Üniversite Öğrencileri Ve Yerel Halk Arasında Bir Köprü: Mahalle Derneği

Rumelihisarüstü, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine ve 50’lerin sonlarından beri kırdan kente göçmüş Anadolu halkına ev sahipliği yapan bir mahalle. Bu kozmopolit mahallede, çeşitli hayat tarzını benimseyen öğrenciler ve on yıllar içerisinde bir mahalle kültürü benimsemiş mahalle halkı beraber yaşıyorlar. 

Daha önce hemşehri dernekleri dosyası kapsamında görüştüğümüz Rumelihisarı Mahallesi Güzelleştirme, Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği başkanı Yakup Kaya ve başkan yardımcısı Dursun Deliboran öğrenciler ve yerliler arasındaki ilişki hakkındaki gözlemlerini paylaştı. Kuşak ve kültür farklılığın yarattığı problemleri mahalleli dayanışmasıyla aştıklarını düşünen Kaya ve Deliboran, mahalle derneğinin bunda önemli katkısı olduğuna inanıyor.

Hisarüstü çok özgün bir mahalle. Boğaziçi Üniversitesi gibi eski, İstanbul’un en güzel yerlerinden birine kurulmuş bu üniversitenin çevresine kurulmuş, bu yüzden de mahalleliyle öğrencinin bir arada yaşadığı bir mahalle. Çeşitli şehirlerden gelen öğrencilerle beraber yaşamak mahallenin yapısını değiştiriyor olmalı. Siz bu değişiklikleri nasıl tanımlarsınız? Öğrenciler ve mahalleli arasındaki iletişim hakkında ne söylemek istersiniz?

Yakup Kaya: Kesinlikle değiştiriyor. Şöyle diyebilirim, biz burada gecekondularda büyüdüğümüz zamanlar Boğaziçili öğrenciler evlerimizde, kira ödemeden oturuyorlardı. Arkadaş gibiyidik onlarla. Top oynardık, mesela Rumelihisarı futbol takımındaki oyuncuların yarısı öğrenciydi. Günümüzdeyse mahallelinin öğrenciyle ilişkileri zayıf. Ticari bir kazanç aracı olarak bakıyorlar öğrenciye. Ben buna tamamen karşıyım. Geçmişte de öğrenciler ve öğretim görevlileriyle bir araya gelip bu konu hakkında toplantı yaptık, fakat ne yazık ki buradaki ev sahiplerinin çoğu Almanya’da. Emlakçıya teslim ediyorlar evlerini, emlakçılar da bir daire en fazla 4 öğrenci alabilecekken 5-6 öğrenciye vermeyi tercih ediyor ki kirayı yükseltebilsin. Aslında bu mahallenin bu kadar pahalı olmaması gerekir. Benim de evimde oturan öğrenciler var. 1000 lira kira alıyorum. Bana diyorlar ki “Çıkar onu 2 bin lira verecek olanı getir” Olmaz yakışmaz. Benim de öğrenci evladım var. 

Dursun Deliboran: Burada oturan öğrencilerle iyi geçinmek isteriz çünkü benim de üç tane evladım var. İki kızım da bir oğlum da farklı şehirlerde üniversite okuyor. Biz de buralara başka yerlerden geldik, taşındık. Çocuklarımıza nasıl muamele ediyorsak burada yaşayan öğrencilere de öyle muamele etmeye çalışıyoruz. O yüzden pek sorun yaşanmaz bu mahallede. Belki öğrenciler arasında farklı düşünenler çıkabilir ama şimdiye kadar ciddi bir sorun yaşanmadı. 

Kaya: Aslında öğrenciler derneklerle iletişime geçse, biz emlakçılarla da konuşabilir fakat ev sahiplerinden kaynaklanıyor bu sorun. Ha gider ev sahipleriyle de konuşup yardımcı olmaya çalışırız. Bu mahallede kolay kolay olay olmaz. Mahallenin yerlilerini tanıyorum ben. Öğrenciler de kültürlü insanlar. Mahalleliye bir zararları dokunacağını sanmam. Ufak tefek şeyler olduğunda da dernek olarak haberimiz olsun diyoruz, gerekirse önlem alırız, yapılması gerekene bakarız. 

Fakat dışarıdan gelenlerin de mahalleyi karıştırmalarını istemiyoruz. Gelecek olan kişi bizim şartlarımıza uysun. 

Bahsettiğiniz şartlar nedir?

Kaya: Mesela Doğa Park var mahallemizde. Onun altında, direkt manzaraya bakan yerde sürekli bir olay çıkabiliyor. Esrar içen, alkol alıp çevresine sataşan… Her gün telefon açıp polise haber veriyoruz. Mahalledeki insanlar oraya gidemiyor. Belediye yıllardır orada bir şey yapmak istiyor ama yapmadı hala. Dışarıdan gelen insanların çıkardığı kavgada bıçaklama olayı oldu. Daha birkaç hafta önce parkta piknik yapıldı mahallecek. Bütün mahalle yığıldı oraya ama tek bir kavga çıkmadı. Fakat dışarıdan gelen insanlar alkol alıp birbirlerine giriyorlar. Her akşam zabıta, polis aranır mı ya? Her akşam arıyoruz. Diğer yandan öğrenciler, bana göre, mahalleyle uyumlu görünüyorlar. Öğrencilerden memnunuz, bize uyum sağladılar. Biz de onlara uyum sağladık.

Fakat öğrenciler dediğimiz kalabalık çok kozmopolit, ayrıca kuşak farklılıkları da var. Mahallelilerin öğrencilerden yana hiç şikayetleri, sitemleri yok mu?

Kaya: Çok şey yok. Gürültü patırtı olabiliyor bazen, o da geçiçi sorun. Benim de oğlum başka şehirde üniversite okuyor. Ben de vaktinde okuduğum halde kendisiyle kuşak çatışması, kültür çatışması yaşayabiliyorum bazen. 

Ev sahibi şuna bakar, kira düzgün yatıyor mu yatmıyor mu? Gözlemlediğim zaman, ev sahiplerinin öğrencilerle uyumlu olduğunu görebiliyorum. Ben de evimde kalan öğrencilerle arkadaş gibiyim.

Deliboran: Boğaziçili öğrencilerin en büyük şansı; buranın yerlileri olan bizlerin, bizden önce babalarımızın Anadolu değerlerini disiplinli bir şekilde yaşatmış olmaları. Buradaki öğrencilere de o değerle baktığımız için çatışma yaşanmıyor.

Kaya: Benim memleketimde, Gümüşhane’de, okuyan öğrencilerden duyuyorum; yöre halkından şikayetciler. Yöre halkının bağnaz olduğunu, bu öğrencilere bakış açılarının olumsuz olduğunu söylüyorlar. Gümüşhane’deki insanlar kalıplara bağlı yaşadıkları için gençleri anlayamıyorlar. Yöre halkı geri kalmış, kendilerini yetiştirememişler. 

Deliboran: Biraz da gençlerin üniversite hayatını daha özgür yaşamak istemelerini garipsiyorlar.

Kaya: Biz öyle düşünmüyoruz, hayatlarını yaşıyor öğrenciler. Benim evimde kalan öğrencilerden yana hiç şikayetim yok. Hanım sarma yapıyor, onlara da bir tabak veriyoruz. Köyden fındık getiriyorum, onların da payını ayırıyorum.

Deliboran: Biz burada öğrencilere “senin başın niye açık, niye kapalı, niye öyle giyiniyorsun?” gibi sorular sormayız.

Burası pahalı bir yer. Pazar, market, mağaza… Her şey daha pahalı. Sizce neden? Bunda öğrencilerin mi payı var? Örneğin ben bir mahalleliden şunu duydum, “Burası kendi halinde bir gecekondu mahallesiydi ama öğrenciler geldi, her şey pahalılandı. Artık biz de bir şey alamıyoruz.” Bu doğru mu?

Deliboran: Evet öğrenciyle biraz bağlantısı var. Burada cumartesi günü pazar kuruluyor. O gün gittim dolaştım, domatesi üç liraya veriyorlardı. Pahalı buldum, almadım. Pazar günü Armutlu’daki pazara gittim, domates yarı fiyatına. Aynı pazarcıyı orada gördüm. Dedim ki “Hisarüstü’nde üç liraya veriyordun, burada niye yarı fiyatına?” “Abi semtine göre fiyatlar değişiyor” dedi. 

Kaya: Buradaki yerlilerin çoğu emekli. Biz de şikayetçiyiz bundan. Zengin bir aile değiliz. Yerliler artık Armutlu’daki pazara gidiyor. Buradaki pazara ise Bebek’ten, Etiler’den geliyorlar. Yani pazarın zengin alıcısı var zaten, öğrencilerin öyle çok büyük bir etkisi yok. Biz bu soruna çözüm bulmak için öğrencilerle beraber toplantı yaptık. Bizden de, onlardan da kaynaklanmadığı konusunda uzlaştık. Biz de çok anlam veremiyoruz.

Öğrencilerden yana pek bir şikayetiniz olmadığını söylüyorsunuz. Kendim de bir öğrenci olarak, öğrencilerin çok şikayetçi olduklarını söyleyebilirim. “Çok bakımsız evler yüksek kiralara veriliyor.”, “Evde hiçbir tadilat yapılmıyor. Ev sahibi şikayet edince ‘istersen çık evden, evin en az 10 alıcısı var’ diyor” gibi şikayetler… Özetleyecek olursam öğrenci şöyle düşünüyor, “Biz ev sahiplerine mecburuz, ev sahipleri de bizden geçiniyorlar. Eve de hiç bakım yapmıyorlar.” Bunlar hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Kaya: Benim bildiğim çoğu ev sahibi emlakçıya verdi evini. Çok fazla iletişimleri de yok. Arada emlakçı olunda öğrenci, ev sahibine sesini duyuramıyor. Tamam dediğiniz doğru, tadilat vesaire yapılmıyor ama mesela bundan önce evimde kalan öğrenciler çıktıkları zaman alt kata gittim. Evimi mahvetmişler. 5 bin lira zararım var. Bu zararı kim yaptı diye soruyorum, odada ondan önce kalanlar yapmış öyle diyor. “Ama onlar senin arkadaşın, sorumluluk sizde. Şimdi kim karşılayacak bu zararı?” diyorum. Cevap veremiyor. Bir tane İngilizce öğretmenliği okuyan çocuk, odanın duvarların haç yapmış ya. “Buna nasıl izin verdin?” diye soruyorum, cevap veremiyor. Beyaz duvarın üzerine kırmızı, mavi, bordo haçlar yapmış çocuk. 

Deliboran: Şimdi burada hata nerede? Hisarüstü’nün yerlisinde mi hata, öğrencilerde mi yoksa sistemde mi? Buraya bir üniversite kurulmuş. Devletin görevi öğrencilerin kalacağı yurtları inşa etmek. Eğer yurt olsaydı evlerde oturan öğrenciler yurtları tercih ederdi. O zaman da kiralar yükselmezdi bu şekilde. Buradaki sorun sistemde. Tabii ki ev sahiplerinin de biraz Yakup başkanımız gibi vicdanlı davranması lazım ama öyle davranmayanlar da var. 

Kaya: Burada kiraların 1000-1500 lirayı geçmemesi lazım ama ev sahipleri bakıyor, “O aynı benimki gibi evi 3 bin liraya kiraya vermiş, ben de o kadara vereceğim” diyor. Yükseliyor bu şekilde. Geçen bir ev gördüm mahallede. Tadilatsız, dökülüyor ev. Adam 3 bin 400 liraya kiraya veriyor. “Nasıl olsa gelecek olan öğrenci mahvedecek burayı, tadilata gerek yok” diye düşünüyor. 

Bu röportajı Boğaziçili öğrenciler de okuyacak diye umuyorum. Buradan kendilerine söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Kaya: Gelsinler derneğimizle iletişime geçsinler. Biz her konuda elimizden gelen yardımı yaparız. Daha önce toplantı yaptığımız öğrencilere kartlarımı veriyorum, çeşitli konularda yardım istedikleri oldu. Elimizden geleni yaptık, yaparız da. Yeter ki bizimle iletişim kursunlar.