Hümanist Büro 10. Yılını Kutluyor

Hümanist Büro 2010 yılından bu yana kamu ve özel sektöre ait yerli ve yabancı kurum ve kuruluşlara, yerel yönetimlere, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına ve siyasi partilere ulusal ve uluslararası mevzuat bağlamında çocuk hakları ve insan hakları konularında danışmanlık hizmetleri veriyor. 10. yılını kutlayan Hümanist Büro kurucularından Seda Akço ile Hümanist Büro’ya dair merak edilenleri ve çocuk adaletini konuştuk. 

Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

1988’de Marmara Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesini bitirdim. 90’da ruhsatımı alarak avukatlık yapmaya başladım. O zamandan beri çocuk koruma, çocuk adaleti alanında çalışıyorum. 2010 yılında Bürge Akbulut ile beraber Hümanist Büro’yu kurduk. Bu bir avukatlık bürosu değil, çocuk hakları alanında bir danışmanlık bürosu. Biraz avukatlık dışı alanda ama yine hukuk, hak ve onunla ilgili kavramlar çerçevesinde çalışıyorum.

Hümanist Büro’dan bahsedebilir misiniz? Hümanist Büro nedir, ne yapar, kimlerden oluşuyor, ne zaman kuruldu?

Asıl olarak Bürge Akbulut ile beraber kurduk. Bürge UNICEF’te çocuk koruma programı sorumlusuydu. Ben de uzunca bir zaman UNICEF’in bazı çalışmalarında danışmanlık yaptım. Ve meslek hayatım boyunca avukatlık ile beraber çokça danışmanlık çalışması yaptım. Bunun besleyici olduğunu da gördüm. Yani avukatlık mesleğini bu tür danışmanlık çalışmaları besliyor. Çünkü orada çok şey öğreniyor insan ama aynı zamanda danışmanlık yaparken bazen ya ben bu konuda bir müracaatta bulunsam da bir karar çıkmasını sağlasam gibi bir ihtiyaç da doğuyor. Öyle anlarda avukatlık yapabilmek çok iyi. O yüzden ben bu geçirgenliği, bu iki alanı bir arada yürütmeyi çok faydalı buldum kişisel deneyimimde. Benim gibi çalışmak isteyen gençlerinde olduğunu da fark ettim bütün bu çalışma hayatım boyunca. Gençlerden kastım mesleğe yeni başlayanlar. İlla hukuk olması gerekmiyor. Psikoloji ya da başka bir alanda olabilir. Mesleğine başlarken kendi mesleğinin yanında bir konuda uzmanlaşmaya yönelik çalışma yapmayı isteyenler, özellikle çocuk hakları alanında. Bu alanda çalışma yapmak isteyen insanlar olduğunu fark ettim. Bürge de benzer bir deneyime sahip. O kamu yönetimi alanından geliyor. Onun da böyle bir tecrübesi var. Bu yüzden ikisini birleştirdik ve dedik ki o zaman biz bu kişisel tecrübeyi kurumsal hale getirelim ki benzer biçimde bu alana girmek isteyenler için bir alan açılmış olsun ve bir çalışma ortamı oluşsun. Hümanist Büro’yu bu amaçla kurduk. Esas aldığımız da çocuk hakları. Çocuk hakları onunla bağlantılı olduğu sürece insan hakları ve kadın hakları alanında danışmanlık yapan bir büro. Bu alanda çalışmak isteyenler için öncü olmak gibi bir isteğimiz var. Ama aynı zamanda alanla ilgili de bir hedefimiz vardı; çocuk hakları özellikle de çocuk haklarını destekleyecek sosyal hizmet faaliyetleri, politika faaliyetleri gibi faaliyetlerin merkezden biraz daha yerele kaymasını sağlamak, uluslararası örgütlerden daha fazla yani onların bu alanda yürüttüğü çalışmaların yanında daha yerel çalışmaları da güçlendirmek gibi. Politika üretmek, araştırma, veri toplamak ve bunları alanda sunmak suretiyle o politikaların oluşmasında veriye dayalı katkıda bulunmak gibi yanları da var çalışmalarımızın.

Faaliyetleriniz arasında görünen çocuk adaleti konusunda biraz bilgi verebilir misiniz? Bu konu üzerinde ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz ve ne gibi çıktılar elde ettiniz?

Adalet sistemi daha merkezi yönetimle ilgili olduğu için daha merkezle birlikte yürütülmesi gereken bir çalışma alanı çocuk adaleti. Tabi çok fazla konuyu ilgilendiriyor. Bir suçun faili olan çocuklar, onların yargılanmaları ve çocuğa özgü bir adalet sistemi oluşturulması. Bu bizim esas çalışma alanlarımızdan bir tanesi. Aynı zamanda mağdur çocuklar ya da herhangi bir sebeple adalet sistemi içerisine giren çocuklara özgü adalet sistemi oluşturulması da çocuk adaleti kapsamı içerisinde. Bu alanda daha çok eğitim programı geliştirmeye ve uygulamaya yönelik çalışmalarımız oldu. Politika geliştirmeye yönelik çalışmamız olamadı bu konuda. Hümanist Büro olarak olamadı. Hümanist Büro’dan önce UNICEF’te çocuk koruma programında danışmanlık yaparken çocuk adaleti ile ilgili çok daha ayrıntılı model geliştirme, politika üretmeye yönelik çalışmıştık. Ama Hümanist Büro olarak daha çok eğitim alanında çalışma fırsatımız oldu. Burada neyi önemsiyoruz biz? Hangi sebeple olursa olsun çocuklar adalet sistemi içerisine girdiklerinde onlara özgü bir adalet sistemi yapılanması sağlanmak lazım. Bu hem usulle ilgili bir şey yani çocuğun anlayabileceği biçimde yapılanması, çocuğun menfaatini dikkate alacak biçimde yapılanması, hizmetlerin buna göre sunulması, dolayısıyla hizmet sunucuların bu konuda uzmanlaşmış, bu konuyu bilen, her yaptığı eylemde çocuğun yararını gözetip ona uygun hareket edebilecek kişilerden oluşması hem de esasın buna göre yapılanması. Çünkü çocuklar için adalet sistemi kolay anlaşılabilir bir sistem değil. Yetişkinler için bile eğer işin içinde değilse anlaşılması güç bir sistem. Orada ne olup bittiğini anlamak lazım, yetmiyor orada olup bitene sizinle ilgili olduğu için etkili bir biçimde katılabilmeniz gerekiyor. Orada söz sahibi olduğunuzu, görüşlerinizi rahatlıkla ifade edebildiğinizi, sizin menfaatinizin yargılama makamlarınca dikkate alındığını görmeniz lazım vatandaş olarak. Herkes için geçerli bu. Çocuk söz konusu olduğunda buna bir de çocuk bakımından anlayabilir olma ihtiyacı ekleniyor. O yüzden hem prosedürleri hem de uygulanacak kuralları çocuğa özgü kılmak lazım. Burada oldukça çok yapılması gereken şey var.

Çocuk Adaleti Türkiye’de 1940’larda Çalışılmaya Başlandı

Türkiye için çok yeni bir konu değil oldukça eski bir konu çocuk adaleti. 1940’larda çalışılmaya başlanmış neredeyse 100. yılına gelecek. Ama hala elde edilen gelişmeler bakımından bu kadar yolun kat edildiğini söylemek çok zor. Epey gelişme de elde edildi başlangıçtan bu yana ama hala yapılması gereken çok şey var. Onun için eğitimler bir araç ama her şeyi eğitime bağlamak da yeterli ve doğru değil bize göre. Politika geliştirme üzerine de konuşmak gerekli. Buradaki meseleyi daha açmak isterim. Çocuk adaleti sisteminde özellikle fail ya da mağdur olarak sisteme giren çocuklar bakımından adalet sistemini kendi başına iyileştirmeye imkan yok. Adalet sistemi burada iyi bir koruma sisteminin üzerine oturursa iyileşebilir. O yüzden çocuk koruma sistemini sorgulamak gerekiyor çocuk adaleti ile ilgili çalışırken. Bu şunları içeriyor; hem önleyici faaliyetleri; çocuğun suça eğitilmesini önlemek, çocuğun bir suçun mağduru olmasını önlemek hem de bunlar olduktan sonra çocukların ihtiyaç duyacakları psikososyal destekler; tedbir kurumları, tedbir hizmetleri vs. Bunların iyileştirilmesi gerekiyor. Odağı biraz buraya da çekmeye çalışıyoruz biz. Çocuk koruma sistemi iyi bir biçimde yapılanırsa, uygulanabilecek tedbirler artarsa, önleyici faaliyetler artarsa o zaman yargılama da daha çocuk odaklı işleyebilir hale gelebilir. Bu bakımdan da yerel yönetimlerin ve sivil toplumunun rolüne dikkat çekmeye çalışıyoruz. Yerel yönetimler daha fazla rol alırlarsa, sivil toplum kuruluşlarına daha fazla alan açılırsa daha iyi bir koruma sistemi oluşturmamız mümkün olacak. Onun üzerine de adalet sistemini oturtmak mümkün olacak. Çocuk adalet sistemini kendi başına bir yargı problemi olarak görmemek lazım. Koruma sisteminin bir parçası olarak görüp ona göre bir yapılanma oluşturmak gerekir diyerek hareket ediyoruz.

Hak alanı başta olmak üzere elde edilen bilgileri paylaşma konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Profesyonel yürüttüğümüz çalışmalar sırasında edindiğimiz bilgiyi paylaşmayı önemsiyoruz. Çünkü elimize çok fazla kaynak, kurum hakkında bilgi geçiyor. Bunları paylaşmanın alanını yaratmaya çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesi  bu sene başladığımız haber18.net diye bir web sitemiz var. Burada elimize geçen kaynakları tanıtıyoruz. Kaynakları aynı ayrıca bir online kütüphane de derliyoruz. Bizim Hümanist Büro’nun web sitesinde olan bir kütüphane. Burada arama motorlu olarak ulaşılabiliyor bizim elimize geçen bütün yayınlara. Bize yayın gönderilebilir orada bulunsun ve ulaşılsın isteniyorsa. Kaynakları aynı zamanda kütüphaneye yüklerken haber18.net ile de tanıtmaya ve daha görünür kılmaya çalışıyoruz. Bir de çocuk hakları alanında bilgi üretmek için sadece çocuk hakları ile ilgili kaynaklardan yararlanmak yetmez aslında birçok kaynaktan beslenmek gerekir diye düşünüyoruz. Edebiyat, sanat da bunların içerisinde. Bunun için bizim yaralandığımız, dikkatimizi çeken kaynakları paylaştığımız bir Instagram sayfası oluşturduk ‘cocukhaklarinadair’ diye. Orada da amacımız bizim gördüklerimizi görünür kılmak ama hashtaglerle başkaları da aynı şeyi yaparsa yine bir kaynakça derlemesi oluşturmuş oluruz diye planlıyoruz. Bunları da sizin vasıtanızla duyurmak isterim. Çok teşekkür ediyorum sağladığınız olanak için.