Fındık-SEN fındık ihracatında yabancı sermayeden endişeli

Fındık-SEN Genel Başkanı Kutsi Yaşar, çok uluslu şirketlerin Doğu Karadeniz’de gıda egemenliği inşa ettiğini savunarak, çözümün yerelde örgütlenmek olduğunu söylüyor. Geçen ağustos ayında yaş fındığa verilen 9-11 TL’lik fiyatı protesto etmek için sokaklara çıkan fındık üreticilerini gelecek yaz daha da kötü koşullar bekliyor gibi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın “Karadeniz’de fındık bahçelerini […]

Fındık-SEN Genel Başkanı Kutsi Yaşar, çok uluslu şirketlerin Doğu Karadeniz’de gıda egemenliği inşa ettiğini savunarak, çözümün yerelde örgütlenmek olduğunu söylüyor.

Fındık-SEN Başkanı Kutsi Yaşar

Geçen ağustos ayında yaş fındığa verilen 9-11 TL’lik fiyatı protesto etmek için sokaklara çıkan fındık üreticilerini gelecek yaz daha da kötü koşullar bekliyor gibi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın “Karadeniz’de fındık bahçelerini toplumlaştıracağız. Üreticiden kiralayacağız. Fındığı biz toplayacağız, satıp parasını üreticiye vereceğiz. Üretici parasını bilecek. Devlet, bahçeleri özel sektöre de kiralayabilecek” sözleri, “Fındık üreticisinin elinden tarlaları alınacak” yönünde yorumlara neden oldu. Fındık-Sen Genel Başkanı Kutsi Yaşar, çok uluslu şirketlerin Doğu Karadeniz’de gıda egemenliği inşa ettiğini belirterek, çözümün yerelde örgütlenmek olduğunu söylüyor

Türkiye’de binlerce aile fındık geliri ile yaşamını idame ettiriyor. Önceden üreticinin güvendiği FİSKOBİRLİK’in yerini ise özel sektör almış durumda. Bir zamanlar FİSKOBİRLİK’in tek başına söz sahibi olduğu fındık ihracatında artık İtalyan, Alman ve Fransız çok uluslu gıda ve tarım şirketleri belirleyici konumda. İtalyan Ferrero ve onun Türkiye’deki kolu Oltan Gıda, Progıda ve Stellifer şirketleri fındık ihracatında oldukça önemli bir yer tutuyor. Bunu eleştiren Yaşar, “Ferrero’ya bağlı şirketler Oltan Gıda’nın mülkiyet haklarını devir aldıktan sonra fındık ihracatının en büyük belirleyicisi haline gelmektedir. Ferrero’ya bağlı bu şirketler sadece fındık ihracatı yapmayıp birçok çalışanı ile sahada da yer alarak üretimde de belirleyici olmak üzeredir” diyor.

Fındık da yerli ve yabancı çok uluslu tarım ve gıda şirketlerinin kazançlarını her geçen gün daha da artırdığını söyleyen Yaşar, Ferrero’ya ait çok uluslu tarım ve gıda şirketi Oltan Gıda’nın lojistik desteği ile Trabzon ve Düzce başta olmak pek çok noktada etkin olduğunu söylüyor. Fındık çiftçisine tonu zerinden 150 TL Sodexo kart ile verilmekte ve çiftçilere jüt çuval dağıtımı ve de fındık kurutma makineleri dağıtımı yapıldığını söyleyen Yaşar, “Tüm bu çalışmalar ziraat odaları ile koordineli yapılmakta, bu şekilde on binlerce fındık çiftçisine ulaşılmakta ve de böylelikle tüm kırsalda üretimden ihracata gıda egemenliği şirketler lehine yeniden inşa edilmektedir” vurgusu yapıyor.

Son günlerde çok uluslu tarım ve gıda şirketlerinin birçok az gelişmiş ülkede olduğu gibi Türkiye’de de tarım topraklarının mülkiyetlerini ele geçirme planını devreye soktuğunun iddia edildiğini hatırlatan Yaşar, “Bu şirketler kendi lehine gıda egemenliğinin inşası sürecinde bu mülkiyet alımları ekonomik olmadığı gibi bir çok riskleri de içerisinde barındıracağından çok sık baş vurulan bir yöntem olmayacaktır. Kaldı ki, birçok az gelişmiş ülkede iktidarlar ve uygulattıkları tarım programları çiftçileri kendi ürünlerine ve toprağına yabancılaştırmaktadır” diyor. Fındıkta da benzer süreçlerin yaşandığını söyleyen Yaşar’a göre, AKP hükümetinin iktidarı boyunca uygulanmakta olan üretim, pazarlama ve fiyat politikaları sonucunda fındık çiftçisi kendi çocuklarına fındıkta gelecek göremiyor.  “Tüm bu yaşananlar fındık çiftçisinin altın bir tepside şirketlere sunumundan başka bir şey değildir” diyen Yaşar,  sürdürülebilir bir sömürü düzenini tarımda egemen kılmaya çalışan şirketlerin öncelikli hedefinin gıda egemenliği olduğunu söylüyor. “Bunun içinde yapacakları ilk iş fındık çiftçileri ile sözleşmeler yapmak olacaktır” diyen Yaşar, tarımsal ilacından gübresine aletinden tohumuna kadar tüm girdilerde yaratılacak bağımlılığın bu süreci hızlandıracağı görüşünde.

Şirketlerin gözünde fındık çiftçileri artık modern köleler olduğunu söyleyen Yaşar, “Kendi topraklarında ırgata dönüştürdükleri ve her türlü girdi bağımlılığını sağladıkları çiftçilerin topraklarını mülkiyet olarak ele geçirmek pek de önem arz etmeyecektir” diyor. Fındık çiftçisinin kendi üzerinde oynanan bu küresel oyunu ancak ve ancak küresel düzeyde bir direnişle bozabileceğini söyleyen Yaşar son olarak şunları ifade ediyor: “Bu direnişe güç verecek olan da ilk önce yerellerde örgütlenmek olacaktır. Fındık-SEN 1-4 Aralık tarihlerinde İtalyan fındık çiftçileri ile Lazio’ da bir araya gelecektir. ‘Örgütlü güç kaybetmez’ şiarı ile fındığımıza alın terimize sahip çıkalım! Umudu ve mücadeleyi büyütelim!”