Yeni Nafaka Düzenlemesi Ekonomik Krizin Faturasını Kadınlara Kesmek İsteyenlere Yarıyor

‘Nafaka Hikayesi'yle platformun çıkış öyküsünü ve nafaka meselesiyle ilgili kamuoyuna farklı aktarılan bilgileri konuştuk. Platforma göre, yeni nafaka düzenlemesi, 'ekonomik krizin faturasını kadınlara kesmek isteyenlere yarıyor.'

Bu platformu kurmaya neden ihtiyaç duydunuz?

Bir süredir, kendini nafaka mağduru olarak tanıtan bazı grup ve oluşumlar kadınların yoksulluk nafakası hakkına, “1 gün evli kaldı ömür boyu nafaka ödemek zorunda kaldı” gibi asılsız hikayeler üzerinden saldırıyor. Son 1 yıldır, erkeklerin nafaka üzerinden mağdur edildiğini iddia eden bu tür oluşumlar yasanın değiştirilmesi için kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar.  Hükümetin de bu talepleri karşılıksız bırakmayacağına dair açıklamalar yaptığına tanık oluyoruz. Oysa nafaka alan, alma hakkından farklı nedenlerle vazgeçen, nafaka almaya hak kazandığı halde tahsil edemeyen kadınların da sözleri var, onların da hikayelerinin duyulması ihtiyacı vardı. Nafaka hikayesi hesapları bu ihtiyaçtan doğdu.  

Aslında Medeni Kanun’un 175. Maddesinde düzenlenen süresiz yoksulluk nafakası hakkı cinsiyetsiz bir maddedir, yani boşanma durumunda yoksulluğa düşecek tarafın cinsiyetini belirtmez. Kadın varlıklı, erkek yoksul ise yine yoksulluk nafakası talep edilebilir ve erkeğe de bağlanabilir. Ancak Türkiye’de yoksulluk nafakasının genellikle kadınlara bağlanıyor olması toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonucudur. 

Türkiye’de kadınların istihdama katılımı %29, Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde dünya sıralamasında 144 devlet arasında 130. sırada. Türkiye’de kadınların çocuklarını bırakabilecekleri ücretsiz, kaliteli kreşler neredeyse yok denecek kadar az. Örneğin, 2008’de 497 olan kamu kreşi sayısının 2016’da 56’ya düştüğünü görüyoruz, kreşlerin Sayıştay tarafından “kamu zararı” olarak görülüp, kapatıldığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi örneği var mesela. Hal böyle olunca, yoksulluk nafakası süreyle ve birtakım kriterlerle sınırlandırılsın demek kadınları ekonomik olarak daha da güçsüzleştirmek anlamına geliyor. Kadınlar evlensin, çocuk doğursun, evde çocuk ve ailenin bakımını yapsın diyen zihniyet, mevzu boşanma ve nafaka olunca, kadınlar gitsin çalışsın diyor. Biraz bunları kamuoyuna göstermek amacımız. Burada esas hasar gören kadınlar, nafaka konusunda bir mağduriyet varsa nafaka tahsilatları konusunda yaşanıyor mesela. Bağlanan nafakalar 200 lira gibi cüzi rakamlar ve erkekler bu rakamları ödememek için bin dereden su getiriyor, çoğu kadın nafakayı tahsil edemiyor. Zaten çoğu kadın, şiddet gördüğü evlilik sırf bitsin diye hiçbir ekonomik geliri olmamasına rağmen nafaka bile talep etmiyor. 

Toplumda nafakaya ilişkin algının nasıl olduğunu düşünüyor, gözlemliyorsunuz? 

Bir önceki soruyla bağlantılı olarak şunu söylemek gerek, Medeni Kanun’un 175. Maddesi süresiz yoksulluk nafakasının bağlanma koşullarını tarif ederken, 176. Maddesi ise hangi durumlarda kaldırılabileceğini söyler. Yani süresiz yoksulluk nafakası, “mağdur” olduğunu iddia edenlerin yaratmaya çalıştığı algının aksine, kadının çalışması, evlenmesi, yoksulluk durumunun değişmesi gibi durumlarda kaldırılabilir. Burada kadınların nafaka hakkıyla ilgili inanılmaz bir çarpıtma olduğunu ve  toplumda bu yanlış algıyı yaratmaya çalıştıklarını görüyoruz. Kadınların nafaka hakkına karşı çıkan bu grupların söylemlerine baktığımızda sadece nafaka hakkına değil, kadınların boşanma hakkı, miras, mal rejimi gibi ekonomik haklarına olduğu gibi kadınları şiddetten koruyan 6284 sayılı yasaya ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne de karşılar. Geçen gün bir kadının şiddetten korunmak için sığınma evine giderken aile fertleri tarafından otobüsten zorla indirilip, yerlerde sürüklenerek alıkonulduğuna şahit olduk. Türkiye’de günde en az 3 kadın öldürülüyor. Hal böyleyken, devlet bunlarla ilgili herhangi bir adım atmıyorken, süresiz nafakanın kısıtlanması yönündeki girişimlerin neyi amaçladığı açıktır.

Mevcut nafaka düzenlemesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce düzenleme bu haliyle yeterli midir?

Biz, kadın haklarını güvence altına alan yasaların hiçbir şekilde değiştirilmemesi gerektiğinidüşünüyoruz. Türkiye’deki yasalar kadın hakları bakımından şu anda yeterlidir. Ancak yasaların uygulanması konusunda çok büyük eksiklikler var. Öncelikle uygulamadaki eksikliklerin giderilmesi yönünde devletin adım atması gerektiğini düşünüyoruz. Yapılması gereken toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak politikaların oluşturulmasıdır. Toplumsal cinsiyet kavramına karşı olduğunu, kadınlarla erkeklerin yaradılışlarından ötürü eşit olmadığını söyleyen, kadını sadece aile içerisinde tarif eden bir anlayışın yapacağı yasal düzenlemelerin kadın haklarını koruyan bir perspektiften yapılmayacağını çok iyi biliyoruz. Süresiz yoksulluk nafakasını düzenleyen Medeni Kanun’un 175. Maddesinin kesinlikle değiştirilmemesi gerekmektedir. Bunun yerine kadınlar ekonomik olarak nasıl sorun yaşıyorlar, kadınların istihdama katılımı nasıl artırılabilir, kadına yönelik şiddet nasıl önlenir, kadınlar toplumsal hayata katılabiliyor mu, katılamıyorlarsa sebepleri neler? Kadınlar boşanmak istedikleri için ne tür şiddet biçimlerine maruz bırakılıyorlar ya da nafaka hakkını kullanabiliyorlar mı, bu konulara bakılması gerekmektedir.

Daha ideal bir nafaka düzenlemesi nasıl olabilirdi?

Bir önceki soruda belirttiğimiz gibi, yoksulluk nafakası ile ilgili yasa maddeleri gayet açıktır ve bir kelimesinde bile dokunulmamalıdır.  Asıl yapılması gereken, Türkiye’de kadınların ekonomik hakları başta olmak üzere genel olarak tüm haklarını iyileştirecek bütüncül bir toplumsal cinsiyet politikasının hayata geçirilmesidir. 

Yeni nafaka düzenlenmesine kimler neden ihtiyaç duyuyor?

Ekonomik krizin faturasını kadınlara kesmek isteyenler. Kadınların güçlenmesinden rahatsızlık duyan, kadınlara ikincil muamelede bulunmak isteyenler. Erkek egemen sistemden çıkarı olanlar, kadınların aile içerisinde ücretsiz işçi olmasını isteyenler, kısaca kadınların haklarına karşı olan, kadın düşmanı çevreler bu taleplerde bulunuyorlar. Belirttiğimiz gibi sadece nafaka hakkına değil, bir dizi kadın hakkına saldıra bulunduklarını görüyoruz.

Yeni nafaka düzenlemesinin meclisten geçmesi durumunda nafaka alan kadınların ve çocukların yaşamlarına etkileri nasıl olacaktır?

Nafaka düzenlemesinin meclisten geçmemesi gerektiğini tekrarlıyoruz. Türkiye’de geldiğimiz noktada yasalar değişmese de fiili durumla uygulamada hakların engellendiği durumlar söz konusu. Örneğin kürtaj yasası 2012’de iktidar tarafından değiştirilip, bu hakka erişim engellenmek istendiğinde toplumdan, özellikle de kadınlardan gelen tepkiler sonucu yasa değişikliğinden vazgeçilmişti. Bunun yerine fiili olarak tüm devlet hastaneleri kürtaj hizmeti vermeyi bıraktı. Nafaka konusunda da benzer bir yola başvurulabileceğini öngörüyor ve bu tür girişimlerden kesinlikle uzak durulması gerektiğini vurguluyoruz. Nafaka süresine hakimler karar versin gibi anlayışlardan uzak durulmalıdır, bu tür uygulamalar kadınların nafaka hakkının fiili olarak ortadan kaldırılması anlamına gelecektir.

Yakın zamanda “Nafaka Hakkına Dokunma” çağrısı metnine Türkiye’nin tanınmış kadınları imza verdi. Bu verilen imzalar hakkında ne düşünüyorsunuz; ne kadar etkili olacağını öngörüyorsunuz?

Bu mesele toplumun tüm kesimlerinden kadınları ilgilendiren bir mesele. Bu, temel bir kadın hakları meselesi. Bu sebeple tanınmış kişilerin, kadın haklarına sahip çıkmaları anlamında çok önemli bir adımdır. İmza kampanyası 100 kadınla başladı, şimdi ise toplumun her kesiminden 10.000’in üzerinde kadının desteklediği bir kampanyaya dönüştü. Metne erkeklerden de destek geliyor. Uydurma verilerle, çarpıtma hikayelerle kadınların nafaka hakkını ve tüm haklarını gasp etmek isteyenlere karşı kamuoyunun bu meseleye sahip çıktığını göstermesi açısından kampanyayı çok önemli buluyoruz. Kadın, erkek herkesi https://nafakahakkinadokunma.com/ adresinden imza kampanyasına destek olmaya çağırıyoruz.

Etiketler

İlgili Yazılar

Tüm Haberler