Seks İşçileri Haklarını Talep Ediyor!

'Haklarımızı talep ediyoruz; bu kadar basit bir şey istiyoruz.' 17 Aralık Dünya Seks İşçilerine Yönelik Şiddetle Mücadele Günü idi. Pandemi koşullarında hak ihlalleri derinleşen, şiddete, ayrımcılığa, nefret suçuna maruz kalan, öldürülen; adalete ulaşmakta güçlük çeken seks işçileri, haklarının korunmasını ve Türkiye’de mevzuatın kendilerini 'işçi' olarak tanımasını istiyor.

Türkiye’de mevzuat seks işçiliği yapılmasını yasaklamıyor ancak yer temin edilmesini ve aracılık yapılmasını suç olarak nitelendiriyor.

Kırmızı Şemsiye Derneği’nin 17 Aralık Dünya Seks İşçilerine Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle düzenlediği ve  moderasyonunu Genel Koordinatör Evrim Demirtaş’ın yaptığı webinara Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği’inden Jiyan Kaya, Kırmızı Şemsiye Derneği Mülteci Gruplar Projesi Hukuki Danışmanı Hatice Karaca ve İspanya’dan Avrupa Seks İşçileri Hakları İttifakı’ndan Sabriba Sanchez katıldı.

Türkiye’de Seks İşçiliği İş Kolu Olarak Değerlendirilmiyor

Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneğ’inden Jiyan Kaya insan hakkı çerçevesinde Türkiye’de seks işçilerinin durumunu ele aldı. Türkiye’de özellikle “beyaz kadın ticaretinin” arttığı dönemlerde, seks işçilerinin mağdur olarak tanımlayıp “kurtarmanın yollarının” arandığını belirten Kaya, mevcut hukuki düzenlemelerin seks işçilerini korumayı değil, kayıt altına almayı amaçladığını ve “bu yola düşen kadınları kurtarma yaklaşımı” içerdiğini söyledi. Kaya ayrıca, bu yaklaşımla ayrımcılığa uğrayan seks işçilerinin cinsiyet temelli bakışla ele alınarak diğer cinsiyetleri tanımadığını;  yapılan faaliyetin “iş kolu” olarak değerlendirmediğine de dikkat çekti.

Türkiye’de mevzuat seks işçisi olmayı “21 yaş üzerinde olma, kayıt altına alınma, evli olmama, Türk vatandaşı olma” şartına bağlıyor. Bu nedenle, vatansız olan ya da Türk vatandaşı olmayan birinin seks işçisi olarak tanınmasına olanak vermiyor.

Jiyan Kaya, bu hususlara ek olarak pandemide, birçok ülkenin aksine, Türkiye’de seks işçiliğinin, genelevlerin kapatılması nedeniyle yasal olarak devam etmediğini; bunun da genelevlerde yaşamlarını sürdüren kişilerin barınma haklarından yoksun kalmalarına neden olduğunu belirtti.

Mülteci Seks İşçileri

Kırmızı Şemsiye Derneği Mülteci Gruplar Projesi Hukuki Danışmanı Hatice Karaca ise Türkiye’de mülteci, sığınmacı ya da farklı statüde olup Türk vatandaşlığına sahip olmayan seks işçilerinin durumu hakkında bilgi verdi. Türkiye’de yasal olarak sadece T.C. vatandaşlarının seks işçiliği yapabileceğini hatırlatan Karaca, diğer “mülteci” gibi bir statüye sahip olanların “aracılarla kendi hesaplarına” çalışabildiklerini aktardı.

Mersin sahasında Kırmızı Şemsiye Derneği olarak yürüttükleri faaliyetleri de aktaran Karaca, mültecilerin Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu kapsamında seks işçiliği yapması durumunda, “kamu sağlığı, kamu düzeni ve kamu güvenliğini tehdit” gerekçesi ile sınırdışı edilebildiklerini söyledi. Bununla birlikte, uluslararası sözleşmeler çerçevesinde ülkesinde şiddete maruz kalma riski olan, özellikle trans seks işçileri ya da savaş koşulları nedeniyle “geri gönderme” yasağının bulunduğu grupların bulunduğunu belirten Karaca, Türkiye’de özellikle Fas ve Özbek asıllı kişilerin ağırlıklı olarak seks işçiliği yapma gerekçesi ile sınırdışı edildiğini paylaştı.

Türkiye’de insan ticareti mağdurlarının seks işçisi mağduru olarak tanımlanmadığını; bu suçun tespit edilmesinin güçlüğü nedeniyle çok az sayıda kişinin mağdur olarak resmi kayıtlara geçebildiğini de aktaran Karaca, Göç İdaresi’nin bu konuda sorumluluk sahibi olduğunu belirtti.

Avrupa’da Muhafazakar Dalga ve Seks İşçileri

Webinarda Avrupa Seks İşçileri Hakları İttifakı’ndan Sabriba Sanchez, Avrupa’da seks işçilerinin yaşadığı ayrımcılık ve şiddet konusunda bilgi paylaştı.

“Seks işçilerinin Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde farklı düzeylerde şiddete maruz kalıyorlar. Muhafazakâr dalga nedeniyle sadece Doğu Avrupa’da değil Fransa ve İrlanda da mevzuat gereği çok zor durumda” diyen Sanchez, İspanya’da en ilerici koalisyon hükümetinin bile, İsveç’teki gibi “müşterileri cezalandıran” bir düzenleme hazırlığı içinde olduğunu kaydetti. Bu sistem nedeniyle, “daha iyi müşterilerin ceza korkusuyla piyasadan çekildiğini, şiddete eğilimli ve yasa dışı eğilimli müşterilerin artmasıyla” seks işçilerine yönelik şiddet riskinin ve şiddetin arttığını belirtti.

Sanchez konuşmasının devamında, seks işçilerinin AİHM nezdinde hak talepleri için açtıkları davaların % 10 düzeyinde kabul gördüğünü; Fransa’da mevzuatın iptali için 261 seks işçisinin açtığı davanın kazanıldığı örnekleri paylaştı.  Sanchez, Fransa’de yerel mahkemenin bu kararın kesinleşmesi için Fransa Anayasa Mahkemesi’nin kararı onaylaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Sanchez’in temas ettiği bir diğer konu; Avrupa Birliği düzeyinde “seks işçiliği” kavramı yerine “cinsel şiddet” ekseninde cinsiyete dayalı şiddet çerçevesinde konunun değerlendirildiği idi.  “Bu da da seks işçilerinin emek ve çalışma haklarını ellerinden alacak;  Avrupa Komisyonu nezdindeki bu eğilimin bir yasa metnine dönüşmesini engellemeye çalışıyoruz.”

Seks İşçileri Hakları İttifakı’ndan Sabriba Sanchez sözlerini şu mesajı vererek noktaladı:

“Biz aslında çok basit şeyler istiyoruz, politik özne olarak tanınmak istiyoruz. Biz kurban değiliz, kendi hayatımız adına hareket eden, suçlu olmayan kişileriz. Bu işin yasa dışı olarak görülmesinden çıkmasını istiyoruz. Bizim işimizi sevmiyorlar ama toplumun bize de ihtiyacı var. Bizim de bu piyasada bir yerimiz var. Bu anlamda mantalite bakışının değişmesi lazım.”

Kırmızı Şemsiye Derneği’nin seks işçileri için hazırladığı Cinsel Sağlık Bilgilendirme Kitapçığı’na buradan ulaşabilirsiniz.

Fotoğraf: Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği