Sosyolog Mücahit Bilici: İzin ile kullanılan hürriyet, hürriyet değildir

New York Şehir Üniversitesi bünyesindeki John Jay Koleji öğretim üyesi sosyolog Mücahit Bilici, Diyarbakır Hak İnsiyatifi’nin düzenlediği “İslam, İnsan Hakları ve Kürt Meselesi” başlıklı konferansta konuştu. İslam ve insan hakları ilişkisi, İslam’da insan hak ve haysiyeti, İslam ve insan hakları bağlamında Kürt meselesinin tartışıldığı programın ardından Bilici, kitaplarını imzaladı. 19 Mart 2017’de yaşanan Olağanüstü Genel Kurul sonucunda, […]

New York Şehir Üniversitesi bünyesindeki John Jay Koleji öğretim üyesi sosyolog Mücahit Bilici, Diyarbakır Hak İnsiyatifi’nin düzenlediği “İslam, İnsan Hakları ve Kürt Meselesi” başlıklı konferansta konuştu. İslam ve insan hakları ilişkisi, İslam’da insan hak ve haysiyeti, İslam ve insan hakları bağlamında Kürt meselesinin tartışıldığı programın ardından Bilici, kitaplarını imzaladı.

19 Mart 2017’de yaşanan Olağanüstü Genel Kurul sonucunda, yeni yönetim tarafından kapatılan ve çalışmalarını HAK İNİSİYATİFİ olarak sürdüren 16 MAZLUMDER şubesinden Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Hak İnisiyatifi olarak ilk konferansını gerçekleştirdi. Kürt meselesinde İslamî perspektiften yaptığı değerlendirmelerle tanınan sosyolog Mücahit Bilici’nin konuşmacı olduğu konferansta, Kürtlerin İslam diniyle ilişkisi, Türkler ve birlikte yaşadıkları diğer milletlerle ilişkisinde eşitliğin düzeyi, Kürt hak ve özgürlüklerinin İslam ve insan hakları bağlamında nasıl değerlendirilmesi gerektiği gibi konular konuşuldu.

Hakların ‘var olan şeyler değil, bir mücadelenin ürünü olarak kazanılan şeyler olduğunu’ vurgulayan Bilici, “Hakkın değerinin onun her yerde bulunuyor olmasından değil bir bedel ödenerek kazanılmasından” kaynaklandığının altını çizerek “Haklar, insanın başkası ile temasının zorunlu bir sonucu olarak vardır.” açıklamasında bulundu.

İnsanlardan bağımsız İslamiyet’in olmadığını ve olmayacağını, her İslam yorumunun sahibinin konforuna hizmet ettiğini ifade eden Bilici, “İslam diye sunulanı sorgulamamanın büyük bir hata olduğunu ve Kürtlerin, başkaları eliyle sunulan İslam’ı taklit etmeyi bırakıp, onu sorgulamaları, dinde kendileri olmaları, kendi içtihatlarını oluşturmaları” gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Bağımsız olmanın, kopabilir olmanın mümkün sayılmadığı bir yerdeki birliktelik eşitlik ve adalet içermez, içeremez. Bu tarafların çok kötücül olduğu, çok rahatsız olduğu anlamına gelmeyebilir. Fakat aradaki ilişki bir eşitlik ilişkisi değildir. Ya bir esarettir, ya bir aile içi ayrışmamışlık halidir. Bütün arzu edilirlik ve iyi niyetine rağmen Kürtlerin Türklerle veya Türk devleti ile olan temasının Kürtler nezdindeki yansıması bağımsızlığın yokluğu ve eşitliğin sözdeliğidir. Eğer bugüne kadar Kürtlere tek bir zulüm yapılmamış olsaydı ve geçmişi tamamen bir kenara bırakacak olsaydık bile bugün Kürtlerin Türkiye’de insan olarak eşit haklara sahip olmadıklarını, sadece ‘serbest tutulan’ olduklarını yani özgür olmadıklarını söylerdik. İzin ile kullanılan bir hürriyet hürriyet değildir. Müsaade edilen bir Kürtlük veya Kürtçe adalet değildir. Seni mülteci, misafir ve nihayet dilenci tutan her ilişki bir eşitsizlik ilişkisidir.

Mücahit Bilici’nin “İslam, İnsan Hakları ve Kürt Meselesi” başlıklı konferansının konuşma notlarının tamamına erişmek için tıklayınız

Reha Ruhavioğlu

Üyelik Tarihi: 08 Eylül 2017
64 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör