Su Kanunu’nun Çıkarılması Aciliyet Taşıyor

Ekoloji Birliği’nin basın açıklamasında iklim krizi ve COVID-19 salgını nedeniyle yaşadığımız sıkıntıların doğanın üç alıcı ortamı olan su, hava ve toprağın temiz kalmasının, su ve toprağın hoyratça kullanılmamasının, gezegenimizin geleceği açısından ne denli önemli olduğunu gösterdiği belirtiliyor: “Evet, bugün Dünya Su Günü. Su, yaşamsal molekül. Hiçbir canlının onsuz hayatta kalabilmesi olası değil. Yani su yoksa yaşam da yok. Bir insanın susuz hayatta kalabileceği süre 5-7 gün, dahası ölüm. Suyun yaşam için bu denli önemli olduğu bilindiği halde, onu korumak için gereken önlemlerin alınmaması anlaşılabilir değil. Dünyadaki tüm canlıların suya erişim hakkı vardır. Yeterli miktarda ve temiz suya erişim bir insan hakkıdır.” TEMA Vakfı’nın açıklamasında Ormancılık Haftası ve Dünya Su Günü beraber anılıyor ve koronavirüs salgın sürecinde ormanları tahrip etmenin çeşitli hastalık ve salgınlara neden olduğu ve yeterli ve temiz suya erişimin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirtiliyor. Açıklamada, dünya karasal alanının %30'unu oluşturan ormanlar akarsu akışlarının %60'ını sağladığı, bunun da içme sularımızın büyük bölümü ormanlardan geldiği; dolayısıyla ormanların tahrip edilmesinin bölgeyi daha kurak hale getirirken, suyla taşınan organik madde ve toprak nedeniyle suyun kalitesi bozduğu kaydediliyor. TEMA Vakfı Dünya Su Günü
Türkiye Su Stresi Çeken Bir Ülke!
Ülkelerin yeterli suya sahip olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılan Falkenmark göstergesine referans verilen TEMA Vakfı’nın açıklamasında, bu  göstergeye göre Türkiye’nin 2020 yılı kişi başına düşen su miktarının yaklaşık 1.350 m3 oranı ile su stresi çeken ülke konumunda olduğu; bununla birlikte su havzaları arasında, mevcut nüfus ve yararlanılabilir su miktarı bakımlarından büyük farklılıkların görüldüğü; örneğin nüfusun en yoğun olduğu Marmara Havzası’nda kişi başına düşen su miktarının 1.000 m3’ün altında olması sebebiyle Marmara Havzası’nda su kıtlığı görüldüğü ifade ediliyor. Suyun miktarı kadar kimyasal ve ekolojik durumu da önemli bir konu olduğu hatırlatılan açıklamada, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan 8 Nehir Havza Yönetim Planı’na göre bu havzalarda izleme yapılan bine yakın yer altı ve yer üstü sularının %83’ünde su varlıklarının kimyasal, ekolojik ve miktar açısından iyi durumda olmadığının tespit edildiği kaydediliyor.
2040 Yılında En Çok Su Sıkıntısı Çekecek 33 Ülke Arasında Türkiye De Var!
Ekoloji Birliği’nin açıklamasında ise küresel iklim krizi nedeniyle suya erişim bağlamında dünya giderek bir kısırdöngüye girmekte olduğu, iklim krizi nedeniyle gezegenimizin bilinen su döngülerinin giderek bozulmakta ve su sıkıntısı çeken insan sayısı giderek artmakta olduğu belirtiliyor.
Günümüzde suya erişim anlamında sıkıntı çeken insan sayısı neredeyse 2 milyara ulaşmış durumda. Bu sayının iklim krizini durdurmak için gerekli önlemler acilen alınmadığı koşullarda hızla artacağını söylemek hiç zor olmasa gerek. World Resources Institude raporuna göre 2040 yılında en çok su sıkıntısı çekecek 33 ülke arasında Türkiye de bulunmaktadır.
“Su Kanunu Çıkarılmalı!”
TEMA Vakfı, Türkiye’de bir an önce Su Kanunu çıkarılması gerekliliği şöyle vurguluyor: “Su varlığının korunmasında hukuksal, yönetimsel ve etik yeni ilke ve kurallar getirmektedir. Hazırlanan Su Kanunu Tasarısı ile yaşamın sürdürülebilmesinin temelini oluşturan su varlığının havza yaklaşımı çerçevesinde, toplumun yeterli miktarda ve uygun kalitede suya erişim hakkı ile ekosistemin su hakkını sağlayacak, ekonomik ihtiyaçlarla ulusal güvenlik gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde yönetilmesi amaçlanmaktadır. Bunun gerçekleşmesi için Kanun tasarısında belirlenen ilkelerle çizilen çerçeve kapsamında su varlığının daha verimli kullanımı sağlanacaktır."

İlgili İçerikler