Beyrut Limanı’ndaki Toz Bulutları Henüz Dağılmadı…

08 Ağustos 2020
Lübnan’ın Beyrut limanında yaşanan patlamanın toz bulutları henüz dağılmış değil… 4 Ağustos’ta medyada gelen ve en az 157 kişinin ölümüne ve 5 binden fazla kişinin yaralanmasına neden olan patlamanın sorumlusu infilak eden 2 bin 750 ton amonyum nitrat mı? Yoksa altı yıldır bu tehlikeli maddeyi liman depolalarında tutan yetkililer mi?” Lübnan Başbakanı Hasan Diyab, Beyrut Limanı’ndaki patlamayla ilgili sorumluların en kısa zamanda yargılanacağını açıklamış ve tahkikatın başladığını duyurmuşken; sosyal medyada bir yandan limana İsrail’in saldırı düzenlemiş olduğuna ilişkin iddialar da gündemde… Lübnan medyası içe dönük eleştirilerle; "Facia", "Beceriksiz Yönetim", "Beyrut, kan ve yıkım" gibi manşetler atsa da; henüz bir komplo teorisi olarak gündemde olan “patlamada İsrail parmağı” iddiaları ise tartışılmaya devam ediyor.

beyrut limanı patlamasıPatlamanın arka planının merkezinde mürettebatının maaşını ödeyemeyen bir Rus işadamına ait MV Rhosus adlı gemi yer almakta. 2013’te Mozambik’te bir madende kullanılmak üzere 2750 tonluk amonyum nitrat ile güzergâhında olmamasına rağmen Lübnan’a uğrayan gemi; ciddi işletme ihlalleri, liman ücretlerinin ödenmemesi ve mürettebatın şikâyetleri nedeniyle Beyrut’a gelir gelmez yetkililerce alıkonuldu. Bu nedenle gemi 2013 tarihinden beri bir daha sefere çıkamadı. 2014 yılında ise gemideki kimyasal olan amonyum nitrat mahkeme kararıyla gemiden indirildi ve limandaki bir hangara taşındı. Kötü koşullarda muhafaza edilince infilak etme riski olan amonyum nitrat altı yıl boyunca bu hangarda bekletilmekteydi. Bu nedenle Lübnan’daki liman müdürü söz konusu kimyasal maddenin tahliyesi için mücadele etmekteydi. Fakat maddenin imhası Lübnan’daki ağır bürokrasi nedeniyle başarılamadı.

beyrut liman patlamasıLimanda altı yıldır bekletilen 2750 tonluk amonyum nitrat 4 Ağustos 2020 tarihinde Beyrut limanında meydana gelen patlamalar sonucunda infilak etti. Patlama yaklaşık 5 km çapında alanda uzun süren savaşlarınkiyle kıyaslanabilecek bir yıkım bıraktı. Öyle ki Kıbrıs adasından bile duyulan patlama 2015’te Çin’de yaşanan Tianjin patlamasından neredeyse 5 kat daha büyüktü. Patlama sonrasında 10-15 milyar dolar değerinde hasar oluştu ve yaklaşık 300.000 kişi evsiz kaldı.

beyrut liman patlamasıPatlama sonrası gerçekleştirilen röportajda görgü tanıklarından Beyrutlu Eli Zakari’ye göre patlama bir katliam gibiydi. Bütün camlar kırılmıştı. İnsanlar çığlık atmaktaydı ve her yer kan içindeydi. Patlama bir tsunami, bir başka Hiroşima gibiydi. 2006 yılında Lübnan’daki savaşa şahit olan Lübnanlı yönetmen Philippe Aractingi’ye göre ise limandaki patlamanın tahribatı 30 günlük savaşınkine denkti. Lübnan’da bu kadar kısa süre içinde böyle büyük bir yıkım şimdiye dek görülmemişti.

Sabotaj İddiaları Ne Söylüyor?

4 Ağustos’ta Lübnan’ın Beyrut limanında gerçekleşen patlama sonrasına, ortaya çıkan görüntünün bir “nükleer bomba” saldırısı olduğuna ilişkin iddialar sosyal medyada yayılmaktaydı. Oysa uzmanlara göre bir nükleer patlamada kör edici bir beyaz parıltıyı ve insanları ciddi şekilde yakacak bir ısı dalgasını da beraberinde getirmesi gerektiği ifade edilmekte. Bunun yanında patlama sonrası gözlemlenen mantar bulutlarının da sadece nükleer bombalara ait olmadığının da altı çiziliyor.

Sabotaj iddialarının altında İsrail’in Lübnan’daki füze deposuna silahlı saldırı gerçekleştirdiği yer almakta. Oysa hem Lübnan’daki hem de İsrail’deki yetkililer İsrail’in olaylarla ilgili olduğu yönündeki iddiaları red ediyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Ashkenazi N12 televizyonuna verdiği röportajda İsrail’in hadise ile bir ilgisinin olmadığını kaydediyor. Bunun yanında patlamada bir füze saldırısı olduğuna ilişkin bulgu ise henüz söz konusu değil. Sosyal medyada yayımlanan birçok görselin ve ifadenin ise dezenformasyon için bağlamından çıkarılarak paylaşıldığı gözlemlenmekte.

Times of Israel’in haberine göre ise iki ülke arasında süregelen çatışmalara rağmen olayın gecesinde İsrailli görevliler ve hastaneler, Lübnan’daki yaralılar için yardım göndermeyi teklif etti. Bununla birlikte olayın ihmalden kaynaklanan bir kaza sonucu mu yoksa bir sabotaj mı olduğu henüz belirsizliğini korumakta.

Lübnan’a İnsani Yardım Akını

Patlama haberinin hemen ardından başta Arap ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok coğrafyasından Lübnan’a yardım gönderilmeye başlandı. Tunus yönetimi gıda ve ilaç paketleriyle dolu 2 askeri uçağı Lübnan’a ulaştırdı. Katar saldırının hemen ardından gönderdiği 2 sahra hastanesinin yanında Perşembe günü de insani yardım ürünleri yüklü 4 uçak dolusu malzeme gönderdi. Mısır ise 2 uçak dolusu yardım malzemesi gönderirken; Birleşik Arap Emirlikleri 30 ton yardım malzemesini hava yoluyla Lübnan’a ulaştırdı.

Bilindiği üzere insani yardım alanında dünyanın en önde gelen ülkesi konumunda Türkiye yer almakta. Öyle ki Türkiye 2010 yılının ardından defalarca kişi başına düşen gelir bazında ABD ve İngiltere’yi geride bırakarak “en cömert” ülke seçildi. Türkiye de patlama sonrasında askeri kargo uçakları, AFAD ve Türk Kızılayı eliyle bölgeye yardımlarını ulaştırdı.  Bunun yanında Türkiye’nin önde gelen insani yardım kuruluşu İHH ise Lübnan’daki partner ekibi ile yardım çalışmalarını yürütmeye devam ediyor.

Fehim Taştekin: Patlama ile ilgili birinci siyasi muhatap ve sorumlu Hariri’dir

Patlamada İhmal Kimin?

Patlama ile ilgili bir yandan sosyal medyada komplo teorileri dolanırken, öte yandan Lübnan kamuoyunda hükümete yönelik eleştiriler hâkim. BBC Türkçe’ye röportaj veren Fehim Taştekin’e göre,  “Son derece karmaşık bir coğrafya olan Lübnan için elbette ki bütün senaryoların masaya konulması gerekiyor. Fakat patlamanın İsrail tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin Hizbullah kanadından da henüz bir açıklama yapılmadı. Patlamanın nedeniyle ilgili yürütülen soruşturmalarda Hizbullah’ın limanı kullanması üzerine bağlantılar kurulmaya çalışılmaktayken, burada 2016 ile 2020 yılları arasında Lübnan’ın başbakanı konumunda olan ve limandaki tehlikeye ilişkin uyarı raporlarını göz ardı eden Saad Hariri’nin sorumluluğunun altını çizmekte fayda var. Bu noktada birinci siyasi muhatap ve sorumlu Hariri’dir.”

Lübnan’daki iç siyasi çarpıklığın limana da yansımalarının net olarak görüldüğünü vurgulayan Taştekin, patlamayı her türlü yolsuzluk, rüşvet ve rant çarkının içinde olan partilerin ve de kimsenin kimseyi soruşturamadığı sistemin bir infilakı olarak betimlemekte. Taştekin’e göre etkin bir soruşturma yürütülememesinin ve 2013 yılında alıkonulan geminin kimyasalının etkin bir şekilde ülkeden tahliye edilememesinin kaynağında sistemdeki bölüşme ve ayrışma mantığı yer almakta. Siyasette olduğu gibi aslında bürokrasi de partiler arasında bölünmüş durumda ve herhangi bir kişiyle ilgili soruşturma talep edildiğinde; farklı mezhep, din ya da gruplar arasında eski çatışmalar yeniden gündeme gelebilirken, durum ise mezhepçi saik olarak adlandırılan anksiyeteleri harekete geçirmekte.

 Kaynaklar

“Beyrut’ta patlama: Sabotaj ihtimali var mı? Lübnan’da değişim mümkün mü?” BBC Türkçe, 7 Ağustos 2020.

“’It was a massacre.’ Hear witnesses describe deadly Beirut blast”, CNN International, August 6, 2020.

Marianna Spring, “Beirut explosion: How conspiracy theories spread on social media” BBC News, 5 August 2020.

McKenzie Sadeghi, “No evidence Beirut blast was an Israeli attack” USA Today, August 6, 2020.

İlgili Yazılar

Tüm Haberler