Türkiye’de Her Üç Erişkin Biri Obezite ile Mücadele Ediyor

22 Mayıs Dünya Obezite Günü, Türkiye'de her üç erişkinden biri ve her dört çocuktan biri obez ya da fazla kilolu olarak yaşamını sürdürüyor. Türkiye Obezite Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Prof. Dr. Volkan Demirhan Yumuk, 22 Mayıs Dünya Obezite Günü’nde obezite nedenlerini, yaygınlığını ve tedavisini Sivil Sayfalar’a anlattı. 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan obezite, riskli 10 hastalıktan biri olarak kabul ediliyor. Günümüzde önlenebilir ölümlerin, sigaradan sonra gelen ikinci nedeni olan obezitenin ortaya çıkmasında fiziksel aktivitenin azalması, beslenme alışkanlıkları, yaş, cinsiyet ve genetik gibi faktörler etkili oluyor. 

Hayat kalitesini olumsuz etkileyen obezite; kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kanser, solunum sistemi hastalıkları, kas iskelet sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık sorununa da zemin hazırlıyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de kadınların yüzde 20.9’u erkeklerin ise 13.7’si olmak üzere nüfusun ortalama yüzde 17’si obezite ile mücadele ediyor. 

“Obezite ve Yol Açtığı Hastalıklar Önlenebilir”

Obezitenin dünyada ve Türkiye’de önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Yumuk, “Obezite; Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, inme, karaciğer yağlanması, eklem hastalıkları, uyku bozukluğu, depresyon ve bazı kanserlerin görülme riskini arttırır. Obezite önlenebilir bir hastalıktır. Obeziteyi önlediğinizde yukarıda sıraladığım hastalıkları da önlüyorsunuz. Sağlık çalışanlarını ve halkı obeziteyi önletebilecek bilgi ve becerilerle donatmak esastır” diyor.

Volkan Demirhan YamukKişiyi, obez olarak tanımlamak için en sık başvurulan yöntemin beden kütle endeksi hesaplaması olduğunu belirten Yumuk, “Beden kütle endeksi, kilogram cinsinden ağırlığın metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle elde edilir. Beden kütle endeksi 30 ve üstünde olan bireylerin obezitesi var kabul edilir. Beden kütle endeksi 25-29.9 arası ise fazla kilolu olarak tanımlanır” diyor. 

“İlkokul Öğrencileri Arasında Obezite Oranı Yüzde 10”

Dünyada 1975-2016 yılları arasında erişkinlerde görülen obezite sıklığının 3 kat arttığını belirten Yumuk, “Dünya Sağlık Örgütü’nün 2016 yılı verilerine göre, dünyada 650 milyon obezitesi hastası var. 12 yıl arayla yapılmış olan sıklık araştırmasının sonuçları kıyaslandığında, Türkiye’de erişkin nüfusta yüzde 40 bir artış gözlendi. Ülkemizde erişkinlerde her üç kişiden birinin obezite hastası olduğu söylenebilir. Obezitedeki hızlı artıştan çocuklar da olumsuz olarak etkileniyor. Çalışmalar, ülkemizdeki her 4 çocuktan birinin fazla kilolu veya obezitesinin olduğunu gösteriyor. Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması’na göre, ilkokul öğrencileri arasında obezite oranı yüzde 10” diyerek Türkiye’deki obezite sıklığını aktarıyor.

Obezitede Multidisipliner Tedavi

Obezitenin tedavisi mümkün olan bir hastalık olduğunu kaydeden Yumuk, Obezite tanı ve tedavisi multidisipliner bir hastalıktır. Obezite alanında uzmanlaşmış hekim, diyetisyen, egzersiz uzmanı, psikolog, hemşire ve bariyatrik cerrahtan oluşan bir ekiple tam donanımlı obezite merkezlerinde yapılmalıdır” diyor. 

Obezitenin ömür boyu süren bir hastalık olduğunu ve bu sebeple sürekli izlenim gerektirdiğini ifade eden Yumuk, “Yaşam tarzı değişikliği, obezite ilacı ya da obezite cerrahisiyle kilo verilsin, kaybedilen ağırlığın geri alınma riski her zaman vardır. Tedavi sonrası izlem, geri kilo almayı büyük oranda önleyebilir” diye konuşuyor. 

“Karantina Obeziteyi Yaygınlaştırabilir”

Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan Koronavirüs’ün yol açtığı salgından korunmak amacıyla evlerinde kalan milyonlarca insanın hareketsiz kalmasının, gıda alımını arttırıcı ve fiziksel aktiviteyi azaltıcı davranışların ön plana çıkmasına yol açtığını söyleyen Yumuk, “Karantina ve sosyal izolasyon sürecinde obezite yaygınlaşabilir. Aynı zamanda obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıkların tedavisinde de aksamalar olacaktır” diyor. 

Komisyon Kuruldu

Dünyada ve Türkiye’de hızla yayılan ve kronik bir hastalık olan obezite ile mücadele için mecliste, TBMM Obezite İle Mücadele Yöntemleri ve Cerrahi Uygulamalardaki Malpraktis İddialarının Araştırılması ve Alınabilecek Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyonu kuruldu. 

Ocak ayında toplanan komisyonda konuşan Türkiye Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Dairesi Başkanı Nazan Yardım, 2017 Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre 19 yaş üzeri yetişkinlerde, kadınlarda yüzde 42’ye, erkeklerde yüzde 26’ya toplamda ise yüzde 34’e ulaşıldığını kaydetti. 

Tuz Tüketimi Azaldı

Türkiye’de tuz tüketiminin azaldığını belirten Yardım, 2008’de yapılan bir çalışmaya göre kişi başı 18 gram olan tuz tüketiminin, 2012 yılında 15 grama düştüğünü ifade ederek, 2017’de yapılan başka bir araştırmada da tuz tüketiminin kişi başı 10,2 grama kadar düştüğünün kaydedildiğini aktardı.

Obezite Türkiye’nin Batısında Daha Yaygın

Türkiye’nin batı bölgesinde obezitenin daha yaygın olduğu ifade eden Yardım, “Türkiye genelinde yüzde 9.9 olan obezite, batıya gittiğinizde yüzde 16’ya çıkıyor, Trakya’da yüzde 13’lerde, İstanbul yüzde 13.5’larda, Batı Karadeniz’de yüzde 12.6 civarında. Ama Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya gittiğinizde obeziteyi görmüyoruz. Fazla kiloluluğu da işin içine kattığınızda batı bölgeleri yüzde 30’lara yaklaşıyor ama doğu bölgelerinde Türkiye ortalamasının altında bir durum söz konusu” diye konuşuyor.  

“Obezite Ulusal Problemimiz”

Komisyonda görüşlerini dile getiren Sağlıklı Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Ender Saraç, çocuklarda obezitenin yaygın olmasını nedenleri ise şöyle sıralıyor:

“Çocuklarda ilk 2 yaşta ödül diye verilen şekerlemeler, gazlı içecekler yağ hücrelerini artırıyor. Bu nedenle çocukların, yüksek glisemik indeksli beslenmesiyle yağ hücreleri artıyor ve bu da obezite eğilimine yol açıyor. Obezite şu an en önemli ulusal problemimiz, kimse farkında değil. Çocuk hayatı boyunca daha yüksek glisemik indeksli bir yapıya dönüşüyor, pankreas zorlanıyor, insülin direnci gelişiyor. İlk 2 yaş, kanun derecesinde çok önemli olmalı. Çocuklara şeker, tatlı, hamur işi, kola gibi şeyler verilmemesi için kamu spotları yapılmalı.”