4-7 bin kadın ve çocuk halen DAİŞ’in elinde

Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, DAİŞ tarafından zorla alıkonulan kadın ve kız çocuklarıyla ilgili çalışmalarını Türkiye’deki kadın örgütleri ve aktivistlerle paylaşmak ve ortak bir yol haritası çizebilmek için 4 Ekim’de Diyarbakır’da bir atölye çalışması gerçekleştirdi. Kürt kadın hareketi bileşenleri ve Türkiyeli kadın araştırmacılar ve kadın örgütü temsilcilerinin katıldığı atölyenin sonuç bildirgesinde, şu an ezici […]

Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, DAİŞ tarafından zorla alıkonulan kadın ve kız çocuklarıyla ilgili çalışmalarını Türkiye’deki kadın örgütleri ve aktivistlerle paylaşmak ve ortak bir yol haritası çizebilmek için 4 Ekim’de Diyarbakır’da bir atölye çalışması gerçekleştirdi. Kürt kadın hareketi bileşenleri ve Türkiyeli kadın araştırmacılar ve kadın örgütü temsilcilerinin katıldığı atölyenin sonuç bildirgesinde, şu an ezici çoğunluğu Ezidi olan 4-7 bin arasında kadın ve çocuğun DAİŞ tarafından zorla alıkonulduğu belirtildi ve sorunun çözümüne ilişkin hedefler açıklandı.

BİLDİRGEDEN DEHŞET VERİCİ GERÇEKLER

  • Şu an 4-7 bin kadın ve çocuk DAİŞ’in elinde “savaş ganimeti”
  • “Köle ve cariye pazarları”nda defalarca kez satılıyorlar
  • Alıkonuldukları ve satıldıkları coğrafya; Irak, Suriye, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri
  • Türkiye geçiş güzergahı
  • Bugüne kadar 1.500’ü kaçabilmiş
  • Kaçabilenleri kamplarda yetersiz beslenme, barınma, bedensel ve olmayan ruhsal sağlık, güvenlik ve toplumsal destek imkânları ve ayrıca kendi cemaatleri tarafından dışlanma ve horlanma bekliyor.

AĞUSTOS 2014’TEN BU YANA ÇALIŞIYOR

Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, 3 Ağustos 2014 tarihinde Şengal’de Êzidi Kürtlere yönelik DAİŞ katliamının ardından, Kurdistan ve Ortadoğu’da DAİŞ işgali ve cinsiyetçi suretlerine karşı yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde farkındalık yaratmak, kadın örgütlülüğünü geliştirmek ve harekete geçmek amacıyla oluşturulmuştu. Geçtiğimiz bir yılda

gerek Federal Kürdistan Bölgesi ve Rojava’da gerek Türkiye’deki kamplarda DAİŞ işgaliyle yurtlarından edilmiş olan Êzidi, Süryani, Türkmen, Şii Şabak ve Arap topluluklarını ziyaret eden platform üyeleri, özellikle işgal mağduru kadın ve çocukların durumları hakkında gözlemlerde bulundu. Hukuksal, tıbbi ve dayanışma ve eylem hatları geliştirme odaklı çalışmalar yaptı. Son bir haftada Şengal ve Zaho’da bulunan Êzidi kamplarıyla yerel kadın örgütlerini ziyaret ederek talep ve ihtiyaçlar ve ortak mücadele yöntemleri hakkında görüş alışverişinde bulundu.

Tüm bunların Kürt kadın hareketi bileşenleri ve Türkiyeli kadın araştırmacılar ve kadın örgütü temsilcileriyle paylaşılarak tartışıldığı atölye çalışmasının sonuç bildirgesinde, şu noktalara dikkat çekildi:

DAİŞ CİNSİYETÇİLİĞİ PARANTEZ DEĞİL, ANA UNSUR

  • DAİŞ’in cinsiyetçi işgal pratikleri, örgütün Kürdistan ve Ortadoğu’da yarattığı yıkımın parantez içinde tartışılacak bir ayrıntısı olmanın çok ötesindedir. Nitekim sistematik cinsel işkence, tecavüz, köleleştirme, cariyeleştirme uygulamaları, örgütün, kadın bedenini topyekun bir erkek egemen savaş ve mülkiyet alanı olarak kodlayan siyasal-toplumsal projesinin kurucu unsurları olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • DAİŞ işgali Sünni Müslüman olmayan tüm topluluklara karşı örtüşen cinsiyetçi savaş pratikleriyle yürütülmektedir. Bununla birlikte, sistematik tecavüz ve diğer cinsiyetçi şiddet biçimleri örgütün Êzidi halkına yönelttiği soykırım siyasetinin kurucu bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • DAİŞ İşgali neticesinde sadece Şengal’de 400 bin Ezidi yurtlarından edilmiştir. Ezici çoğunluğu Ezidi olan 4-7 bin arasında kadın ve çocuk halen DAİŞ tarafından zorla alıkonulmaktadır.
  • DAİŞ’in “savaş ganimeti” olarak kaçırıp köle ve cariye pazarlarında mükerrer defa sattığı yetişkin kadınlar ve kız çocukları, bugün Irak, Suriye, Katar, Suudi Arabistan, BAE sınırlarını içine alan geniş bir coğrafyada alıkonulmaktadır.
  • Bugüne kadar 1.500 Êzidi kadın ve çocuğun DAİŞ elinden kaçabildiği tahmin edilmektedir.
  • Kaçabilenler, ailelerinden hayatta kalanların bulunduğu kamplara sığınmaktadırlar. Bu kampların tüm sakinleri hâlihazırda son derece yetersiz beslenme, barınma, bedensel ve ruhsal sağlık, güvenlik ve toplumsal destek imkânlarına sahiptir. DAİŞ’in elinden kurtulmayı başararak buralara ulasan kadın ve çocuklar, hem bu sorunlarla daha akut bir düzeyde boğuşmakta, hem de tüm bunlara ek olarak kendi cemaatleri tarafından dışlanma ve horlanma pratikleriyle karşılaşmaktadırlar.

DİPLOMATİK VE HUKUKİ MÜCADELE KARARI

Platform, bu tespitlerden  yola çıkarak çalışmalarına söyle bir eylem hattında devam etmeyi kararlaştırdı:

  • DAIŞ tarafından zorla alıkonulan kadın ve çocukların kurtarılması için uluslararası topluluklar, insan hakları ve kadın örgütleri nezdinde diplomatik çalışmalara hız verilecek; ortak eylem gündemleri ve takvimleri geliştirilecektir.
  • Êzidî’lere yönelik DAİŞ katliamının, BM Sözleşmeleri çerçevesinde ‘jenosit’ olarak kabulü için diplomatik ve hukuksal mücadele yürütülecektir.
  • Bu jenosidin gerçekleşmesinde rolü olan tüm örgüt, devlet ve faillerin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanabilmeleri için belge ve kanıt toplayacak, BM Güvenlik Konseyi nezdinde girişimlerde bulunacağız.
  • DAİŞ’in kadınları ve çocukları köle olarak sattığı iddia edilen Katar, Suudi Arabistan, Irak, BAE gibi ülkelerle Türkiye gibi geçiş güzergahı olarak kullanılan ülkelerde faaliyet gösteren kadın kurumlarıyla iletişim ve ortak mücadele geliştirmek ve bu devletleri teşhir etmek için farklı eylemsellikler (imza kampanyaları, oturma eylemleri, yürüyüşler, tanıtıcı videolar, mektup kampanyaları) önceliklerimizdendir.
  • DAİŞ tarafından zorla alıkonulan kadın ve çocukların durumları hakkında farkındalığı artırmak ve çok aktörlü eylem hatları geliştirmek üzere uluslararası basın ve medyanın etkin kullanımı son derece önemlidir.
  • Bu amaçla uluslararası alanda tanınırlığı olan akademisyen, hukukçu, sanatçı, gazeteciler, yazar kadınları harekete geçirmek için kampanyalar örgütlenmeyi hedefliyoruz.
  • Platformumuz, yürütmekte olduğu ve planladığı tüm çalışmaları Kurdistan ve Avrupa’da faaliyet gösteren Êzidî kadın örgütleriyle ortaklaştırmayı ilkesel bir tutum olarak benimsemektedir.
  • Aynı şekilde, DAİŞ’ten kurtulmayı başararak ailelerine geri dönebilen Êzidî kadınların kendi toplumlarınca kabulü ve yeniden entegrasyonunun kolaylaştırılması için yereldeki cemaat yetkilileri, kanaat önderleri ve kadın örgütleriyle dayanışma ve işbirliği içinde hareket etmeyi esas alıyoruz.
  • Bunların yanısıra, DAİŞ şiddetine maruz kalan tüm kadınlar için Diyarbakır’da Rehabilitasyon ve Güçlendirme Merkezi kurma çalışmalarımıza hız vereceğiz.
  • Son olarak, Platformumuzun önümüzdeki 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Haftası’nın, DAİŞ tarafından alıkonulan kadınlar için mücadeleye adanması için yerel ve uluslararası kadın örgütlerine çağrı yapacağını duyurmak isteriz.

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ: ‘CEHENNEMDEN KAÇIŞ’

IŞİD tarafından kaçırılan yüzlerce Ezidi kadının yaşadığı akıl almaz şiddet,  Uluslararası Af Örgütü’nün raporuyla da belgelendi. Rapor, esir düşen çok sayıda Ezidi kadının yaşadıklarından dolayı intihar ettiği belirtildi. “Cehennemden Kaçış” adlı raporda, IŞİD’in kaçırdığı Ezidi kadınları, seks kölesi olarak kullandığı, işkence ve kötü muameleye maruz bıraktığı belirtilirken örgütün elinden kurtulan genç kadınlarla yapılan dehşet verici röportajlara ve açıklamalara yer verildi. Rapora göre, IŞİD’in ‘Tutsakları ve Köleleri Almakla İlgili Sorular ve Yanıtlar’ adlı broşüründe “ergenliğe erişmemiş bir kadın köleyle eğer cinsel ilişkiye hazırsa ilişkiye girilebileceği” yazıyor.