Kaş’ta Caretta Caretta’ları insandan koruyalım

16 Ağustos 2016
İmge Tan’ın caretta carettaların saldırdığına yönelik haberlere ve bu tür olayları azaltmaya yönelik yetkili kurumlara önerileri En son üç gün önce ve dün Kaş’ta yaşanan ve çok yanlış bir uygulama olduğunu düşündüğüm bir durumdan bahsedeceğim bugün size. Son dönemlerde Caretta Caretta’ların saldırganlaştığı söylentileri arttı burada. Oysa Kaş’ı burada ev alıp yerleşecek kadar seven bizler için […]

İmge Tan’ın caretta carettaların saldırdığına yönelik haberlere ve bu tür olayları azaltmaya yönelik yetkili kurumlara önerileri

En son üç gün önce ve dün Kaş’ta yaşanan ve çok yanlış bir uygulama olduğunu düşündüğüm bir durumdan bahsedeceğim bugün size. Son dönemlerde Caretta Caretta’ların saldırganlaştığı söylentileri arttı burada. Oysa Kaş’ı burada ev alıp yerleşecek kadar seven bizler için Kaş’ı sevme nedenlerimizden biriydi onlarla yüzmek. O yüzden de bu söylentilere, “yine Caretta Caretta birini ısırdı” ya da “Küçükçakıl Derya Beach’te cankurtaranlar kaplumbağa görünce dışarı çıkarıyor insanları” sözlerine kulak tıkadık. Biz de genelde Küçükçakıl’da yüzdüğümüz ve keyifle kaplumbağa arayışına çıktığımız için ciddi bir durumla karşılaşmadığımızı söyleyebilirim. Ara sıra bir iki çığlık, panik olarak kaçan insanlar, kendi halinde yüzen kaplumbağalar. İşin özeti bana göre.

Ancak dün -07/08/2016- bir kadın çığlık çığlığa dışarı çıkarıldığında bacağında iki kocaman kan oturma izini görünce hayvanın saldırganlaşabileceğini anladık. Öncesinde anlatılan hikayede ise her zamanki gibi başka bir çocuğun hayvana tekme atmış olması vardı! Kaplumbağa saldırıya uğramış ve kendini savunmak için en yakınındaki insana –zavallı kadıncağız kurban oldu bu durumda- saldırmıştı. Ki bunun çok normal bir şey olduğunu doğada insan dahil her canlı için söyleyebiliriz herhalde! Ama çözüm olarak ne yapıldı: deniz boşaltıldı ve arama ekipleri kaplumbağayı buldu ve yaka paça denizden çıkarıp bir kurtarma botu tarzı bir şeyle kim bilir nereye götürdüler.

Dünyanın en profesyonel ekibi olabilirler, rehabilite etmeye götürmüş ve yeniden doğaya bırakacak olabilirler, hayvana hiç zarar vermemiş olabilirler. En iyi ihtimalleri bile düşündüğümde bile hâlâ içimden “Ne hakla! Ne hakla!” diye isyan ediyorum. Evinde saldırıya uğrayan, ama buna rağmen evinden edilen nasıl o kaplumbağa olabilir? Daha bir gün önce dört tanesini izlemişken, dünyanın en barışçıl ve yumuşak huylu hayvanıyken neden insanlar değil de o rehabilite ediliyor? Hele bir de binbir zorlukla yaşamlarını ve türlerinin devamını sürdürme mücadelesi verirlerken bir insan tekmesiyle doğasını değiştirme lüksümüz var mı? Oradan kaplumbağaları değil insanları çıkarmak gerekmez mi? Ya da insanları bilgilendirmek ve doğaya uyumlu hale getirmek?

Bunun için yapılması gereken ve Kaş gibi medeni bir yerde bile nasıl hâlâ yapılmamış olduğuna inanamadığım şeyler var:

*  Plajların tamamında buradaki caretta caretta’lar ile ilgili bilgilendirme panoları olmalı. Bu denizlerde onların da yaşadığını, fiziksel özelliklerini anlatan ve doğal yaşamdaki önemlerini vurgulayan yazılar, görseller olmalı.  (Dolayısıyla “ay ben denizde böyle kocaman bir şey olduğunu bilmiyordum, korktum tekme attım kafasına!” gibi abuk subuk durumlar önlenmiş, korkabilecek insanlar bilgilendirilmiş olur.)

*  Kaş’ın dalış ve şnorkel cenneti olduğundan her yerde bahsediliyor. Hem dalış turlarının broşürlerinde, hem de plaj girişlerinde mutlaka uyarılar olmalı. Kaplumbağalara ne yapılmaması gerektiği gibi. Örneğin: “asla yiyecek vermeyin”, “sakın üstlerinden yüzmeyin ya da kovalamayın”, “sakın dokunmayın, kabuğuna vurmayın”, vs vs.

* Bunlar dışında bu türlerin el birliğiyle korunması ve sevdirilmesi için de çalışmalar yapılmalı. Her türlü bilgilendirme panosunda bu hayvanların denizde süzülüşünü izlemenin nasıl huzur verdiği, çok korkmadığı sürece asla insana saldırmadığı, çok yumuşak huylu bir hayvan olduğu anlatılmalı. Çocuklardan yetişkinlere burada yaşayan ve buraya gelen herkese denizlerde ev sahibinin onlar, bizlerin misafir olduğu ve bir misafir olarak ev sahibine saygı göstermemiz gerektiği anlatılmalı.

* Yaşanan durumlarda insanın suçu ve sorumluluğu doğru aktarılmalı, “ya ben keyifle beach’te yüzüp mojito’mu içmek istiyorum, şu ısıran hayvanları çıkarın buradan” şımarıklığı hakkı insana verilmemeli. Hayvan doğasını yaşıyor, eğitilen ve rehabilite edilen insan olmalı. Bir köpekbalığı sörfçüye saldırdı diye rehabilitasyona gönderiliyor mu da bu kadar yumuşak bir hayvan saldırı karşısında kendini savunmak için insanı ısırdığında yerinden ediliyor? Ne hakla! Sörfçü köpekbalığı olduğunu bilerek o denize giriyor, hiçbir zarar vermese bile hayvana, kazalar yaşanabileceğini biliyor. Burada da insan denizde kaplumbağalar olduğunu bilerek girecek yüzmeye. Ve sadece onlara saldırırlarsa ısırılabileceklerini bilerek girecek.

Yurtdışında birçok yerde kaplumbağalarla ilgili bu tür bilgilendirme panoları bulunuyor. Özellikle Hawaii gibi onlarla dalış turlarının yoğun olduğu yerlerde bu canlıları tanımamız ve nasıl davranmamız gerektiğine dair bilgiler her yerde mevcut. Bizde de olması gerekmez mi? Başta Kaş olmak üzere kaplumbağaların olduğu her yerde. Hatta belki Dalaman, Bodrum ve Antalya havaalanlarında.

Belki bu konuda sizlerin de önerileri olabilir. Belki aklımıza yapabileceğimiz bir şeyler gelir. Bilgilendirme kampanyaları başlatırız. Sadece kendi çevremizi bile doğru bilgilendirerek işe başlayabiliriz en azından. Lütfen aklınıza gelenleri benimle paylaşın. Bu yazıyı da paylaşırsanız sevinirim. Böylelikle daha çok insandan öneri alabilir, fikir duyabiliriz. Olay anından beri kendime gelemiyorum doğaya yapılan bu saygısızlık karşısında.

Ben elimden geleni yapacağım bu konuda. Şimdilik WWF ile temasa geçtim. Kaş‘taki ekipleriyle konuyu paylaşacaklar ve benimle yeniden iletişim kuracaklar. Yarın da kaplumbağanın nereye götürüldüğünü öğreneceğim Küçükçakıl’daki plaj işletmelerinden. Ve Kaş Çevre Platformu’yla da görüşeceğim bu konuyu. O sırada çevre konusunda duyarlı Melis Alphan gibi yazarlarla da bunu paylaşmak istiyorum. Belki bir şey çıkar. O yüzden sizden de bu konuda destek istiyorum.

Doğa ile uyumlu olmayı öğrenmek, insanoğlu için bir tercih değil bir gereklilik sonuçta. Bunu ne bizler ne de başka canlılar zor yoldan öğrenmesin dilerim.

Kaynak: imgetan.blogspot.com.tr