Tarım Sektörünün Pandemik Yansıması

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dr. Öğ. Üy. H. Zafer Can ile tarım sektörünün pandemi dönemini nasıl geçirdiğini ve bu sürecin tarım sektörü adına yarattığı çıkarımları konuştuk. Can, pandeminin başından beri konuşulan kıtlık ihtimaliyle ilgili, yakın süreçte Türkiye'de önemli bir kıtlık yaşanmayacağını düşündüğünü ancak bütün sektörü muhtemelen etkileyebilecek en önemli sorun olarak da insan gücü sıkıntısını gördüğünü söylüyor.

Tarım sektörünün pandemi sürecinde toplumsal önemi adına neler söyleyebilirsiniz?

Pandemi sürecinin çok ciddi olumsuz etkilerini özellikle tarım sektöründe yaşayabileceğimizi de kesinlikle göz ardı etmemeliyiz. Unutmamak gerekir, tarımda yaşanabilecek olumsuzluklar, etkilerini özellikle yakın gelecekte gösterirler. Ülkemizde ilk pozitif vakanın duyurulduğu mart ayını şöyle bir hatırlayacak olursak; birkaç günde market rafları boşaldı, gıdaya ve kolonyaya ulaşabilmek ciddi bir çabayı gerektirdi.

Sadece bu yaşananlar bile öncelikle bizlere tarım ve gıda sektörünün ne derece önemli olduğunu ve pandemi gibi birçok küresel sorunun bizleri çok kısa bir süre içinde nerelere kadar götürebileceğini gösterme açısından çok önemli. 

Geçtiğimiz süreçte boşalan raflara yeni ürünler bol miktarda yeniden kondu ve sorun atlatıldı çünkü o ürünler zaten üretilmişlerdi ve depolarda duruyorlardı yani tedarik zincirinde yaşanan doğal bir sorun idi ya da o esnada üretimleri devam etmekteydi ama bu süreç yaşanmaya devam ettiğinde, acaba o ürünler yeniden raflara rahatlıkla konabilecek mi? Sektörde yaşanan sorunlar etkisini gösterecek mi?

Tarım sektörünü ve bu sektörden beslenen gıda sektörünü hatta tekstili de ilave ederek düşünmemiz gerek -ki şöyle bir tepeden bakıldığında, tarım ve tarıma dayalı sektörlerin pandemi sürecinde aslında yükselen değerler olduğunu görmek zor değil. Yani pandemi ve benzeri küresel sorunlar, daha doğrusu hayati sorunlar gündeme geldiğinde, bu sektörlerin önemi ciddi biçimde ortaya çıkıyor ve ekonomik anlamda sektör bazında bakıldığında parlayan yıldızlar bile demek mümkün. Az önce belirttiğim gibi; hayati sorunlar yaşandığında, 2 kg’lık makarna, 10 adet yumurta ya da 500 ml’lik kolonya yükselen değer oluyor bir anda ve iyi marka bir telefon ya da iyi bir tatil planı akla bile gelmeyebiliyor.

Pandeminin tarım sektörüne olumsuz etkileri ne oldu? Durumu hangi açıdan değerlendirmeliyiz?

Pandeminin tarım sektörüne olumsuz etkileri dendiğinde, direkt olarak küçük üreticinin ve ekmeğini tarımsal faaliyetlerden kazanan tarım işçilerinin durumunun düşünülmesi gerekmektedir. Çünkü vaktinde ve usulüne uygun ekim dikim yapılamadığında, budama, çapalama, mücadele ve hasat işlemleri gerçekleştirilemediğinde bizim şık bir pizza tüketebilmemiz mümkün olamayacaktır. Bu süreçte üzerinde durulması gereken en önemli konu insana saygı ve insan sağlığının korunması zorunluluğudur. Örneğin; hasat işlemi esnasında çalışacak onlarca, hatta çoğu zaman yüzlerce tarım işçisinin sağlığının en üst seviyede titizlikle korunması gerekmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin sezona bağlı olarak bölgeden bölgeye sürekli taşınıyor olmaları ve sürekli kalabalık bir şekilde hasat, budama, çapalama ve benzeri uygulamaları birlikte yapıyor olmaları hatta tarla ve bahçelerde bir arada mola verip, yemek yemeleri gibi her gün yaşanan durumlar nedeniyle; sağlıklarının üst seviyede korunması zorunludur. Çoğu zaman göçer nitelikte bölgeden bölgeye taşındıkları için, ailece yani çocuklarla birlikte bu faaliyet yapılmaktadır. Diğer yandan bu kesim maalesef hakkını arayabilen bir kesim de değildir.

Pandemi koşullarında bu insanların sağlıklarının titizlikle korunması, seyahatlerinde ve çalışmaları esnasında gerekli korunma mesafesine uyulması, kendilerine günde en az 4 ya da 5 maskenin temin edilmesi –ki sıcak havalarda bu sayı kat kat artacaktır- ve hijyenik koşulların sağlanması gerekmektedir. Mevsimlik işçi yanında; doğal olarak tarım sektöründe sahada çalışan mühendisten veterinere, teknikere ve işçiye kadar tüm bu insani önlemlerin alınması hayati derecede büyük önem taşımaktadır. Özellikle mevsimlik işçilerin yaşadığı ortam bu konuda en çok dikkat edilmesi gereken ortamdır çünkü sağlıklı gıda, temiz su, hijyenik tuvalet vb gibi gereksinimlerin normal koşullarda da sağlanması zorunludur ki pandemi sürecinde bu zorunluluğun boyutları artmıştır. Sağlık hizmetlerinin de buna eklenmesi gerekmektedir.

Özellikle küçük tarım üreticisi pandemi sürecinde ekonomik anlamda zorlanmaktadır. Sektöre yukarıdan bir bütün olarak baktığımızda, bu kesimin ekonomik anlamda hak ettiği geliri elde edemediğini rahatça görebiliriz. Daha doğrusu; çoğu üründe, tüketicinin ürüne ödediği paranın en az dilimi üreticiye gitmektedir. Bu durumda olan üreticiye ek olarak pandemi kaynaklı giderlerin de eklenmesi, üreticiyi ciddi anlamda zora sokmuştur ya da sokacaktır. Bir noktadan sonra üretici faaliyetlerini azaltma, değiştirme ya da durdurma aşamasına da gelebilecektir. Bu sebeple kendilerine gereken desteğin verilmesi büyük önem taşımaktadır. Bunun yanında; küçük ve orta ölçekli tarım üreticisi de birlikte hareket etmek zorunda olduğunu artık görmek zorundadır.

İnsanların ekosisteme verdiği zararın pandemi sürecinin oluşumunda etkisi var mı?

Günümüzde yaygın olan modern ya da diğer adı ile konvansiyonel tarım, çok daha ciddi sorunların kaynağını oluşturuyor ve ne yazık ki gerçek tarım unutulmuş durumda. Gerçek sürdürülebilir tarıma alternatif tarım gözü ile bakılırken, sadece yaklaşık 60 yıllık bir geçmişi olan tarım sistemi sanki vazgeçilmez doğruymuş gibi kabul ediliyor. Bu apayrı bir konu ama küresel sorunlara direnç gösterebilmenin yolu, sürdürülebilir gerçek tarımı yeniden devreye sokmakta yatıyor. Bunu başarabilmek kolay mı? Hayır çok zor tabii ama kolaya alışan bir nesiliz maalesef.

Ekosisteme zarar vermeyen, hatta ekosistemi zenginleştiren bir tarım sistemi yeniden yaygınlaşmadığı sürece, tarımın kendisi covid19’dan çok daha büyük sorunların sebebi ve sahibi olmaya devam edecektir.

Yaşamakta olduğumuz pandemi, kesinlikle bir süre sonra unutulup gidecek tıpkı Avustralya yangınları gibi ancak diğer sorunlarla baş başa kalacağız. Pandeminin tarım ve diğer sektörlere direkt etkileri de aslında çözümleri çok basit olan olumsuzluklar ama kutuplardaki erimenin çözümü basit değil. Bugün basit değil diyoruz ama gelecekte artık mümkün değil diyeceğiz. Bu erimeye bağlı olarak yaşanması muhtemel senaryolar şaka olmadığı gibi, buzulların erimesi sonucunda ortaya çıkabilecek yeni ve daha korkunç pandemiler de kesinlikle uydurma değil.

Özellikle modern hayvancılık uygulamalarının da yeni pandemilere yol açabileceği de bir gerçek. Yapılan hatalı uygulamalar ekosisteme ciddi zararlar vermektedir ve küresel iklim değişiminin de etkisiyle önlenmesi çok daha güç hastalıkların yaşanması ya da eski hastalıkların yeniden gündeme gelmesi hiç de olmayacak tahminler değildir.

Yakın gelecekte tarımsal anlamda bir kıtlık yaşanır mı? Yaşanan bu süreç tarım sektörü adına nelerin değişmesine öncü olabilir?

Pandemi sürecinde tüm sektörlerde ve insan yaşamında kendisini net biçimde gösteren sorunlar, bize gelecekte nelerin yaşanabileceğini de göstermektedir çünkü şu bir gerçek ki; her sektör bir şekilde kendi sorununu çözüme kavuşturmak durumundadır. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde, tarımsal ürünler de hayati öneme sahip oldular ve çok kısa süreli mini bir kriz büyük şehirlerle sınırlı kalarak atlatıldı. Önümüzdeki yakın süreçte de ülkemizde önemli bir kıtlık yaşanmayacağını düşünüyorum ancak bütün sektörü muhtemelen etkileyebilecek en önemli sorun olarak da insan gücü sıkıntısını görüyorum. Tarımın kırılma noktası budur. Bu da bize sektörün en kısa sürede insana bağımlılıktan mümkün olduğunca kurtulmaya çalışacağını ve bu yönde gelişmeler yaşanacağını göstermelidir. Küresel anlamda genel gidişat da maalesef o yöndedir. Son olarak şunu bir kez daha yinelemek istiyorum, konu olarak sektörün, genel olarak ise dünyanın yakın gelecekte aşılması artık mümkün olmayacak çok büyük sorunları bulunmaktadır, tek başına covid19 pandemisi aşılması çok basit bir sorundur, günümüz yeryüzü koşulları daha ciddi pandemilere de yol açabilecektir.

Etiketler