Kadın hareketinin yok sayılan yüzü: Trans kadınlar

08 Mart 2016
Türkiye’deki kadın hareketlerinin odaklandığı gruplar arasında trans kadınlar kendilerine yer bulamıyor. Kadın hareketleri konuyu üstlenmiyor ve trans kadınların sorunlarını LGBTİ örgütlerine bırakıyor.  “Ben kadın hareketlerinin trans kadınların istihdamı konusunda bir şeyler başardığına inanmıyorum, yeterince çaba harcadıklarını da düşünmüyorum.” diyor Bihter Altay. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nden […]

Türkiye’deki kadın hareketlerinin odaklandığı gruplar arasında trans kadınlar kendilerine yer bulamıyor. Kadın hareketleri konuyu üstlenmiyor ve trans kadınların sorunlarını LGBTİ örgütlerine bırakıyor.  “Ben kadın hareketlerinin trans kadınların istihdamı konusunda bir şeyler başardığına inanmıyorum, yeterince çaba harcadıklarını da düşünmüyorum.” diyor Bihter Altay. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nden Bihter Altay ile trans kadınların istihdam sorunlarını konuştuk.

Biraz kendinizden bahseder misiniz?

28 yaşında trans bir kadınım. Üniversite mezunuyum. Anadilim Arapça, resmi dilim Türkçe, uluslararası dilim İngilizce. Ressamım ve sanat tarihçisiyim. Hacettepe Üniversitesi lisans mezunuyum, aynı zamanda ODTÜ Mimarlık Tarihi yüksek lisans terkim. 10 yıl LGBTİ, hayvan hakları, doğa ve öğrenci kolektif gruplarında aktivizm yaptım. 2015 yılı itibariyle Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği ile birlikte çalışmaya başladım.

“BİRÇOK İŞTE ÇALIŞTIM ANCAK BU SÜREÇTE UĞRADIĞIM TACİZLER VE CİNSEL TEKLİFLER PSİKOLOJİMİ ÇOK BOZDUĞUNDAN BIRAKMAK ZORUNDA KALDIM.”

Üniversite okuduğum dönemlerde ailemin maddi desteği ve kendi çabalarımla elde ettiğim gelirlerle yaşamımı sürdürdüm. Dershanelerde gözetmenlik ile başladım. Ardından çeşitli üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakülteleri’nde androjen modellik yaptım. Sonrasında ajans ile çalışmaya başladım ancak tüm bu süreç içinde uğradığım tacizler ve cinsel teklifler psikolojimi çok bozduğundan bırakmak zorunda kaldım. Bu süreç içerisinde ilişkim de vardı. Erkek arkadaşımın da maddi desteği oluyordu. Sonrasında modellikte dolandırıldım ve ajans İstanbul’dan İzmir’e taşındı.

Bunun dışında 4 yıla yakın 900’lü hatlarda çalıştım. Sesim ince ve kadın sesi olduğundan erkek olduğumu anlamıyorlardı. Tüm resmi prosedürü kendi kimliğim üzerinden yürüttüm. Gizlilik şartı nedeniyle ve kadın olduğum düşünüldüğünden bu durum sıkıntı yaratmadı. Cinsel kimliğimin oluştuğu bu süreçte çok sıkıntılar çektim. Mağazalarda eleman olarak çalıştım. Ardından bir buçuk yıla yakın da seks işçiliği yaşamım oldu. Şuanda seks işçiliği yapmıyorum. Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneğinde İzleme ve Destek Sorumlusu olarak çalışıyorum.

“BEN KADIN HAREKETLERİNİN TRANS KADINLARIN İSTİHDAMI KONUSUNDA BİR ŞEYLER BAŞARDIĞINA İNANMIYORUM, YETERİNCE ÇABA HARCADIKLARINI DA DÜŞÜNMÜYORUM.”

Kadın hareketi sizce trans kadınların istihdamını nasıl ele alıyor? Kadın hareketinin trans bireylerin istihdam konusunda yeterince çaba gösterdiğini düşünüyor musunuz?

Ben kadın hareketlerinin trans kadınların istihdamı konusunda bir şeyler başardığına inanmıyorum, yeterince çaba harcadıklarını da düşünmüyorum. Genelde hep natrans kadınların hakları ve istihdamları ön planda. Ben bilmiyorum açıkçası, hiç görmedim. Bir trans cinayetinde ses yükselten ya da mesleğinden ihraç edilen bir trans kadın için ayaklanan hiçbir kadın örgütü görmedim. Tüm hak ihlallerinde natrans kadınlar için kampanyalar gördüm. Varsa da ben bilmiyorum.

“MÜNEVVER KARABULUT, ÖZGECAN ASLAN, CANSEL GİBİ BÜYÜK ETKİ YAPAN KADIN CİNAYETLERİ MEDYANIN HER KESİMİNDE YER BULURKEN, HUNHARCA KATLEDİLEN TRANS KADINLARIN YER ALMADIĞINI GÖRÜYORUZ.”

Trans kadınların istihdamında yaşanan sorunlar medyanın ilgi alanına giriyor mu? Medyada bu sorunu nasıl görüyoruz?

Maalesef girmiyor. Nitekim medyamız çok taraflı bir medya ve maalesef ki medya magazin dilini tercih ediyor. İnsan hak ihlallerinde bile tarafsız olamayan bir medya görmekteyiz. Örneğin; Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Cansel gibi büyük etki yapan kadın cinayetleri medyanın her kesiminde yer bulurken, hunharca katledilen trans kadınların yer almadığını görüyoruz. Çoğu trans kadın canice ve canavar hislerde katledilmelerine rağmen hiçbir şekilde medyada yer almıyorlar. Genelde medya trans cinayetlerini ‘Su testisi su yolunda kırılır’ ya da erkekliği kutsallaştırarak ‘Onlar yanlışı seçti, bakın ne oldu.’ imajı yaratarak veriyor. Haberlerde yaratılan imaj genelde hırsız, pezevenk, evli, gaspçı, saldırgan, ahlaksız şeklinde yapılıyor veya ölen transın malı mülkü üzerinden haberler yapılıyor. Teşhircilik de cabası. Haberlere dikkat edecek olursanız sosyal adlarına ” takma” diyerek başlayıp, resmi erkek adını ön plana çıkaran bir teşhirciliğin olduğunu da göreceksiniz. Uzun lafın kısası medya örgütleri bu alanda çok bilinçsiz, taraflı, ikiyüzlü ve sadece işin magazinsel boyutuyla ilgileniyor.

“NASIL Kİ DEVLETİN BEDENSEL ENGELLİLER İÇİN BİR İSTİHDAM ALANI VARSA TRANS KADINLAR İÇİN DE AYRI BİR KONTENJANIN AÇILMASINI İSTİYORUM.”

Trans kadınların istihdamı konusunda sizin çözüm önerileriniz var mı?

O kadar çok şeyim var ki, nereden başlayacağımı bilmiyorum. Çok büyük hak ihlallerine maruz kalan bizlere öncelikle ön yargıların yıkılması gerektiğini düşünüyorum. Toplumun bizler konusunda eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her şey yasa çıkarmak değil. Evet, yasada lazım ama o yasa uygulanmadıktan sonra ben o yasayı neyleyim. Trans kadınlara eğitim, sağlık, siyasi, sosyal, hukuki haklarının verilmesini istiyorum. Seks işçiliği yapan trans kadınların devlet tarafından istihdam edilerek onlara güvenli çalışma alanları yaratılmasını, devletin ücretsiz sağlık ve hukuki destek sunmasını istiyorum. Meslek sahibi olan trans kadınların devletin kendi içinde istihdam edilmesini istiyorum. Nasıl ki devletin bedensel engelliler için bir istihdam alanı varsa trans kadınlar için de ayrı bir kontenjanın açılmasını istiyorum. Trans kadınların uğradığı her hak ihlali için caydırıcı cezalar uygulanması gerektiğini düşünüyorum.

“RESSAM OLAN, MÜZİK ŞİRKETİ OLAN, ÖĞRETMENLİK YAPAN, HASTANE PERSONELİ OLAN NADİR DE OLSA TRANS KADINLARIMIZ MEVCUT AMA GENEL İTİBARİYLE TRANS BİREYLERDE SEKS İŞÇİLİĞİ İLK TERCİH EDİLEN YA DA TERCİH ETTİRİLEN MESLEK OLUYOR.”

Trans kadınların meslek gruplarını sınıflandırmanız istense, nasıl sınıflandırırsınız? Hangi meslek kollarını seçiyorlar?

Açıkçası bu soruya evrensel, genel, net bir cevap vermem zor ama şunu söyleyebilirim; en başta sistemin zorunlu kıldığı seks işçiliği geliyor. Çoğu geçimini seks işçiliği yaparak sağlıyor. Bunun dışında konsomatrislik yaparak geçimini sağlayanlar, oryantal yapanlar, şarkı söyleyenler, bar, meyhane, gazino gibi alanlarda çalışanlar da var. Nadir de olsa kendi mesleğini icra etmeye çalışanlar da var. Bülent Ersoy, Emel Aydan, Serbülent Sultan, Funda Liza, İzabella, Derya Sonay, Alev Tamarra ve daha bir sürü tanınmış ses sanatçısı, film artisti, porno yıldızı, oryantal trans bireyler var.  Ama genel itibariyle trans bireylerde seks işçiliği ilk tercih edilen ya da tercih ettirilen meslek oluyor.

“TRANS KİMLİKLERE, DEVLET VE TOPLUM HEM SÖMÜRÜ HEM DE HAK İHLALLERİNİN ÖNLENMESİ KONUSUNDA BİR ŞEYLER YAPMADIĞI MÜDDETÇE, TRANS KADINLAR SEKS İŞÇİLİĞİNİ ZARURİ VEYA GÖNÜLLÜ OLARAK YAPMAYA DEVAM EDECEKLER.”

Trans kadınlar neden bu meslek kollarını seçiyor? Bu meslek kollarını seçerken sizce neler etkili oluyor?

Seks işçiliği trans kadınların bir çoğunluğu tarafından sevilerek yapılan bir meslek değil, bunun altını çizmek isterim. Ama içlerinde bunu severek yapanları da var. Gerçek olan şu ki cinsel kimlikleri üzerinden maalesef birçok hak ihlaline maruz kalan bizler, sistemin getirdiği zorunluluktan ötürü seks işçiliğine itiliyoruz. Kendi işini kuranlar ya da ünlenen trans bireylerin bir kısmı da geçmişte seks işçiliği yapmış ya da halen sürdürüyor. ‘Peki neden o zaman?’ derseniz; cinsel kimliğimize kavuşma sürecinde çok ciddi maddi masraflarla karşılaşıyoruz. SGK bu bireylerin, bu yöndeki hiçbir tedavisini ve ameliyat masraflarını karşılamıyor. Nitekim bunun dışında trans kimliklerinden ötürü yüksek kira giderleri, yüksek kuaför masrafları ve giyim masrafları var. Trans kimlikler toplumun her sektöründe, her alanında bir sömürü ile karşı karşıya bırakılıyor. Trans kimliklere devlet ve toplum hem sömürü hem de hak ihlallerinin önlenmesi konusunda bir şeyler yapmadığı müddetçe, trans bireyler seks işçiliğini zaruri veya gönüllü olarak yapmaya devam edecekler.

“LGBTİ ÖRGÜTLERİ DEVLETİN KURUMLARINDAN DESTEK GÖRSE TRANS KADINLARIN İSTİHDAMI KONUSUNDA ÇOK GÜZEL POLİTİKALAR ÜRETİLEBİLİR.”

LGBTİ örgütlerinin trans kadınların istihdamı ile ilgili politika önerileri var mı? Varsa, neleri içeriyor?

LGBTİ örgütleri hemen hemen son 12 yıldır aktif bir şekilde hak savunuculuğu yapıyor. Peki STK’ların çalışmaları yeterli mi? Bence değil! Ama burada yatan temel sebep STK’ların tek olmaları. Bütün bu süreçte maddi kaynak çok önemli. Örneğin STK’lar bir trans sığınma evi yapmak istese, devlet bu konuda destek sağlasa ve diğer STK’ların desteği de olsa gerçekleşmesi mümkün olmaz mıydı? Ya da devletin kurumu olan İŞKUR, LGBTİ STK’ları ile işbirliği yapsa ve LGBTİ bireylerin istihdamı konusunda veri istese, bunun gerçekleşmesi zor mu? Hayır değil! Devletten destek görse bu LGBTİ STK’ları çoğu şeyi başarabilir. Düşününki bu STK’lar kendi kiralarını ve faturalarını ödüyor. Bütün bu süreçte kendi imkanlarıyla projeler üreterek sponsor arayışına giriyorlar. LGBTİ örgütleri devletin kurumlarından destek görse trans kadınların istihdamı konusunda çok güzel politikalar üretebilir. Ama bırakın istihdamı daha biz trans kadınların kimlikleri, yaşam, barınma, siyasi, sosyal, ekonomik, sağlık, hukuki haklarının savunuculuğunda bile sorunlar yaşanıyor. Ama seks işçiliği konusunda talepler elbette ki bulunuyor. Genelev hakkı, SSK hakkı, ücretsiz sağlık hakkı, güvenlik hakkı, cinsel sağlık eğitimleri, kondom temini, hukuki bilinçlendirme gibi aktif politikalar üretiliyor.