“Dijital Sosyal Ağlar Kişilerarası İletişimi Kitleselleştiriyor”

İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Bilimi ve İnternet Enstitüsü Müdürü Prof. Dr Füsun Alver, dijital sosyal ağlarla birlikte yeni iletişim süreçlerinin ve sosyal ve iletişimsel pratiklerin ortaya çıktığını belirterek, “Kişilerarası ve toplumsal etkileşim değişiyor. Dijital sosyal ağlar, kişilerarası iletişimi, kitleselleştiriyor.” dedi.

Prof. Dr. Füsun Alver’le kurucusu olduğu İletişim Bilimi ve İnternet Enstitüsü’nün çalışmalarını ve sosyal medyanın gündelik hayata etkilerini konuştuk.

‘İletişim Bilimi ve İnternet Enstitüsü’nün, içerik ve kapsam bakımından dünyada ilk ve tek olduğu belirtiliyor. Enstitü hangi ihtiyaçla oluşturuldu?

İletişim ve medya teknolojisi alanında ortaya çıkan hızlı ve kapsamlı gelişmeler, iletişim biliminin yeni araştırma ve öğrenim alanlarına yönelmesini gerektiriyor. İnternet teknolojisi aracılığıyla gerçekleşen dijital iletişim, kişilerarası ve toplumsal iletişimin yanı sıra kültür, ekonomi ve politika alanlarını da etkiliyor ve dönüştürüyor. Dijital iletişim süreçleri, aktörler, içerikler, bireylerin sanal ağda yer alma ve içerikleri alımlama esasları ve geliştirdikleri tutum ve etkilenme süreçleri dönüşüyor.

Bu gelişmeler, İstanbul Ticaret Üniversitesi için iletişim bilimi ve iletişim biliminin alt disiplinleri alanında disiplinlerarası bir perspektiften bilimsel araştırmaları ve lisansüstü öğrenim süreçlerini yeniden planlamayı gerekli ve önemli kıldı. Bu nedenle İletişim Bilimi ve İnternet Enstitüsünü geçen yıl kuruldu. Bu yıl Ekim ayından itibaren faaliyete geçti. Enstitünün kuruluş sürecinde üniversitemiz Rektörlüğü ve İletişim Fakültesi Dekanlığı anlamlı destek verdiler. Enstitünün programlarının etkin ve başarılı yürütülmesinde, Fakülte Anabilim Dalı Başkanlıkları ile koordinasyon önemli tabii.

Dünyada İnternet ve toplum araştırmalarına odaklı Enstitüler var. Örneğin Almanya’da; Weizenbaum Ağlaşmış Toplum Enstitüsü- Alman İnternet Enstitüsü, Alexander von Humboldt İnternet ve Toplum Enstitüsü veya İngiltere’de Oxford İnternet Enstitüsü gibi. Ya da yalnızca İletişim Bilimi ve Medya Araştırmalarına odaklı Enstitüler var. Örneğin Passau Üniversitesi, İlmenau Teknik Üniversitesi, Salzburg Üniversitesi gibi. Ancak İletişim Bilimi ve İnternet araştırmalarını bir araya getiren bir Enstitü bulunmuyor bildiğim kadarıyla. Ülkemizde de bir İletişim Bilimi ve / veya İnternet Enstitüsü bulunmuyor. Geçmişte Anadolu Üniversitesi’nde bir İletişim Bilimi Enstitüsü’nün kurulduğunu ancak aktifleşemediğini, faaliyet göstermediğini biliyorum.

“Dijital Sosyal Ağlar Kişilerarası İletişimi Kitleselleştiriyor”Enstitünün kuruluş amaç ve motivasyonunda neler var?

“İletişim Bilimi ve İnternet Araştırmaları Enstitüsü”nün amacı; ülkemizde İletişim Bilimi ve İnternet Araştırmalarında eksikliği belirlenen yeni teorik perspektiflerin ve araştırma metodolojisinin geliştirilmesi, disiplinlerarası araştırma formlarının ortaya konulması ve bilginin üretiminin geliştirilerek, uygulanmasıdır. İletişim biliminin araştırma alanları; real ve dijital kamusal ve kişilerarası iletişimin sosyal, kültürel ve sosyo-psikolojik koşullarına ve sonuçlarına odaklıdır. Bu çerçevede, toplumsal ve kültürel koşulların yanında ekonomik, politik, sosyo-psikolojik ve hukuki süreçler de teori üretmenin ve ampirik araştırma yapmanın önemli öğeleri olarak ön planda yer almaktadır. Bu nedenle “İletişim Bilimi ve İnternet Araştırmaları Enstitüsü”nde araştırmalar, disiplinlerarası bir perspektifle, iletişim ve medya teknolojisi alanlarındaki yeniliğe ve gelişmeye açık bir enstitüsü yapısı içinde gerçekleşecek ve incelemelerin odak merkezine toplumsal ve bireysel iletişim süreçleri, İnternet ve medya yerleştirilecektir. Enstitü’nün araştırma alanları ağırlıklı olarak; uluslararası ve karşılaştırmalı iletişime, kurumsal ve kamu iletişim yönetimine, internet araştırmalarına, dijital iletişim ve dijital medya incelemelerine odaklı olacaktır.

Enstitü, ulusal ve uluslararası devlet ve özel kurum ve kuruluşlarıyla araştırma yapmayı, proje geliştirmeyi ve öğrenim süreçlerini bu esaslara göre planlamayı temel hedef olarak belirlemektedir. Gerçekleştirilecek araştırmalar sonucunda elde edilen bilgilerin; kişilerarası ve toplumsal iletişim süreçlerinin iyileştirilmesi, internetten ve dijital iletişim süreçlerinden bireysel ve toplumsal gelişim için yararlanılması ve uygun iletişim seçeneklerinin değerlendirilmesi konularında fayda sağlanacağı öngörülmektedir. Paydaşların ulusal ve uluslararası düzeyde ve devlet kuruluşları ve özel sektörden seçilmesi, üniversite ile çevre kuruluşlarının kooperasyonuna olanak tanıyacak ve yapılan araştırma sonuçlarının, bilimsel bilgi ve  konseptlerin bilim alanına, topluma ve ekonomiye aktarılmasını ve bu alanlarda artı değer yaratılmasını beraberinde getirecektir.

“İletişim Süreçlerinin Değişimini İncelemek Anlamlı”

 İnternetin ana çalışma olarak belirlenmesinin sebebi nedir?

İnternet içinde yaşadığımız 21. yüzyılın başında iletişim ve medya alanlarının yanında toplumsal, kültürel, ekonomi, politika, mühendislik, tıp vb. alanları da belirgin olarak etkiliyor ve dönüştürüyor. İnternetin sunduğu dijital sosyal ağlar; yeni iletişim süreçlerinin ve sosyal ve iletişimsel pratiklerin ortaya çıkışını beraberinde getiriyor. Kişilerarası ve toplumsal etkileşim değişiyor. Dijital sosyal ağlar, kişilerarası iletişimi, kitleselleştiriyor. Yaşam alanlarını bütünsel olarak etkileyen ve dönüştüren İnternet araştırmalarına İletişim Bilimi araştırmalarının yanında odaklanmayı ve aralarındaki bağı ve internet aracılığıyla iletişim süreçlerinin değişimini ve  yeni iletişim formlarını ve katılım esaslarını incelemeyi anlamlı görüyoruz.

Yurttaşların enformasyon üretim süreci 17. yüzyılın başından itibaren bir enformasyon toplama geleneği ve kültürü oluşturan gazetecilik mesleğinkinden farklı. En önemli kısmı bence geleneksel medyada sınırlı olan alternatif sesleri duyurması. Profesyonel enformasyon ve yorum üretimi anlamında yine medyadan yararlanılıyor. Ama medyanın içeriğine de etki edilebiliyor.

İnternet alanında araştırmalarınızı hangi kapsamda yapmayı düşünüyorsunuz? Birlikte çalışmayı tasarladığınız kurum ya da disiplinler nelerdir?

Lisansüstü Programlarımızın öğrenim süreçlerinde, yönettiğimiz tezlerimizin yöneliminde ve ulusal ve uluslararası projeler kapsamında uzun vadede araştırma konularına odaklanmayı amaçlıyoruz. Yabancı ve ülkemiz üniversiteleri ile işbirliğinin yanında kamu ve özel kuruluşlar ile de birlikte çalışmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda araştırma-inceleme yürütmeyi planladığımız alanları şu şekilde sıralayabiliriz.

İletişim biliminin alt disiplinlerinde, teorilerinde ve metodolojisinde yeni yönelimler, iletişim ve medya teknolojisinin dinamik gelişiminin; toplumsal norm, kültürel değerler ve ekonomik ve politik alanların değişim ve dönüşümüne etkisi, iletişim ve medya teknolojisinin geleneksel medya ve gazeteciliğin değişim ve dönüşümüne etkisi, iletişim ve medya teknolojisinin bireylerin düşünce, tutum ve davranışlara etkileri, dijitalleşmenin, karmaşık yapısı içinde; dijital ağ toplumu ve real toplumun etkileşimi, dijital iletişim ağlarının topluma, kültüre ve ekonomi alanına etkileri ve toplumun refahı ve etkin ve başarılı iletişim için biçimlendirilmesi, dijital sosyal ağlarda iletişim kültürü ve etik, real ve dijital politik iletişim incelemeleri, dijitalleşme, dünya toplumu ve kamuoyu incelemeleri, dijital ağların ekonomisi, dijital sosyal ağlarda bilgi ve enformasyon üretimi, dijital haklar ve siber güvenlik, dijital sosyal ağ yönetimi, real ve dijital kurumsal iletişim faaliyetleri, real ve dijital kültür ve reklam ekonomisi bağlamında reklam, real ve dijital alana odaklı görsel iletişim ve görsel kültür, mobil iletişim araştırmaları, ekonomik ve kültürel bağlam göz önünde bulundurularak internetin gelişim sürecinin tarihsel bir perspektifle toplumsal analizi, Big Data araştırmaları, nesnelerin interneti, yapay zekanın iletişim ve medya alanında kullanımının ardında yer alan tasarım / yapı / normlar, yapay zekanın iletişim ve medya alanında kullanımı ve geleceğin toplumuna yönelik perspektif geliştirme, iletişim ve medya teknolojisinin gelişimi çerçevesinde geleceğin toplumunun analiz ve tasarımı.

Yapay Zekanın Gazetecilik Üretimine Etkisi Üzerinde Düşünülmeli

Sosyal medyanın biraz daha görünür kıldığı yurttaş gazeteciliğinin geleceğini nasıl görüyorsunuz. Gazetecilik profesyonel anlamda nasıl konumlanacak?

Profesyonel bir meslek olan gazeteciliğin faaliyet alanının dünyada Anayasa, Basın Yasası  vb. ile düzenlendiğini öncelikle belirtmem gerekiyor. Bu çerçevede içinde evrensel ve yerel unsurlar taşıyan bir meslek kültürüne sahip gazetecilik. Medya kuruluşlarının enformasyon ağı geniş ve alanında uzman profesyoneller çalıştırıyorlar. Haber üretim sürecinde yurttaş temsili ve katılımı, gazetecilik tarihi boyunca sınırlı kaldı. Bunun bu röportajda ele alamayacağımız temel ve dolaylı nedenleri var tabii.

İnternetin  90’lı yıllardan itibaren kullanımının yaygınlaşması ve 2000’li yılların ikinci yarısına doğru etkisi belirgin olarak görülen sosyal medya, yurttaşların yıllardır iletilerin tek yönlü alımlayıcısı olarak belirli konumlarını ve sınırlı olan temsil ve katılımlarını, çift yönlü bir sürece, etkileşim sürecine çevirdi ve artık sıradan yurttaşlar kendi üretimlerini paylaşabiliyor, geleneksel medyaya gereksinim duymadan seslerini duyurabiliyor, örgütlenebiliyor v.b. Bunlar toplumun demokratikleşmesi açısından anlamlı ve olumlu gelişmeler.

Öğretmen, çiftçi, işçi, öğrenci, işsiz, ev kadınları veya diğer gruplar, yeni iletişim ve medya teknolojileri aracılığıyla üretimlerini ve düşüncelerini paylaşabiliyorlar. Ancak bu üretim ve paylaşımlar, günlük yaşamın olaylarına ve / veya toplumsal, politik v.b.  olaylara ilişkin yoruma yönelik ağırlıklı olarak. Yurttaş, rastlantısal olarak şahit olduğu  veya bilinçli olarak izleyip materyal ürettiği olayları veya yorumları paylaşıyor. Bunun yanında geleneksel medyanın görmezden geldiği konulara ilişkin enformasyon paylaşabilir. Medyayla ilişkisi olmayan uzmanlar dijital ağlarda paylaşım yapabiliyor. Ancak profesyonel enformasyon üretim süreci ve içeriği ayrı bir konu. Sıradan yurttaşın eğer işsiz değilse medya paylaşımları ile uğraşabilecek zamanı ve profesyonel enformasyon ağı yok ve kendi alanı dışında konunun uzmanı değil. Dolayısıyla dış politikaya, ekonomiye, iç politikaya ilişkin yazdıkları yorum oluyor daha çok. Veya günlük toplumsal şiddet içerikli, trafik, polis-adliye olaylarını paylaşıyor veya yorumluyor. Ve tabii doğru olmayan enformasyon üretim veya iletişi sürecinde bilinçli veya bilinçsizce yer alabiliyor. Yurttaşların kapsamlı, küresel bir enformasyon ağı yok profesyonel gazeteciden farklı olarak. Bu görev ve işlev hala gazetecilere ait. Dolayısıyla yurttaşların enformasyon üretim süreci 17. yüzyılın başından itibaren bir enformasyon toplama geleneği ve kültürü oluşturan gazetecilik mesleğinkinden farklı. En önemli kısmı bence geleneksel medyada sınırlı olan alternatif sesleri duyurması. Profesyonel enformasyon ve yorum üretimi anlamında yine medyadan yararlanılıyor. Ama medyanın içeriğine de etki edilebiliyor.

Gazetecilik mesleğinin kendini konumlandırması 2030’larda belirgin olarak değişebilecek gibi duruyor. Bu süreçte yapay zekanın gazetecilik üretim ve iletim alanında kullanılması ve gazetecilik pratiklerinin yanında alımlamayı dönüştürmesi üzerinde düşünülmesinin anlamlı olacağını düşünüyorum.

Geleneksel medya  gibi sosyal medya da  kamusal alanı izleyebilir, politikayı, yargıyı, ekonomik ve kültürel süreçleri takip edebilir. Bu toplumun demokratikleşmesi, sivil toplum örgütlerinin gelişimini beraberinde getirebilir ve olumludur. Ancak tüm meslek alanları gibi hukuk alanının da kamuoyu istiyor diye değil yasalar çerçevesinde gereğini yapması uygun olur diye düşünüyorum.

Yine sosyal medyanın yargı süreçlerini etkileme yahut harekete geçirme gibi işlevler üstenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumun olumlu ve olumsuz yönleri sizce neler?

Sosyal medya, bir kamuoyu oluşturma ve gelişmeleri yönlendirme potansiyeline sahip. Medyanın 4. güç olma fonksiyonu bazen gazetecilerin savcı, polis ya da avukat gibi davranmalarını hatta psikolojik teşhis koyma gibi sahip olmadıkları yetkinlikleri içeren uygulamaları beraberinde getirebiliyordu. Geleneksel medya  gibi sosyal medya da  kamusal alanı izleyebilir, politikayı, yargıyı, ekonomik ve kültürel süreçleri takip edebilir. Bu toplumun demokratikleşmesi, sivil toplum örgütlerinin gelişimini beraberinde getirebilir ve olumludur. Ancak tüm meslek alanları gibi hukuk alanının da kamuoyu istiyor diye değil yasalar çerçevesinde gereğini yapması uygun olur diye düşünüyorum. Tabii bazen ağır işleyen hukuki süreç kamuoyu baskısı ile hızlandırılabiliyor. Ve zaten verilecek olan karar daha önce verilebiliyor belki. Ama dışarıdan sosyal medya baskısıyla karar veriliyor gibi algılanabiliyor. Karmaşık süreçlerde neyin ne kadar etkili olduğunu bilimsel araştırmalarla ortaya koymak anlamlı diye düşünüyorum.

Pandemiyle dijital eğitim süreçleri gündelik hayatın çok olağan bir bölümü haline geldi, pandemi sonrasındaki dönem için bu tecrübeler nasıl etkili ve verimli kullanılabilir?

Bu konu biraz daha teknik bir konu ve amaçlara bağlı olarak değişebilir. Pek çok kurum gibi Eğitim Kurumları da pandemi sürecinde uzaktan eğitim ve öğretim için hızla teknik alt yapı oluşturmaya ve etkin olarak kullanmaya çalıştı. Tabii ki hazırlıksız yakalanılan bu süreç pek çok tecrübeyi beraberinde getirdi. Hem alt yapıyı hazırlayanlar, hem de etkin kullananlar açısından. Pandemi belki de 8-10 yıl sonra başlayacak uzaktan uygulamaları zamansal  olarak daha öne çekti. Edinilen tecrübelerin teknik alt yapının ve servisin geliştirilmesinde yararlı olacağını düşünüyorum. Diğer tarafından kullanıcı açısından da aynı kurallar geçerli.

İlgili Yazılar

Tüm Haberler