Edebiyattan Sosyolojiye, Kent Çalışmalarından Emek Hareketine: Müşterek Atölyeler

Emek ve Adalet Platformu ekibiyle 2018'den bu yana sürdürdükleri ‘Müşterek Atölyeler'i üzerine konuştuk. Bu dönem üçüncüsü gerçekleştirilen ‘Müşterek Atölyeler'de edebiyattan sosyolojiye, kent çalışmalarından emek hareketine, ''insanlığın müşterek mirası'' ele alındı.
Emek ve Adalet Platformu ‘sosyal adalet için mücadele veren bir toplumsal hareket girişimi’ olarak tanımlıyor kendini. Platform, 2011’in Ocak ayında kuruldu. Platformun kadrosu zaman içerisinde pek çok kez değişikliğe gitmiş.

İlk başlarda çeşitli kafelerde gerçekleştirilen toplantılar, 2011’in Ekim ayında Platformun Kıztaşı’ndaki bürosunda yapılmaya başlandı. ”Amaç ve İlkeler”i ilk kez 2011 Mart ayında grup üyeleri arasında yapılan uzun istişareler sonucunda belirlendi. Zaman içinde değişip dönüşen ilkeler metni, son olarak 2019 Şubat ayında güncellendi. Platformun üyeleri ve gönüldaşları için kullandığı iki mekanizması mevcut. Biri yoğun fedakarlık ve tempo gerektiren, genel faaliyet kararlarının alındığı ve iki haftada bir toplanan hammaliye; diğeri ise irtibatta kalabilmek için tesis edilen ve iki ayda bir toplanan istişare grubu. Ayrıca Platform kendisini döndüren bir sistemle çalışmakta, fon almamakta. 

Platformun internet sitesi Mart 2011’den beri aktif. Kaynak metinlere, tartışmalara, etkinliklerle ilgili duyuru ve haberlere, üyelerin telif yazılarına yer verilen sitede, Platformun öncelik verdiği meselelerle ilgili video ve görseller kısa birer girizgâhla iktibas edilir. Ocak 2019 itibariyle sitenin editöryal politikasına uygun olmak koşuluyla okuyucularının gönderdikleri yazılar da yayınlanmakta.

Platform 2018’ten itibaren fikri, entelektüel faaliyetlerde bulunmak üzere atölyeler yapmaya başladılar. Bu dönem üçüncüsü gerçekleştirilen Müştereklerimiz Atölyeleri’nde çeşitli konu, tartışmalar yürütüyorlar. Edebiyattan sosyolojiye, kent çalışmalarından emek meselesine, toplumsal hareketlerden tarihe muhtelif konular bir deyişle ”insanlığın müşterek mirası” ele alınmakta. 

Bu noktada Platform ile görüşme gerçekleştirdik. Üyelere kendileri bize anlatmalarını istedik sorularımıza cevap bulmaya çalıştık.

Üç dönemdir gerçekleştirilen müşterek atölyeler nasıl ortaya çıktı, hedef neydi?
En temelde, akademi dışı bilgiyi kamusal alanda daha görünür kılmak istedik. Politik buhrandan bir çıkış noktası olarak böyle bir girişimde bulunduk. Atölyelerde yapılan çalışmaların emek, sınıf, adalet, kadın gibi temel meselelere fikri bir zeminden bakmak, daha çoğulcu bir bakış açısı kazandırmak istiyoruz.
Yapılan çalışmalar neler peki?
Kapital okuması var örneğin, bunun yanında milliyetçilik, ekoloji, sınıf, göç, Hegel ve modern felsefe gibi çeşitli konu ve tartışmaların olduğu okuma ve atölyelerimiz mevcut.
Konular ve atölyelerin belirleme süreci nasıl oluyor, atölyelere gelen hoca seçimi neye göre belirleniyor?
İstişare toplantısı yapıyoruz. Talepler doğrultusunda neler yapabiliriz diye tartışıp, hangi ders ve başlıklar olmalı diye kendi içimizde tartışmalar yaparak ortak bir kanaatle atölyeler başlıkları belirliyoruz. Daha sonra hoca seçimine geçiyoruz, hocalardan ders talebimizi ve programı anlatıyoruz. Gittiğimiz hocalar çoğunlukla kabul ediyor. Hocalar derslere gönüllü olarak geliyor, herhangi bir ücret almıyorlar.

Her dönemin sonunda değerlendirme toplantısı yapıyoruz. Dönemin nasıl geçtiği, gelecek dönemde nasıl bir program uygulanmalı gibi genel bir istişare toplantısı yapıyoruz. 

Gençlerin katılımı nasıl? Atölyelerin gençlere nasıl bir katkısı olduğunu düşünüyorsunuz?

Atölyede atölyeye farklılık gösterebiliyor. Çoğunlukla lisans ve yüksek lisans öğrencileri katılım gösteriyor. Gelen öğrencilerin yoğunluğu ve sayısı hocaya veya atölyenin içeriğine göre değişiyor. Katılım başta olduğu gibi devam etmiyor artıp azalan bir seyre sahip çoğunlukla. 

Atölyelerle birlikte, sınıf, emek, göç, ekoloji ve feminizm gibi önemli konuları gençlerin gündemine sokmayı hedefliyoruz. Bu konularda beraber tartışmak ve farklı mücadele pratikleri üzerine düşünmek, atölyelerin temel amaçlarından. Gençlerin bu konulara nasıl baktığını görmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.

Kadına yönelik bakış nasıl, kadınlar çalışmalarınızda ne kadar aktif?

Hammaliye’de kadın sayısı daha fazla. Atölyelerde de genel itibariyle katılımcıların çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Ayrıca emek adaletin içinde kadın arkadaşlarla oluşturduğumuz, düzenli toplantılar ve okumalar yaptığımız kadın grubumuz var. İki haftada bir toplanıyoruz; gündemlerimiz oluyor değerlendirip, kararlar alıyoruz. Örneğin; erkeklerin toplantıları baskılamamaları, çok fazla konuşmamaları ve entelektüel bilgilerini çok fazla konuşturmamaları için erkekleri için aldığımız bir karar var; iki dakika konuşma kotası. Ancak patriyarka ile mücadeleyi sadece kadınların yürüteceği bir mücadele olarak görmüyoruz. Erkelerin de bu mücadeleye katılarak birlikte de çözümler üretilebileceğini düşünüyoruz. Çünkü birbirimize karşı sorumluluğumuz olduğunu da düşünüyoruz, patriarkanın yıkımını da birlikte olacak mücadele ile mümkün görüyoruz.

Son olarak kendinizi sivil toplum olarak görüyor musunuz? 

Atölyeler süreci ile beraber sivil toplum kimliğine kısmen sahip olmuşsak da kendimizi bariz anlamda sivil toplum olarak tanımlamıyoruz. Faaliyetlerimiz ve yapmış olduğumuz çalışmaların daha çok politik bir seyri olduğuna inanıyoruz.