Basın Özgürlüğü Raporu: “Yargılamada Aleniyet İlkesinin İhlali Öne Çıkıyor”

Press in Arrest tarafından hazırlanan Kasım 2020 Basın Özgürlüğü Raporu’nda, salgın bahanesiyle “yargılamanın aleniyeti ilkesinin” ihlal edildiği tespiti öne çıkıyor. Rapora göre, Mart ayından bu yana basın yargılamaları duruşmalarında, izleyici ve gözlemci alınmasında yaygın bir keyfilik söz konusu. Bu sürede, pandemi ve “koruma önlemleri” gerekçesiyle 73 gazetecinin yargılandığı 38 duruşmaya gözlemci alınmadı ya da bu duruşmalara girecek gözlemci sayısına kısıtlama getirildi.

Basın, düşünce ve ifade özgürlüğü ile halkın haber alma haklarının yeniden sağlıklı bir şekilde işletilmesine katkıda bulunmayı hedefleyen Press in Arrest, 2 yıldır sürdürdüğü izlemelerden topladığı tüm verileri, kurduğu “Gazeteci Yargılamaları Veritabanı”nda bir araya getiriyor. Ayrıca verilerini, aylık olarak yayınladığı “Basın Özgürlüğü Raporları” aracılığıyla ulusal ve uluslararası kamuoyu ile paylaşıyor.

Son olarak Kasım Ayı Basın Özgürlüğü Raporu’nu paylaşan Press in Arrest’e göre, Kasım ayında Türkiye’de 8 ilde görülen 30 basın davasında, 8’i kadın 40 gazeteci hâkim karşısındaydı. Yargılanan en az 40 gazeteci ile ilgili davalarda savcılıklar, 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve toplam en az 201 yıl 4 aydan, 497 yıl 2 aya kadar hapis cezası talep ettiler.

İnsan Hakları Hukuku uzmanı Kerem Altıparmak, yargılamanın aleniyeti ilkesine kısıtlama getirilebilmesi için yasal bir düzenleme yapılmasının şart olduğunu belirterek, “Bu konuda (duruşmaların gözlemci ve izleyicilere kapatılması) yasal bir düzenleme yapılmadığına göre öncelikle zaten böyle bir kısıtlama yasaya aykırı olur. Hangi koşullarda, kapanmanın zararlarının nasıl karşılanacağı düşünülerek böyle bir sınırlamaya gidilebilir ancak. Burada ölçülülük ilkesi devreye girer.” tespitini yaptı.

Türkiye’deki basın yargılamalarında gazetecilerin savunmalarını üstlenen Avukat Tora Pekin ise gazetecilerin ve gözlemcilerin duruşma salonlarına alınmamasının Anayasa’nın ve Sözleşme’nin ihlali olduğunu vurgularken, “Duruşmaya sadece avukatların alınması aleniyet ilkesine uyulduğunu göstermez, onlar zaten ‘taraf’ olarak orada bulunmaktadırlar. Ayrıca belirtmek gerekir ki yargılamaların bu şekilde kapalı yapılması sadece taraflara ve toplumun adalet duygusuna zarar vermemektedir. Aynı şekilde yargının ‘saklamak istediği şeyler’ olduğu algısını yarattığı için yargı erkine de büyük zarar vermektedir.” dedi.

Press in Arrest veritabanına göre:

  • Türkiye’de son iki yılda en az 89 kadın gazeteci, en az 84 basın davasında yargılandı/yargılanıyor.
  • 3 Aralık 2020 itibarıyla, en az 64 kadın gazetecinin en az bir basın davasındaki yargılaması tutuksuz olarak sürüyor.
  • Son iki yılda yargılanan en az 21 kadın gazeteci hakkında yerel mahkemelerde; toplamda 1 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezas ve en az 71 yıl 7 ay 18 gün hapis cezası kararı verildi.

Türkiye’de son iki yılda kadın gazeteciler ise;

  • Türk Ceza Kanunu’nun 26 ayrı maddesi, Terörle Mücadele Kanunu’nun 3 ayrı maddesi kapsamında açılan basın davalarında yargılandı/yargılanıyor.
  • Türkiye’de son iki yılda; en az 89 kadın gazetecinin 78’i, Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında açılan basın davalarında yargılandı.
  • Gazetecilerden 42’si; TMK’nin 7. maddesi uyarınca “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandı/yargılanıyor. 11 kadın gazeteci TMK 7 kapsamında hapis cezasıyla cezalandırıldı.

Press in Arrest Kasım 2020 Basın Özgürlüğü ayı raporunun tümüne buradan ulaşabilirsiniz.