“Vakaların İllere Dağılımı Açık Olarak Belirtilmelidir”

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden Prof. Dr. Tacettin İnandı, covid-19 pandemisiyle ilgili son günlerde vaka artışını değerlendirirken, “İl düzeyinde risklerin değerlendirilip ona göre müdahalelerin yapılması gerekir. Bu nedenle vakaların illere dağılımı açık olarak belirtilmelidir.” Dedi.

Normalleşme süreci başlamışken vaka artışı yaşanmasının nedenleri size göre nelerdir?

Tacettin İnandıHaziran ayı itibarı ile alınan önlemlerin hızla gevşetilmesi vaka artışlarının temel nedenidir. Bu tür bir salgında açılma belirli bir kural, kriter çerçevesinde olmalı. Vaka artış hızı, vaka sayısı bunların başında gelir. Henüz Türkiye özellikle sayı bakımından mevcut hasta sayısı çok yüksek denebilecek, henüz salgın kontrol altına alınmamış iken açılmaya karar verdi. 

Diğer bir nedeni ise sosyal (fiziksel) mesafe ve maske kullanımına uyulmamasıdır. Bunun için denetim mekanizmalarının olmayışı, eğitimlerin yetersiz kalması sayılabilir. Bir anlamda toplumun sağlına uyumundaki, yanıtındaki sorunlar vaka sayılarında artışa neden olmuştur.

Özellikle bazı illerimizde vaka sayısının öne çıkması ile ilgili ne söylersiniz? Bu illerle ilgili nasıl önlemler alınmalı?

Vakaların illere dağılımını net olarak bilmiyoruz. Ancak Ankara, Adana, Diyarbakır ve Gaziantep gibi illerde vaka sayılarının çok olduğu söyleniyor. Pandemi yönetiminde il kurullarının görevleri çok önemlidir. İl düzeyinde risklerin değerlendirilip ona göre müdahalelerin yapılması gerekir. O nedenle de vakaların illere dağılımı açık olarak belirtilmelidir.

Size göre, kamu ve bilim insanları tarafından yapılan öneriler toplum tarafından gerektiği ölçüde, tam olarak dikkate alınıyor mu?

Ne yazık ki alınmıyor. Ancak bunun böyle olmasının bazı nedenleri de var. Bunu biraz beklemek de gerekli. Yani tam bir uyumu beklemek Türkiye’de gerçekçi değil. Gerekçelerine gelince bunlarda biri “eski normal” olarak alıştığımız yaşam tarzımızla “yeni normal” arasında önemli farklılıklar var. Sosyal mesafe ve maske kullanımı bizde olmayan bir alışkanlık idi. Bunu gerçekleştirebilmek için yoğun, kapsamlı ve sürekli eğitim çabası ve denetimlerin yanı sıra, güven, işbirliği ve açıklık ortamı gerekir. 

Toplumla ve bilim insanları ile kamu tarafından yeterince bilgi paylaşılmaması güven ve açıklık ortamının oluşmasına engel olmuştur. Yine bu nedenle bilgi salgını (infodemi) yanlış ve yanıltıcı bilgilerin yayılması ortaya çıkmıştır. Bunlarda toplumsal uyumun azalmasına yol açmıştır.

HASUDER olarak COVID-19’nun ülkemizde yönetim süreci ile ilgili görüşlerinizi paylaşır mısınız?


HASUDER olarak durumdan endişeliyiz. Birçok ülkede olduğu üzere bir epidemiyolojik bülten formatı geliştirilmesi ve haftalık ve düzenli olarak verilerin yayımlanmasını önemsiyoruz. 

COVID-19’un sağlık çalışanları için “meslek hastalığı” olarak kabul edilmesi için de bekliyoruz.

HASUDErSağlık çalışanımızın bu süreçte korunmasını, onlara yönelik bir tarama stratejisinin geliştirilmesini, maddi manevi desteklenmesi bekliyoruz. Salgın Yönetiminde özellikle normalleşme süreci ile birlikte birçok karar erken ve hızla alınmaktadır. İl Pandemi kurullarının katılımcı bir anlayışla etkin kılınmasını bekliyoruz. Bilimsel araştırmaların önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Zamansız ve hızlı açılma nedeni ile salgınında hasta sayılarımız ve ölü sayılarımız arttı ve artıyor. 

Pandemi bilimsel, akılcı ve iyi yönetim ilkeleri doğrultusunda yönetilmelidir. Bu konuda önemli eksiklik ve aksaklılar mevcuttur.

Salgın devam ederse toplumda nasıl bir etki yaratır?

Salgın uzadıkça, bireyler ve toplum sıkılıp, yorulabilir. Ruhsal açıdan sorunlar ortaya çıkabilir. Sağlık çalışanları da benzer şekilde yorulabilir. Salgın ruhsal sorunların yanısıra ekonomik sorunlara da yol açabilir. İşsizlik ve yoksulluk derinleşebilir. Sağlık hizmetleri aksayabilir ve toplumun sağlık hizmetine erişimi aksayabilir. O nedenle salgını bir an önce kontrol altına almak gerekir. Kontrol altına aldıktan sonra da bilimsel ve akılcı bir yaklaşımla açılmalar yapılmalıdır.

Son günlerde çok konuşulan konulardan biri de ikinci dalga salgın olayı. Son günlerdeki artışlar nasıl değerlendirilmeli?

Son günlerdeki artış bir ikinci dalga olarak ya da zaten birinci bitmemişti ki diye düşünürsek birincinin yeniden yükselmesi gibi de yorumlanabilir. Daha çok bir ikinci dalganın başlangıcı mı diye yorumlamakta yarar var. Sırası çok önemli değil ama bir dalganın başlangıcı olduğu açık. Bunun çok büyümesini istemiyor isek, bazı önlemleri ivedi olarak almak gerek. En azından olguların kümeleştiği illerde.

HASUDER’in “kademeli normalleşme” kavramı neye işaret ediyor?

Normalleşme belirli ölçütleri karşıladığınızda yapılmalıdır. Normalleşirken, daha doğrusu yeni normal döneme geçerken önlemleri tek tek kaldırmak gerekir. Alınan önlemlerin tümünü birden kaldırırsak sağını kontrol edemeyiz. 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Önemli bir tehdit ile karşı karşıyayız. Bunu akıl, bilim, mantık ve iyi yönetim kuralları gereğince hareket edersen en az hasta ve ölümle atlatırız. Açık, katılımcı, şeffaf, paylaşımcı bir yönetim anlayışı, bilimsel çabaların önündeki engellerin kaldırılması salgın karşısında en iyi sonucu verecektir. Başarılı ülke örneklerine de baktığımızda bu sonuçları görebiliriz.