Zor Zamanlarda Başlayan Bir Öykü: Aramızda Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneği

Dernek nasıl kuruldu? Hikayenizi, motivasyonunuzu anlatır mısınız? Neden hasıl oldu bu ihtiyaç?   Derneğin kuruluşu OHAL döneminde gerçekleşti. Zor zamanlarda ve koşullarda bir kuruluş öyküsü bizimki... OHAL döneminde Barış için Akademisyenler bildirisini imzalayan yüzlerce akademisyen görev yaptığı üniversitelerden KHK’lar eliyle tasfiye edildi. Bu akademisyenler arasında toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmaları alanında uzmanlaşmış birçok kişi de vardı. Öyle ki, bu tasfiyelerin ardından bazı üniversitelerde bu disiplinlere ait lisans ve yüksek lisans dersleri yürütülemez hale geldi, üstlenilen tezler danışmansız kaldı, kurulan cinsel tacize ve cinsel saldırıya karşı destek birimleri (CTS) işlevini yitirdi.  Bu süreçte Kaos GL’nin Mart 2017’de gerçekleştirdiği Umudun Alacakaranlığında Ütopya” etkinliği ve Mayıs 2017’de düzenlediği Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşmalar'da bir araya gelinerek konuşuldu, tartışıldı ve kurumsal anlamda üniversiter yapının dışında bırakılan kadın akademisyenlerin yeni bir alan açarak örgütlenmesi, öğrencilerle ve diğer ağlarla ilişkilenmek için yeni bir yol arayışı gündeme geldi. Derneğin kuruluşuna giden yolda bu toplantılar etkili oldu ve sonrasında farklı şehirlerde yaşayan ihraç edilmiş barış bildirisi imzacısı kadın akademisyenlerle de iletişime geçilerek bir ağ oluşturuldu. Nihayetinde Kasım 2017’de dernek resmen kuruldu. Aramızda söylemi birazı bana 'özel olan politiktir' söylemini hatırlattı. Buna bir atıf var mı bu aramızdalık hali özel olana vurgu mu? Yoksa ismin başka bir hikayesi var mı? Derneğin ismini yaptığımız bir toplantıda Alev (Özkazanç) hoca Arendt’in in-between kavramından hareketle -eylem ve çoğulluğun aramızda oluştuğuna/oluşacağına atfen- önermişti, kurmaya çalıştığımız “şey” ve onunla/birbirimizle ilişkilenme biçimimizi tarif ettiğini düşündüğümüz için “aramızda” adıyla kurulduk. Dernek ne gibi çalışmalar yapıyor, çalışma alanı nedir? Neler yapacak gelecek planları neler?  Çalıştaylar ve atölye çalışmaları, dördüncüsünü bu ay gerçekleştireceğimiz Aramızda söyleşileri gibi. Mayıs 2019’da Rize Fındıklı’da Aramızda Derneği üyelerinin de katılımıyla gerçekleşen Kent ile Kır Arasında Toplumsal Cinsiyet Farkındalığı Paneli kitaplaştırıldı ve Aramızda’nın ilk yayını olarak bu ay basıldı. Bu alandaki faaliyetlerimizi yürütmek için çeşitli projelere başvurduk, devam eden birtakım süreçler var. Ayrıca cinsel taciz ve cinsel saldırıya ilişkin eğitim çalışmaları, web sitemiz üzerinden farklı konulara odaklanmış podcast ve video yayınları gerçekleştirmeyi tasarlıyoruz.  Nasıl bir boşluğu dolduracaksınız Olmasaydınız ne olurdu? Öncelikle boşluk doldurmak gibi bir iddiamız ve amacımız olmadığını belirtelim. Bir boşluğu doldurmak için değil, yeni bir alan açmak ve oradan ilerlemek için kurulduk ve açtığımız bu alanı genişleterek de yolumuza devam ediyoruz. Toplumsal cinsiyet çalışmalarının üniversitelerden dışlandığı, bu konularda çalışma yapılmasının, tez yazılmasının giderek zorlaştığı, CTS birimlerinin büyük ölçüde işlevini yitirdiği, YÖK tarafından talimatlar yoluyla geri adım atıldığı/attırıldığı bir yükseköğrenim sisteminde üniversitenin dışında bırakılanlar olarak birikimimizi ve deneyimlerimizi sivil toplum alanında farklı etkinlik, proje ve çalışmalarla ortaya koyuyoruz. Dolayısıyla Aramızda üniversitelerdeki tasfiye sürecinin ihraç edilen kadın akademisyenler, öğrenciler ve üniversitede yarattığı tahribat karşısında görevlerinden uzaklaştırılmış akademisyenler olarak dayanışma ağlarımızı örmek ve üretmeye devam etmek için farklı yollar geliştirme çabasının bir sonucu olarak doğdu ve yoluna devam ediyor diyebiliriz.  Dernek başka sivil toplum kuruluşu ya da kamu ile ortaklaşmayı düşünüyor mu? Ya da ortak alanlarda çalışan kurumlarla iş birliği yapıyor mu? Haberdar mı? Dernek, başta Dayanışma Akademileri ve Kaos GL olmak üzere farklı sivil toplum örgütleriyle bağlantılı çünkü mevcut durumda dernek üyelerinin bir kısmı zaten birden fazla yapının üyesi, gönüllüsü ya da aktif çalışanı. Bunun yanı sıra üniversitede görevine devam eden akademisyenlerden bir kısmı ile de dayanışma içindeyiz. İleriye dönük olarak diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışma, ortak projeler üretme gibi planlarımız var. Kamu ve kamu kurumları açısından ise bir ortaklaşma veya ortalık söz konusu değil. Dernek ağırlıklı olarak KHK’lı barış bildirisi imzacısı kadın akademisyenlerden oluşuyor ve kurulma amacı da toplumsal cinsiyet alanında araştırmalar yapmak. Mevcut koşullarda her iki unsur da devletin tanımladığı “kamu”dan dışlanmış/arındırılmış durumda. Daha açık ifade etmek gerekirse kamu kurumları toplumsal cinsiyet alanında yeni çalışma yürütmek bir yana, var olanları bile sürdürmeyi zul addederken bir de ağırlığını KHK’lı akademisyenlerin oluşturduğu bir dernek ile iş birliği yapmaları yine vurgulayalım mevcut koşullarda mümkün değil. Şu anda bunduğunuz ilde sivil toplumun ne gibi ihtiyaçları var? Ne gibi eksiklikler görüyorsunuz? Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Derneği'nin sürdürülebilirliği için nelere ihtiyacı var?  Aramızda Ankara merkezli bir dernek olmakla birlikte, özel olarak Ankara’da sivil toplumun ne gibi ihtiyaçları olduğunu saptamak, eksiklikleri tespit etmek odaklandığı meseleler arasında yer almıyor. Ayrıca derneğin merkezinin Ankara olarak seçilmesi pratik birtakım nedenlere dayanmasına karşın, Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan ihraç edilmiş imzacı kadın akademisyenler başta olmak üzere birçok aktif üyemiz var ve kolektif olarak üretmeye devam ediyoruz. Yukarıda da ifade edildiği gibi Aramızda’nın belli bir kuruluş amacı var; üniversiter yapıdan gün geçtikçe dışlanan toplumsal cinsiyet alanında çalışmalar yürütmek. Dernek, çalışma alanındaki eksikliği ve tasfiyelerin yarattığı çöküntüyü yapısal olarak üniversite/akademi bağlamında, coğrafi olarak da ülke genelinde ele alarak üretmeyi hedefliyor. Sürdürülebilirliği sağlamak için kalıcı bir mekan başta olmak üzere araştırma yürütülebilecek çeşitli olanaklara ihtiyaç var.  Anladığım kadarıyla hem aktivizm hem de araştırma yapacaksınız bunu biraz açmanızı rica edeceğim. Buna ilişkin bir eylem planımız, oluşturulmuş bir takvimimiz yok. Temel amacımız toplumsal cinsiyetle ilgili farklı çalışmalar yürütmekse de, Türkiye’de bu alanda çalışmak aslında zorunlu olarak bir aktivizmi beraberinde getiriyor. Pek çok örnek verilebilir ama en görünür ve yoğun olanından söz etmek gerekirse, kadına ve LGBTİ+ bireylere yönelik her türlü şiddet elbette ses vermeyi, araştırma ve eğitim faaliyetlerinin yanı sıra hak ihlallerinin de takipçisi olmayı gerektiriyor. Bu çerçevede Ceren Damar Şenel davasının takipçileri arasında yer aldığımızı ve ilerleyen süreçte dava takiplerine devam edeceğimizi belirtelim. Klişe olacak ama sormadan geçemiyorum, dernekte erkeklere de yer var mı? Nasıl bir filtreden geçireceksiniz üyeleri ya da çalışmaları? Aramızda’nın kuruluş amacı ve faaliyetlerinden söz etmiştik. Bu açıdan hem resmi hem de fiili anlamda sadece cinsiyet üzerinden bir kabul ya da red mekanizması işletilmesi söz konusu olamaz. Derneğin kuruluş amacı belli olduğu, çalışmalar kolektif olarak bizler tarafından yürütüldüğü, ayrıca karar alma süreçlerine dair ilkeler de belirlendiği için bu konuda bir filtre uygulamaya ihtiyaç olacağını düşünmüyoruz. Üyelik konusunda hukuki boyuta değinecek olursak pek çok Dernek tüzüğünde yer aldığı üzere Aramızda üyeliği için belli koşulların yerine getirilmesi gerekmekte ve yine belli durumların gerçekleşmesi halinde üyeler üyelikten çıkarılmakta. Örneğin Cinsiyetçi ve homofobik tutum ve uygulamalarda bulunmak, nefret ve ayrımcılık suçu işlemek; şiddet, taciz gibi eylemleriyle derneğin amaç ve ilkelerini benimsememiş olduğunu ortaya koymak” cinsiyet, cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelim gözetmeksizin dernek üyeliğinden çıkarılma nedeni olduğu kadar, bu gibi tutum ve davranışları bulunan bir kişinin derneğe üye kabul edilmesi de söz konusu değil. Son olarak okurlara söylemek istediğiniz var mı? Aramızda iki yıldan biraz uzun bir zaman önce kuruldu ve kurulduğu günden bu yana epeyce yol kat etti. Üniversite dışında çalışma ve araştırma yaparak üretmeye devam etmenin farklı yollarını birlikte aradık, çabaladık ve epeyce deneyim edindik.  Bu yolu yalnız başımıza değil, pek çok kişi ve kurumun desteği ve dayanışmasıyla aldık. Tek tek isimlerini sayamayacak olsak da onların gösterdiği dayanışma, verdikleri emek ve sergiledikleri özverinin bize verdiği güç ve umutla ilerledik, iyi ki varlar…

İlgili İçerikler