‘Çocuklar çatışmalarda ölmesin’ diyorsanız, yapacaklarınız
“Savaş İstemiyoruz! Çocukların Ölmesini İstemiyoruz!” Girişimi, “Çatışmadan Etkilenen Çocuklar” raporuyla birlikte bir çağrı yaptı. Çocukların çatışmalarda ölmemesi, çatışmalı ortamlardan hiçbir şekilde etkilenmemesi için yerine getirilmesi gereken yükümlülükleri ilgililere hatırlatma konusunda destek istedi. Sizler de Girişim’in sıraladığı talepleri aynen veya istediğiniz biçimde ilgili kamu kurumlarıyla paylaşarak, onları Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmeye davet […]
“Savaş İstemiyoruz! Çocukların Ölmesini İstemiyoruz!” Girişimi, “Çatışmadan Etkilenen Çocuklar” raporuyla birlikte bir çağrı yaptı. Çocukların çatışmalarda ölmemesi, çatışmalı ortamlardan hiçbir şekilde etkilenmemesi için yerine getirilmesi gereken yükümlülükleri ilgililere hatırlatma konusunda destek istedi. Sizler de Girişim’in sıraladığı talepleri aynen veya istediğiniz biçimde ilgili kamu kurumlarıyla paylaşarak, onları Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmeye davet edebilirsiniz. Bu sözü birlikte söyleyerek yükseltmek için önerilerinizi girişimin Facebook grubu üzerinden paylaşabilirsiniz.
“Savaş İstemiyoruz! Çocukların Ölmesini İstemiyoruz!” Girişimi, hazırlayıp kamuoyuyla paylaştığı ve ilgili kurumlara ilettiği çağrı metninde, öncelikle Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülükleri hatırlattı.
Türkiye’de silahlı çatışmalar sivillerin de yaşadığı şehir ve ilçelerde sürerken çocukların da öldüğü ve yaralandığı belirtilen metinde, bu koşulların TC devletinin BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi 38. Maddesi ve ek protokolünden kaynaklanan yükümlülüklerin hatırlatılmasını gerektirdiği ifade edildi. Buna göre gerekenler şöyle;
· Silahlı çatışma halinde uluslararası hukukun insanî kurallarına uymak ve uyulmasını sağlamak
· 18 yaşından küçüklerin çatışmalara doğrudan katılmaması için uygun olan bütün önlemleri almak
· Silahlı çatışmadan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak amacıyla mümkün olan her türlü önlemi almak.
Çağrı metninde ayrıca Türkiye toplumunun, devletin operasyon yürütülen yerlerde sivillerin ve çocukların yaşama ve korunma hakları başta olmak üzere haklarını ve güvenliklerini teminat altına almak üzere almış olduğu tedbirler ile çatışma ortamında zarar gören, çatışmalar sırasında ebeveynlerini yitiren bütün çocukların beden ve ruh sağlığını korumak ve bundan sonraki yaşamlarında bu sürecin olumsuz etkilerini en aza indirmek için alınan tedbirleri bilmeye ihtiyacı olduğu kaydedildi. Öte yandan çocukların ölmeleri ve yaralanmalarının engellenmesi için bu tedbirlerin derhal hayata geçirilmesi gerektiği hatırlatıldı. “Aynı zamanda da gerek çatışma ortamında zarar gören gerekse bu çatışmalarda ebeveynlerini yitirerek zarar gören çocukların barış içinde yaşamaları için özel tedbirlerin alınmasına da öncelik verilmelidir. Devleti; sivillerin ve çocukların zarar görmesini engellemek için alınan tedbirleri topluma açıklamaya, çocukların ölmelerinin ve yaralanmalarının engellenmesi için silahlı çatışmaları durdurmaya ve barışçıl çözüm yollarını kullanmaya davet ediyoruz. Çocukların çatışan tarafların saldırıları sonucu veya çatışmanın neden olduğu hastaneye erişimin engellenmesi gibi sebeplerle ölmeleri, yaralanmaları çocuğun yaşam hakkına yönelen çok ağır bir saldırıdır. Bu ağır zararın yanında bu ortam çocukların eğitim, korunma, sağlık hakları başta olmak üzere birçok hakkına zarar vermektedir. Bu ağır tablo savaşın tali bir sonucu olarak kabul edilip görmezden gelinemez. Çünkü devletler silahlı çatışma ortamlarında sivilleri ve özellikle çocukları korumak ve her tür işleminde çocuğun yararına öncelik vermekle yükümlüdür. Çocuklar için yükümlülüklerimiz, silahların susturulmasını gerektirmektedir” denildi.
ÇATIŞMADAN ETKİLENEN ÇOCUKLAR RAPORU
Rapor Temmuz 2015 ve sonrasına odaklanıyor. Amacı, 26.7.2015 tarihinde Diyarbakır’da bir gösteriye müdahale eden polislerden kaçarken saklandığı binanın 7. katından düşen Beytullah Aydın’ın hayatını kaybetmesinden bugüne kadar geçen sürede hayatını kaybeden, yaralanan çocukların ve onların başına bu sonuçların gelmesine neden olan olayların görülmesini sağlamak. Aynı zamanda çocukların eğitim hakkı başta olmak üzere birçok haklarının askıya alınmasından anne babalarını kaybetmelerine kadar yaşadıkları mağduriyetlerin görünür kılınmasını hedefleniyor. Böylece, bu alanda çalışan ve bu ülkede yaşanan herkesin bu sonuca ilişkin sorumluluğunu fark etmesi ve çocukların korunması için üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmesi bekleniyor.
“Savaş İstemiyoruz! Çocukların Ölmesini İstemiyoruz!” Girişimi, raporun aşağıdaki şekillerde kullanılabileceği düşünülüyor:
· Bu talepleri aynen veya istediğiniz biçimde ilgili kamu kurumlarıyla (Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kamu Denetçiliği Kurumu, İnsan Hakları Kurumu, UNICEF, BM Çocuk Hakları Komitesi vd) paylaşarak, onları Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’den kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmeye davet edebilirsiniz.
· Bu raporu ilgili kişi ve kurumlarla paylaşarak, onların da talepte bulunmasını sağlayabilirsiniz.
· Bu sözü birlikte söyleyerek yükseltmek için yapabileceklerimize dair önerilerinizi “Savaş İstemiyoruz! Çocukları Öldürmenizi İstemiyoruz!” Facebook grubu üzerinden paylaşabilirsiniz.
Girişim, raporun öncelikle çocukların hayatlarını kaybetmelerine neden olan müdahalelerin durdurulmasına hizmet etmesini umuyor. Aynı zamanda da bu süreçte;
• Uzuvlarını kaybeden çocuklar olduğuna,
• Çatışmalarda çocukların yaşadığı mekanların havan topları, füzeler, mermiler ve bombalarla hasar gördüğüne,
• Çocukların, top, mermi, bomba vb. çatışma seslerine maruz kalarak yaşadıklarına,
• Sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde çocukların zaman zaman uzun süre yiyecek ve temiz su vb. temel ihtiyaçların karşılanmadığı ortamlarda yaşamlarını sürdürdüklerine,
• Yaralanan veya hastalanan çocukların sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk yaşadıklarına,
• Sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde okulların açılmadığına, komşu mahalleler ve ilçelerde ise çocukların çatışma seslerinden korktukları için okula gidemediklerine,
• Çocukların ebeveynlerinin, kardeşlerinin, akrabalarının öldürülmelerine tanıklık ettiklerine, bazen onların cenazeleri ile aynı ortamda yaşamak zorunda kaldıklarına,
• Çocukların gözaltına alınma, tutuklanma ve hapis cezası ile karşı karşıya kaldıklarına,
• Mensubu oldukları toplumun tarihi ve kültürel değerlerinin tahrip edilmesi, yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmaları nedeniyle çocukların kültürel bağlarının zayıflatıldığına,
• Bu süreçte çocukların görüşlerine hiçbir şekilde başvurulmadığına ve katılım haklarının tamamen yok sayıldığına,
dikkat çekmek istiyor.
44 ÇOCUK ÖLDÜRÜLDÜ, 52 ÇOCUK YARALANDI
Ve uyarıyor: “26.07.2015– 30.11.2015 tarihleri arasında Diyarbakır, Şırnak, Ağrı, İstanbul, Mardin, Van, Ankara, Hakkari ve Adana illerinde en küçüğü 3,5 aylık bebek, en büyüğü 18 yaşında olan en az 44 çocuğun hayatını kaybettiği beyan edilmektedir. Aralarından bazıları sokağa çıkma yasağı nedeniyle bir süre gömülememiş ve cenazesi evde bekletilmiştir. Aynı tarihler arasında ve aynı illerde benzer şekilde en küçüğü birkaç aylık bebek, en büyüğü 18 yaşında olan en az 52 çocuğun yaralandığı ve bu çocuklardan bazılarının uzuvlarını kaybettiği beyan edilmektedir.”
Çocukların ölüm ve yaranma sebeplerini ise şöyle sıralıyor:
• Operasyon veya çatışmalar sırasında vurularak
• Gösteriler sırasında vurularak
• Bomba patlaması sonucu
• Sivil alanlarda bulunan mühimmatın patlaması sonucu
• Hasta olup hastaneye götürülemediği için
• Sokağa çıkma yasağı sırasında parkta veya evin önünde oynarken vurularak
• Eve isabet eden kurşun veya patlayıcı ile vurularak
• Polisten kaçarken apartmandan düşerek
• Polis tarafından dövülerek
• Dur emrine uyulmaması sonucu açılan ateşte vurularak
Bizi Takip Edin