Yabancı öğrencilerin İzmir’deki adresi: Uluslararası Misafir Öğrenci Derneği

Farklı ülkelerden eğitim amacıyla  Türkiye’de bulunan öğrencilere “ev sahipliği” yapan Uluslararası Misafir Öğrenci Derneği Genel Sekreteri Hayrettin Aydın’la faaliyetlerini konuştuk. -Öncelikle bize derneğin kuruluş sürecinden söz eder misiniz? Derneğimizi 2011 yılında kurduk. O zamana kadar sadece Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Dünyası’nın bu alanda çalışmalar yürütmekteydi. Biz İzmir’deki uluslararası öğrencilerin varlığı konusunda bilgi sahibi değildik. […]

Farklı ülkelerden eğitim amacıyla  Türkiye’de bulunan öğrencilere “ev sahipliği” yapan Uluslararası Misafir Öğrenci Derneği Genel Sekreteri Hayrettin Aydın’la faaliyetlerini konuştuk.

-Öncelikle bize derneğin kuruluş sürecinden söz eder misiniz?

Derneğimizi 2011 yılında kurduk. O zamana kadar sadece Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Dünyası’nın bu alanda çalışmalar yürütmekteydi. Biz İzmir’deki uluslararası öğrencilerin varlığı konusunda bilgi sahibi değildik. Ancak bizden 6–7 yıl önce kurulmuş olan İstanbul’daki Bab-ı alem Uluslararası Öğrenci Derneği’nden arkadaşlar, bizleri buradaki öğrencilerin varlığından haberdar ederek, bu alanda bir derneğin kurulması yönünde motive ettiler. Biz de bunun üzerine İzmir Uluslararası Misafir Öğrenci Derneği adıyla derneğimizi açtık. Türkiye’de kurulan üçüncü Misafir Öğrenci derneğiyiz. Aynı zamanda Türkiye’de bulunan Uluslar arası Öğrenci Dernekleri Federasyonu adında bir federasyonumuz var. Biz de bu federasyonun kurucuları arasındayız.  

“Yabancı olduğunuz bir ülkede size bir selam verildiğinde, hatta sizin dilinizle size hitap edildiğinde kendinizi çok daha güvende hissediyorsunuz”

-Derneğinizi kurarken tam olarak neyi amaçlıyordunuz?

Çeşitli gerekçelerle zaman zaman gittiğimiz yurt dışı seyahatlerimizde şunu gördük; yabancı olduğunuz bir ülkede size bir selam verildiğinde, hatta sizin dilinizle size hitap edildiğinde kendinizi çok daha güvende hissediyorsunuz. Ki; oradan bir yardım eli uzandığında, maddi durumunuz ve kültürel seviyeniz ne olursa olsun buna ihtiyaç hissediyorsunuz. Dolayısıyla bu noktada bir “ev sahipliği” sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz.  Bununla beraber Türkiye’de bulunan misafir öğrencilerin ağırlıklı olarak bizimle ortak bir tarihi, dini ve kültürel bağlarının olması ve geçmişte de ortak coğrafyayı paylaşmış olduğumuz Afrika, Ortadoğu ve Balkanlar’dan oluşması onlarla iletişim kurma noktasında bize avantaj sağlayan bir durum. Biz de bu avantajdan yararlanarak burada “misafir” olarak gördüğümüz bu öğrencilere bir nevi “ev sahipliği” yapmayı amaçladık.

Bir diğer amacımız da Türkiye’de aynı alanda çalışan kurumlarla kurduğumuz iletişim ve dayanışma ağına uluslararası bir boyut kazandırmak.

-Farklı ülkelerden gelerek burada okuyan öğrenci sayısı hakkında elinizde bir veri var mıdır?

Derneğimizi kurduğumuz dönem üniversitelerden aldığımız bilgiler doğrultusunda o dönem İzmir’de 116 ülkeden 4500 öğrenci olduğunu öğrenmiştik. Şimdiki sayılar muhtemelen artmıştır. Ama net sayıyı bilmiyoruz. Dünya genelinde Türkiye’de okuyan öğrenci sayısı 70 bin civarı olmasına rağmen, bunlardan yaklaşık 15 bin öğrencinin devlet bursu aldığını biliyoruz. Bunların dışında burs alan var mı veya öğrencilikleri devam ediyor mu, net bir bilgiye sahip değiliz. Fakat İzmir’de 5 bin civarı öğrenci olduğunu düşünüyoruz. Bu öğrenciler de yaklaşık 130 ülkeden gelen öğrencilerden oluşmakta.

“Türkiye’nin siyasi ilişkileri genişledikçe ve ilerledikçe dünyadaki farklı ülkelerden de “Türkiye Bursu” adı altında buralara öğrenci geliyor”

-Peki, bu misafir öğrencilere yönelik olarak Türkiye’de yapılan çalışmalar ne zaman başladı ve mahiyeti nedir?

Uluslararası öğrencilere yönelik bu çalışmalar aslında Özal zamanında, Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde Türki Cumhuriyetlerle alakalı başlayan bir öğrenci projesi idi. Sonrasında sekteye uğrayan, bu proje, Ak Parti hükümeti sürecinde tekrar ele alınıp geliştirildi. Bu proje, Türkiye’nin siyasetiyle de izdüşümü olan, vizyoner bir proje. Çünkü Türkiye’nin siyasi ilişkileri genişledikçe ve ilerledikçe dünyadaki farklı ülkelerden de “Türkiye Bursu” adı altında buralara öğrenci geliyor. Tabi süreç içerisinde kurumsal yapılar da değişti. Daha öncesinde bu öğrencilere dair sorunlar Milli Eğitim, Türk Dünyası, İç İşleri Bakanlığı, Dış İşleri Bakanlığı gibi kurumlar vasıtasıyla halledilebiliyorken, mevcut durumda bu alanda çalışan 55 dernek var. Bunun yanı sıra Başbakanlığa bağlı olarak Yurt dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı kuruldu. Pilot uygulama olarak da İzmir’de bu başkanlığın bir ofisi açıldı. Dolayısıyla resmi bir sıfatı olan ve merkezinde de öğrenciler olan bir kurumla da muhatap olmaya başladık.

-“Bu kurumla muhatap olmaya başladık” derken, bu muhataplık nasıl bir düzeyde?

Öncelikle yurtdışından gelecek olan öğrencilerden haberdar olabiliyoruz. Yurt dışı Türkler Başkanlığı marifetiyle elde ettiğimiz bu bilgiler doğrultusunda öğrenciyi havaalanında karşılamaktan tutun, sonraki süreçlerinde kendisiyle temas halinde olma imkânı buluyoruz. Dolayısıyla bu kurumun varlığı bizim, hem de kendileri açısından iyi oldu. Çünkü sahada biz varız ve öğrencilerle 7 gün 24 saat iletişimdeyiz. Bir de ortak çalışmalarımız söz konusu olabiliyor. Mesela Yurt dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın üç yıldır başlattığı bir “Akademik Destek Programı” var. Kurum bu konuda derneğimizle çalışmayı tercih etti. Katılımcılara her yıl sertifika verildiği bu programı üç yıldır beraber yürütüyoruz.

 

-Bu öğrencilerle temas etme kanallarınız neler, nasıl tanışıyorsunuz onlarla?

Bu alanda faaliyet gösteren başka dernek olmadığı için kısa zamanda hem mevcut kurumsal yapılarla işbirliği içerisine girerek, hem de etkinliklerimiz vasıtasıyla öğrencilerle tanışma sürecine girerek kısa zamanda öğrencilerle kesişme yolları bulduk. Sonrasında Uluslararası Öğrenci Buluşması etkinliği vesilesiyle de bu öğrencilerle karşılaşma olanağımız var. Bununla birlikte evlerimize de davet etmek suretiyle yakın temasımızın olduğu öğrenciler var. Bunlar yüksek lisans, doktora öğrencileri olup aralarında evli olanlar olabiliyor. Bunlarla iletişimlerimiz aileler düzeyinde oluyor. Onlarla yakın temas kurduğumuz 200 öğrenci olduğu halde, programlarımıza katılmak suretiyle bizimle ilişkilenen öğrenci sayısı yaklaşık bin civarı. Bunların dışında bir de sosyal medyadan bizi takip eden öğrenciler var. Sosyal medya sayfalarımızdaki istatistiklere göre yaklaşık 2500 öğrenci de bizi oradan takip ediyor. İzmir ölçeğinde bakıldığında buradaki öğrencilerin hepsine ulaşamamışız ama en azından bunların önemli bir kısmı bizim çalışmalarımızdan haberdar.

“Biz kocaman bir insanlık ailesiyiz”

-Ne tür faaliyetleriniz var ve sizinle ilişkilenmenin misafir öğrenciler açısından ne gibi avantajları var?

Az önce bahsettiğim son üç yıldır yürüttüğümüz “Akademik Destek Programı” faaliyetimiz var. Bununla birlikte yine her yıl düzenli olarak yaptığımız “Misafir Öğrenci Buluşması” etkinliği yapıyoruz. Rutin çalışma süreçlerimiz içerisinde de çevre illeri tanımaya dönük oralardaki tarihi yerlere geziler yapıyoruz, piknik organizasyonları, futbol ve satranç turnuvaları gerçekleştiriyoruz. Bu alanda çalıştığımız derneklerle işbirliği içerisinde hem oradan gelen öğrencileri ağırlama imkânı buluyoruz, hem de buradan başka bir ile giden öğrencimizi orada bulunan derneklere yönlendiriyoruz. Aynı zamanda da farklı illerde çalışma yapan bu derneklere öğrencilerimizi yönlendirmeye çalışıyoruz.

Kuşkusuz bu süreçler misafir öğrencilerin kendi aralarında da tanışıklık geliştirmelerine vesile olduğu gibi, bir sonraki dönemde kendi ülkesinden buraya gelecek olan öğrencilerin varlığından haberdar oluyorlar.

Yeni gelen öğrenciler açısından da bakılacak olursa, kendisinin ta havaalanından karşılanarak diğer süreçlerinde de eşlik edilmesi, ilk aylardaki acemiliğini aşması konusunda memnuniyet verici oluyor. Çünkü bu öğrenciler çok doğal olarak zihninde bazı endişelerle geliyor. Sonraki süreçlerde adaptasyon sürecine girilip ilişkimiz nitelikli bir hal alıyor ki; zaten derneğimizin en öncelikli amacı da bu.

Bursu olan ve olmayan, burslu olduğu halde bazı sağlık sorunları başta olmak üzere birçok sorunlarının çözümüne katkıda bulunmaya, bunları gidermeye çalışıyoruz. Sonuçta biz kocaman bir insanlık ailesiyiz bir de sözünü ettiğimiz ortak değerler var. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar kapılarımızı açık tutmaya çalışıyoruz. Bu alanda çalışan dernekler olarak şehrimize gelen misafir öğrenciler, kapılarını çalabilecekleri bir “adres” olarak görülmeyi amaçlıyoruz.

-Burada okulunu bitirip mezun olmaları sonrasında ilişki düzeyiniz nasıl bir boyut kazanıyor?

Elbette mezun olmuş olmaları, ilişkimizin bitmesine bir gerekçe oluşturmuyor. Öğrencilerimiz mezun olduktan sonra da çeşitli vesilelerle iletişimimiz devam ediyor. Zira mezun olduktan sonra staj yapacağı yer ve iş kaygıları doğuyor. O noktada da, gerek staj yapmaları, iş bulmaları, gerek ticari, gerekse de siyasi amaçları noktasında çevremizde bu ihtiyaçları doğrultusunda kişi ve sivil toplum kurumlarıyla iletişim kurmalarına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bununla birlikte mezun olup ülkelerine dönen öğrencilerimiz ülkelerine döndüklerinde, Türkiye’nin bu siyasi açılımı, vizyoner bakışıyla dünyada var olma siyasetiyle, belirlenen ihtiyaçlara cevap bulabiliyorlar. Aynı zamanda Türkiye’deki bir takım kurumların oralarda açtığı ofislerde çalışma imkânı buluyorlar.

-Her yıl düzenli olarak organize ettiğiniz “Uluslar arası Misafir Öğrenci Buluşması” etkinliği hem kapsam olarak geniş, hem de amaçlarınıza büyük oranda katkısı var gördüğüm kadarıyla…

Etkinlik federasyonumuz düzeyinde ve bu alanda çalışan derneklerle beraber bulundukları illerde gerçekleşiyor. Biz de kurulduğumuzdan bu yana 6 yıldır kendi ilimizde bu organizasyonu gerçekleştiriyoruz. Bu buluşmalarda 50–60 ülkenin standını bir arada görmek gerçekten heyecan verici. “Pasaportsuz, vizesiz elli, altmış ülke gezebilirsiniz” diyoruz bu etkinliğe davet ederken…

Bu yılın “10. Uluslararası Misafir Öğrenci Buluşması”nı Torbalı Belediyesi’nin sponsorluğunda gerçekleştirdik. Bu yıl da ellinin üzerinde farklı ülkenin stantlarını açtık. Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız ortak bir proje çerçevesinde Torbalı, Selçuk ve Bayındır ilçelerinden de liseli öğrencileri de bu etkinliğe dâhil ettik. Burada yaptığımız “ev sahipliği” nasıl ki misafir öğrenciye bir katkıda bulunuyorsa, o öğrencilerin varlığı da buranın yerlisi öğrencilerin uluslar arası bir bakış açısı kazanmasına katkıda bulunuyor.