Kayıp Yakınlarının 446 Haftadır Süren Bekleyişi

Diyarbakır İHD’de 446’sı yapılan Kayıplar eyleminde, aileler bir kez daha yakınlarının fotoğraflarını kaldırarak, ‘faillerin bulunmasını’ ve ‘cezalandırılmalarını’ istediler. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nde yapılan 446. Kayıplar eylemi, antropolog Eva Domaska’nın ‘Tarih mezarda başlar’ sözlerini hatırlattı. Yere serilmiş posterin üzerinde yüzlerce fotoğraf, bazıları silik. Yakınlarının fotoğraflarını göğüslerinde tutan kayıp yakınları; anneler, babalar, kardeşler. Her hafta başka […]

Diyarbakır İHD’de 446’sı yapılan Kayıplar eyleminde, aileler bir kez daha yakınlarının fotoğraflarını kaldırarak, ‘faillerin bulunmasını’ ve ‘cezalandırılmalarını’ istediler.

Hasan Yalçın

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nde yapılan 446. Kayıplar eylemi, antropolog Eva Domaska’nın ‘Tarih mezarda başlar’ sözlerini hatırlattı. Yere serilmiş posterin üzerinde yüzlerce fotoğraf, bazıları silik. Yakınlarının fotoğraflarını göğüslerinde tutan kayıp yakınları; anneler, babalar, kardeşler. Her hafta başka bir kayıbın hikayesi okunuyor. Eylem alkışlarla sonlanıyor ancak yakınların bekleyişi hiç bitmiyor. Onlar da biliyor sevdiklerinin artık  yaşamadığını ama kemiklerini almadan mezarı ile yüzleşmeden kabul etmiyorlar. Zaman ve yaşananlar bize şunu acı bir biçimde gösterdi ki, geçmişle yüzleşemeden bu acılar bitmeyecek.

Eylemin ardından Diyarbakır İHD Kayıp Komisyon’undan Av. Hasan Yalçın ve aynı zamanda kendisi de bir kayıp ailesi olan Adnan Orhan‘la, bitmeyen yas sürecini, hafıza çalışmalarını ve 446 haftadır süren Kayıplar eylemini konuşuyoruz. Daha önceleri  Koşuyolu Parkı’nda gerçekleştirilen Kayıplar eylemi, OHAL döneminde İHD binasında yapılıyor. Kayıplar eylemi 2009 yılında başlasa da İHD’nin Kayıplar Komisyonu’nun çalışmaları kuruluşundan itibaren devam etmekte.  Kayıplar eyleminin temel amacının devlet yetkililerinin ya da yargının kayıp vakalarıyla ilgili etkili ve adil bir soruşturma yürütmesi olduğunu belirten İHD Kayıp Komisyonu üyelerinden Av .Hasan Yalçın, faillerin bulunup yargı önüne çıkartılmasının hak ettikleri cezalara çarptırılmasının ailelerde bir nebze ‘adalet’ duygusu uyandıracağını belirtiyor. Yalçın, kayıp gerçekliğini ise şöyle anlatıyor; “Bir insan ölür mezara konur ve  biter. Ailesi açısından ise mezarına gider vedalaşır. Ama kayıp ise ne sağ ne de ölüdür. Arada kalmış bir şeydir. İnsan bir noktadan sonra şüpheye düşüyor. Böyle bir kişi var mıydı.? Böyle biri yaşamış mıdır? Hele de ardından bıraktığı bir iz bir fotoğraf yoksa. İnsan şüphe ile bakıyor. Bir noktadan sonra böyle bir psikolojiye evriliyor insan. Onu geleceğe taşıyan onun ardında bıraktığı bir fotoğraf ya da ailesiyle yaşadığı anılar ya da mezar taşıdır’’

Adnan Orhan

Kayıp ile ilgili başvuruları, zorla kaybedilme, faili meçhul ve yargısız infaz başlıkları altında değerlendirmeye alan İHD Kayıp Komisyonu, bir bellek kütüphanesi kurulması için de çalışmalar yürütüyor. Komisyon üyelerinden Adnan Orhan bu konuda destek beklediklerini belirterek şunları söylüyor:  ‘’Sivil toplum alanında çalışan, insan hakları alanında çalışan STK’lara ihtiyacımız var. Özelikle hukuki destek olarak zorla kaybedilenlere dair faillerin yargılanması amacıyla destek sunabilirler. Büyük görev baroların üzerine düşüyor. Biz Diyarbakır’da baroyla paslaşıyoruz bu anlamda sıkıntı yok. Ama tüm Türkiye geneline yapıyoruz bu çağrıyı.’’