Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu: ‘Afşin-Elbistan termik santrallerle yok ediliyor’
Afşin-Elbistan’da kurulması planlanan termik santrallere karşı Elbistan kent meydanında imza toplayan Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu üyeleri kampanyanın son gününde basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, “Bugün cennet Elbistan bizlere adeta cehennem olmuştur” denildi. Sanayileşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte, çevre sorunlarının da artmaya başladığı belirtilen açıklamada, bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesinin, günümüzde insan sağlığını tehdit […]
Afşin-Elbistan’da kurulması planlanan termik santrallere karşı Elbistan kent meydanında imza toplayan Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu üyeleri kampanyanın son gününde basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, “Bugün cennet Elbistan bizlere adeta cehennem olmuştur” denildi.
Sanayileşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte, çevre sorunlarının da artmaya başladığı belirtilen açıklamada, bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesinin, günümüzde insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştığı hatırlatıldı.
Ölümlere neden olan kanser ve solunum yolu hastalıklarının çoğunun, sanayi üretim atıklarının çevre kirliliğini tetiklemesi sonucu ortaya çıktığı ifade edilen açıklamaya şöyle devam edildi:
“Uzun süre sanayi üretiminde etkin olan devletler ve büyük sermayedarlar, daha çok kazanmak, daha çok kâr etmek için üretimin insana ve çevreye verdiği zararları, görmemeye, göstermemeye ve gizlemeye çalışsala da sonunda bu zararları dünya kabul etmiştir. 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. 113 ülkenin katıldığı bu toplantıda; sürdürülebilir kalkınma, insanların yaşamlarının iyi bir düzeyde sürdürebilmeleri için gereksinim duydukları doğal kaynakları yenilenebilir biçimde, yani gelecek kuşakları da düşünerek kullanmaları kararı sonrasında, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kurulmuştur.
“5 Haziran’ı dünya çevre günü olarak ilan eden büyük devletler ve dev şirketler; üretim yaparak büyük paralar kazanmalarına, servetlerine servet katmalarına rağmen, insan yaşamına ve doğaya verdikleri zararları önlemek için masraf yapmak istememektedirler. Bu yüzden dünyada artan çevre sorunlarına karşı çevre bilinci gelişmiş, çevre kirliliğine karşı tepkiler ve mücadeleler çığ gibi büyümüştür. Bu gün dünyanın gelişmiş ülkelerinde çevre etkileri bakımından halkın talep ve itirazları dikkate alınmadan hiçbir işletme açılamamaktadır.”
Hes yapılmayan çay kalmadı
Açıklamada, Türkiye’de son yıllarda çevre bilincinin hızla geliştiği, sanayinin ve özellikle de dengesiz enerji üretimlerinin yol açtığı tahribatlara karşı her yerden itirazlar yükseldiği, Karadeniz’den, Ege’den, Akdeniz’den, Trakya’dan Anadolu’nun her köşesinden insanların artık yaşam alanlarının ve çevrelerinin yok edilmesine seyirci kalmadığı kaydedilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Yine son yıllarda Türkiye’de hayat ve doğa en çok enerji üretimiyle riske atılmaktadır. Enerji üretmek için EPDK tarafından yetki verilen birçok şirket çevreye, insana ve doğaya ne kadar zarar verdiğini göz ardı ederek; enerji üretip devlete satma işiyle uğraşmaktadır. Bu yüzden artık üzerine (orada yaşayan halkın ve doğanın durumu gözetilmeden) HES yapılmayan çay kalmamıştır.
“Elbistan da 32 yıldan bu yana, enerji üretiminin en zararlı ve en kirlisi olan kömürle enerji üretilmektedir. Bu yüzden Elbistan’da bulunan 2 adet termik santralin hayatımıza ve doğamıza verdiği zararın anlatımı bir çevre gününe sığmayacak kadar çoktur:
- 1984 yılında üretime başlayan A Termik Santralinin filtre sistemi yoktur. T.C.’nin hiçbir kanun veya mevzuatına uygun olmadan, kanuna aykırı bir şekilde çalıştırılmaktadır.
- 30 yıl olan teknik ömrü çoktan dolmuş olmasına rağmen halen devlet eliyle işletilmeye, etrafa zehir saçmaya devam etmektedir. Şimdilerde ise Devlet ömrü bitmiş bu santralı özel bir firmaya satmaya çalışmaktadır.
- Şu an meclise sunulmak için hazırlanan bir “Enerji Yasa Teklifi” ile bu firmanın A termik santralini aynı şartlarda çalıştırılması sağlanmaya çalışılmaktadır.
- 2004 yılında üretime başlayan B termik santralının kurulabilmesi için gerekli olan ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) raporu A termik Santraline filtre sistemi kurulması şartıyla verilmiş olmasına rağmen, halen uygulamaya konamamıştır.
Tarım alanlarımız ve ürünlerimiz zehirleniyor
- B termik santralinde var olduğu iddia edilen filtre sisteminin ise bozulmaktan başka bir işe yaramadığı herkes tarafından bilinmektedir. Yani B Termik Santrali de kanun ve mevzuatlara uygun çalışmamaktadır.
- Bu iki termik santralin normal kapasiteleriyle çalışması halinde, 36 milyon ton kömür yakılmakta, havaya 2.5 milyon ton karbondioksit ve 270 bin ton kükürt atılmaktadır. Bu miktarda fosil kaynaklı, kalitesiz düşük kalorili, (1100 cal/kg) linyitin % 44’ü kül, % 56’sı nem kükürt içeriği ise %2.2’dir.
- Kömürün yanması sonucu bileşimde bulunan toksik-zehirli element ve patikül maddeler; Arsenik, Kadmiyum, Kobalt, Krom, Nikel, Kurşun, Uranyum, Bakır, tarım alanlarımızı ve ürünlerimiz zehirlemektedir.
Bunların sonucunda;
- Elbistan ve çevresinin hava ölçülemeyecek boyutta kirlenmekte,
- Termik santralden kaynaklı hastalıklar, özellikle de kanser ve akciğer hastalıklarından ölümler had safhaya ulaşmakta,
- Tarım alanları yok olmakta,
- Atmosfere salınan sera gazı vesilesiyle iklim değişikliklerine yol açmakta,
- Kaynak sularımız azalmakta, kömür alanlarını susuzlaştırmak için yer altına yılda 900 milyona yakın su çekilmesi sonucu göçük, çatlak ve obruklar oluşmakta,
- Hayata ve doğaya geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlar vermektedir.”
32 yıl boyunca Elbistan halkının sessizce bu sorunlarına çözüm beklemesine rağmen, hiçbir yetkili bu acil ve hayati sorunların çözümü konusunda tek bir adım dahi atmadığı da belirtilen açıklamada cennet Elbistan’ın cehenneme döndüğü anlatıldı. Ayrıca birisi, Akbayır, Malap, Hüyücek ve Soğucak köylerini, diğeri ise Küçükyapak, Büyükyapalak, Çatova, Eldelek, Akören ve Elembey köylerini içine alan, iki santral yapımı için de ÇED süreci devam ettiği ifade edildi, “Şunu herkes iyi bilmelidir ki; bu santrallerin yapılması halinde Elbistan’da yaşamak mümkün olmayacaktır. Yine şunu herkes iyi bilmektedir ki ÇED raporlarının bu iki santral için, normal yollarla ölçümler yapılarak hazırlanması halinde çıkma imkanı yoktur” denildi.
Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu’nun talepleri:
- Özelleştirilmeye çalışılan A santralini CED mevzuatı dışına çıkarmaya çalışmayınız!
- ÇED aşamasında olan yeni santrallerin ÇED süreçlerini denetimsiz bir şekilde özel firmaların insafına bırakmayınız!
- Tarım alanlarımızı geri dönüşü olmayacak şekilde yok etmeyiniz!
- Bizi hava kirliliği ve hastalıklarla baş başa bırakmayınız!
- 32 yılda ömrünü tamamlamış, rehabilite imkanı dahi bulunmadığı bilinen A santralinin durdurunuz.
- Yeni santrallerle yalnız Elbistan değil, Afşin, Ekinözü ve Nurhak’ı da içine alan 300 bin insanın yaşam alanını elinden almayınız.
- Elbistan ve çevresindeki sulama planlarını iptal etmeyiniz.
- Sulama yapılarak tarım alanlarının veriminin artırılmasını, yerin üstünün zenginliklerden bütün Elbistanlıların faydalanmasını istiyoruz.
Kaynak: 140journos
Bizi Takip Edin