İzmir’deki Sempozyumda Kent Sorunları Ele Alındı

İzmir Çiğli Belediyesi tarafından 'Ekolojik, Sürdürülebilir bir Kent ve Adil bir Yaşam' başlığı ile düzenlenen kent sempozyumunda 3 gün boyunca kente dair sorunlar ve yerel yönetimlerin neler yapması gerektiği konuşuldu. Yerel yönetimler ve katılımcılık üzerine sunum yapan Prof. Dr. Ayşen Uysal katılımcılığın hala Türkiye’de içselleştirilemediğini belirterek “Yurttaşların katılım sürecine dahil olması için sorunu fark etmesi, çözülebileceğine inanması ve örgütleyici olanlara güvenmesi gerekiyor.'' dedi.

Sempozyumda, akademisyenler, meslek odalarından uzmanlar, vakıf, kooperatif ve dernek temsilcileri, yerel yönetimler, kentsel dönüşüm, tarım, yenilenebilir enerji, iklim değişikliği, doğa, katılımcılık, sivil toplum, demokrasi, kooperatifçilik konuları ele alındı.

‘Yerel Yönetimler Katılımcılığın Altını Doldurmuyor’

Sempozyumda yerel yönetimler ve katılımcılık üzerine sunum yapan Prof. Dr. Ayşen Uysal katılımcılığın hala Türkiye’de içselleştirilemediğini belirterek “Yurttaşların katılım sürecine dahil olması için sorunu fark etmesi, çözülebileceğine inanması ve örgütleyici olanlara güvenmesi gerekiyor. Temsili demokrasinin yarattığı krizler karşısında yurttaşlar tekrar aktif hale gelmenin yollarının arayışı içine girdi. Katılım süreçlerine dahil olma yurttaş olmayı gösterme ve bunu icra etme anlamına geliyor. Gördüğüm kadarıyla yerel yönetimlerde katılım nostaljik bir terim olarak kullanılıyor ve altı doldurulmuyor. Demokratik ilkelerin yeniden ele alınması gerekiyor. Gezi’deki tartışma biçimleri, kent konseylerinin işleyiş biçimleri temellerini bu tartışmalardan alıyor” dedi.

‘Katılımcılık Yerel Hizmetlerin Verimli Olmasını Sağlar’

İzmir Kent Konseyleri Onursal Başkanı Adnan Akyarlı, katılımcılık ve sivil toplum üzerine yaptığı konuşmada, katılımcılığın uygulanması halinde yerel hizmetlerin daha etkin ve verimli olacağını ve yerel demokrasinin güçleneceğini dile getirdi. Türkiye’deki devlet ve sivil toplum ilişkilerinin ‘güçlü devlet, zayıf sivil toplum’ vesayeti altında olduğunu ifade eden Akyarlı “Devlet çoğu yeredle sivil toplum kuruluşlarına devletin çıkarlarına zarar verir endişesiyle bakmakta, sivil topluma değer vermeyen anlayışa sıkça rastlanmaktadır. Bu baskıya karşı örneğin ülkenin çeşitli bölgelerinde doğayı katleden kurumlara karşı etkili direnmeler sergileyebilmiştir” diye konuştu. 

‘Yerel Yönetimler ve Kooperatifler Arasında İşbirlikleri Geliştirilmeli’

Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’ndan (KEDV) Sema Kaya, yerel kadın örgütlenmeleri olan kadın kooperatifleri için belediyelerle geliştirilen işbirliklerinin büyük bir önemi olduğunu dile getirdi. Kadın kooperatifleri ve belediyelerin ortak girişimlerinin yasal altyapı olmaması nedeniyle çoğu zaman başlatılamadığını başlatılsa bile sürdürülebildiğinde zorluklar yaşandığını ifade eden Kaya şunları söyledi “Kadın istihdamının arttırılması ve belediyeler tarafından verilen sosyal iş ve hizmetlerinin yaygınlaşması, etkinliklerinin artması için kadın kooperatiflerinin yerel yönetimlerle işbirlikleri ile kolaylaştırılması gerekmektedir”. Kaya, belediyelerle ilgili mevzuatta kadın kooperatiflerinin desteklenmesine yönelik düzenlemelerin yapılmasını da istedi.

‘Kentlerin İklim Krizi Karşısında Direnci Arttırılabilir’

İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Dr. Bengu Aydın, alınacak önlemlerle kentlerin iklim krizi karşısında direncinin arttırılabileceğinin altını çizdi. Yerel yönetimlerin neler yapabileceğini anlatan Aydın “Arazi kullanımı, altyapı sistemleri, inşaat yapımı gibi konularda düzenleyici çerçeveler geliştirebilir ve uygulayabilirler. Yerel yönetimler iklim krizi konusunda dirençli toplumların yaratılmasına katkı sağlayabilir. Belediyeler katı atık yönetimi ile sera gazı salınımını düzenleyebilir. İklim bilimi denilen tüm disiplinleri içine alan bir bilim kurulu oluşturulmalı ve belediyeler bu kurumlarla iş birliği halinde çalışmalı. Bu kurulların karar alma sürecinde etkin katkısı olmalı. Alınacak önlemlere maliyet olarak bakılmamalı, çalışmalarda karlılık değil, kamu yararı gözetilmeli” dedi.

‘Hayvan Dostu Kentler İçin Strateji Geliştirilmeli’

Haytap Temsilcisi Av. Senem Demirel hayvan dostu belediyeciliğin nasıl olması gerektiğini anlattı. Stratejiler geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Demirel “Sahipsiz hayvanların sahiplendirilmesine ve kısırlaştırma konularına önem verilmelidir. Sahiplendirmeyi özendirici çeşitli kampanyalar yapılabilmeli, örneğin mama desteği sağlanabilir. Kentin belirli noktalarına hayvanlar için beslenme ve barınma noktaları kurulmalı. Üretim ve satış yerleri denetlenerek kayıt dışı satış engellenmeli. Etkin bakım evleri açılmalı. Mikroçiplerle kayıt yapılmalı ve terk edene ceza verilmelidir. Çocuklara yönelik hayvan sevgisini geliştirecek çalışmalar, halka yönelik eğitici bilgilendirmeler yapılmalı. Sivil toplum kuruluşları, yerel hayvan koruma görevlileri ve hayvan dostları ile bağlar güçlendirilmeli.” dedi.

‘Yaya Öncelikli Kentler Yaratılmalı’

Yaya Hakları Derneği Başkanı Elif Birol da kentlerde yayaya ait alanların oldukça az olduğuna dikkat çekti. İnsanların sosyalleşebileceği alanların olmadığını belirten Birol “Ülkemizde bunun eksikliği var. Yayalara ait kamusal alanlar işgal altında. Özgürce, güvenli bir şekilde yürüyebileceğimiz kamusal alanlar yaratılmalı. İnsan için tasarlanmış sokaklar, insan odaklı şehircilik ve yerleşim alanları, güvenli yaya yolları, yayalara danışan, yayaları önceleyen, yaya taleplerine önem veren yönetimlere ihtiyacımız var. Dernek olarak yerel yönetimlerle çalışmak önceliğimiz” diye konuştu.

‘Toplu Taşıma Sistemleri Bisikletle Entegre Olmalı’

Bisikletli Ulaşım Derneği (BİSUDER) Başkanı Tanzer Kantık da bisiklet kenti olmanın temel özelliklerini anlattı. Bisiklet kenti olabilmek için bisikletli ulaşım, altyapı ve iletişim politikalarının olması gerektiğini ifade eden Kantık şunları söyledi “Belediyeler hizmet üretirken bisikletliye ve yaya daha az bütçe ayırdığı için kamusal adaletsizlik zemini yaratılıyor. Bisikletli ulaşım altyapısı çekici olmalı ki tercih edilmeli. Kentteki toplu ulaşım imkanlarının bisikletle entegre olmalı. Bisikletli alt yapısını ulaştırmak büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda ama ilçe belediyeleri de çalışmalar yapabilir. İlçelerde bisiklet birimi olmalı. Bisikletli ulaşımın yoğun olduğu yerlerde bisiklet tamir istasyonları kurulabilir”.

‘Erişilebilirlik Konusu Tam İstenilen Düzeyde Değil’

İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Kırmızı Bayrak Komisyonu üyesi Ayşe Baysal, kentlerin herkes için nasıl erişilebilir olacağına değindi. Aysal “Kamu kurumlarında erişilebilirlik konusunda ilerleme kaydedildi ama tam istenilen düzeyde değil. Hatalar oluyor, standartlara bakmıyorlar. Her belediyenin erişilebilirlikle ilgili bir birim kurması lazım. Yapılara oturma izni verilmeden önce erişilebilirliğine uygunluğu denetlenmeli. Projenin gereği yerine getirilmeli. Belirlediğimiz standartlar yerine getirildiğinde sorun kalmayacaktır” dedi.

‘Adil Bir Kentsel Dönüşüm’

Şehir Plancısı Dr. Ali Kemal Çınar ‘Yerel Yönetimlerde Kentsel Dönüşüm Uygulamaları’ başlığı ile yaptığı sunumunda şunları söyledi “Kentsel dönüşüm projelerinin arka planında yatan kentsel politikaların yere, siyasi partiye göre göre farklılık göstermediği muhalefet partilerinin de iktidar partileri gibi sorunlu pratikleri aynen kopyaladığı veya benzerini yapmaya çalıştığını görüyoruz. Otoriter dayatmacı anlayışa karşı demokratik kapsayıcı ve adil bir kentsel politika üretebilmek ve bu eksende kentsel dönüşüm alanlarında yoksullaşan geniş kitlelere uzanabilmek gerekli. Rant amaçlı yerinden edici, soylulaştıran ve parsel bazlı değil, bütüncül, yerinden etmeyen, ekonomik ve sosyal kapasiteleri geliştirmeye dönük, yaşayanların barınma hakkını göz önüne alan, ekolojik, yerele özgü modeller üretilmelidir”