Kırmızı Şemsiye: Seks işçileriyle değil HIV/AIDS ile mücadele edin
Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği de 1 Aralık Dünya AIDS Günü vesilesiyle bir açıklama yaparak, seks işçileriyle değil, HIV/AIDS ile mücadele edilmesini istedi, “Seks işçilerinin ihtiyaçlarına göre tasarlanmış önleme, korunma, test, tanı ve tedavi hizmetleri talep ediyoruz” dedi. Derneğin açıklaması şöyle: Seks işçileri, gündelik yaşamları sürecinde türlü hak ihlali ile karşılaşmaktadır. […]
Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği de 1 Aralık Dünya AIDS Günü vesilesiyle bir açıklama yaparak, seks işçileriyle değil, HIV/AIDS ile mücadele edilmesini istedi, “Seks işçilerinin ihtiyaçlarına göre tasarlanmış önleme, korunma, test, tanı ve tedavi hizmetleri talep ediyoruz” dedi.
Derneğin açıklaması şöyle:
Seks işçileri, gündelik yaşamları sürecinde türlü hak ihlali ile karşılaşmaktadır. Toplumsal dışlanma, damgalanma, ayrımcılık ve şiddetin çeşitli biçimleri ile sınanan seks işçileri, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişim süreçlerinde de ciddi sorunlar ile karşılaşmaktadır. Özellikle, HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar konusunda test, tanı, tedavi ve bakım hizmetlerine erişimde çeşitli engeller ile karşılaşan seks işçileri, HIV yükünü en yoğun şekilde tecrübe eden toplumsal kesimler arasında gelmektedir.
Birçok araştırma raporu, bilimsel çalışma veya tanıklık, seks işçilerinin HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar söz konusu olduğunda hizmetlere erişimde sorunlar yaşadığını gözler önüne sermektedir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilciliği’nin 2014 yılı sonunda gerçekleştirdiği alan çalışması[1], seks işçilerine yönelen şiddet ve ayrımcılığın, seks işçilerinin HIV/AIDS test, tanı ve tedavi ile bakım hizmetlerine erişimlerinin önünde ciddi engel teşkil ettiğini ifade etmektedir. Aynı şekilde, seks işçilerini çeşitli idari yaptırımlar yoluyla hedef alan ve bir nevi “cezalandıran” seks işçiliği mevzuatının da seks işçilerinin cinsel sağlığına olumsuz etkileri olduğunu gözler önüne sermektedir. Ek olarak, seks işçiliğinin bir tür emek biçimi olarak tanımlanmaması, bir tür “kriminal” faaliyet olarak ifade edilmesi, seks işçilerinin “enfeksiyon yayıcı” kişiler olarak algılanması, devlet politikalarının seks işçilerinin cinsel sağlık hakları paralelinde değil de, seks işçilerinin hizmetlere erişimden kaçacağı şekilde tasarlanmış olması, HIV’in seks işçileri arasında daha fazla yayılmasının önünü açmaktadır.
GENEL AHLAK PERSPEKTİFİNDEN İRTİBAT KESİLMESİ GEREKEN KİŞİLER
Devlet, seks işçilerini ya “genel ahlak” perspektifinden toplum ile irtibatı kesilmesi gereken kişiler olarak algılayıp buna göre hak ihlali oluşturan politikalar geliştirmekte ya da seks işçilerinin “HIV’i veya diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları bulaştıran” kişiler olarak lanse edip onları onur kırıcı çeşitli muamelelere maruz bırakmaktadır.
Seks işçileri, seks işçiliği mevzuatının baskıcı etkisiyle, kolluk kuvvetleri tarafından zorla HIV testine tabii tutulmakta, medyaya deşifre edilmekte ve çoğunlukla kötü muameleye maruz kalmaktadır. Seks işçileri, devletin bu onur kırıcı ve en basit ifadeyle seks işçilerinin özel bilgilerinin gizliliğini ifşa edici uygulamaları dolayısıyla devlete güvenmemekte, sağlık hizmetlerine erişimden çekinmekte ve devlet ile seks işçileri arasında kurulması gereken güven ilişkisi gün geçtikçe daha çok zedelenmektedir.
Birçok seks işçisi, maruz kalabileceklerini düşündükleri ayrımcı veya onur kırıcı muameleler veya zaten maruz kaldıkları hak ihlalleri dolayısıyla test yaptırmak için dahi sağlık hizmetlerine erişmekten kaçınmaktadır. Bu duruma ek olarak, seks işçilerinin HIV/AIDS ile ilgili bilgiye erişimleri yok denecek kadar azdır. Bu durum, seks işçilerinin risk altındaki toplumsal gruplar arasında daha da kırılgan hale gelmelerine sebep olmaktadır.
Seks işçilerinin kayıtsız alanda seks işçiliği yapmaya mahkum edilmesi, güvencesizlik kıskacında hayatlar sürmesine sebep olmaktadır. Sağlık hizmetlerine erişimin önünde en büyük engellerden olan sosyal güvence sahibi olmama veya yoksulluk, seks işçilerini sağlık hizmetlerinden uzaklaştırmaktadır. Bilgiye erişimin olmaması veya az olması, sağlık hizmetlerinde karşılaşılan ayrımcılık ve onur kırıcı muameleler, seks işçilerinin cinsel sağlık haklarını da dikkate alarak hazırlanmayan sağlık politikaları, seks işçiliği mevzuatından dolayı ortaya çıkan hak ihlalleri ve benzeri birçok faktör, seks işçilerini HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ile daha sık karşılaşmaya, test yaptıramamaya, tanıların gecikmesine veya hiç alınamamasına ve de tedavi ve bakım hizmetlerine erişememeye itmektedir.
CEZAİ YÖNTEMLERLE YILDIRMAYA ÇALIŞMAK HAK İHLALİ
Devletin, seks işçilerini idari ve cezai yöntemler ile yıldırmaktan vazgeçmesi ve seks işçilerini HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar konusunda baskılanması gereken vatandaşlar olarak algılamaktan vazgeçmesi gerekmektedir. Seks işçilerini zorla gözaltına almak, zorla HIV testine tabii tutmak büyük hak ihlalleridir. Seks işçileri, kendileri istemediği sürece, kendi kişisel bilgilerini kimseyle paylaşmak zorunda olmamalıdır. Seks işçilerinin HIV durumlarının zorla gözaltına alınarak kayda geçmesi ve fişlenmeleri onur kırıcı muamele örnekleridir. Bu gibi uygulamalara son verilmesi, seks işçilerinin aynı zamanda beden dokunulmazlıklarına kast eden uygulamaların da ortadan kalkması demektir.
Seks işçilerini gizlice takip etmek, zorla gözaltına almak, zorla HIV testine tabii tutmak sürdürülebilir sonuçlar sunmadığı gibi, HIV ile mücadele yöntemi olamayacak kadar keyfi uygulamalardır. Bu gibi uygulamaların bilimsellikle bir ilgisi de bulunmamaktadır.
Devletin, seks işçilerinin cinsel sağlık ve genel insan hakları eksenindeki haklarına saldırmak yerine, seks işçilerine aktif şekilde ulaşması, seks işçilerini cinsel sağlık konularında sürdürülebilir planlarla eğitmesi, seks işçilerinin gönüllü şekilde testlerini yaptırmalarının sağlanması, sağlık hizmetlerin erişimde ortaya çıkan zorluklarla mücadele planları oluşturması, seks işçiliği mevzuatını HIV/AIDS ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla etkin ancak hak gasplarına yol açmayacak şekilde değiştirmesi, HIV/AIDS ve CYBE önleme programlarının seks işçilerinin katılımları ile tasarlanması, uygulanması ve seks işçilerinin bütün bu süreçlerde söylemleri, ihtiyaçları ve talepleri ile etkin unsurlar haline getirilmesi ve de en önemlisi HIV/AIDS ile mücadelenin seks işçileri ile mücadeleye dönüştürülmemesi gerekmektedir.
Bizi Takip Edin