28 Şubat’ta kapatılan STK’lar

28 Şubat darbesi kendine has metodolojisiyle  Türkiye tarihindeki diğer darbelerden ayrılıyor. Askerin yönetime direkt el koymadığını, bunun yerine oluşturduğu medya, sermaye ve sivil toplum desteğiyle hareket ettiğini görüyoruz. Örneğin, dönemin TOBB, TESK, TÜRK-İŞ, DİSK ve TİSK başkanlarından oluşan ve “sivil inisiyatif”, “beşli çete” gibi isimlerle anılan birliktelik, 28 Şubat MGK kararlarına tam destek verdiğini ifade […]

28 Şubat darbesi kendine has metodolojisiyle  Türkiye tarihindeki diğer darbelerden ayrılıyor. Askerin yönetime direkt el koymadığını, bunun yerine oluşturduğu medya, sermaye ve sivil toplum desteğiyle hareket ettiğini görüyoruz. Örneğin, dönemin TOBB, TESK, TÜRK-İŞ, DİSK ve TİSK başkanlarından oluşan ve “sivil inisiyatif”, “beşli çete” gibi isimlerle anılan birliktelik, 28 Şubat MGK kararlarına tam destek verdiğini ifade etmiş ve bu sebeple hafızalarda darbenin sivil ayağı olarak yer etmişti.

28 Şubat’ı diğer darbelerden ayıran bir diğer özelliği de mağdurların kimliğinin çok belirgin ve tekil olmasıydı: 28 Şubat darbecilerinin hedefinde açık ve net bir şekilde Müslümanlar vardı. 28 Şubat kararları sonrasında irticai faaliyette bulunduğu gerekçesiyle –neredeyse- tamamı İslami kesime ait olan 21 vakfın kapatılması darbenin hedefinde bulunanların kimler olduğuna kanıt niteliğinde. Fakat Eğitim-Bir-Sen’in 2014 yılında yayınladığı “Rakamlarla 28 Şubat Raporu”nda da değinildiği üzere “28 Şubat süreci sadece irticayla ilişkilendirilen İslami kesimlerle dindar kitleler için değil, toplumun tüm kesimleri için bir demokrasi kaybı, baskı ve insan hakları ihlalleri üretti.” Yani aslında darbe sadece Müslümanlara yapılmamış oldu. Bugünden 28 Şubat’a baktığımızda darbeyi destekleyen STK’lar ve darbeye sessiz kalan STK’lardan oluşan toplamın darbe mağduru STK’lara yapılan hak ihlallerini ya desteklediğini ya da görmezden geldiğini görüyoruz.

28 Şubat’ta “irticai” faaliyet gerekçesiyle kapatılan vakıflar arasında Milli Gençlik Vakfı, Zehra Vakfı, Sosyal Hizmet Vakfı, Sahabe Eğitim ve Kültür Vakfı, Polatlı Eğitim, Kültür ve Dayanışma Vakfı, İslami Dayanışma Vakfı, Gebze Hizmet Vakfı, Davet Eğitim, Kültür ve Kardeşlik Vakfı, Hak-Yol Vakfı, Akabe Vakfı, Vahdet Dostluk ve Eğitim Vakfı gibi İslami vakıfların yanı sıra bir Alevi vakfı olan Zöhre Ana Ali Vakfı da bulunuyordu.

Dünya Spastik ve Ortopedik Özürlüler Vakfı da yine aynı şekilde  Türk Medeni Kanunu’nun 101’inci maddesine aykırılık sebebiyle 28 Şubat döneminde kapatılan vakıflar arasında. Bugün de Türk Medeni Kanunu’nda yer almaya devam eden vakıflarla ilgili 101’inci madde şu şekilde: “Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen niteliklerine ve Anayasanın temel ilkelerine,  hukuka,  ahlâka, millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla vakıf kurulamaz.”

2013 yılında yapılan yasal düzenlemeyle, yukarıda ismini saydığımız vakıflara vakıflarını açma ve vakıf mallarının iadesi hakları geri verildi.