Mahabad’a bir milyon kitap gelmiş, içerde bayram havası!

Diyarbakır’ın kafe ve lokantalarla dolu Mahabad Bulvarı’na “Diyarbakır’dan çıkan kitap evi zinciri” olmayı amaçlayan bir kitabevi açıldı. On gün süren imza şöleniyle açılışını yapan kitabevinin, bayram havasında geçen son etkinliklerinden birini Sivil Sayfalar için izledik. Diyarbakır’ın Mahabad Bulvarı, daha çok 75 metrelik yol ismiyle bilinir. Kentin bu “yeni” ve “modern” bölgesinden geçerken Diyarbakır’da olduğunuzu anımsatacak […]

Diyarbakır’ın kafe ve lokantalarla dolu Mahabad Bulvarı’na “Diyarbakır’dan çıkan kitap evi zinciri” olmayı amaçlayan bir kitabevi açıldı. On gün süren imza şöleniyle açılışını yapan kitabevinin, bayram havasında geçen son etkinliklerinden birini Sivil Sayfalar için izledik.

Diyarbakır’ın Mahabad Bulvarı, daha çok 75 metrelik yol ismiyle bilinir. Kentin bu “yeni” ve “modern” bölgesinden geçerken Diyarbakır’da olduğunuzu anımsatacak tek şey, bir kavşağın ortasına konulmuş olan çatal batırılmış bir karpuz dilimidir. Bu bulvarda açılan pahalı kafe ve restoranlar önce pek rağbet görmez, kısa zaman içinde kapanırdı. Ancak Suriçi’nde şehir çatışmalarının başlaması sosyal hayatı buradan Diclekent ve Mahabad Bulvarı’na kaydırdı ve buralar böylelikle hareketlendi. Hemen hepsi yeme içme üzerine hizmet veren ve çoğu birbirinin aynısı olan bu mekânlarda fiyatların yüksekliğinden şikayet edilse de insanlar havanın kararmasından sonra Suriçi’nde değil buralarda vakit geçirmeyi tercih ediyor.

Geçen günlerde Mahabad Bulvarı’na Yayın Ağacı isminde bir kitabevi açıldı. Mahabad’a açılan ilk kitabevi olması, kendine özgü ve ilgi çekici bir konsepte sahip olması ve Diyarbakır’dan çıkarak yaygınlaşmayı amaçlayan bir proje olması hasebiyle dikkat çeken bu mekan, üst üste on gün imza günleri düzenleyerek şimdiden kendini duyurmayı başardı. Bu etkinliklerin en ilginç olanı Diyarbakırlı yazar Şeyhmus Diken’in imza günüydü.

Canlı müzik eşliğinde gerçekleştirilen imza şöleninde 1992 yılında ABD’ye göç etmiş ve 21 yıl sonra 2013 yılında memleketi Diyarbakır’a kesin dönüş yapmış olan Ermeni sanatçı Yervant Bostancı da uduyla katıldı. Şarkıların ve sohbetin bol olduğu,  yaklaşık beş saat süren imza gününde siyasetçisinden sivil toplum gönüllülerine, yirmili yaşlardan yetmişli yaşlara dört yüz civarında insan katıldı.

Aras Yayınları’nın 20’nci yılında kendisinin de 20’nci kitabı olan “Ahım Var Diyarbakır”ı imza etkinliğinde okuyucular için imzalayan Şeyhmus Diken, etkinliğe olan ilgiden oldukça memnundu. Duygularını “Bugünkü atmosfer de mükemmel, bu kadar ilgi açıkçası beni şaşırttı. Çünkü kitap daha bir hafta önce çıktı. Dün akşam Aras Yayınları, kitabın birinci baskısının ilk haftada tükendiği mesajını gönderdi” sözleriyle aktaran Diken, Yayın Ağacı için de şunları söyledi: “Mahabad Bulvarı dediğimiz, sonradan yapılan ve kentin akıllı binalarıyla donatılan bu caddesi son iki yıl içinde kelimenin tam anlamıyla bir kafeler mezarlığına dönüştü. Bu mezarlık, kentin ruhuyla ve dinamikleriyle akraba olmayan bir yapı arz etmeye başladı. Bu bölgede fiyatların yüksekliği, yaşam standardının kentin dokusuyla uyuşmaması sebebiyle birçok insan burada oluşan yapıya soğuk bakmaya başladı. Bu mevcut yapıya, bu hikâyeye ilk kez, karşıt ama kendi alternatifini de kendi içinde yaratan bir kültürel iklim Yayın Ağacı sayesinde eklendi. Uzun yıllardır yayın dünyasının içinde olan bir arkadaşımız bütün birikimini kültürel yatırıma aktardı. Bize de bu kültür mekanına destek olmak düşüyor. Umarım bu mekân kendi alternatiflerini de yaratır ve bu kafeler mezarlığı bir süre sonra kültürel bir caddeye dönüştürür.”

 

Şeyhmus Diken’in “bütün birikimini kültürel yatırıma aktardığını” söylediği Yusuf Serdar Esen’i o kalabalıkta yakalayınca böyle bir zamanda böyle bir güzergâha böyle bir yatırımla girmiş olmanın hikayesini Sivil Sayfalar için kendisinden dinledik…

Yusuf Bey, öncelikle hayırlı olsun. Mahabad Bulvarı daha çok kafe ve lokantalarla dolu. Burası için kitapçı, çok beklendik bir yatırım değil. Ama anladığım kadarıyla siz daha uzun soluklu ve daha geniş bir projeksiyonla işe koyuldunuz. O yüzden hikâyenizi dinlemek istiyorum, nereden çıktı bu fikir, ne yapmak istiyorsunuz?

Güzel temennileriniz için teşekkür ederim. Yayın veya kitap pazarlamasına uzak biri değilim, 15 yıldır yayıncılık yapıyorum. Hukuk fakültesini bitirmeden önce eğitim fakültesini okumuştum. Uzun bir süre öğretmenlik de yaptım, yayıncılarla o süreçlerde tanıştım. İstifa ettikten sonra yayın pazarlama şirketi kurdum. Yüzlerce kitabevine yayınevlerinden yıllarca yayın tedariki sağladım. Kitabevlerine bu hizmeti verirken sektörün sorunlarını ve ilerlemesiyle ilgili tecrübeler edindim. Son zamanlarda müfredat değişiklikleri, hazırlık yayınları alanında riski artırdı. Kültür alanına da geçerek hem yayıncı kimliğimizi korumak istedik hem de memlekete bir katkımız olsun istedik. Çünkü Diyarbakır önemli bizim için. Çocukluğumuz burada geçti, Biz burada yaşayacağız, çocuklarımız burada yaşayacak. Dolayısıyla hem manevi hem ticari bir noktadan çıkarak kitap evi ile kültür alanına girmeye karar verdik. Tabii, açacağımız kitabevinin eskilerden farklı olması gerekiyordu. Biz de bu noktadan yola çıkarak bir kavram geliştirdik. Bu konseptin zamanla kabul göreceğine eğine inanıyoruz. İlk mağazamızın açılışını da on gün önce yaptık. Ama biliyorsunuz bizim bölgede taziyeler de düğünler de uzun sürer, açılışlar da uzun sürer.

 

Çıkış noktamızı söyledim, biz bu işten zarar edeceğimize inanmıyoruz. Kaliteli bir işin her zaman karşılığı olacağına inanıyoruz. Eğer siz insanlara boş zamanlarında daha verimli zaman geçirecekleri bir ortam sunarsanız bunun karşılığını mutlaka alırsınız. Bir de okuma bulaşıcıdır, siz insanlara okumayı hatırlattıkça bu yaygınlaşır diye düşünüyorum. Bizden sonra bu caddede belki dört-beş tane kitabevi açılacak, bu kitabevlerinin sunduğu kalite en az bizimki kadar olacak. Çünkü bu bir trend ve Türkiye okuma trendine girdi, bunu ‘ar-ge’lerden görebiliyoruz. Ve bu okuma trendi yükselecektir. Biz bu ışığı da gördük, dolayısıyla kültüre, kültür kitaplarına yatırımın akıllıca olduğuna da inanıyoruz.

Diyarbakır hem bölgede hem de Türkiye ortalamasına göre okuma oranı fena olmayan bir şehir. Hem okumanın artması hem de bu ihtiyacın sizin kitabeviniz üzerinden karşılanması için bir şeyler yapıyorsunuz, on gündür imza günleri düzenliyorsunuz mesela. Bundan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?

Yayın Ağacı, Diyarbakır’da bir renk oldu, kısa bir süre önce açılış yapmamıza rağmen çok teveccüh aldık. Bu bize, doğru yolda olduğumuzu gösteren moral kaynaklarından biri. On günlük imza programı bir lansmandı ama bundan sonra aylık programlarımızı yapıyoruz, tanınan, sevilen yazarların imza günleri olacak. Kitabevlerinin okuma oranını artırabileceğini Diyarbakır’da göstermek istiyoruz. Diyarbakır’a çok güzel sürprizlerimiz de olacak, bunları şimdi açmak istemiyorum, sürpriz olarak kalsın istiyorum. Bir şeyler daha eklemek isterim bu konuya; Çağımız bilgi çağı, bilgiye erişim çok kolaylaştı. Ama matbu bir kitaba dokunmanın insan vücudunda yaratacağı tesir muazzam bir şey. Bir kitaba dokunduğunuz zaman bilgi eksikliğinizi hissedebiliyorsunuz. Bu öyle bir şey ki, ikinci kitaba da dokunmak istiyorsunuz, üçüncüye de dördüncüye de… ve burada zaman geçirmek istiyorsunuz. Hangi çağda olursak olalım, matbu kitaba dokunmanın insanda yaratacağı tesirin yerini hiçbir şeyin dolduramayacağına inanıyoruz. O anlamda kitabevleri çok önem arz ediyor. Kitabevlerinin insan üzerinde bir rehabilitasyon etkisi yarattığına inanıyorum. Bu etkiyi artıracak dekorlar oluşturmaya çalıştık. Dekorlarımızda sadece bir mühendisten faydalanmadık. Psikolojik danışmanlardan, edebiyat öğretmenlerinden, çocuk gelişim uzmanlarından faydalandık. Şu amaca ulaşmayı planladık; okur burada kendini özel hissetmeli, bir kere geldiğinde ikinci üçüncü defa da gelebilmeli, burayı serbest vaktini değerlendirebilecek mekânlar arasında düşünmeli.

Reha Ruhavioğlu

Üyelik Tarihi: 08 Eylül 2017
64 içerik
Yazarın Tüm Yazılarını Gör