“Erbane Yaşanmışlıkların Kültürü…”

TRT Kürdi’de program yapan dünyaca ünlü erbane sanatçısı Seyed Tajedin Hosseini, erbanenin Kürt müziğinde önemli bir yeri olduğunu belirterek, “Kürt müziğinde dini ve ilahi ve tasavvuf ritimlerle, kültürel ritimlerde erbane kullanılıyor. Örneğin düğünde farklı, cenazede farklı ritimlerimiz var. Bir taraftan da nota, müziğin teorisi, bilimi tüm bunları karma yapıp bir armoni oluşturmaya çalışıyorum.” diyor.

Ne zamandan beri Türkiye’desiniz?

Askerden sonra benim için hayat çok daha farklılaşmıştı. Tahran’da 5 yıl yaşadıktan sonra, bir süre de Irak’ta yaşadım  ve orada çok değerli müzisyenlerle çalıştım. Daha sonra Türkiye’ye geldim. İlk geldiğimde bir kelime bile Türkçe bilmiyordum ama Kürtçe’yi iyi bildiğimden, iletişimimi bu sayede yapabildim. Beş buçuk yıldır Türkiye’deyim. Ankara’da yaklaşık 70 kadar öğrencime erbane eğitimi vermeye ve tarihini anlatmaya devam ediyorum.

Kendinizi tanıtır mısınız? Erbaneye (def) ilginiz nasıl başladı?

İranlıyım. Şehrim Sina, ailem İran’da yaşıyor. Benden büyük üç erkek kardeşim var. Ailem tasavvufla, dinle irfanla çok ilgilenirdi. Kadiri tarikatine mensuptu, zikirlerde erbanenin önemi büyüktür. Üç abim de erbane çalardı ve ben de böylece  çocukluğun da verdiği istekle 4 yaşında aldım elime erbaneyi. O yaşlarda işin felsefi boyutunu düşünemeden sadece hoşuma gittiği için öğrenmek istiyordum. Erbaneyi öğrenebilmek için abilerim ne yapıyorsa aynısını yapmaya çalıştım. Örneğin onlar dergaha gitti ben de gittim, onlar zikir yaptı ben de yaptım. Dergah erbane için anne gibidir, çok önemlidir. Aynı zamanda hocam da olan Bahattin abim hepimizden profesyonel çalardı. Abim, tasavvufla, Ku’ran, tefsir, Kürtçe, Farsça, Arapça edebiyatla ilişkisi olan donanımlı bir insandır. Erbane konusunda da gayet profesyoneldir. Ondan çok şeyler öğrendim. 4 yaşında sadece hoşuma gittiği için başladığım erbane, zamanla yerini ruhuma dokunan, hayatımın çok önemli bir parçası halini aldı.

Sonrasında festivallere katıldım konserler verdim gruplarla çaldım. Bu konuda birçok yerden ödüller almama rağmen yine de kendimde eksiklik hissediyordum. Dergahta çalarken erbaneyi nota ile  müzik teorisine dayandırmıyorduk. Orada sadece figürlar vardı  yani ritim ve hikayeler ve aslında o yoksa bence erbane de yoktur. Bu dünyada yaşıyor isek ve her  ne yapıyorsak yapalım, mutlaka bilinçli yapmalıyız. Araştırmalı ve öğrenmeliyiz diye düşünüyordum. On yedi on sekiz yaşlarındayken nota öğrenmek için Sine’den 8 saatlik yolculukla Tahran’a gidiyordum. Orada birçok değerli müzisyenlerle çalıştım hem de eğitim aldım. Eski ve yeni ritimler için nota yazdım.

Erbane’nin ilk çıkış yeri neresidir? 

Tam olarak şurası diyemeyiz ama Mezapotamya’da doğmuştur.Yaklaşık 15 bin yıl önce  yapılmış bu enstrüman. Sümer uygarlığı zamanında belki de öncesinde erbane keşfedilmiş. Zaman içerisinde çok değişikliğe uğramış olmasına rağmen, ritim aynen devam eder. Bugün de ritim ile çalınmaya devam ediyor. O dönemlerde  nota ve ya kayıt olmamasına rağmen ailelerde, baba oğul silsilesi ile devam etti.

Erbanenin tarihiyle ilgili yazdığınız kitap ne aşamada?

Kitap bitti şu an basım aşamasında. Dört kısımdan oluşuyor. İlk kısım ritim ve erbane tarihinden bahsediyor. İkinci kısmı, tarih, felsefe, kültürel  hikayeleri anlatır. Kitapta enstrümanla ilgili nereden ve nasıl geldiği, bu süreçlerde neler yaşandığı ile ilgili  belgeler var. İnsanın eliyle yaptığı ilk enstrüman erbanedir. Ondan sonra nefesli enstrümanlar olmaya başladı. Tarihi bu kadar eskilere dayanan erbanenin neden dört tane ritim tarihi yoktur sorarım. Neden ritim makamlarımız yok peki? Baktığımızda başka enstrümanlar için milyon tane kitap yazıldı. En başından beri kimse erbaneye hakettiği değeri ve emeği vermedi diye düşünürüm hep. Evet öğrendiler ve maalesef öğretirken erbanenin tarihini anlatmadılar, anlatamadılar. Örneğin kültürel olarak çeşitli figürlarımız var. Yılda bir olan ay tutulmasında çaldığımız figür ritimler var, güneş tutulduğunda, ay tutulduğunda, bir genç vefat ettiğinde veya yaşlı vefat ettiğinde değişen ritimlerimiz var erbanede. Savaş zamanı, barış zamanı, düğün zamanları çalınan ritimler ve hikayeleri var. Bunların tümü erbanenin yaşanmışlıkları yani tarihi, yani kültürü. Bir insanı düşünün geçmişini merak eder, dedesini, babaannesini, nereden geldiğini…  Her ne enstrüman çalıyorsanız, tarihini öğrenmek zorundasınız. Tarihini öğrendikten sonra o enstrümanı daha farklı hislerle ve hakkıyla çalmış olursunuz.