Cinsiyetlendirilmiş Kültürel ve Toplumsal Norm ve Pratikler

Cinsiyetlendirilmiş kültürel ve toplumsal norm ve pratikler (Gendered cultural and social norms and practices): Toplumsal cinsiyet alanında çalışan teorisyenler toplumsal cinsiyet rollerinin biyolojik olmaktan ziyade, kültürel ve sosyal normlar çerçevesinde şekillendiğini işaret etmektedir. Bu durumda evrensel bir “kadınlık” ya da “erkekliğin” olmamakta, cinsiyet kimliği erkek veya kadın olan kişilerin toplumsal cinsiyet inşalarının kültür ve toplumsal norm ve pratiklere uygun bir şekilde oluşmaktadır. Toplumsal cinsiyet rollerinin inşa edilmesini sağlayan bu norm ve pratiklerden Türkiye özelinde kadınların ev içerisinde konumlandırılması, kadının ev işlerinin tek sorumlusu olarak görülmesi gibi normlar ve küçük yaşta evlendirme gibi pratikler kadınların güçlenmesinin önündeki önemli engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna ek olarak bu konuda Dünya Sağlık Örgütünün kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasına neden olan kültürel ve toplumsal norm ve pratiklerin değiştirmesine yönelik hazırladığı dokümanda bu norm ve pratikler şu şekilde sıralanmaktadır: Çocuk istismarı, partner şiddeti, intihar ve kendine zarar verme, cinsel şiddet, genç şiddeti/zorbalık, (belirli toplumsal grupların dışlanması üzerinden) toplumsal şiddet[1].

[1] WHO, 2009, Violence Prevention The Evidence: Changing Cultural and Social Norms That Support Violence, http://www.who.int/violence_injury_prevention/violence/norms.pdf