupa Konseyi’nde bu tartışmanın yaratılması ve networklerin geliştirilmesi için ortak networklerin ortak kampanyalar düzenlemesi gerekiyor. Bu duruma karşı çıkmamız açısından bu elzem” diye kaydetti. 

Avrupa Parlamentosu Yeşiller üyesi Terry Reintke, Avrupa Birliği’ne üye devletlere yönelik İstanbul Sözleşmesi’ni onaylamaları ve tamamen uygulamaları yönünde baskı yaptıklarını ifade ederek, “İstanbul Sözleşmesi’ni destekleyen ülkelerde bile tamamen o sözleşmenin içeriklerini yerine getirmediklerini görüyoruz. Özellikle toplumsal cinsiyet bazlı şiddet söz konusu olduğu zaman” dedi. 

Avrupa Parlamentosu’ndan düzenlenen tartışmanın pratik adımların atılması konusunda da etkisi olacağını vurgulayan Reitke, “Kampanya yapmak, bu konudaki farkındalığı arttırmak ilk adım olacak ama aynı zamanda daha somut bazı öneriler gelebilecektir. Pratik bazlı eylemler olabilecektir. Halihazırda Avrupa Parlamentosu’nda tartıştığımız şeylerden bir tanesi bu konuda bir karar alınması” diye konuştu. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme konusunun Avrupa Parlamentosu içerisinde daha güçlü ses bulabileceğinin de  altını çizen Reitke Türkiye’deki kadın ve LGBTİ+ örgütleri ile dayanışma ve destek çağrısında bulundu.