‘Teoride Çocuğun Beyanı Somut Delil Sayılırken Uygulamada Yeterli Görülmüyor’

"Teoride çocuğun beyanı somut delil sayılırken uygulamada somut delil olarak yeterli görünmüyor maalesef. Bu durum da telafisi güç sorunlar yaratacak. " Ucim Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği Ankara İl Temsilcisi ve İhbar Sorumlusu Avukatı Pelin Uzun ile yasalaşan 'çocuğa cinsel istismar suçlarında kuvvetli delil aranacak' maddesi ve devamında getireceği problemleri konuştuk.

Ucim’in çalışmalarından bahseder misiniz? 

Pelin UzunDerneğimizin kurucularından olan öğretmenimiz Saadet Özkan; İzmir Menderes’te görev yaptığı ilkokuldaki okul müdürünün yıllarca ve pek çok çocuğa karşı gerçekleştirdiği istismarı ortaya çıkaran, bu yöndeki çabası ve iz sürmesi sayesinde ilgili kişinin yargılanarak 82 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasının mücadelesini vermiş, keza bu çabası ile yurt içinde çocuk istismarı konusundaki farkındalığı zirveye taşıdığı gibi 2017 yılında, Amerikan Başkanı Donald Trump’ın eşi Melania Trump’ın elinden “Uluslararası Kadın Cesaret Ödülü” de almış, bu konuya kendini adamış bir kadındır. Çocuk istismarı konusundaki mücadelesine tüm yurt çapında destek gelmesi üzerine Mersinli  iş adamı olan, derneğimizin genel başkan yardımcısı Yücel Ceylan ile çocuklara adalet arayışında yolları kesişmiş, hukuksal bir mücadeleye başlamışlar ve Yücel Ceylan ile çocuk istismarı ile mücadeleyi ülke genelinde ve dünyada sürdürmek için Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM)’ni  2017 yılı Temmuz ayında resmen kurmuşlardır. 

Derneğimiz; toplumsal bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarının yanı sıra bünyesinde barındırdığı pek çok gönüllü avukatı ile mağdur çocuk ve ailelere, halihazırda görülmekte olan davalarda hukuki destek, gönüllü psikologları eliyle ise travma öncesi, sırası ve sonrasında psikolojik destek vermekte, pek çok gönüllü üye eliyle yurdun dört bir yanında sahada, üniversitelerde dernek üyesi gönüllü öğrencilerle, yerel yönetimler ve özel şirketlerle iş birliği içerisinde bilinçlendirme çalışmaları yapmaktadır. 

İstismara maruz kalan çocukların sosyo-ekonomik durumu ile yaşadıklarının nasıl bir ilişkisi var? 

Maalesef doğrudan bir ilişkisi olduğunu söyleyemeyiz. Her sosyo-ekonomik düzeydeki çocuk bu ihmal ve istismarlara maruz kalabiliyor. Ancak çocukların içinde bulundukları sosyo-ekonomik durum onların konuşmasına, yaşadıklarını aktararak suçluyu ihbar etmesine etki ediyor. 

4. yargı paketindeki ‘çocuğa cinsel istismar suçlarında kuvvetli delil aranacak’ maddesi ne anlam ifade ediyor? Maddenin iptali için çalışmalar yürüttünüz fakat madde yasalaştı ne söylemek istersiniz?

“Yargı Reformu Strateji Belgesi” çerçevesinde hazırlanan, kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Dünyada yaşanılan yenilikler ile beraber yeni sistemler ve kurallar oluşturulması anlamında ihtiyaçlara cevap verecek birçok düzenleme içermektedir. Kanun teklifinin 13. Maddesi, katalog suçlarda ‘somut delil’ koşulunu düzenlemekte olup teklifin kanunlaşması halinde; katalog suçlarda bir kişinin tutuklanabilmesi, kuvvetli suç şüphesinin somut delillere dayanmasına bağlı hale getirilecekti evet kanun yasalaştı çocuğun cinsel istismarı suçu da katalog suçlardan olduğundan düzenleme, Derneğimizin faaliyet alanını doğrudan ilgilendirmektedir.

Teoride çocuğun beyanı somut delil sayılırken uygulamada somut delil olarak yeterli görünmüyor maalesef. Bu durum da telafisi güç sorunlar yaratacak. 

Bu sebeple çocukların üstün yararı gereği adalete erişimlerinde daha etkin bir hukuk sistemi için; hem uygulamada yaşadığımız aksaklıkları hem yargı paketinin ilgili maddesinin yasalaşması halinde yaşanabilecek aksaklıkları TBMM’ye sunduk. Tasarının ilgili maddesinin yanlışlığı ile ilgili Bakanlıklar ile görüşme gerçekleştirdik ve milletvekillerine ulaşarak endişelerimizi aktardık. Sosyal medyadan da paylaşımlar ile tepkimizi dile getirdik. Ancak tüm tepkilerimize rağmen yasalaştı. Maalesef yasalaşması sonrasında uygulamada tahliye kararları gelmeye başladı bile. Teoride çocuğun beyanı somut delil sayılırken uygulamada somut delil olarak yeterli görünmüyor maalesef. Bu durum da telafisi güç sorunlar yaratacak. 

Çocuğun tutarlı beyanlarına rağmen bu delile gereken kıymetin verilmemesi hali hazırda, yargıda yaşanan bir problem iken ‘somut delil’ ibaresinin eklenmesi, sadece tutuklama kararı vermeyi değil karar aşamasında hakimlerin mahkumiyet kararı vermelerini de güçleştirecektir.

Peki bu maddenin meclisten geçmesinden sonra çocukları ilerleyen günlerde neler bekliyor olacak? 

Çocukların beyanlarının delil niteliğinde olduğu tartışmasızdır; ancak bu maddenin çocuklar açısından bu denli yankı uyandırmasının ve Derneğimizce de önemsenmesinin sebebi; ‘somut delil’den kastedilenin ‘maddesel’ olmasıdır. Fiziksel lezyon, kamera ya da ses kaydı gibi. Çocuk istismarı ise her zaman penatrasyon yoluyla olmadığı gibi çoğu zaman da kimsenin görmediği, ıssız yerlerde gerçekleşmektedir. Ceza muhakemesinde; mağdur ve suçtan zarar görenin beyanı, beyan delili olarak kabul edilmektedir; ancak uygulamada beyan delili, bazen tek başına hüküm kurmaya elverişli görülmemektedir.

Çocuğun tutarlı beyanlarına rağmen bu delile gereken kıymetin verilmemesi hali hazırda, yargıda yaşanan bir problem iken ‘somut delil’ ibaresinin eklenmesi, sadece tutuklama kararı vermeyi değil karar aşamasında hakimlerin mahkumiyet kararı vermelerini de güçleştirecektir. Takip ettiğimiz duruşmalarda; tutukluluk kararı kaldırılan kimi sanıklar, mağdurların kapılarında kutlama yaparak manevi baskı yapmakta, kimi sanıklar baskı ile tehdit ile mağdur ve ailelerinin ifadelerini değiştirmeye çalışmakta, kimi sanıklar dışarıdan süreci izleyerek savunma oluşturmakta, yani çocuk istismarı davalarında tutuksuz yargılama, yargılamanın seyrini olumsuz etkilemektedir. Bu yasa ile beraber birçok çocuk istismarı sanığının tutuksuz yargılanacağı açıktır. Bu da çocukların örselenmesine ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılamamasına neden olacaktır.

İhtisas mahkemeleri yönteminin Türkiye’de uygulanmasını istiyorsunuz. Nedir bu yöntem, nasıl işliyor? Davalara nasıl bir katkısı olacak?

Çocuk ihmal ve istismarı davalarını yakından izleyen bir dernek olarak, tarafımızca  1500’e yakın dava takip edilmektedir ve bu davalarda en çok karşılaştığımız durumlardan biri de hakim, savcı ve adli kolluk görevlilerinin bu alanda ihtisaslaşmaması, yeterli eğitime sahip olmamasıdır. Mağdurlarla iletişim teknikleri gibi temel eğitimleri dahi almayan adli personeller hem mağdur çocuğu ikinci kez örselemekte hem de mağdurun beyanının sağlıklı bir biçimde alınmasını engellemektedir. Bu alanda bir ”ihtisaslaşma” veya uygulamada birliği olmaması adalete güveni de zedeleyebilecektir. Çocukların ‘suça sürüklenen çocuk’ sıfatı ile yargılandıkları özel mahkemeler mevcutken toplumun en büyük problemi olan ‘çocuk istismarı’ konusunda ihtisaslaşmış mahkemelerin olmaması büyük bir eksikliktir. Bu sebeplerle Çocuk İhtisas Mahkemeleri kurulması çok faydalı olacaktır. Zira aynı güne onlarca davaya bakan mahkemeler aynı gün içinde cinayet, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti gibi davalara da bakmakta bu davalar arasında da çocuk istismarı duruşmaları görülmektedir. oysa bu dosyaların hassasiyetle görülmesi gerekmektedir. 

Bir diğer önemli konu da medyada kullanılan görseller. Elmalı davasından sonra medyada kullanılan dil ve görseller mağdur çocuklar üzerinde nasıl bir etki yaratıyor? Bunun için nasıl bir yol yöntem izlemek gerekir? Siz Ucim olarak ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesinin korunması konusunda ne söylemek istersiniz?

Elmalı Davası, Ucım’in gönüllü avukatları ile takip ettiği davalardan yalnızca biridir. Çocuğun üstün yararı sebebiyle hiçbir davamızın detayları, çocuklarımızın kimlikleri, ifadeler kamuoyu ile şimdiye kadar paylaşılmamıştır ve paylaşılmayacaktır. Aile Bakanı’nın da belirttiği gibi Elmalı Davası, ne yazık ki çeşitli spekülasyonlarla magazinsel bir hal almış, davadaki bazı detaylar çocuk hakları ihlal edilerek sosyal medyada yayılmıştır. Bu dezenfermasyon içerisinde farklı davaların dosya ayrıntıları da birbirine karışarak algı karmaşasına yol açmıştır. Sosyal medyada dolaşan çizimler, Elmalı dava dosyasında ve ilk duruşma zaptında da yer almaktadır. Kamuoyu vicdanını yaralayan bu davada resimlerden çok daha vahim olan çocuklarımızın ifadeleri ve çocukların gördüğü zarardır. Ucim, çocuklarımızın korunması adına gerekli gizlilik içerisinde davayı izlemeye devam edecek ve daha fazla yanlış algılamaya yol açmamak üzere davanın takibini sükunet ve sağduyu ile Bakanlık, diğer STK’lar ve barolar iş birliği içerisinde gerçekleştirmeyi sürdürecektir. 

Unutulmamalıdır ki, istismar davalarında önemli olan hakkaniyetli, çocuk dostu bir yargı sistemidir.

Kamuoyunun; çocukların ifadelerinin defalarca dinlenmemesi, somut delil şartı aranmaksızın çocuğun beyanını esas alarak tutuklu yargılamanın önemi ile hem yasalarımızda yer alan çocuk haklarını savunan ilkelerin, hem de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Beyannamesi ve Lanzarote Sözleşmesi gibi uluslararası anlaşmalara  uygun hareket edilmesi konusunda da hassasiyet göstermesi en büyük dileğimizdir.