Uykusuz geceler, istatistikler ve sıcaklar

26 Ağustos 2016
Uykusuz gecelerin arkasında mistik nedenler aramaya gerek yok. Yanıt basit bir istatistikte: gelmiş geçmiş en sıcak Temmuz ayını yaşadık. İklim değişikliği, nedir, ne değildir, var mıdır, yok mudur şeklinde tartışılan bir konu olmaktan ziyade istatistiksel olarak açıkça görünen bir olgu haline dönüştü. Ancak hala istatistiksel verilerin ötesine geçilmiyor. Oysa sorun artık geleceğin değil, bugünün sorunu, […]

Uykusuz gecelerin arkasında mistik nedenler aramaya gerek yok. Yanıt basit bir istatistikte: gelmiş geçmiş en sıcak Temmuz ayını yaşadık. İklim değişikliği, nedir, ne değildir, var mıdır, yok mudur şeklinde tartışılan bir konu olmaktan ziyade istatistiksel olarak açıkça görünen bir olgu haline dönüştü. Ancak hala istatistiksel verilerin ötesine geçilmiyor. Oysa sorun artık geleceğin değil, bugünün sorunu, uykusuz geceler basit bir gösterge, daha başka birçok sorunun iklim değişikliğinin güncel etkileri ile bağlarını kurmak mümkün.

Son haftalarda sosyal medyada uykusuz kalınan geceler üzerine birçok paylaşıma denk gelmişsinizdir: Pazartesi sendromu, gezegenlerin hareketleri ve hatta radyasyon deneyleri. Oysa, memleketçe uykusuz geçen gecelerimizin nedenini NASA’nın ve ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nin (NOAA) Temmuz ayı raporlarında bulmak mümkün, zira geçen Temmuz ayı, her iki rapora göre 1880 yılından bu yana ortalama sıcaklık kayıtları rekorlarını kırarak yaşadığımız en sıcak ay olarak tarihe geçti. Bu , dünyanın neredeyse son 140 yılının en yüksek sıcaklık kaydıydı ve kaydedilen değer 20.yy ortalama sıcaklık değerinin 0.87°C üzerindeydi[i];  ki bu rakam Paris İklim Değişikliği Anlaşması ile devletlerin küresel ortalama sıcakları sınırlandırma hedefi koyduğu 2015 yılının Temmuz ayı sıcaklık rekorlarının da üzerinde.

Uzun dönemlik aylık sıcaklık anomalisi (NASA)

İklim değişikliği üzerine yapılan bilimsel çalışmalar bize iklim değişikliğin küresel sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak sosyoekonomik ve ekolojik yaşamı etkileyecek önemli değişikliklerin olacağını öngörüyor. Sıcak hava dalgalarının şiddet ve sıklığında artma, mevsimsel ve günlük (gündüz-gece) sıcaklık farklarında azalma, bazı bölgelerde ekstrem yüksek yağış ve taşkınlar, bazı bölgelerde ise sık ve şiddetli kuraklıklar bunların başta gelenleri. Keza Temmuz ayında yaşadığımız bu ekstrem sıcaklık, bu öngörülerin önemli bir destekleyicisi.

Climate Anomalies and Events Map

Küre ısınırken iklim değişikliğine karşı en hassas bölgelerden birinde bulundan Türkiye’de de durum ne yazık ki farklı değil. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan yıllık istatistikler 2014 ve 2015 yılı mevsimsel sıcaklık ortalamalarında Temmuz ve Ağustos ayları sıcaklıklarının 1970 yılından bu yana görülen en yüksek sıcaklıklar olduğunu gösteriyor.

Küresel ortalama sıcaklıklara ilişkin ne zaman bir grafiği incelesem gözüm önce geçiş mevsimlerine (baharlar) ve kışa takılır çünkü bu aylar yeryüzünde yaşamın devam etmesini sağlayan yeraltı su stoklarının dolduğu aylardır ki tarımsal üretimde suya ihtiyacın yüksek olduğu dönemde su ihtiyacını bu stoklar sağlar. Ancak aynı grafik bize sıcakların kış ve geçiş aylarının da yeni rekorlar içinde olduğunu gösteriyor. Mevsimler arasındaki sıcaklık farkları hızla azalıyor. Mevsimler yazlara benzedikçe kuraklıklar ile ilgili öngörüler de gerçeğe dönüşüyor.

iklim

1970-2015 yıllara aylık ortalama sıcaklık değerlerinin 2014-2015 yılları aylık ortalama sıcaklıklar ile karşılaştırılması

İklim değişikliğini artık istatistiklerle de görebilir hale geldik. Ancak meselenin istatistiklerin ötesinde sonuçları üzerine de konuşuyor olma vakti geldi de geçiyor. Son yirmi yılda yaşanan doğal afetlerin %90’ı iklim değişikliği ile bağlantılı sel, fırtına, sıcak hava dalgaları gibi meteorolojik afetlerdi. Sadece bu afetlerde ağırlıkla kentlerin yoksul bölgelerinde yaşayan kadın, yaşlı ve çocuklar olmak üzere 606 bin kişi hayatını kaybederken (bu rakama her yıl 30 bin insan ekleniyor), 4.1 milyar insan da zarar gördü ve bir kısmı evlerini terk ederek göç etmek zorunda kaldı[ii].

İklim değişikliği, Hollywood filmlerindeki gibi bir günde karşımıza çıkan bir olgu değil. Hayatımızın içinde, bugünümüzü ve yarınımızı şekillendiriyor ve gündemdeki neredeyse her sorunu ele alırken tartışmalarda bir faktör olarak yer almasının zamanı çoktan geldi de geçiyor.

[i] http://www.noaa.gov/news/july-was-hottest-month-on-record-for-globe

[ii] UNISDR.2015. The Human Cost of Weather Related Disaster: 1995-2015. Centre for Research on the Epidemiology of Disasters Institute of Health and Society Universite.é Catholique de Louvain (UCL), Belgium.