Mevsimlik Tarımda Çalıştırılan Çocuklar Anlatıyor

Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olan 12 Haziran; Adana, Konya ve Şanlıurfa’dan Abdullah, Ayşe, Hasan, Leyla, Yusuf ve Zeynep’i yakından tanımak için iyi bir gün…

Leyla*, 11 yaşında. Her sabah saat altıda uyanıyor. Günde iki defa 15-20 dakikalık molalarla 10 saat boyunca tarlada kalıyor. Tıpkı Ahmet gibi, tıpkı Sahar gibi… Onlar, Türkiye’de sayıları 400 bini bulan akranlarıyla benzer şekilde, yasal olarak çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinden biri olarak kabul edilen mevsimlik tarımda çalıştırılıyor. Tarladan tarlaya uzanan göç yollarında aylarını geçiriyorlar, eğitim hayatları sekteye uğruyor ve temel sağlık, hijyen, barınma koşullarından uzak bir ortamda, çocukluklarını yaşayamadan erken yaşta ‘büyümek’ zorunda kalıyorlar.

12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’nde, Hayata Destek Derneği’nin hazırladığı içerikle, mevsimlik tarımda çalıştırılan altı çocuğun hayatına, kısa bir süreliğine konuk oluyor ve bir günlerini nasıl geçirdiklerini onlardan dinliyoruz… Şimdi çocukları dinleme zamanı!

Abdullah, 13 yaşında – ADANA, TUZLA

‘Burada Çöplük Var, Orayı Hiç Sevmiyorum.’

Şimdi Karataş, Tuzla’dayız, Adana’da. Burada arkadaşlarım, akrabalarım var, akrabaların çocuklarıyla oynuyoruz. Oynamaktan en çok hoşlandığım oyun saklambaç. Çadır alanında hiçbir yer uygun değil, o yüzden yolda oynuyoruz. Bir de burada çöplük var orayı hiç sevmiyorum. Koku geliyor, sinek, böcek her türlü pislik geliyor. Tarlaya 15-20 kişi tarla motoruyla gidiyoruz. Yol 20 dakika sürüyor. Bazen tarlaya gitmiyorum. O zaman çadırda oturuyoruz. Topumuz var, kardeşlerimle çadırın önünde top oynuyoruz. Ev işlerini annem ve ablalarım yapıyor. Ben de bazen yardım ediyorum. Annem yemek yaparken istediği eşyaları getiriyorum. Okula gidiyorum. 8. sınıftayım. Okulu seviyorum, arkadaşlarımı özledim. Okul koronavirüs yüzünden kapandıktan sonra dersleri telefondan, ‘EBA’dan takip ettim. Hâlâ da takip edebiliyorum. Okulu bitirdikten sonra spor hocası olmak istiyorum.

Ayşe, 14 yaşında – ADANA, ÇAĞIRKANLI

‘En Son 6. Sınıfa Gitmiştim.’

Ailem işte çalışıyor, sabah gidip akşam geliyorlar. Kardeşlerim evde kalıyorlar. Şu anda yevmiye işi yapıyoruz. Adana, Çağırkan’dayız. Buradan başka yere gitmeyeceğiz çalışmak için, yaz kış buradayız. Beş buçukta uyanıyoruz. Sabah altıyı çeyrek geçe işe gidiyoruz. Yol yarım saat sürüyor. 15-20 kişi gidiyoruz. Tarlada sekiz saat çalışıyorum. İki sefer mola veriyoruz. Beş buçukta da eve dönüyoruz. Tarladan dönünce ev işleri yapıyorum, yemeği yapıyoruz, çamaşır, bulaşık… Arkadaşlarımla, kardeşlerimle oyun oynamıyorum. Neyle oynayacağız ki? Oynayacak bir şey yok. Okula gitmiyorum. En son 6. sınıfa gitmiştim.

Hasan, 13 yaşında – ADANA, MÜRSELOĞLU

‘Burada Sadece Çamur, Toprak Var, Oyun Oynayacak Hâlimiz de Yok.’

Adana Mürseloğlu’ndayız. Sabah saat yedide kalkıyorum. Biraz spor yapıyorum sonra oturuyorum. Bazen babama yardım etmek için işe gitmeye çalışıyorum, beni işe almıyorlar, o zaman evde kalıyorum. Arkadaşım yok, park yok, o yüzden sadece evde oturuyorum. Oyun alanlarımız bile yok. Burada sadece çamur, toprak var; başka bir şey yok.  Oyun oynayacak hâlimiz de yok. Kardeşlerim küçük diye aralarında oynuyorlar. Taşlarla, çamurla oynuyorlar. Okula gidiyordum da maddi durumumuzdan dolayı okula fazla gidemiyordum. Okulu çok seviyorum, arkadaşlarımı, okumayı da seviyorum. Şimdi maddi durumumuz olmadığı için okuyamıyorum.

* Görüşme yapılan çocukların isimleri değiştirilmiştir.

Ne Yapmalıyız?

Mevsimlik tarım da dahil çocuk işçiliğinin tüm biçimlerinin sona ermesi için hepimize iş düşüyor. Teker teker tüm bireylerden başlayarak toplumsal olarak atılabilecek adımlar var.

* Çocuk işçiliğinin meşrulaştırılmasına yol açacak, ‘çalışıyorlar çünkü…’,’çalışıyorlar ama…’ türü tüm söylemlerden kaçınmalıyız.

* İhmal ve istismarın her türüyle ilgili yaygın bir toplumsal duyarlılık oluşturmalıyız.

* Çalışmalarımız çocuklar adına değil, çocuklarla beraber geliştirilmeli ve uygulanmalı. Onların sosyal değişimin bir parçası olabilmesi için, ‘çocuklara yardım’ zihniyetinden uzaklaşıp, ‘çocuklarla ittifak’ yaklaşımına geçilmeli ve planlanan tüm faaliyetlerin merkezinde yer almalılar.

* Somut, ölçülebilir, denetlenebilir hedefler içeren ortak bir çalışma planı oluşturulmalı; çocuklar ve aileleri başta olmak üzere işverenler, ilgili kamu birimleri, sivil toplum örgütleri gibi tüm taraflar çözüm sürecine dahil olmalı.

* Okul öncesi için oyun alanları, kreş ve gündüz bakım evleri, okula hazırlık odaklı uygulamalar yaygınlaştırılmalı ve sayıca artırılmalı. Mülteci çocukların dil öğrenimi yaratıcı programlarla desteklenmeli.

* Okula kayıtlı olmayan veya okula düzenli devam edemeyen çocukların, ayrımcılığa uğramadan, dil problemi yaşamadan, hem okul ihtiyaçları karşılanarak hem de bulunduğu bilgi seviyesinden başlayarak eğitime devam etmesi sağlanmalı.

* Kadını güçlendiren çözümler üretilmeli. Aile içinde kadınlar, ilgili alanlarda eğitimler, hakları ile ilgili bilgilendirmeler ve ekonomik olanakları ile güçlendirilmeli ve korunmalı.

* İhmal ve istismar durumunda yasalar mutlaka uygulanmalı. Kamu kurumları denetim görevlerini yerine getirmeli; Çocuk Koruma Kanunu kapsamında alınan tedbir kararlarının ilgili kurumlar tarafından uygulanıp uygulanmadığı ve uygulanma standartları, kamu tarafından denetlenmeli. Koruyucu ve önleyici hizmetler kapsamında ailelere ve işverenlere çocuk hakları kapsamında bilgilendirici eğitimler sağlanmalı.

* İl ve ilçe bazında çocuk işçiliğiyle mücadele programları hazırlanmalı; yerel ve merkezi kurumlar koordinasyon içinde çalışmalı.

Hazırlayan: Gözde Kazaz

İlgili Yazılar

Tüm Haberler