“Özel istihdam büroları virüs gibi yayılıyor”

18 Mayıs 2016
TBMM Genel Kurulu’nda, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması ve uzaktan çalışma gibi esnek çalışma modelini öngören iş kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısı kabul edildi. Yasa tasarısının çalışan kadınlar üzerindeki etkisi hakkında Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu üyelerinden Semiha Arı ile konuştuk. Semiha Arı “Bu […]

TBMM Genel Kurulunda, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması ve uzaktan çalışma gibi esnek çalışma modelini öngören iş kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısı kabul edildi. Yasa tasarısının çalışan kadınlar üzerindeki etkisi hakkında Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) Platformu üyelerinden Semiha Arı ile konuştuk. Semiha Arı Bu yasa tüm çalışanlara ve özellikle kadınlara örgütsüz, hakların iyice budandığı, belirsiz bir çalışma hayatı dayatırken işverenlere, patronlara sonsuz kolaylıklar sunuyor. diyor.

 

Özel istihdam büroları çok hızlı yayıldığı için sendikalar tarafından “virüs” olarak adlandırılıyor.

Özel istihdam bürolarının tarihçesi nedir?

“İşe aracılık” çok uzun bir geçmişe sahip, ancak kurumsallaşması kapitalist üretim süreciyle mümkün oldu. Özel istihdam bürolarının bugünkü haline kavuşmasını sağlayan süreç ise 1970’lerde başladı. Bu bürolar gerçek ya da tüzel kişilik olabiliyor. Kar amacıyla işe aracılık yapıyor, iş arayanlarla işçi arayanları eşleştiriyor. Esasında bu Türkiye için de çok yeni bir konu değil. Özel istihdam büroları zaten aracılık faaliyetinde bulunuyordu, ama geçici iş ilişkisi kurması, yani kiralık işçilik yasaktı. Mesela 2003 yılında yasada geçici iş ilişkisine yer verilmek istenmiş, ama sendikaların güçlü muhalefetiyle karşılaşılmıştı. 2009’da yine yasalaştırılmaya çalışılmış, ama yine güçlü bir muhalefet sayesinde dönemin cumhurbaşkanı tarafından veto edilmişti. Bugün yine önümüze getirildi ve Meclisten geçti. Her seferinde de Batı ülkelerinde de yaygın uygulandığı ve kadın istihdamını artırdığı söylemiyle meşru bir zemin sağlanmaya çalışıldı. Bu uygulama gerçekten de Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde oldukça yaygın. Genellikle sürekli işçinin hastalandığı, tatile gittiği ya da talep artışı gibi durumlarda başvurulan bir istihdam modeli olarak ortaya çıkıyor. Çok hızlı yayıldığı için de sendikalar tarafından “virüs” olarak adlandırılıyor.

Sizce yarı zamanlı çalışma bir kadın için ne derece “seçenek” olacak?

Şu haliyle zaten cinsiyete dayalı iş piyasası ve bakım yükümlülükleri gibi nedenlerle kadınlar için tam zamanlı ve iyi işlerin varlığından çok fazla söz edemeyiz. Biz kadınların iyi ve tam zamanlı iş olanaklarına ulaşmalarının bu kadar engellerle dolu olduğu bir ülkede yarı zamanlı çalışmanın seçenek değil zorunluluğa dönüştürülmesine karşıyız. Elbette koşullarımıza bağlı olarak yarı zamanlı işlerde çalışmayı tercih edebiliriz; ancak bundan kadınların mutlak surette esnek ve yarı zamanlı çalışmayı tercih edecekleri sonucuna varmak cinsiyetçi bir bakış açısının ürünü. Hükümet uyguladığı politikalarla esnek ve yarı zamanlı çalışma biçimini aile ve nüfus politikalarıyla örerek kadınlar için kurala dönüştürmeye çalışıyor. 2014-2023 Ulusal İstihdam Strateji Belgesi de 10. Kalkınma Planı’nda yer alan Ailenin ve Nüfusun Dinamik Yapısının Korunması Programı ve Eylem Planı da 28 Ocak’ta Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen torba yasa tasarısı da kadın istihdamını esnek çalışma bağlamında kurgulayan girişimler. Burada temel hedef ailenin güçlendirilmesi ve iş-aile yaşamının uyumlaştırılması. Yani kurmaya çalıştıkları güçlü ailede kadın ve erkek var; ama iyi ve tam zamanlı çalışma hakkından feragat etmesi, yarı zamanlı çalışması ve böylelikle aile ile iş yaşamını uyumlaştırması gerekenler kadınlar. Burada hakim cinsiyet rollerinin devlet ve sermaye eliyle tekrar nasıl onaylandığını ve pekiştirildiğini görüyoruz. Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin kurulması yönündeki çabalar da bunun bir parçası.

Yasanın temel amacı nedir?

Temel amaç, uzun zamandır yapılmaya çalışılan ama başarısızlıkla sonuçlanan bir şeyi, yani özel istihdam bürolarının iş ilişkisi kurmasının önündeki engelleri kaldırmaktı. Bu, patronların uzun zamandır istediği bir şeydi. Temel amaç kadınlar ve gençler gibi istihdamın dışında kalan gruplar için istihdam olanakları yaratmak gibi görünse de nüfusun yarısını oluşturan kadınların çalışma sorununun bu şekilde çözülmeyeceği, hatta sürekli geçici işlerde çalışarak durumunun daha da gerileyeceğini öngörmek mümkün.

 

İşçinin esas işvereni büro, “kullanıcısı” ise kiralayan firmadır. 

Hali hazırda yarı zamanlı çalışmayı talep eden kadınların oranı kaç? Yasa bu talebe karşılık sunuyor mu?

Böyle bir istatistik veri henüz yok. Daha önce de belirttik, kadınlar, öğrenciler yaşamlarının belli dönemlerinde yarı zamanlı çalışmayı isteyebilir. Ancak bu, yarı zamanlı çalışmanın kadınlardan gelen genel bir talep olduğu anlamına gelmez.

Yasa yapıcılar, özel istihdam bürolarını kreşlerin alternatifi olarak mı görüyor?

Arada böyle bir bağlantı yok. Ancak, şöyle bir durum ortaya çıkıyor ki işçiler işverenin değil, büronun işçileri olacakları için kreş hakkı söz konusu olmayacak. Zaten yasanın arkasında da kadınların yarı zamanlı çalışıp geri kalan zamanda evde bakım yükümlülüklerini yerine daha “rahat” getirebilecekleri varsayımı var. Oysa, yapılan araştırmalar gösteriyor ki, yarı zamanlı çalışmada bile kreş ihtiyacı devam ediyor.

Özel istihdam büroları aracılığıyla bulunan işler neden kiralık/geçici iş?

Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurmak, işçinin başka bir tarafa sırf kâr elde etmek için kiralamak üzere istihdam edilmesi anlamına geliyor. Burada işçinin esas işvereni büro, “kullanıcısı” ise kiralayan firmadır. “Kullanıcı” firmanın ihtiyacı bittiğinde işçi, ihtiyacı olan başka bir firma tarafından istihdam edilene kadar çalışma koşulları, süre ve çalışılacak yer gibi konular hakkında hiçbir fikri olmadan belirsizlik içinde beklemeye devam eder. Çalışanların birkaç ay bir firmada birkaç ay başka bir firmada çalışmak durumunda kaldığı, ücret ve sosyal hak kayıplarına uğrayarak belirsizliğin çok baskın olduğu bir çalışma biçiminden bahsediyoruz.

 

Türkiye’de her üç kadından sadece biri istihdama katılıyor ve kadın istihdamının yarısı kayıt dışı.

Kabul edilen yasa kadınların toplumdaki yeri hakkında bize ne söylüyor? Bu yasanın doğuracağı sonuçlar ne?

Bu yasadan bağımsız, durumun vahametini anlamak için kadınların şu anki işgücüne katılım durumuna bakmak gerekiyor. Türkiye’de her üç kadından sadece biri istihdama katılıyor ve kadın istihdamının yarısı kayıt dışı. Durum böyleyken birkaç aylık sürelerle birçok sosyal hak kaybını da beraberinde getirecek bir istihdam modelini kadınlara mucizevi bir şey olarak sunmak ancak erkek egemen iktidarın ve aynı zamanda kapitalist piyasanın mutabakatıyla dayatılacak bir şey olabilir. Kadınlar hem çok doğursun hem bütün çocuklara tek başına baksın hem de patronlar için en ucuzundan emek gücü olsun. Özel istihdam büroları emeğe ve kadınların iyi şartlarda çalışmak için verdikleri mücadeleye doğrudan bir saldırıdır. Bu uygulamanın söz konusu olduğu ülkelerde geçici çalışmanın süreklileştiğini ve kadınların aradaki ücret farkını kapatabilmek için iki üç işte birden çalışmak zorunda kaldığını görüyoruz. Dolayısıyla, bu yasa tüm çalışanlara ve özellikle kadınlara örgütsüz, hakların iyice budandığı, belirsiz bir çalışma hayatı dayatırken işverenlere, patronlara sonsuz kolaylıklar sunuyor. Kadınlar elbette çalışmaya devam edecekler; ama daha düşük ücretlerle, daha güvencesiz ve daha kötü işlerde.