“Çocuk Hakları İnsan Haklarıdır”

Hrant Dink Vakfı’nın Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi çalışması kapsamında  yazılı basında çocukların temsilinin incelendiği rapor yayımlandı.

Hrant Dink Vakfı tarafından 2009 yılından bu yana yürütülmekte olan “Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi” çalışması Türkiye’de ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleye katkı sağlamayı amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda yürütülen çalışmalardan elde edilen  raporlar kamuoyu ile paylaşılıyor. Son olarak hazırlanan “Türkiye Yazılı Basınında Çocukların Temsili” raporu vakıf binasında gerçekleştirilen panelde paylaşıldı. Panelde ilk olarak çocuk hakları alanında çalışan Ezgi Koman’ın çocuk ve çocukluk kavramı, çocuk hakları, çocuğun medyaya katılımına değinmesiyle başladı. Koman, 1989’da oluşturulan Çocuk Hakları Sözleşmesi çocuk haklarını ele alan en kapsamlı sözleşme olduğunu hatırlatarak, “Çocukların en iyi biçimde yaşamalarını, onları fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal haklar bakımından özgür saygın ve sağlıklı bir şekilde kendilerini tam olarak gerçekleştirmelerini amaçlıyor. Sözleşmenin en zayıf tarafı yaptırımı olmaması. Evet devletler bu sözleşmeyi imzalıyor ama uygulamıyorlar. Çocuk hakları kavramından bahsediyoruz ama önce çocuk kim sorusunun cevabını düşünmeliyiz. Çocuk hakları diyoruz peki yetişkin haklarından farklı olan bir şeyden mi söz ediyoruz? Bazı haklar mesela oy kullanmak gibi bunlar çocuklardan neden esirgeniyor? Ekonomik olarak güçsüz olmaları, bakıma muhtaç olmaları ya da tam tersi yasal olarak mülk edinemedikleri için mi? Ve mülk edinemedikleri için mi acaba anne babalarının mülkü olarak görülüyorlar?” diye konuştu.

Türkiye’de Çocukların Medyada Temsil Oranı %4

Çocukların medyada temsilinin çocuk nüfusu oranına göre düşük olduğunu belirten Koman, “Herhangi bir konuda toplumsal algıyı oluşturan önemli mekanizmalardan bir tanesi olan medyanın böyle bir gücü varken çocuğun buralarda nasıl temsil edildiğini anlamak önemli. Medya kişiler, olaylar üzerine temsil üretiyor. Bu temsiller her zaman gerçeği dışlamıyor ama zaman zaman gerçeğin ötesinde başka bir gerçeklik kurabiliyor. Ve kurduğu bu gerçeklik hangi grup üzerinden hangi olay üzerinden temsil üretiyorsa onunla ilgili yönlendirici olabiliyor. Çocuk hakları açısından baktığımızda çocukların medyada temsili içinde bulunulan toplumun çocuklara ve çocukluk kavramına nasıl baktığını gösterirken aynı zamanda çocuğa yönelik tutumların oluşmasında da yönlendirici oluyor.” dedi. Dünyada da Türkiye’de de çocuk nüfusunun  oldukça yüksek olduğunu ifade eden Koman, “TÜİK raporlarına göre dünya nüfusunun % 30.3’ünü çocuklar oluşturuyor. Böylesi bir oran varken medyada temsilin oranı dünyada %5, Türkiye’de ise %28.7 olan çocuk nüfusunun medyada temsili %5 olarak yer almaktadır. Yer aldığı zaman da BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çocuğu algılama biçimine aykırı bir şekilde yer alıyor.” dedi.

“Çocuklar Yazılı Basında Dramatik Öğe Olarak Yer Buluyor”

Şeyma Özkan ise çocuklarla ilgili yazılı basında yer alan haberlerin ve köşe yazılarının bağlamına odaklanan rapora ilişkin bilgiler vererek konuşmasına başladı. Araştırma kapsamında 2459 haber ve köşe yazısı tarandığını belirterek, “Gazete seçkisini Haziran 2018 ulusal tirajlar listesine sadık kalarak fakat bir yandan da farklı ideolojik konumlara yakın olan gazeteler, farklı medya gruplarına ait gazetelerden birer çeşitlilik sağlamak için bu şekilde oluşturduk. Ve tarama sonucunda iki temel soru etrafında kategorilendirme yaptık. Bu kategorilendirmenin temel iki ana başlığı öncelikle çocukların hangi konular bağlamında medyada yer bulabildiği ve bulabildikleri bu yerde nasıl bir söylemle ifade ediliyor oldukları oldu. Çocukların medyada konu oldukları haber başlıkları ise şu şekilde; şiddet içerikli haberlerde çocuklar, tehlike altındaki çocuklar, eğitim kültür sanat ve spor haberleri bağlamında çocuklar. Hangi konularda çocukların temsil edildiklerinden sonra ise çocuklarla ilgili haberlerin ve köşe yazılarının nasıl sunulduğuna baktık. Çocukların yazılı basında dramatik öğe olarak yer bulduğu ve çocuklukla ilgili bir aşağılama unsurunun mevcut bulunduğunu gördük.” diye ifade etti.

“Çocukların Medyaya Katılımı Sağlanmalı”

Çocukların yazılı basında yer bulabildiği konulara değinen Özkan, “En önemli konulardan biri şiddet içerikli haberlerde çocuklar. Bu haberler genellikle taciz ve cinsel saldırı haberlerinden oluşuyor. Raporda tehlike altındaki çocuklar başlığı altında ise sokakta yaşayan ya da çalıştırılan çocukları, savaş ve çatışma ortamındaki çocukları, mülteci çocukları, bağımlılık riskiyle karşı karşıya olan çocuklarla ilgili haberleri inceledik. Mülteci çocuklar içinde bulundukları durumdan ötürü genellikle dramatik ve trajik anlatılarla yazılı basında temsil ediliyorlar. Bununla birlikte nefret söyleminin ve çocuklara yönelik bazı olumsuz yargılamaların kesiştiği haberler ve köşe yazıları örnekleri de mevcut. Ve bunlar genellikle biz ve onlar ayrımı ile hazırlanmış haberler. Eğitim, kültür, sanat ve spor haberleri bağlamında çocuklar başlığında bu haberlerde çocukları ilgilendiren meseleler çocuklara hitap etmekten ziyade aslında yetişkinlere hitap eder durumda. Bu da bize şunu gösteriyor çocukların meseleleri çocuklar tarafından değil çocukların seslerinden uzak biçimde aktarılıyor.” şeklinde konuştu. Başka bir medyanın mümkün olduğunu belirten Özkan ”Rapor itibari ile çocuk hakları odaklı bir medya çocuğun medyaya katılımının sağlanması ile mümkün olur. Çünkü bu hem medyayı dönüştürürken aslında bizi de dönüştürüyor. Çocuk bakış açısıyla üretilmiş medya ürünlerini  tükettikçe çocuklara yönelik bakış açımız değişiyor. Bunun için gazeteciler çocuklarla ilgili haber yaparken daha dikkatli davranmalılar.” dedi.

Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.