İzmir Tarihi Kent Merkezi UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine Girdi

Tarihi Kemeraltı Çarşısından, çarşının kent ve kentte yaşayanlar için öneminden söz edebilir misiniz?  Zaman; üstümüzde ve yaşadığımız yerde iz bırakır geçerken, geçen zamanı değerli kılan ise toplumun her kesiminde aynı izi bırakarak yarattığı ortak hafıza, kolektif bilinçtir. Cem Ceylanİşte Kemeraltı Çarşısı, zamanın tanığı ve bu ortak bilicin oluştuğu nadir alanlardan. Toplumun büyük kesiminde ortak bilinç ve kolektif hafıza oluşması yaşam alanlarına duyulan aidiyet duygusunu besler. Kentin bir parçası olmak, kentin sana ait olduğu duygusunu yaşamak, yaşadığı yere olan sorumluluk ve duyarlılığını artırır. Kent kültürü, kentlilik bilincinin topluma yerleşmesi ve yeşermesi böyle olur. Tarihi çarşı ve çevresinde yaşayanlar ile buradaki esnaf bilir, yaşam mücadelesinin bu bölgede şehrin diğer yerlerine oranla daha zordur, bu alan İzmir kent merkezinde olmasına rağmen alt yapı, üst yapı, sosyal hizmet alımında kısıtlı kaldı. Adeta bölgenin etrafını “çit” leyip kent merkezini çeper gibi görmek, yok saymak sosyal adalet ve eşitliğe aykırı olarak,  bu alanları kısıtlı ve yoksun bırakmak, “çöküntü, metruk ve kriminal” hale gelmesine, öyle algılanmasına neden oldu.  Tarihi alanlar, pazarlanacak, kara, ranta dönüşmesi gereken bir baba mirası değildir. Bölgenin ve kullanıcısının yani yaşayan, iş yapan, mal sahibi olan, çalışan, işçisi ve memuru, günlük ziyaret, gezi ve alış veriş için tarihi çarşıya gelen yerli, yabancı insanların birçok ihtiyaç ve sorunları var.   Tarihi çarşıda 14,000 dükkân olduğu, bunun günümüzde 10,000 kadarının faal olduğu söyleniyor. Tarihi çarşı 55,000 – 60,000 kişiye iş ve istihdam sağlıyor. Yıllık ortalama alındığında her gün 180,000 kişi çarşıyı ziyaret ve ticaret amaçlı kullanıyor. Tahminen Kemeraltı çarşısında 350,000 çeşit ürün satışa sunuluyor. Sırf bu veriler bile bu çarşının İzmir için ne kadar önemli olduğunun kanıtıdır. Özellikle Tarihi Kemeraltı Çarşısı gibi tarihi alanlarda çalışmalar yapılırken nelere dikkat edilmelidir? Unutmayalım ki; eldeki değerin korunması cebinizdeki karı düşünerek değil, kardan feda ederek mümkündür ancak.  Kar etmek düşüncesi ile yapılan müdahale ve projeler rant odaklı yatırımlardır. Dünyanın her yerinde korunmuş kültürel değerler, sermaye ve yatırım gözetilerek değil, gelecek nesillere aktarmak ve yaşatmak için kardan feda edilerek korunmuştur. Tarihi mirasımızı koruyup kolladığımız zaman, özgün ve yerel değerlerimiz doğal olarak kente ve topluma refah sağlayacaktır. Dünyadaki old town alanların turizm verileri bize korunan yerel değerlerin kıymetini gösteriyor. Bu refahın paylaşılması ise sermaye, girişimci vs.'den ziyade bölgeye yıllarca emek vermiş esnafın, burada yaşayan topluluğun hakkı olmalıdır. Bu değeri yaratan ve ayakta kalmasını sağlayanların bu refahtan sosyal ve ekonomik fayda sağlaması öncelikli olmalıdır. Kemeraltı Hayat Platformu'ndan da söz edebilir misiniz, ne zaman kuruldu, kuruluş amacı neydi ve bu çatı altında neler yapıyorsunuz? Kemeraltı ÇarşıBir avuç gönüllü esnaf ve Kemeraltı sevdalısı sanatçı, iş insanı bir araya gelerek çalışmaya başladık. Platformun hiyerarşik bir yapılanması yok. başkan, genel sekreter, yönetim kurulu v.s. Kemeraltı’nın içimizi acıtan gerçekleri ve aslında hak ettiği değer, bir şey yapmalı duygusu platformun oluşmasını sağladı. Bu nedenle işe başlarken ilk sloganımız ‘’Kemeraltı eski renklerine yeniden kavuşuyor’’ oldu. Yazdığımız manifesto ve bildirdiğimiz görüşlere katılan kentli bilinci ve farkındalığı taşıyan birçok kişi destek verdi.  Bu oluşumu destekleyen Kemeraltının sesi oldunuz diyen birçok İzmir ve Kemeraltı seveni ile yolumuza devam ediyoruz. Tekrar çarşıya dönecek olursak; dünyanın en büyük açık çarşısı olan Kemeraltı Çarşısı esnafının sorunları, beklentileri nelerdir? Kemeraltı, kapasitesinin ancak yüzde 30 kadarı ile ayakta durmaya çalışıyor. Oysa çarşı esnafı büyük beklentiler içerisinde değil, master proje, mega proje, çılgın proje beklentileri yok. Her kesim ve kişi Kemeraltı’nı uçuracak projelerden bahsediyor. İzmir'in seçilmiş yöneticileri İzmirliden aldıkları yetki, güç, erk, makam, mevki ne varsa bunları kullanarak hizmet versin kente diye seçiliyor. Gece aydınlatılmış bir çarşı çok mu zor! Yolları yaşlı, engelli ve çocukların düşmeden yürüyebilecek hale getirilmesi için mega projeleri beklemeli mi esnaf. Oto park sorunu yalnız araç park edemeyen ziyaretçinin sorunu mudur? Ara sokaklarda tek tek yanan yıkılan oto park olan, arsa haline gelen yerler master projeler uygulamaya konulana dek seyredilecek mi? Tacize varan çığırtkan, işporta ve işgal sorunu yalnız Kemeraltı esnafının imajını zedelemiyor, işini yapmayan yöneticileri de ele veriyor, hangi çılgın proje ortadan kaldıracak bu olumsuz durumu…  Türkiye’den  UNESCO geçici listesine girmiş olan seksenin üstünde tarihi ve kültürel alan var. Peki bir kültür varlığının UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi neden önemli? 1- Farkındalık: UNESCO internet sitesinde verdiği resmi bilgide, bir alanın bu listeye alınmasının toplumlar ve hükümetler nezdinde farkındalık yaratmaya yardımcı oluyor. 2- Turizm: Listeye alınan kültür varlığının bilinirliği artıyor ve burayı ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayısında artış oluyor. Bu olumlu görülebilecek durum doğru yönetilmediği zaman dezavantaja dönüşebiliyor. sonunda köklerinden ve ruhundan uzaklaşmış, soylulaştırma ve talana kurban edilmiş bir alan haline gelebiliyor. Ülkemizde ve dünyada bunun birçok örneği mevcut.  3- Sahiplenme: Listeye alınan kültür varlıkları, bulunduğu kentin insanları tarafından da sahipleniyor, çünkü kente getirisi oluyor ve kentin kalkınmasına yardımcı oluyor. 4- Finansal Destek:  Bunun yanında listeye giren alanların korunması için UNESCO tarafından finansal bir destek de sağlanıyor. 5- Korumak: Yıllık 4-5  milyon dolarlık bir toplam fondan, özellikle de gelişmekte olan ülkelerden listeye girmiş olan dünya miraslarını korumak için pay ayrılabiliyor. 6- Hasar Giderilmesi: Bu fon aynı zamanda “tehlikedeki dünya mirası” listesindeki alanlarda oluşan hasarın olabildiğince hızlı bir şekilde giderilmesi için de kullanılabiliyor. 7- Teşvik: Dünya mirası listesinde yer alan varlıkların korunamaması halinde, komite bu alanların listeden çıkarılmasına karar verebiliyor. Dolayısıyla listeye alınan varlıkların daha iyi korunması için teşvik ediyor. Bütün bunların kentimizin ortak hafızasında olan bir alanın yaşatılması ve tüm özgün değerlerini koruyarak gelecek nesillere aktarılmasına fayda sağlayacağından kuşkumuz yok.
Tarihi liman kenti projesinin UNESCO geçici listesine alınmış olması kuşkusuz umut vericidir.
Her ne kadar bu süreç inceleme süreci olsa da, merkezi yönetim, yerel yönetimler ve diğer kamu kurumlarının bu konuda ortak irade göstermeleri son derece önemlidir. İzmir'de tarihi liman kenti projesinin UNESCO kültür varlıkları listesine girmesi 2015 yılından beri yerel yönetimlerin gündeminde idi, İzmir’deki STK ve odalar, İzmir Ticaret Odası, Sanayi Odası, Kültür Bakanlığı, Büyük Şehir Ve Konak Belediyeleri konunun tarafları olarak, ortak bir çalışma ile projeyi geçici listeye taşımayı başardılar. Covid 19 nedeniyle bir süredir evlerimizdeyiz, Kemeraltı Çarşısı sakinleri bu sürece nasıl devam ediyor? KemeraltıBu günler zor geçiyor, evlerimize kapandığımız bu günlerde bireysel yalnızlıklarımız özlemeyi hatırlattı. Kalabalıkların içinde kendimizi, sorunlarımızı bir an olsun unutmanın kolaylığı ve lüksünü şu sıralar pek yaşayamıyoruz. Ve anlıyoruz ki; bireysel mutluluk, özgürlük, kazanç gibi yere göğe koyamadığımız değerlerimiz(!) toplumun tamamında olmadan, bir arada ve hep birlikte değilsek anlamlı değilmiş. Birbirimizin gözlerine bakmadan, dokunmadan, sarılmadan ve hatta tartışmadan, atışmadan tatlı sert keyfi olmuyormuş hayatımız. Ağzımızın tadı eksik kalıyormuş. Hele hele gününüzün büyük bölümünü Kemeraltı gibi kocaman ve kendine has özellikleri olan eski bir çarşıda geçiriyorsanız. 
Kemeraltı ne plaza ofislerine benzer ne de fabrika ortamı gibidir. Resmi kurumlara ya da bir AVM’de çalışmakla da ilgisi yoktur.
Kemeraltı hayatı diye bir olgu vardır ki bunu Kemeraltı hayatını yaşayanlar bilir. Öyle sanıldığı gibi kuru kalabalıktan falan ibaret bir çarşı değildir. Burada tarihi çarşının ne geçmişinden ne tarihinden ne kültürel yapısından ne de mimarisinden bahsetmiyorum. İnsanlar vardır Kemeraltında çok renkli kişilikleri ile sımsıcak sararlar sizi, ustalar vardır akademili, eğitimli değil belki ama bilgeliği ile iz bırakırlar zihninizde. Öyle anlar yaşarsınız ki bazen; insanlık ölmemiş dedirtir size. Dükkânları, satıcıları, ürünleri, renkleri, sesleri ve kokularıyla Kemeraltı hayatı başkadır. 
Dükkânlar, satılan mallar değiştikçe renkler ve kokular da değişir. Dükkânların çoğunda vitrin denen şey yoktur, ortadadır satılan tüm mallar. Aynı malın satıldığı dükkânlar yan yana dizilidir; beşi, onu bir arada bulunur. Sokaklara ismini vermiştir bu durum. Keçeciler sokağı, mantocular sokağı, lokumcular, kahveciler baharatçılar, halıcılar ve daha niceleri.
Başlı başına bir kentin önünden geçer gibi geçersiniz önlerinden. Dükkânlardaki mallarda bunu bilir gibi süslenip püslenerek durur; sanki gelip geçenleri buyur etmek ister gibi içeriye. Böyle görkemli bir güzelliğin insan elinden ve emeğinden çıktığını bilmenin onuru şaşılmayacak gibi değildir.  Bundan dolayı Kemeraltı hayatı diye bir olgudan söz ediyoruz. İçinden geçtiğimiz böylesi zor zamanlarda Kemeraltı hayatını sürdürülebilsin diye tüm esnaf ve mülk sahiplerini birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşma içinde bu zorlukların üstesinden gelmeyi de bilir elbet. Esnaf için bu sıkıntılı zamanlarda birkaç kritik konu içinde en önemli yeri tutan kira giderleridir. Her ne kadar açıklanan tedbirler kapsamında en az üç aylık dönem için duran işler alacak verecek konuları dava edilemese de Kemeraltı hayatını bilenler bilir ki, mülk sahibi ile kiracı arasında mutlak ortak bir yol bulunacak ve bu güzelim çarşının yara almadan bu zor günlerin üstesinden geleceğine inanıyoruz. Kemeraltı Hayat Platformu’nun geçtiğimiz hafta kamuoyu ve Kemeraltı Çarşısında bulunan mal sahipleri ve kiracılarına kira ödemeleri konusunda yaptığı “ Kemeraltında birlik ve dayanışma zamanı ” çağrısı yanıt buldu. Mülk sahiplerinden kiracıları ile dayanışma sağlanacağına dair geri dönüşler almaya başladık. Son olarak neler söylemek istersiniz? Evet, üstünde oturduğumuz mücevherin farkında değiliz, demişti biri Kemeraltı için. Benim bu sözden anladığım şuydu; geçmiş tarihi dokusu, kültürel değerleri, mimari özellikleri ve sosyal dokuya katkısı ile Kemeraltı ve tarihi alan bizim ortak kültür, ortak bilinç ve kolektif hafızamızdır.   Tarihi çarşı Kemeraltı A.Ş. olmamalı, şirket ve yatırımcıların insafına ceoların yönetimine bırakılmamalı, tarihi alanın sorunları burada kendilerine hayat kurmuş olan buranın yereli, buranın esnafı dikkate alınarak onlarla birlikte gerçekçi çözümler üretilmeli, kamusal alanda kamu yararı gözetilmeli.  Kemeraltı’nda olan bir yapı sizin geçmişinizde bir iz bırakmış ise toplumuz farklı kesimleri arasında ortak hafıza yaratmış ise burası kamusal alandır.  Umarız bu alan geçmiş gerçek değerlerinden koparılmadan, soylulaşmaya kurban edilmeden, dönüştürülmeden eski misyonlarına yeniden kavuşur, yerel değerlerini koruyarak gelecek nesillere aktarmak ve kolektif bilincimizi yaşatmak temel amacımız olmalı. Asıl ortak değerimiz budur.

İlgili İçerikler