Sandviç Jenerasyonu hem anne/babaya hem çocuğa bakıyor

25 Mart 2016
Çoğu batı toplumu ortak bir gerçekle karşı karşıya: Hızlı yaşlanan toplumun ekonomik ve sosyal yükünü genç insanlardan oluşan bir topluma yükleyen dayanıksız demografi. Toplum hızla değişiyor. Bu değişimin negatif etkilerini taşıyanlar ise genelde orta yaş kadınlar oluyor. Sosyologlar bu kuşağa Sandviç Jenerasyonu diyor. Terim, genellikle orta yaşlarında olan ve hem çocuklarına hem de yaşlanan ebeveynlerine […]

Çoğu batı toplumu ortak bir gerçekle karşı karşıya: Hızlı yaşlanan toplumun ekonomik ve sosyal yükünü genç insanlardan oluşan bir topluma yükleyen dayanıksız demografi.

Toplum hızla değişiyor. Bu değişimin negatif etkilerini taşıyanlar ise genelde orta yaş kadınlar oluyor. Sosyologlar bu kuşağa Sandviç Jenerasyonu diyor. Terim, genellikle orta yaşlarında olan ve hem çocuklarına hem de yaşlanan ebeveynlerine bakmak zorunda olan kadınların rolüne gönderme yapıyor. Bu insanlar, tıpkı iki dilim ekmeğin arasında kalan peynir gibi alt ve üst jenerasyonun arasında kalıyor.

Kadınlar ileri yaşlarda çocuk sahibi oluyor, hem anne/babaya hem bebeğe bakıyor

Uzun ömürlülüğü geliştirmek, modern tıbbın en büyük başarılarından biri olarak tanımlanıyor. Sağlıklı yaşam tarzında olduğu kadar tıpta da elde edilen başarılar sayesinde insanlar 80’li yaşlarına kadar yaşayabiliyor. Fakat yaşam kalitesi birçok insan için yaş ilerledikçe daha kötüye gidiyor. Hastalık ve ölüm oranı yaşla birlikte ilerliyor ve uzun süreli bakım kaçınılmaz oluyor. Yaşlanmanın ekonomik yükünü her zaman duyuyoruz fakat en dramatik maliyet gizli kalıyor ve çoğu zaman iyi bir şekilde ölçülemiyor.

Hesaplamalara göre çoğu batı toplumunda 2035 yılı itibariyle her beş kişiden biri 65 yaşının üzerinde olacak. Bazıları o yaşa geldiğinde hala sağlıklı kalacakken, diğerleri desteğe ihtiyaç duydukları sancılı bir döneme girmiş olacak. Bu dönem ebeveyn-çocuk rollerinin tersine döndüğü dönem olarak tanımlanabilir. Kadınların ileri yaşlarda çocuk sahibi olma yönelimleriyle bütün bir jenerasyon hem çocuklarının hem de ebeveynlerinin bakımını üstlenecek.

‘Bir yılımı hem annemi hem de bebeğimi kaşıkla besleyerek, bezlerini değiştirerek ve göz temasıyla iletişim kurarak geçirdim’

Irish Times gazetesi köşe yazarlarından olan Alana Kirk, aniden bir bakıcı rol üstlenerek hayatında yaşadığı dramatik değişimi şu sözlerle gayet açık bir şekilde ifade ediyor: “Üçüncü bebeğimin doğumundan sonraki dört gün annem diğer iki kızıma bir masal okudu ve iyi geceler öpücüğü vererek yatırdı. Daha sonra, şarabından bir yudum aldı ve büyük bir beyin kanaması geçirdi. Göz alıcı, fit, sosyal olarak aktif olan kadın, bir anda kalıcı olarak felç oldu, idrarını tutamaz hale geldi ve beyni hasar gördü. O günden sonraki bir yılımı hem annemi hem de bebeğimi kaşıkla besleyerek, bezlerini değiştirerek ve göz temasıyla iletişim kurarak geçirdim. Beş yıl sonra bebek okula başladı ve annem de hayatının son dönemine girmiş oldu.”

Vazgeçmek zorunda kalanlar kadınlar

Ebeveyn-çocuk rolü değişimi ani veya kademeli bir şekilde de olsa, bu değişikliğin insan yaşamına getirdiği bozulma oldukça dramatik. Değişikliklerin asıl etkisini hissedenler ise kendi seçimleriyle değil, şartların zorlamasıyla bir bakıcı haline gelen bireyler oluyor. Bu olgu yaygınlaştıkça, ekonomi üzerindeki etkisi de kaçınılmaz oluyor. Emeklilik sorunları yüzünden insanlar daha uzun süre çalışma hayatında kalmaya teşvik edilirken, birçoğu –özellikle kadınlar- yaşlanmanın toplumsal gerçekliğiyle yüzleşmek için kariyerlerinden vazgeçiyor.

Çalışmalar yaşlılar bakıma muhtaç kalmadan başlamalı

Bu gidişat politika yapıcıların şapkalarından çıkaracakları akıllı bir planla tersine döndürülemez görünüyor. Yaşlanan ebeveynlerin bakımıyla mücadele, onlar bakıma muhtaç kalmadan çok önce başlamalı. Hükümetlerin genç insanların iş bulmalarına yardımcı olacak tasarılar planladıklarına, buna rağmen AB’deki işsizlik oranının oldukça yüksek seviyelerde olduğunu çoğu zaman duyuyoruz. Bu iyi bir yaklaşım fakat bu yaklaşımın, orta yaş insanları dayanıksız demografilerle ilişkili olan kendi zorluklarıyla başa çıkmaya hazırlamak için benzer tasarılarla desteklenmesi gerekiyor. Buna yeteri kadar önem veren ülkelerin sayısı ise çok az.

Bakımın birçok farklı anlamı var. Alana Kirk’ün de işaret ettiği gibi: “Bakım, birinin alışverişinin ve yemeğinin var olmasından o bireyi beslemeye ve hayatta tutmaya kadar varan pratik uygulamalarla doludur.” Yaşlı bireyler ve onların bakıcıları için yüksek seviye bir halk sağlığı, genç bireylerin ilk işlerini garantiye almak teşviki kadar önemli bir sosyo-ekonomik önceliktir.

Şule Serter

Üyelik Tarihi: 18 Şubat 2016
30 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör