Muhammed Ahmed Faris:”Suriyelilere vatandaşlık vermenin iki taraf için de olumlu etkileri olacaktır”

20 Temmuz 2016
Son zamanlarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz” sözleriyle büyük bir tartışma başladı. Türkiye kamuoyu Suriyelilere vatandaşlık verilmesi hakkında olumlu ve olumsuz açıklamalarda bulundu. Biz de Suriyelilerin bu konuda neler düşündüğünü öğrenmek için, Sivil Sayfalar olarak Samer El Kadri, Muhammed Ahmed Faris ve S.M. ile konuştuk. Röportajlar 12 Temmuz 2016 tarihinde hazırlanmıştır.  Samer El Kadri 3 […]

Son zamanlarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriyelilere vatandaşlık vereceğiz” sözleriyle büyük bir tartışma başladı. Türkiye kamuoyu Suriyelilere vatandaşlık verilmesi hakkında olumlu ve olumsuz açıklamalarda bulundu. Biz de Suriyelilerin bu konuda neler düşündüğünü öğrenmek için, Sivil Sayfalar olarak Samer El Kadri, Muhammed Ahmed Faris ve S.M. ile konuştuk.

Röportajlar 12 Temmuz 2016 tarihinde hazırlanmıştır. 

Samer El Kadri 3 yıldır eşiyle birlikte İstanbul’da yaşıyor. Uzun zamandır çocuk kitapları basan bir yayınevi yöneten El Kadri’nin alanı grafik tasarım. Bu sene 12 Haziran’da, Fatih’te Suriyeli mülteciler için açtıkları bir kitabevi işletmeye başlayan Suriyeli editör “Başka bir yere gidebilirdim, vize alabilirdim fakat İstanbul’da kalmayı tercih ettim. İstanbul’u çok seviyorum. Atmosferini, insanlarını, havasını, mimarisini, her şeyiyle çok seviyorum.” diyor.

Samer al Kadri, the owner of Pages bookshop, a rare establishment where customers can find a range of Arabic, Turkish, French and English language books.

Geçmişte askeri havacı olan Suriyeli Muhammed Ahmed Faris uzaya giden ilk Suriyeli ve ikinci Arap. 2012’de Türkiye’ye gelen Faris, Suriyelilere vatandaşlık verilmesinde kararın yalnızca hükümete değil, aynı zamanda Türkiye halkına ait olduğunu söylüyor.

mPicture1

Yakın bir zamanda Suriye’deki ailesini ziyaret etmeyi planladığı için ismini gizli tutmak isteyen S.M. Malezya’da lisans eğitimini tamamlamış ve savaş çıkınca ülkesine gidemeyip Türkiye’ye gelmiş bir Suriyeli. İstanbul’da inşaat yapılandırma işinde olan S.M ilk fırsatta Suriye’deki ailesini yanına getirmeyi planlıyor.

“Suriyeli mülteciler çoğunlukla vatandaşlık istiyor, mültecilik statüsü isteyenler daha az”

Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Sameer El Kadri: Türkiye’de ya da başka bir ülkede vatandaşlık verilmesini mülteciler iyi karşılıyor. Sadece Türkiye’ye özel değil, başka bir ülke veriyor olsaydı, onu da kabul ederlerdi. Çoğu mülteci vatandaşlığı almak isteyecek, çünkü buna ihtiyaçları var. Ayrıca bu yapılması gereken bir şey sonuçta dünyada geçerli olan bir istediğin yere yerleşme ve orada mutlu olma hakkı ver ve bu bize verilen bir nimet değil. Bu insanların vatanlarından ayrılıp geldikleri yeri benimsemek, ev gibi hissetmek ve mutlu olabilmek için vatandaşlığa ihtiyaç var. Bir kısım Suriyeli resmi mültecilik statüsünü isteyebilirler, bu kendi seçimleri fakat nispeten daha azlar. Ben kendi adıma vatandaşlığı tercih ederim.

S.M: Türkiye hükümetinin çabalarını takdir ediyorum çünkü hiçbir komşu ülke Türkiye gibi Suriyelilerin yanında olmadı. Türkiye hükümeti ve halkı Suriyelilere karşı cömertti ve vatandaşlık vermek bu cömertliğe bir yenisini eklemek olacak. Bunları Türkiye’de yaşayani Türkiye toplumuna dahil olmuş, eğitimli bir Suriyeli olarak söylüyorum.

“Vatandaşlık alan Suriyeliler hayatları boyunca Türkiye’de kalmak zorunda değil”

Muhammed Ahmed Faris: Suriyelilere vatandaşlık verilmesi olumlu bir adım olacaktır çünkü vatandaşlık verildiği takdirde Suriyeli insanlar yaşadıkları topluma olumlu katkılarda bulunabilecekler. Ya buraya yerleşeceğiz ya da Esad’ın gitmesini bekleyeceğiz ve sonra insanlar Suriye’ye dönecek ama maalesef ikinci seçenek çok belirsiz. 5 senedir bu şekilde devam ediyoruz ve Esad gitmedi bu yüzden vatandaşlık verilmesi Suriyeliler için iyi olacaktır ve topluma katkıda bulunabileceklerdir. Suriyelilere vatandaşlık verilmesi hayat boyunca Türkiye’de kalmayı gerektirmez çünkü ileride Suriye’deki durum düzelirse birçok insan birinci ana vatanlarına dönmek ister. Dünyanın her yerinde birçok insanın çifte vatandaşlığı var ve ikinci vatandaşlığı aldıkları ülkede kalmak zorunda değiller. Örneğin, Alman vatandaşlığı olup da Türkiye’ye dönen bir sürü insan var burada. Suriyelilere vatandaşlık vermenin her iki taraf için de oldukça olumlu etkileri olacaktır. Öncelikle Suriyeliler bakımından günlük hayatta karşılaştıkları zorlukları devlet dairelerinde bir yabancı olarak çözmek yerine vatandaş olarak çözebilecekler ve kendilerini buraya ait hissedip, özgüven kazanıp, daha verimli olabilecekler toplum için. Türkiye içinse, buraya göç eden her Suriyeli işsiz ya da kalifiye olmayan işçi değildir. Aralarında binlerce doktor, mühendis, öğretmen, yüksek tahsilli insan var, sermaye sahipleri ve iş adamları var. Onların buraya olumlu katkılarda bulunacaklarını düşünüyorum. Son olarak karar tabii ki Türk hükümetinin ve halkınındır.

“Bir rejim kurulduktan ve ortalık durulduktan sonra kesinlikle Suriye’ye geri döneceğim”

Türkiye kamuoyunun mültecilere vatandaşlık verilmesi konusundaki tepkilerini, bilhassa olumsuz olanları, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Samer El Kadri: Çok fazla kötü şey söyleyenler var bu konuda ama destekleyenler de oluyor. Bu konu üzerine çok düşünmek istemiyorum ama o insanları da anlıyorum. İnsanların olumsuz tepkileri yüzünden kendimi yaşadığım yerde rahat hissetmiyorum. Sadece şunu söylemek istiyorum, ben onları yargılamıyorum onlar da Suriyeli göçmenleri yargılamasınlar. Türkiye hükümeti ve muhalefet arasında var olan gerginlikte arada kalmak istemiyoruz. Sonuçta buraya gelmeyi biz seçmedik, ülkemizde olağanüstü bir durum var, savaş var ve bu birçok devletin eliyle beslediği bir savaş. O yüzden her ne kadar istemeseler de bu konuda herkes bir sorumluluk sahibi olmak zorunda.

Vatandaşlık konusu benim için çok da önemli değil, vatandaşlık alıp almamak benim hayatımda ciddi bir farklılık yaratmayacak. Çünkü bir rejim kurulduktan ve ortalık durulduktan sonra kesinlikle Suriye’ye geri döneceğim ama beni bir yana koyalım biraz da diğer mültecileri düşünürsek her şeylerini kaybeden insanlar var. Vatandaşlığa itiraz eden ve ağır sözler sarf eden insanların biraz onların açısından bakmaları gerektiğini düşünüyorum. Onların da yeni bir yerde yeni bir hayat kurup mutlu olmaya hakları var. Özellikle de itiraz edenlerin ciddi bir kısmının önceden Avrupa ülkelerinden, örneğin Almanya’dan vatandaşlık almış ya da talep etmiş insanlar olduğunu düşünürsek. Yeni bir yerde yeni bir hayat kurmak istemişlerdi ve şu an sırada biz varız ve bizim içinde bulunduğumuz hal çok daha olağanüstü bir hal. Bizi anlamaları gerek.

S.M: Şöyle ki insanlar Suriyelileri yeteneksiz, işsiz ve cahil insanlar olarak görüyor. Bu durumdan rahatsızım. Çünkü yeterince acı çekmiş ve hayatının geri kalanını huzur içinde geçirmek isteyen iyi insanlar olduğu kadar, Suriyeli imajına zarar veren ve geldikleri yerle ilgili küçümsenen bir tablo çizen kötü insanlar da var.

Muhammed Ahmed Faris: İthamları doğru bulmuyorum çünkü Suriye halkı vatanını ve ülkesini satıp terk etmedi, onlar mecburiyetten terk etmek zorunda kaldı. Çünkü ülke rejimi diğer ülkelerden yardım alarak kendi halkına savaş açtı ve oradaki siviller ailelerini düşünerek ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Örneğin sadece Çarşamba günü 50 tane Rus hava saldırısı düzenlendi. Bu durumda ailesini düşünen bir Suriyeli ülkeyi terk etmek zorunda çünkü orada hayatını idame ettirecek tüm şartlar yok edilmiş durumda. Elektrik yok, su yok, yiyecek bulamıyor napabilir bu durumda? Fakat bu ülkesine sırtını döndüğü anlamına gelmiyor. Maalesef dünya ülkeleri bizi orada yalnız bıraktı. Savaşın başında muhaliflere 100 tane uçaksavar verilseydi kimse oradan çıkmazdı. Çünkü uçaklar geliyor, bombalıyor ve gidiyor. karşılık veremezsiniz, yapacak hiçbir şey yok. Eğer onları engelleyemiyorsam ve gerektiğinde karşılık veremiyorsam ben orada nasıl durabilirim? Türkiye’de kimlerin Suriyeliler hakkında kötü imaj çizdiğini biliyorum, bir kısmı maalesef Suriyeli muhalifler. Bu insanlar Suriye halkına zarar veren eylemlerde bulunuyor. Orada savaş başladığında komşu ülkelere, Türkiye’ye, Lübnan’a bir toplum göç etti. Belirli insanlar değil, toplumun her kesiminden insanlar dalga dalga göç ettiler. Orada inanılmaz katliam ve zor koşullardan kaçarak komşu ülkelere sığındılar. Bu toplum içinde eğitimli, kültürlü, doktor, mühendis, öğretmen insanlar var; cahil, kültürsüz, kötü insanlar da var. Son saydıklarım aslında ağırlıklı kesimi oluşturmuyorlar fakat bazı insanlar bunları vurgulayarak tüm Suriyeliler için kötü bir imaj çizmeye çalışıyorlar.

“50 senedir Suriye’de temel insani haklardan yoksun bir şekilde yaşıyoruz”

Vatandaşlık verilmesi Türk halkına bağlıdır dediniz insan hakları temelli bir karar kamuoyu vicdanına terk edilemez, evrensel hukuk kurallarına bağlı olmalıdır şeklinde görüşler var. Gerçekten halka mı bırakmalıyız?

Muhammed Ahmed Faris: Karar bu ülkenin hükümetine ve halkına ait olmalıdır, bu fikrimde ısrarcıyım. Burada insan haklarına aykırı bir şey varsa alışığız bunlara Suriye’den. 50 senedir orada temel insani haklardan yoksun bir şekilde yaşıyoruz.