Yeşil ve Savaşsız Bir Dünya İçin: Kazma Bırak, Yerin Altında Kalsın

03 Şubat 2021
Doğu Akdeniz’deki fosil gazı arama çalışmalarına ve yükselen askeri gerilime karşı 25 Eylül 6. Uluslararası İklim Günü'nde başlatılan Kazma Bırak kampanyası, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ta geniş yankı buldu. Kampanya savunucuları, 26 Ocak günü çevrimiçi düzenledikleri basın açıklamasıyla ekolojiye ve barışa verilen zararlara karşın “kazma bırak, yerin altında kalsın” dediler.  

Kazma Bırak kampanyası için 68 ekoloji örgütü bir araya gelerek zoom üzerinden yayınlanan ortak bir basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasının duyuru metninde “Yunanistan ile Türkiye arasındaki Doğu Akdeniz’in kontrolü için rekabet dönem dönem bizleri savaş tehdidi ile karşı karşıya bırakırken, diğer yandan bölgede fosil yakıt rezervlerinin yer üstüne çıkarılması girişimleri ekolojik yıkımı hızlandırmaktadır. Bu sürecin beraberinde getirdiği ekolojik yıkım ve savaş tehdidine karşı, Imia / Kardak krizinin 25. yıldönümünde Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs ortak kampanyasında yer alan kolektiflerin kampanyayı tanıttıkları çevrimiçi bir basın toplantısı düzenliyoruz.” sözlerine yer verildi. Moderatörlüğünü Ecehan Balta’nın, Yunanca ardıl çeviriyi Foti Benlisoy’un yaptığı basın açıklamasında Türkiye’den Onur Yılmaz, Yunanistan’dan Emmanuela Terzopoulou ve Kıbrıs’tan Murat Kanatlı ile Myrto Skouroupathi, birer konuşma yaparak Doğu Akdeniz’de fosil yakıt aramalarına ve askeri gerginliğe son verme çağrısı yaptılar. 

“Aynı Coğrafyada Yaşayanlar Olarak Kaderlerimiz Ortak”

Onur YılmazKazma Bırak kampanyası Türkiye Koordinasyonu’ndan Onur Yılmaz sözlerine,İklim krizine bütünlüklü bir bakış getirmek, politik ekoloji örgütlerinin öncülüğünü yaptığı bu kampanyanın önemli bir hedefi” diyerek başladı. “Ya öz gücümüze güveneceğiz ya da sistemin bizi felaketten felakete sürüklemesini izleyeceğiz. Biz ilkini seçiyoruz. Dünyadaki tüm ekoloji ve halk mücadelelerinin yanında yer alıyoruz” diyen Yılmaz, kampanya hakkında detaylı bilgiler paylaştı. Yılmaz; “Bu kez seslerimizi 25 Eylül günü ilan ettiğimiz kampanya ile Türk devletinin geçtiğimiz ağustos ayında müjdeleyerek duyurduğu Karadeniz’deki fosil gazına, Akdeniz’de alan paylaşımı üzerinden sürekli askeri gerginliğe neden olan tüm ülkelerin fosil yakıt arama faaliyetlerine ve şu an devam eden EastMed Doğu Akdeniz boru hattı projesine karşı birleştirdik. İklim adaleti ve barış için fosil yakıtları kazma bırak talebimizi yükselttik” dedi. 

Kazma Bırak çağrısının Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın ötesinde de destek bulduğunu ifade eden Yılmaz; “Ekoloji mücadelesi yürüten pek çok yapı kampanyanın parçası oldu. Aynı coğrafyada yaşayanlar olarak kaderlerimiz ortak. Doğada ülke sınırları yok, münhasır ekonomik bölgeler yok. Yok olan canlılar, tahrip edilen deniz tabanı, ısınan hava, kirlenen su, artık daha az ürün veren topraklar bu sınır tanımaz eko kırım projelerine karşı enternasyonal mücadeleyi zorunlu kılıyor.” ifadelerine yer verdi. Yılmaz, dünyadaki güçlü ülkelerin ekolojik mücadeleye karşı iki yüzlü davrandıklarına da vurgu yaptı: “ABD, AB, Çin, Rusya ve diğer uluslararası güçler, dünyanın dört bir yanında giriştikleri paylaşım mücadelesini hem doğrudan hem de bölge ülkelerini silahlandırma ve ekonomik ilişkiler yoluyla Akdeniz’e de taşırken, Avrupa Birliği bir yandan sahte azaltım planlarıyla dolu bir yeşil yıkama programı olan Yeşil Mutabakatı kabul etmiş diğer yandan ise fosil yakıt boru hattı EastMed projesine kaynak ayırmaya devam etmiştir”  

Yunaistan’da Kampanyanın Adı “Mezarlarımızı Kazıyorlar”

Emmanuela TerzopoulouKampanya çalışmaları Yunanistan’da “Mezarlarımızı Kazıyorlar” adıyla sürdürüyor. Yunanistan ayağı adına söz alan Emmanuela Terzopoulou, konuşmasına, “Doğu Akdeniz’de meydana gelen bir suçu durdurmak için buradayız” sözleriyle başladı. Terzopoulou; “Hükümetlerimiz savaş gemilerini Akdeniz’e çıkartsalar da görüşme masasına otursalar da her şey açık: Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz rezervlerinin kontrolü için aralarında söz konusu olan rekabet, barış için de çevre için de tehlikeli bir tehdit olmaya devam ediyor” dedi. Ülkelerin bir yandan CO2 salımlarının azaltılması ve iklim değişikliğini göğüslemek için düzenlenen uluslararası toplantılara katılırken, diğer yandan denizde en küçük kayalıktan ayak basılmamış dağ zirvelerine kadar buradaki ekosistemleri tahrip eden, endüstriyel ölçekte yenilenebilir enerji projeleri hayata geçirdiklerini söyleyen Terzopoulou; “Yapılanlar bizlere iklimin korunması için “yeşil çözümler” olarak pazarlanırken, aynı zamanda aynı ülkeler, en büyük deniz altı doğalgaz boru hattı olan EastMed’den kar payı almaya çalışıyorlar. Münhasır ekonomik bölgelerin kontrolü yani Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerini işletmek için neredeyse bir savaş çıkartıyorlardı” ifadelerini kullandı. 

“Yalan Söylüyorlar”

Terzopoulou sözlerine şöyle devam etti: “Bizleri bilinen ve henüz bilinmeyen rezervlerin işletilmesinin Akdeniz’deki hakların refahını sağlayacağına ikna etmeye çalışıyorlar. Bizleri bu rezervlerin kontrol edilip işletilmesinin her ülkenin “ulusal çıkarı” olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Yalan söylüyorlar. Petrol petrol üreten hiçbir ülkenin halkına refah getirmemiştir. Tersine çevresel felaketlere, yolsuzluklara ve otoriter yönetimlere neden olmuştur. Akdeniz halkları olarak hidrokarbonların çıkartılmasından kazanacağımız hiçbir şey yok. Çıkarımız temiz bir gezegende barış içerisinde bir arada yaşamaktır. Çıkarımız çevrenin korunması, insana ve doğadaki tüm canlılara karşı saygı, aramıza inşa edilmeye çalışılan milliyetçilik duvarlarını yıkmak, dayanışma ve barışın savunulmasıdır.”

Rezervlerin işletilmesinden refaha erecek olan bir kesim olduğuna da değinen Terzopoulou; “Neoliberal kapitalist model; kazanacak olanların çokuluslu petrol şirketleri, savaş endüstrisi ve büyük güçler ile daha küçük bölgesel güçlere hizmet eden çıkarlar olacağına dair şüphe bırakmıyor. İnsanları, doğayı, bu bir soğuk savaş ikliminin yaratılması ya da savaş yoluyla olsa da kar kaynağı olarak gören bunlardır. Yunanistan’da “barış” zamanında 2021 bütçesi silahlanma harcamalarının Rafalle ve F35 alımlarıyla yüzde 30 oranında artırılmasını öngörürken (2020’de 3,8 milyardan 5,4 milyara) pandemi döneminde sağlık harcamaları yüzde 16 oranında azaltılıyor” dedi.

“Barış İçin Gaz, Tamamen Bir İllüzyondur”

murat kanatliKuzey Kıbrıs temsilcisi olarak söz alan Murat Kanatlı; “Böylesi bir kampanyaya Kıbrıs’ın her iki yanından Türkçe ve Rumca konuşan Kıbrıslılar olarak katkımızı koymaktan dolayı çok mutluyuz. Ekolojik krizin bu kadar derinleştiği savaşa bu kadar yakınlaştığımız koşullarda ne yapacağımızı soranlara karşı Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan halkları olarak mücadelemizi ortaya koyuyoruz. Bir ada ülkesi olarak ekolojik yıkımların neler getireceğini çok iyi biliyoruz. Gaz aramalarını ve hidrokarbon aramalarını durdurun diyoruz. Ada tüm yaşananlarla beraber metrekareye en fazla silahlı birimin düştüğü coğrafyalardan biridir. Yeni doğalgaz yataklarının keşfiyle beraber bazı kişiler buradan elde edilecek finans ile çözüm sürecinin mali olarak destekleneceğini söylemektedirler. Barış için gaz tamamen bir illüzyondur. Doğalgaz aramalarındaki süreç askeri gerginliği artırmakta, artan gerginlik de milliyetçiliği büyütmektedir. Diğer nedenlerin yanında bu nedenle de doğalgaz aramalarına son verilmelidir” sözleriyle girilen sürecin ekolojiye ve halkların kardeşliğine zarar verme niyeti taşıdığına vurgu taptı. 

“Kıbrıs’ta Fosil Gaz Çıkarılması Doğal Çevreyi Büyük Tehlikeye Atıyor”

Myrto SkouroupathiGüney Kıbrıs sözcüsü Myrto Skouroupathi ise konuşmasına enerji açısından izole bir ada olan Kıbrıs için fosil gazının, teorik olarak daha kirletici ağır petrol ithalatına olan bağımlılıktan kurtulmanın ve böylece aynı zamanda emisyonları azaltmanın bir yolu olarak sunulduğunu söyleyerek başladı. Skouroupathi, bunun doğru olmadığını söylüyor: “Oysa fosil gazı, teorik olarak daha kirletici çünkü hükümetler çok rahatlıkla fosil gazı emisyonlarını yalnızca yanma sırasında hesaplamayı seçiyorlar. Gerçekte gazın yüzde 5’inden fazlası çıkarma ve nakliye sırasında sızabilir. Sızan metal elbette CO2’den çok daha güçlü bir sera gazıdır. Bu nedenle yaşam döngüsü boyunca doğalgaz herhangi bir çevresel fayda sağlamaz.” Doğu Akdeniz’in küresel ortalamadan çok daha yoğun etkileri ile iklim değişikliği için bir “sıcak nokta” olduğu bilindiğini söyleyen Skouroupathi; “Aynı zamanda fosil gazı temel alan ancak aynı zamanda bilime göre, emisyon azaltımı için muhafazakar hedeflere dahi ulaşamayan 2030 İklim Planı’nı onaylıyor ve teşvik ediyor. İklim değişikliğinin yanı sıra Kıbrıs’ta fosil gaz çıkarılması doğal çevreyi büyük tehlikeye atıyor” diyor. 

“Akdeniz’in Tüm Deniz Ekosistemi Onarılmaz Şekilde Zarar Görebilir”

Skouroupathi projenin spesifik olarak Kıbrıs’a vereceği zararlara da değindi: “Ana çıkarma parselleri, Eratosthenis deniz dağı ile aynı bölgede yer almaktadır. Bu, bir Balıkçılık Sınırlandırılmış Alanı’dır. Akdeniz önemine sahip özel Olarak Korunan Alanlar (SPAMI) listesi için önceliklidir. Tabii ki Stratejik Çevre Değerlendirmesi eksik olduğundan kamuoyu görüşü alınmadan yapıldığından ve tek amacı maden çıkarma izinlerinin hızlıca onaylanması olduğu için çıkarmanın gerçek etkilerini bilemeyiz. Yapılan Çevresel Etki Değerlendirmelerinin hiçbiri, ulusal güvenlik bahanesi ile kamuya açıklanmamaktadır. Çevresel etkilerin bu şekilde gizlenmesi Aarhus Sözleşmesi’ne göre uluslararası olarak korunan bilgiye erişim hakkına aykırıdır. Fosil gazı için tüm arazi altyapısının halihazırda çevre açısından yüklü Vasilikos bölgesinde inşa edileceğini belirtmek önemlidir. Enerji merkezi günümüzde yerlerinden edilmiş Kıbrıslı Rumların yaşadığı, tarihsel olarak Kıbrıslı Türk bir köy olan Mari’nin yanına yerleştirilecek ve bu karar, çevresel açıdan ırkçı uygulamalara çok benziyor. Son olarak, adanın turizm ve balıkçılığa bağımlı olan binlerce sakininin geçim kaynağı, potansiyel bir kaza nedeniyle sürekli tehdit altındadır ve bu aynı zamanda Akdeniz’in tüm deniz ekosistemine onarılmaz şekilde zarar verebilir.” Skouroupathi sözlerini hidrokarbonların çıkarılmasının olumsuz etkilerinin, adadaki tüm sakinlerin çevreye ve yaşam kalitelerine olası faydalarından daha ağır bastığı vurgusuyla son verdi. 

İlgili Yazılar

Tüm Haberler