”Yalnızca İşsizler Değil Ümidini Yitirerek İş Aramaktan Vazgeçen Grup da Büyüyor”

Sizi ve platformunuzu kısaca tanıyabilir miyiz? Genç İşsizler Platformu kurucu üyelerindenim. Genç işsizliğinin sürekliliği ve bu durumun ilerleyen dönemde ciddi sosyal sorunlara yol açacağı öngörüsüyle, 2019 Ekim ayında sosyal medya tabanlı olarak bu platformu oluşturduk. Öncelikli hedeflerimiz; kamuoyunda farkındalık yaratarak genç işsizlik sorunundan etkilenen gençleri ve çözüm üretebilecek aktörleri harekete geçirmek. Genç işsizler konusunda önerileriniz ve çalışmalarınız nelerdir? Hüseyin Nail Karaaslanİlk etapta, genç işsizliğin durumunu ortaya koyan aylık raporları yayınlamaya; sosyal medya ve geleneksel medya üzerinden insanlara ulaştırmaya başladık. Bu raporlar kapsamında; genç işsizliğinin genel görünümü, üniversite mezunu olanların durumu, eğitimde bulunma oranları ve hatta iş arama süreleri gibi birçok veriyi analiz ederek kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçladık. Çalışmalarımızın sonucunda ortaya çıkan şu: iş gücü piyasasında kaybeden tarafın gençler olduğu ve bu durumun yakın gelecekte değişmeyeceği. Ekonomik büyümenin gerçekleştiği dönemlerde dahi işsizliğin yüksek seyrettiğini, kriz sürecinde daha vahim bir hal alacağını ifade ederek; gençlerin bilinçlenmesini arzuluyoruz. Bu doğrultuda problemin bireysel değil yapısal olduğunu; hem işgücü piyasası hem de izlenen ekonomi modelden kaynaklandığını; çözümün de kolektif bir çabayla gerçekleştirilebileceğini söylüyoruz.
Salgınının etkileri verilere tam anlamıyla yansımadı.
Covid-19 süreci çalışma alanınızı nasıl etkiledi? Süreçle ilgili neler söyleyeceksiniz? Salgına sebep olan virüsün kâğıt üstünde sınıf, cinsiyet, ırk farkı olmaksızın herkesi eşit derecede etkilediği söylenebilir; ancak ne yazık ki sınıf farkının yaşamı belirleyici olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Haliyle salgından etkilenenler mevcut koşullarda en fazla sosyal etkileşimde bulunanlar;yani çalışanlar veya çalışmak zorunda kalanlar olduğunu biliyoruz.  Hâlihazırda salgınının etkileri verilere tam anlamıyla yansımadı; ancak kısa çalışma ödeneğine yaklaşık 3,2 milyon çalışan için başvurulduğunu düşünürsek; durumun iyiye gitmediğini tahmin edebiliriz. Üstelik salgın öncesinde de 2018’deki kur atağıyla tetiklenen ekonomik krizin etkilerinin devam ettiği bir gerçek. Yaz aylarında üniversiteden 500 binden fazla gencin mezun olmasını bekliyoruz. Ekonomi toparlansa dahi, bu sayıdaki yeni üniversite mezununun iş bulması çok zor görünüyor. Zira 15-24 yaş arası istihdamda bulunan gençlerin sayısı 3 milyon 447 bin ve bu sayı 2014’ten bile düşük. İşsizlik sigortası başvuruları koronavirüs sürecinin de etkisiyle arttı. Sürece dair görüşleriniz nelerdir? İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin üstüne COVİD-19 salgını binince doğal olarak işsizlik sigortasına başvuru sayıları da arttı. Şubat ayında 118 bin olan başvuru sayısının Mart ve Nisan aylarında toplam 533 bine çıktığı görülüyor. Tabii ki bu rakamlara kayıt dışı çalıştırılan işçiler dahil değiller. Diğer yandan işten çıkarmanın yasaklanmasıyla birlikte ücretsiz izin ödeneği uygulaması başladı, ancak bu miktar da aylık 1 168 TL. Asgari ücretin bile insani bulunmadığı bu dönemde verilen 1 168 TL’lik miktarın da ciddi bir gelir kaybı yarattığı ve işsizlik benzeri bir durum oluşturduğu söylenebilir. Üstelik, üniversite mezunu olup niteliğinden ötürü asgari ücretin biraz daha üzerinde maaş kazananların bu durumdan daha olumsuz etkilendiğini ifade etmek gerekiyor. Son olarak; platformumuzun çalışmasına göre 12 aydan daha uzun süre iş arayan 15-34 yaş arası gençlerin sayısı son 1 yılda 239 binden 445 bine çıkmıştır. İşsizlik sigortasının sınırlı sürede sağlandığını ve özellikle gençlerin omuzlarında KYK borç yükünün olduğunu düşündüğümüzde sorunun bu boyutu da önem arz ediyor.
Fon tam anlamıyla amaca hizmet etmiyor
İşsizlik fonunda meydana gelen azalmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? İşsizlik fonunu normal şartlar altında, işten çıkarılan işçilerin hayatlarını idame ettirebilmeleri için sağlanan bir dayanışma ağı olarak düşünmek gerekiyor. Ancak; fon tam anlamıyla bu amaca hizmet etmiyor. Zira, işçi ve işverenlerin fona katkı koyma ve faydalanma rakamlarına baktığımızda net olarak işverenlerin daha avantajlı olduklarını görüyoruz. Bu şekilde en azından istihdamın korunmasını sağlamasını bekleyebiliriz; ancak durumun öyle olmadığını muhtemelen önümüzdeki aylarda istihdam rakamları açıklandığında göreceğiz. İşgücü piyasasının düzgün işlemediğini ve teşviklerin beklentileri gerçekleştiremediğini söyleyebiliriz. 
İlginizi Çekebilir: Genç İşsizler: ‘İşsizliğin Toplumsal Bir Sorun Olduğunu Anlatmak İstiyoruz’
Kadınların istihdam sürecindeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Platformumuz genç kadınların iş durumunu özel olarak inceliyor. Genç kadınlar, karşı cinslerine göre daha az istihdam ediliyor; üstelik yüksek öğrenim görmüş kadınlarda bile istihdam görece çok düşük. Geçmişten bugüne miras alınan kadın-erkek eşitsizliğinin genç nüfusta da devam ettiğini ve genç kadınların ciddi bir kısmının ev işleriyle meşgul olduklarını değerlendirebiliriz. Benzer bir durum, eğitim olanaklarına erişim için de söz konusu. Gençlerde ne eğitim ne de istihdam olarak sınıflanan grubun büyük çoğunluğu kadın. Yani ne eğitim yolu ile kendilerini geliştirme imkânı tanınmış ne de iş sahibi olup sosyal haklarını geliştirebilmelerinin önü açılmış. Kadınların iş gücüne katılma oranının düşük olduğunu; ötesi çalışma koşullarında başta ücret ve kötü muamele olmak üzere başka adaletsizliklere de maruz kaldıklarını söylemek gerek. Genç işsizliğin her geçen gün artması üzerine neler söyleyeceksiniz? Yalnızca genç işsizlik artmıyor; ayrıca çalışma ümidini yitirerek iş aramaktan vazgeçen grup da büyüyor. Ötesi, gençlere düşük ücretler ve kayıt dışı çalışma teklifleri geliyor. Önümüzdeki yılda yeni mezun olacak gençlerin ise iş gücü piyasasındaki halleri daha sıkıntılı. Korona virüs salgını sonrasında ekonomide yaşanan durgunluk kalıcı hasar yaratırsa işten çıkarmalar sonucu genç işsizlik daha da artacak. İşgücü piyasasının gençlerin aleyhine işleyen yapısal durumunun ve ekonomik sorunların öngörülebilir gelecekte çözülemeyeceğini varsayarsak; genç işsizliğinin ve iş bulma ümidini kaybedenlerin sayılarının ciddi düzeyde seyredeceğini söylemek ne yazık ki gerçekçi olacaktır. Son olarak neler eklemek istersiniz? Gençler, iş arama çağına geldiklerinde umutla kendi hayatlarını kurma arzusu güdüyorlar ama sonunda işsizlik duvarına tosluyorlar. Kendilerini daha avantajlı kılmak adına eğitimlerine yatırım yaparak mezun oluyorlar ancak gene hayal kırıklığı yaşıyorlar. İş arama süreleri uzadıkça iş arama ümitlerini yitirerek otoritelerce işsiz dahi sayılmıyorlar. Gençliğin böyle acı sonla biten bir hikayeyle yaşadığını maalesef ki söyleyebiliriz. Kadınların bu hikâyedeki yeri erkeklere göre daha kötü. Platformumuz, bütün bu hikâyenin sonunun acı şekilde bitmesinin ardında bireylerin değil, sistemin hatalı olduğunu ortaya koyuyor. Bu problemin çözümü kolektif bir mücadele deneyimiyle gerçekleşebileceğini öne sürüyor. Bu vesileyle, bahsettiğim düşünce ve iyi niyete sahip herkesi platformumuza katı koymaya davet ediyorum.  Ne Eğitimde Ne İstihdamda: NEET Gençliği

İlgili İçerikler