Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi: Bireysel silahlanmanın artması şiddet kültürünü tırmandırır

20 Temmuz 2016
15 Temmuz darbe girişiminden sonraki günlerde TRT Haber canlı yayınında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç, darbelere karşı vatandaşın meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah alınmasının önünün açılacağını, İç İşleri Bakanı’nın bu konuyla ilgili yasal düzenleme talep edeceğini söyledi. Ruhsatlı silah alımının kolaylaştırılmasının ne gibi sonuçlar doğuracağını ve vatandaşın silah edinmek istemesinin muhtemel sebeplerini […]

15 Temmuz darbe girişiminden sonraki günlerde TRT Haber canlı yayınında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç, darbelere karşı vatandaşın meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah alınmasının önünün açılacağını, İç İşleri Bakanı’nın bu konuyla ilgili yasal düzenleme talep edeceğini söyledi. Ruhsatlı silah alımının kolaylaştırılmasının ne gibi sonuçlar doğuracağını ve vatandaşın silah edinmek istemesinin muhtemel sebeplerini Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi’ne sorduk. Merkez, devlet eliyle bireysel silahlandırılmanın artmasının şiddeti tırmandıracağını söylüyor.

“Umut Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre bireysel silahlar ‘öldürme’ amacıyla ediniliyor”

-Ruhsatlı silah alımının kolaylaştırılması ne gibi sonuçlar doğurabilir?

Yapılan araştırmalar, Türkiye’de kullanılan ruhsatsız silahların toplam silah oranının ¾’ü gibi ciddi bir oran olduğunu gösteriyor. Bu da esasında ruhsatsız silah edinmenin çok da zor olmadığını ortaya koyuyor. Ruhsat almanın kolaylaşması ile birlikte de silahlanma ve/veya şiddetin önü devlet onayıyla açılmış olacak. Her isteyen  ruhsatlı silahı kolayca alabilecek ve karşılaştığı olaylarda rahatça kullanabilecek.

Türkiye’de bireysel ve toplumsal sorunların şiddetsiz biçimde çözülmesi konusunda ne bir anlayış ve ne de bir gelenek mevcut. Silah, ortaya çıkan sorunların çözümünde sadece akla gelen ilk araç olmadığı gibi meşru bir araç da değil. Umut Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre bireysel silahlar “öldürme” amacıyla ediniliyor. Yine Vakfın verilerine göre Türkiye’de her yıl 4500 kişi bireysel silahlarla hayatını kaybediyor ki başka araştırmalar da bunların çoğunluğun kadınlar olduğunu gösteriyor. Silaha sahip olmanın kendisi doğrudan öldürme amacının varlığını ortaya koymasa da bireysel olarak silaha sahip olan kişinin, bir olasılık olarak da olsa öldürme eylemine hazır olduğu ve kendisince gerekli olduğunu düşündüğü herhangi bir durumda silahını öldürme amacıyla ateşleyebileceğine karar vermiş olması anlamına geliyor.

“Silah, karşıda ciddi bir tehlike olmaması durumunda dahi başvurulacak ilk araç olacak”

-Silah edinmek isteyen kişinin motivasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Neden silah edinmek istiyor?

Bireysel olarak silah sahibi olmak isteyen kişiler motivasyonlarını genelde “savunma” olarak ortaya koysa da silah ruhsatı verilirken savunmayı gerekli kılan “somut tehlike”nin ne olduğunun sorulmayacağı açık. Bu nedenle de silah, karşıda ciddi bir tehlike olmaması durumunda dahi “namusun korunması”, “ailenin korunması”, “erkekliğin korunması”, “bireysel iktidar alanlarının korunması”, “mülkiyetin korunması” gibi gerekçelerle başvurulacak ilk araç olacak.

Muhafazakarlığın ve otoriterliğin artmakta olduğu bu toplumsal ilişkiler yumağında korkunun da yükselmekte olduğu bir gerçeklik. Bireyler üzerinde yer aldıkları zemini kaybetmek istemiyor. Bu zemin fiziksel olabileceği gibi düşünsel/politik de olabilir. Devlet veya kendi oy verdiği iktidarı korumak da olabilir. Bireyler bu zemini kaybetmemek ve savunmak için de gerek makro ve gerekse mikro düzeyde önlemler alıyorlar. Ruhatsız/ruhsatlı silah zaten sorunları çözmek üzere başvurulan araçlardan biri iken bireylerin varoluş zeminlerini kaybetme korkusu elbette ki silahlanma arzusunu da arttıracak.

-Ülkede hüküm süren korku şiddet eğilimini arttırıyor mu?

Devlet eliyle bireysel silahlanmanın arttırlıması barışçıl bir toplumun inşasına değil şiddet kültürünün tırmanmasına yol açacağından bu sürece ilişkin ciddi biçimde kaygı duyuyoruz.

siddetsizlik