STK’lardan İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tasarısına itiraz

31 Mart 2016
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanun Tasarısı, sivil topluma rağmen bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. STK’lar, sivil toplum ve kamuoyunun katılımı sağlanmadığı, birçok ayrımcılık alanını dışarıda bıraktığı ve uluslararası standartlarla çelişen hükümler içerdiği için tasarıya itiraz ediyor. Meclis Komisyonlarından çok kısa bir sürede onaylanarak Genel Kurul’a iletilen TİHEK Kanun Tasarısı, STK’ların tepkisini çekti. […]

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanun Tasarısı, sivil topluma rağmen bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. STK’lar, sivil toplum ve kamuoyunun katılımı sağlanmadığı, birçok ayrımcılık alanını dışarıda bıraktığı ve uluslararası standartlarla çelişen hükümler içerdiği için tasarıya itiraz ediyor.

Meclis Komisyonlarından çok kısa bir sürede onaylanarak Genel Kurul’a iletilen TİHEK Kanun Tasarısı, STK’ların tepkisini çekti.

TACSO Türkiye’nin İnsan Hakları Ortak Platformu’nun desteğiyle TİHEK Kanun Tasarısı konusunda 17 Şubat 2016’da Ankara’da düzenlediği diyalog toplantısında 14 STK’dan ve diğer paydaşlardan toplam 32 temsilci bir araya geldi. TİHEK Kanun Tasarının TBMM Genel Kurulu’nda görüşüleceği haberinin yaygınlaşmasından sonra, çok kısa bir süre içinde organize edilen çalıştaya davetli birçok STK, çeşitli nedenlerle katılma imkanı bulamasa da konuya verdikleri önemin altını çizdi. Katılımcı STK’lar tasarıyı ve önerdiği kapsamı kendi çalışma alanları açısından incelediler.

Çalıştayda gerçekleşen görüş alışverişi sonucunda, STK’ların ve kamuoyunun bilgisi ve katılımı olmadan hazırlanan TİHEK Kanun Tasarısı ile oluşturulması beklenen kurumun, yapısı ve olanakları nedeniyle TİHK kanunundan bile geriye düştü belirlendi. STK’lar, eşitlik ve ayrımcılıkla mücadelede tasarının birçok ayrımcılık alanını dışarıda bıraktığı için çok yetersiz olduğunun ve zaman zaman da uluslararası standartlarla çelişen hükümler içerdiğini belirttiler. Tasarı ile ortaya konan TİHEK’in, Paris İlkeleri’ne uygun olmayan yapısı ve Ulusal Önleme Mekanizması göreviyle ilgili en önemli tanımları ve referansları dışarıda bırakması nedeniyle, kurumun akredite olmasının mümkün olmadığının güçlü şekilde altı çizildi.

Katılımcı STK’lar, sivil toplumun TİHEK Kanunu ile ilgili müdahillik talebinde bulunması için bir çağrı oluşturdular.

‘TBMM’ye Sesleniyoruz!’

TBMM’ye seslenilen çağrıda, “İnsan hakları bu kanunla korunmaz! Eşitlik için, ayrımcılıkla mücadele edecek yapı bu kanunla oluşmaz” denilerek şöyle devam edildi:

“Bizler, Türkiye’de insan hakları, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik için çalışan sivil toplum örgütleri olarak, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı ile sunulan yapının ve öngörülen çerçevenin, gerekçesinde belirtilen amaç ve işlevi gerçekleştirme imkanı olmadığına dikkat çekiyoruz! İnsan Haklarının korunması, işkencenin ve kötü muamelenin önlenmesi, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik için oluşturulacak yasal çerçeve ve yapılara ilişkin yasal düzenlemelerin, bu alanlarda çalışan STÖ’lerin geniş çaplı katılımı ile TBMM Komisyonlarında yeniden ele alınması ve ayrımcılık riski altında bulunan grupların ihtiyaçlarına, Türkiye’nin yükümlülüklerine ve uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi çağrısı yapıyoruz.

tihek1

‘Bu Acele Neden: Bu Kanun Tasarısı için Hangi STÖ’lerin Katkısı Alındı? Bu Görüşlerin Ne Kadarı Hesaba Katıldı?’

“Tasarı gerekçesinde, tasarının hazırlanırken sivil toplum örgütlerinin görüşlerinin alındığı belirtiliyor. Bu referansın, TİHK’in Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kanunu Tasarı Taslağına ilişkin istişareleri işaret ettiği anlaşılmaktadır. Altı yıl boyunca sonuca ulaşmadan devam eden ve kısıtlı bir STÖ grubunun katılabildiği istişareler tamamlanmamıştır. Bunun da ötesinde, çerçeve yasa ile kuruma ilişkin düzenleme birbirinin yerini alamaz.

Türkiye’nin önde gelen insan hakları STÖ’leri, TİHK’in Paris Prensiplerine uygun olmayan kurum yapısı nedeniyle Ulusal Önleme Mekanizması olarak neden akredite olamayacağını kamuoyu ile defalarca paylaştılar. Buna rağmen Tasarı gerekçesinde daha önce STÖ’lerin aksi görüşlerine rağmen, kanun hükmünde kararnameyle TİHK’e verilen Ulusal Önleme Mekanizması görevinin TİHEK’e veriliyor olması, yine STÖ’lerin görüşlerinin yok sayıldığını ortaya koyuyor.”

tihek2

‘Uluslararası Standartların Adını Anmak Yeterli mi? TİHEK için önerilen kurum tasarımı ve işlevlerde yer verilmeyen Uluslararası Standartlar, Kanunun sadece gerekçesinde anılıyor.’

“STÖ’ler olarak Tasarıda öngörülen Kurumun Paris İlkelerinin temel unsurlarını ve bu mekanizmadan beklentileri yerine getirmekten çok uzak olduğunu ifade ediyoruz. Zira öngörülen bütçesi, iç yönetim yapısı, karar alma organı olan kurul ve üyelerin belirlenme şekli değerlendirildiğinde, bağımsızlık ve idari mali özerklikten uzak olması nedeniyle bu kurumun BM-OPCAT gereğince Ulusal Önleme Mekanizması olarak onaylanması mümkün değildir. Tasarı, insan hakları ve ayrımcılık konusunda Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerinin gerektirdiği referanslara yer vermemektedir.

“Tasarıdaki ayrımcılık tanımı ve temelleri, ayrımcılığa karşı getirdiği önlem ve tedbirler önemli ölçüde eksiktir.  İnsan hakları ihlalleri ile ilgili bireysel başvuru yapılamayacak olan, sayılan sınırlı ayrımcılık temelleri dışındaki hak taleplerini ele alamayacak olan, kamu kurumlarını kendiliğinden inceleyemeyen, kendi çalışma biçimini bile belirleyemeyen bir kurumun, kendisinden beklenen işlevi yerine getirmesi beklenemez.

tihek3

‘Tamamen bakanlar kuruluna bağlı bir yapı’

“Hâlihazırda var olan Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun güçlenmesi gereğini karşılamak için tasarlandığı iddia edilen yeni yapı, TİHK kuruluş kanununun da gerisine düşerek tamamen Bakanlar Kurulu’na bağlı bir yapı oluşturmaktadır. Önerilen kurumun karar alma organı olan Kurulun üyelerinin tamamı atama ile belirlenecek; kurulun başkan ve yardımcıları da Başbakan tarafından seçilecek, kurumun iç yönetmelikleri dahi Bakanlar Kurulu onayına tabi olacak: Böylesi bir Kurumun, Yürütme Organını insan hakları bakımından değerlendirirken bağımsız olması mümkün değildir.

tihek4

‘Bu kurum Türkiye’de kimin, hangi derdine deva olacak?’

“Biz hak temelli çalışan STÖ’ler olarak, bu tasarı ile öngörülen kurumun Türkiye’de yaşanan eşitsizlik, ayrımcılık ve insan hakları ihlallerini çöz(e)meyeceğini söylüyoruz!”

Çağrının tamamı, imzacı STK listesi ve çağrı metnini imzalamak için tıklayınız

kampanya videosu